84-İnşikak KARİA SURESİ’NİN IŞIĞINDA İSLAM - TopicsExpress



          

84-İnşikak KARİA SURESİ’NİN IŞIĞINDA İSLAM DÜŞÜNCESİ-II İnsanın bu çabaları bedenle faaliyet yürütme olduğu gibi düşüncede iç dünyada ve kalp âleminde de olabilmektedir. Hedeflediğini elde etme yaşandığı gibi mahrumiyet de olabilmektedir. Bir hayatın sonunda kazanımlarıyla Allah’ın huzuruna varmak vardır. Tüm bunlardan anlaşılan insanın asıl rahatlayacağı yer ahiret olarak hedeflenecektir. Şüphesiz bu güzel sonuç mümin olup itaat eden ve Allah’ın emrine teslim olanlar istifade edecektir. Dünyada farklı yaşantı biçimleri olabilmekte, nimetlerden inanan da inkâr eden de istifade etmektedir. Ahirette ise herkes layık olduğuna erecektir. Sıkıntılar dünyada yaşanmakta, buradan ayrılınca burayla ilgili olarak ne varsa bunların tamamı burada kalmakta, ahirete intikal eden kimse oranın nizamına tabi olarak oradaki hayatını sürdürmektedir. Allah insana hitap ederken onu hitap almaya uygun konumda yaratmıştır. İnsan aldığı hitap çerçevesinde asla vahşileşmeden insan olmanın hususiyetlerini koruyacak, kendisine layık olan faaliyetlerin içinde yer alacak, ahiret rahatlığı ve güzelliklerini önceleyecektir. İnsan, dünya hayatı boyunca verdiği çabaların ardından gerçek hayata geçiş yapacaktır. Amel defteri/kitabı sağından verilenler olarak tanıtılan bir kesim övülmüştür. Bunlar ahirette mutlu olacak kimselerdir. Onlar kurtuluşa ereceklerdir. Onun hesabının kolay olacağı ve mutlu sona ereceği verilen bilgiler arasındadır. Çetin, ince, hesaba tabi tutulan ise azap görmektedir. İlahi huzura arz edilir ve çetin hesap düzeyi herkese değildir. Kolay hesapla hesap vermenin sonu ferahlıktır. Allah’ın o kulunu bağışlamasıdır. Kolay hesapla hesap verip hesabın çetininden kurtulan kimse, ailesine sevinçli olarak döner. Buda cennete gidiştir. Kişinin kötü amelleri sebebiyle amel defteri sol tarafından veya arkasından verilirse, bu amel defterini alış şekillerinden biri diğerine mani değildir. Arka ve soldan olabilir. Bu hüsran ve zillet göstergesidir. Bu sıfatların ötesinde kurtuluş veya mahvolma vardır. Mahşerde toplanış ve kişinin amellerinin mahiyetini bilmediğimiz şekilde kişiye gösterilmesi ve bunlara vakit alması esas meseledir. Hayatını günahlarla geçiren insanın bu dalalet ve günahlarla tüketilen hayatının sonu kötü, ötelerde ise pişmanlık içinde olmaktır. İnsan, kötü hal karşısında ölüp yok olmayı arzu eder. Hesap ve çetin azaba düşmektense yok olmak onun için bir temennidir. Artık orada korunacağı durum yoktur. İlerisi azaptır. Sonuç Kur’an’ın sıklıkla uyardığı cehennem azabına gidiş olacaktır. Artık kurtuluş değil, perişanlık ve azap onu bekleyen akıbettir. Ahirette mahvolmuş haldeki bu kimse ötelere inkâr veya veballi işlerle gitmiştir. Dünyadaki hali sevinç ve aile içinde güzellikler olsa da hayattayken ailesi içinde mutlu kimseydi. Fakat o mutluluğu ötede devam ettirecek faaliyette bulunmamış ve kötü sona layık olmuştur. Hazırlıklı gitseydi, orada da iyi, güzel ve mutlu bir hayat sürecekti. Gafletteki insan tedbir almamakta ve kendisini harap etmektedir. Onun uyanması için Kur’an yemin yöntemini kullanarak insanın dikkatini varlıklara çekmektedir. Şafak vakti, gece ve ay, yemin edilenlerdendir. Bu varlıkların sıfatlarını gören insan, bunlardan hareketle yaratıcıya ulaşacaktır. Şafak: güneşin batmasından sonraki insana bir yerde korku veren sakinlik ve derinlik zamanıdır. Kalp o anda gündüzden ayrılmanın verdiği veda duygusunu yaşar. Sessizlik ve şaşkınlık hâkimdir. Önünde uzun gece ve karanlığın verdiği bir yalnızlık hissi vardır. Gizli korku ve endişe duyulur. Gece ve onun bir araya topladığı ve içinde taşıdığı şeylere yemin gerçekleşmiştir. Gece çok şey ihtiva eder. Gündüz dağılanlar gece toplanır ve bir araya gelirler. Bu zaman biriminde uzun düşünme imkânı vardır. O, insanın gündüz boyunca topladıkları, canlıların bir araya gelişi ve hadiselerin cereyanından sonraki ıssızlıktır. Onda sınırsız insan duygularının yoğun olduğu bir zaman yaşanır. O saklar, gizler, örter ve kapatır. Bunlar en fazlada insanın iç dünyasında yaşanır. İnsanı etkileyen parlak, güzel ve sakin aya yemin vardır. Bu da ayın tamamlandığı dolunay zamanlarıdır. Yere sakin, güzel, berrak ve duygu saçan ışınlarını göndermektedir. Onun ışığında yapılan yolculuk yanında insanın iç dünyasındaki seyahati önemlidir. Kur’an varlıklardan seçme yaparak andığı bu önemli nimetlerle insanı tefekküre çağırmıştır. Kur’an’ın hitabını dikkate almayan insana uyarı yapmıştır. İnsanın iç dünyasını harekete geçirmek ve duygularını coşturmak için yemin yöntemini seçmiştir. Kâinattaki her bir varlığa sistemini veren, onu kendi hâkimiyetinde tutan ve onu halden hale sokan güç Allah’tır. Başta onları var eden ve varlığını devam ettirmesini sağlayan Allah’tır. Bu gerçekler karşısında insanın gafil olma hakkı yoktur. İnsan adeta bir kattan diğerine, bir tabakadan diğerine intikal eder gibi halden hale geçmektedir. İnsan için belirlenen takdirat ve haller içinde yaşar. Bunlar peş peşe gelir. İşler, tehlikeler ve korkular artık alışılmış hal alır. Fakat hepsiyle ilgili olarak Allah’ın koyduğu kanunlar ve bunların işleyiş nizamı vardır. Onlara yolunu gösteren ve sistemini işleten O’dur. İnsanın hayatı boyunca devam eden halden hale geçiş süreci onun vefatıyla onun açısından dünya hayatında son bulur ve koşturmaca sonlanır. Hayat sadece ölen kişi için dünyaya yönelik alanıyla son bulur. Diğer âlemde devam eder. İnsan için bunlar düşünülmesi gereken hususlardır. Peki, tüm bu uyarılar karşısında insan neden inanmaz ve Kur’an okunduğunda secde etmez? Kur’an bunun sorgulamasını yapmıştır. Bu sorgulama ifadeleri çoğaltılabilir. İnkârcının temel özelliği yalanlamadır. Bu durum onların karakteri haline gelmiştir. Onların iç dünyalarında saklı tuttukları Allah’a gizli kalmaz. İnkârcılar inanılması gereken hususları inkâr etmekle kalmamakta, iç dünyalarında dine ve onun değerlerine karşı kötü düşüncelerini saklı tutmaktadırlar. Hâlbuki bu hasımlıkla her hangi bir kazanım elde edebilmiş değillerdir. Tüm bu izah tarzları ve hitap yöntemlerinden sonra surenin sonunda Hz. Peygambere hitap vardır. Onun inkârcılara şiddetli azap bilgisini vermesini emretmiştir. Dünya hayatında ahiretle ilgili güzel müjdeleri alamamak en büyük bahtsızlıktır. Beşer olarak güzel sonuçlara doğru gitmek varken azap tehdidi ile dünyadan ayrılış nasipsizliktir. İman edenler ise salih amel işleyerek ötelere hazırlanan insanlardır. Onların akıbeti haliyle inkârcıların durumundan tümüyle farklıdır. Onlar inkârcıların akıbetinden uzak olarak müjdelenerek giden kimselerdir. Son bulmayan kesintisiz ve daimi bir ecir bulacaklardır. Beka yurdunda ebedi güzelliklere ereceklerdir. Sure Müslümanlara büyük hedefler göstermiş, ona ulaşmaları için yol ve yöntem göstermiştir. Müminin güzel akıbetlerle karşılaşmaları için hayatı vahyin ışığında düzenlemesi istenmiştir.
Posted on: Sun, 10 Nov 2013 04:58:50 +0000

Trending Topics




© 2015