AHMET KAHRAMAN | YENİ ÖZGÜR POLİTİKA İki - TopicsExpress



          

AHMET KAHRAMAN | YENİ ÖZGÜR POLİTİKA İki yüzlülük... ____________________________ İsveç’e giden Türk Başbakanı Erdoğan, Kürtlere karşı El Kaide ile işbirliğini soran gazeteciyi, “öyle bir grup mu var? Ellerindeki belge nedir?” diye azarlıyor, sonra “hepsi yalan ve iftira” diyordu. Diyelim Kürtlerin çığlıkları, Irak Başbakanı, Suriye Devlet Başkanının söyledikleri “iftira”, Amerikan, Rus yetkililerinin beyanı “yalan” dünya medyasının yayınları kasıtlı, onun “hepsi yalan ve iftira” dediği sırada, CNN televizyonu El Kaidecilerin havadan inip, Hatay sınırından yolcu edilmelerini konu alan bir belgesel yayımlıyordu. “Yalan ve iftira” demek, gerçekleri örtmediği için mi, bilinmez İsveç medyası, Kürtlere ilişkin tutumlarını da kararak, Erdoğan’ı “iki yüzlü adam” manşetiyle karşılıyordu. Türk medyası, bu manşetlere “küstahlık” diye dursun, NATO, Avrupa Birliği diye diye Suudi Arabistan, El Kaide, Katar’a dönük yanar dönerli yüz çıplak ve orta yerde sırıtıyordu. Kürtlere ilişkin boyutu da… Kürtler iki yüzlülüğü gördükçe uzak kaçıyor, konuşup, tartıştıkları gündemleri de onlarınkinden farklılaşıyordu. Mesela dün, Türk toplumunun gündemi, kadının saçı, ayağının ucu, kolu, bacağıyla cennet yollarını tıkayan “suç ve günah unsuru” yerine koyan zihniyetin, son “cennet rehberliği” marifetleriydi. Kürtlerin gündemi ise halk olarak gasp edilmiş hak ile özgürlükleri ve aralarına örülen utaçtan duvardı… , Kürdistan dün, kandıkları, inandıkları için değil, yalanla bezeli bir yaşama tarzının başlarına dolayacağı belaları bile bile, evlerinden çıkıp, aralarına örülen utançtan duvara karşı, “siyaset yapma” yürüyüşüne çıktılar. Kimsecikte silah yoktu. Niyetlerde, ağız ve renklerde sadece ve yalnız siyaset vardı. Nisêbîn’e gidip, Kürtleri bölen ve harcı evrensel utanç olan duvara, en fazla siyaseten, tükürüp, geri döneceklerdi. Ama o ne, Türk ordusu ve polisi Kürdistan yollarını işgale çıkmış, barikatlar kurmuş, geçişler, despotun değişen yüzünün oynaşları arasında yasak edilmişti. Nisêbîn (Nusaybin) yönüne akan konvoylar geri çeviriliyor, ek olarak araç sahiplerine, “devletin gelir hanesine kazanç yazılmak” üzere ceza kesiliyordu. “Siyaset yap” deyip, sonra yol kesmek, iki yüzlülüktü. Para cezaları ikinci iki yüzlülük, adı da haraç toplamak, hukukta yeri olmayan “baç” almak, “bana çalışmak şartıyla siyaset serbest” diyen diktatörlerin hortlak ruhunu, yol boylarında dolaştırmaktı. Barikatları aşabilenler, Nisêbîn’e ulaştılar. Öteki taraftan da yığınlar duvara dayandılar. Ördükleri utancı korumak için, onlara gaz bulutları, mermilerle saldırdılar. Ama, yetmedi. Zehirli gaz bulutları, havada uçuşan mermiler, zırhlı savaş araçlarıyla kovalamacaya rağmen, iki taraftan gelen kalabalıklar, bir halkı ayıran duvara tükürmüştü. Gelecekteki dalga, duvarı başlarına yıkacaktır. Bir yerde, iki halkın dünyaya bakışı, hayata dair gündemi farklı, geleceğe ilişkin umut ve beklentileri çakışmıyorsa eğer, orada iflah olmaz derin bir yarılma, ayrışma var demektir. Bunların yaptığı budur. Araya duvar örmek, daha çok yalan söylemek, yalanın yetersiz kaldığı yerde zalimleşmek bir ve bütün olmayı getirmiyor, tersine yarılmayı derinleştiriyordu. Ama anlayan kim!.. Siyaset meydanına çıkan Kürdistan şehirlerinin üstüne gaz bulutları serpiliyor, yerde zırhlı savaş araçlarıyla saldırılıyor, kol, bacak kırılıyor, sokakta, ev baskınlarında yakalanan Kürtler tutuklanıyordu. Ev içlerini de gözetleyerek uçkur bekçiliği yapanların sorumluluğu altındaki cezaevlerinde, Kürt çocuklarının ırzına geçiliyor, devlet personelinin tecavüzüne uğramış kız çocuğu “suçlu” ilan ediliyor, Ceylan çocuğun katilleri buharlaşıyor, Uğur Kaymaz’ı katledenler terfi ediyor, planlı Roboskî katliamının peşine düşen yakınları “suçlu” oluyordu. Seçilmişleri, onların yanında yer alanları hapsedip, sonra Kürtlere “siyaset yap” demek, çok yüzlülük değilse nedir? İki yüzlülük yok, hukuka dayalı dürüstlük varsa eğer, Nisêbîn yollarında seyrettiğimiz, kapkara suratı neydi? “Ezop” masallarındaki tilki kurnazlığının hayrını görmedikleri halde, gülünçleşme pahasına, bıkıp usanmadan Kürtleri kandırılacak karga yerine koyuyor, İskandinav medyası bile bu oyuna, “iki yüzlülük” adını veriyordu. Amerikan CNN televizonu da belgesini yayımlıyordu. Felaket bu ya, onlar, “dünya lideri olduk” diye diye iki yüzlülükleriye övünüyorlardı. 09.11.2013
Posted on: Sat, 09 Nov 2013 07:06:35 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015