'...Faik olan Türkiye’dir. Çünkü Türkiye diye sakız - TopicsExpress



          

'...Faik olan Türkiye’dir. Çünkü Türkiye diye sakız çiğnemeden oruç tutmuş Türkün İstiklâl Harbi vererek vatanlaştırdığı toprak parçasına denmiştir. Hayrın makbul olanı afişe edilmeden yapılmış olanıdır. Bu yönüyle de Türkiye hâlâ kâfirlere kâbus yaşatmaktadır. Halbuki, nasıl bazı kimseler yollarını sakız çiğneye çiğneye oruç tutuş rahatlığı içinde bulduysa, aynı kimseler yaptıkları her işten öylece kazançlı çıkageldi. Utkun tutkulular. Bu kimselere modern dünyanın ilericileri denildi. Hepsi ömürlerini kazanç temin ettikleri yolda ilerleyip tüketti. Onların ilericiliği hergün toplum hayatının nifak sayesinde biraz daha sıhhate kavuşacağı inancını güçlendirdi. Galebe çalmaktan gelen haklılıkları her çağda, her kültür atmosferinde allanıp pullandı. Farkına varalım ki, modernlik tarihi münafıklık heybesini epeyi şişkin tutmuştur. Heybenin bütün cepleri hiç boşluk bırakmayacak şekilde tıka basa doldurulmuştur. Meselâ bütün yaptıklarıyla olduğu gibi, kendi biyografyasını yazarak da sansasyon yaratan Jean-Paul Sartre’ın gerçek biyografyasında onun yalnızca Nobel ödülünü almağı reddedişini görmekle kalmayız; bu caka satıcı gösterişin akabinde filozofun İsveç Akademisi’nden mükâfatın maddi getirisini dilendiğini de görürüz. Modernlik hastalığının bütün gâvur mağdurları hep böyle mi hareket etti? Hayır, kötümser olmayabilir, modernlik tarihinin yükünün münafıklık heybesinden ibaret olmadığını söyleyebiliriz. İnsanlığın modern zamanları farklı tutumlar da kayda geçirdi. Âdem soyu çekmecesine başka birçok şeyi de saklamıştır. Meselâ zekâsı, kültür sahibi oluşu öve öve bitirilemediği halde André Gide’den tek bir satır okumamış bir George Bernard Shaw var kayıtlarda. Kendisine 1925 yılı için (nedense son ayda) lâyık görülüp ertesi yıl takdim edilen Nobel edebiyat ödülünü kabul etmiş. Bunda hiçbir ilginçlik, hiçbir tuhaflık yok. Hikâyenin bundan sonrası ilginç. İşin gerçeğini ortaya koyabilecek kişiler belirirse Avrupalıların müstakbel dininin İslâm olacağı öngörüsünde bulunan George Bernard Shaw (Islam is the best religion, with worst followers sözü onundur) Nobel mükâfatının maddi getirisine elini bile sürmemiştir. George Bernard Shaw Nobel mükâfatı parasını bir pislik addediyor. “Dinamiti icat ettiğinden dolayı Alfred Nobel’i affedebilirim; ama ancak insan kisvesinde bir zebani Nobel Ödülü’nü icat etmiş olabilir” diyor. Parayı İngiliz-İsveç Edebiyat Vakfı’na hibe eden Shaw ödül meblağını da tahkir etmekten de geri durmadı. Dedi ki, “Nobel ödülünün parası açıktan sahile sağ sâlim ulaşmış yüzücüye fırlatılmış bir can simididir”. Faşist İtalya’da eserlerinin sahnelenmesine müsaade edilen iki Britanyalı tiyatro yazarından biridir George Bernard Shaw (Diğeri Shakespeare). “Komünistlerin elleri dirseklerine kadar kanlıdır” diyen bir Jean-Paul Sartre’ın da, Fabian bir George Bernard Shaw’un da bu Nobel’li dünyada yaşadığını sakız çiğneye çiğneye oruç tutulmayacağı mutlaka akli delil gerektirir diyenlere hatırlatabiliriz. Asıl hatırda tutmamız gereken gâvurların her hâl-ü kârda gâvur kaldıklarıdır. Üstelik işlerin iyi gâvur, kötü gâvur ayrımıyla görülüşü de gâvurluğun dahilinde kaldığını bilmeliyiz. Müslim ve bilhassa Türk olarak dünya ehlinden bir kimseye herhangi bir şeyin neden ehven olduğunu ispat etme mecburiyeti altında olmasak da, bahsimiz Türkiye’nin Mısırlaşması, Mısır’ın Türkiyeleşmesi olunca oğlunun Çetin Altan’dan para dilendiği Mehmet Akif’i anmadan geçecek olursak hiç kimseye hiçbir şey anlatabilmiş sayılmayız. İstiklâl Marşı şairi modern Cumhuriyet Türkiyesinden modern monarşik idare altındaki Mısır’a “Ben vatan haini miyim ki, peşime polis takıyorlar...” diye diye gitmişti.
Posted on: Sat, 17 Aug 2013 00:36:50 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015