1923 Türkiyesinden kısa bir özet geçeyim. Zorunlu okuma - TopicsExpress



          

1923 Türkiyesinden kısa bir özet geçeyim. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyorduk. Halkın eğitimi hiç çözülmemişti. Okuma yazma oranı %5 bile değildi. Sadece 4.000 okul ve 10bin kadar öğretmen vardı. Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar azdı. 4.000 km. kadar demiryolu vardı ve bir metresi bile bizim değildi. Denizciliğimiz acınacak durumdaydı. Her yerde tefeciler halkı eziyordu. Güya tarım ülkesiydik ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyorduk. Köylümüz topraksızdı. Sığır vebası hayvancılığı öldürüyordu. Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane vardı. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyordu. Üç milyon insanımız trahomluydu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halindeydi. Bit ciddi sorundu. Nüfusumuzun yarısı hasta, bebek ölüm oranı % 60’ı geçiyordu. Telefon, motor, makine yoktu. Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyorduk. Kiremiti bile ithal ediyorduk. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir’in bazı semtlerinde vardı. Düşmanın yaktığı köy sayısı 830 idi. Yanan bina sayısı 114.408 idi. Ülkenin neredeyse tamamının yeniden kurulması gerekiyordu. İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısıydı. İktisatçımız da çok azdı. Cumhuriyetin malzemesi insandı. İnsan ancak çalışarak ve eğitimle insan olur. Nüfusun %80i kırsallarda yaşıyordu. Çoğu göçebeydi. 1938de Mustafa Kemal zamanında Milli Eğitim bakanı Hasan Ali Yücel (Can Yücelin babası) ve İsmail Hakkı Tonguç tarafından hazırlanmıştı Köy Enstitüleri projesi. Bilimcil bir eğitim almış nesiller yetiştirilecekti. 17 Nisan 1940 yılında Köy Enstitüleri açıldı. Ezberci değil, analitik düşünen, sorgulayan, katılımcı birey yetiştiren, demokratik ve üretici eğitimi başlattı. Eğitim içinde üretim, üretim içinde eğitim vardı. Tabi bunu işgalci devletler de görüyordu. Çağdaş Türkiye’den korkuldu. Böyle bir eğitimle Türkiyenin nasıl bir güç olabileceğini, 2000li yıllarda önüne geçilemez, refah seviyesi Avrupa ülkelerinden yüksek, cennet bir ülke olacağını gördüler bizden önce. Ajanlarını görevlendirdiler. Yıllarca köylerde enstitüdeki tuvalette cenin bulunmuş gibi, yağmurun nasıl yağdığını öğrenen çocuğa yağmuru Allah yağdırır, orada dinsiz yetiştiriyorlar gibi anti-propagandalarla köylerde ABD ajanları gezdi. 1945te ABDnin Truman Doktrini doğrultusunda Enstitülerin kapanması kararı alındı. ABD ile 27-Aralık 1949 yılında Eğitim Antlaşması imzalandı. İmzalanan antlaşmaya göre Türkiyede Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu kurulacak, parasını Türk Devleti verecekti. Komisyon üyeleri dördü ABD, dördü Türk olmak üzere 8 kişiden teşekkül edecek, oylar eşit olduğu takdirde kararı komisyon başkanı verecekti. Komisyon başkanı olarak ABDnin diplomatik misyon şefini kabul edildi. Sonra 80 darbesiyle cehalet kanser gibi çoğaldı. İşte Türkiyenin bugün bu boktan işlerle uğraşmasının nedeni budur.
Posted on: Wed, 23 Oct 2013 21:12:53 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015