AMERİKA, Rusya, İran ve Avrupa’nın bazı devletlerinin - TopicsExpress



          

AMERİKA, Rusya, İran ve Avrupa’nın bazı devletlerinin parlamentolarında ve bürokrasilerinde bulunan şahin güçler ile saydığım ülkelerin içinde yuvalanmış illegal örgütlerin, Taksim Gezi Parkı ile ilgili açıklamaları ve son Avrupa parlamentosundan çıkan karar da göstermektedir ki; halen haçlı ve emperyal zihniyetlerin ülkemiz üzerindeki gizli emelleri devam etmektedir. Ne acıdır ki, ülkemizde bazı partiler ve sivil toplum kuruluşları da “Düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığı ile hareket etmektedir. Bölgemizde güçlü bir Türkiye istenmemektedir. Bunların, dün Orta Asya da, bugün hala Doğu Türkistan’da soydaşlarımıza, Vietnam’da, Arjantin’de, Bosna’da, Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da, Libya’da, Mısır’da ve bugün Suriye’de nasıl bir tavır takındıklarını gördük ve görmeye devam ediyoruz. Bugünkü Gezi Parkı Olayları’nın ve buna benzer birçok kışkırtıcı eylem ve söylemlerin Ortadoğu ülkelerindeki son durum ve PKK terörünün bitirilmesi ile doğrudan bağlantılı olduğunu aklıselim sağduyulu insanlarımız dile getirmektedirler. Ülkemiz her tarafımızdan kuşatılmak istenmektedir. Kapitalist ve sosyalist dünya sözde birbirlerine karşı ve alternatif olsalar da emperyal stratejileri aynı noktada kesişir. Rusya, İran, Çin, Suriye, ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın ülkemizdeki ajanları, vakıfları ve dernekleri ile bazı finans çevreleri ve tabelası bile olmayan bazı siyasi partilerin bunlarla ilişkili olduğu ve Gezi Parkı Olayları’nda provokatörlere lojistik destek verdikleri görülmüştür. Bakın, sağduyu sahibi değerli bir siyasetçimiz şunları söylüyor: “Türkiye masum insanların taleplerini oturup, konuşacak ve düşünecek bir demokrasiye sahiptir. Elbette ki demokrasimizin gelişmesi lazımdır. Bireysel hak ve özgürlüklerin önünün açılması lazımdır. Biz bunları nasıl çözeceğiz? Biz bunu yine sandık ve demokrasi ile çözeceğiz. Sandık dışında milli irade dışında asla başka bir yol aramayacağız. Çünkü başka bir yol bizi huzura götürmez. Sevgiye, mutluluğa götürmez. Bu şiddet hareketlerini yaşayan hangi ülke huzura kavuşmuş, birliğini sağlamış, refahını ve gelişmesini sağlamıştır? Çevremizde bu süreçleri yaşayan ülkelerin, harap olduğunu görüyoruz. O ülkelerde her gün insanların öldüğünü, şiddetli patlamalar sonucu canlarını kaybettiğini biliyoruz. Ülkemizi bu hale getirmek istiyorlar. Ülkemizin o hale gelmemesi için hep birlikte hareket etmemiz lazım. Hükümetin burada inisiyatif alması lazım. Haklı talepleri olanlarla konuşması ve dinlemesi lazımdır. Görüşme taleplerini de doğru buluyoruz. Yabancı basın sanki Türkiye’de kıyamet kopmuş gibi bir tavır içersindeler. Bu net ve açıktır. Suriye, Irak, Afganistan, Afrika’nın değişlik ülkelerinde, Myanmar’da her gün insanlar katledilirken bunlar ile ilgili hiçbir gündemleri yoktu. Ama nedense Türkiye’de kıyamet kopmuş gibi dış basının büyük bir ilgisi nedendir? Bu durum halkımız tarafından sorgulanmalıdır. Marjinal gruplara ‘Biz sizi gördük, sizinle beraberiz. Siz yürümeye devam edin. Siz içerden biz dışarıdan görevimizi ve vazifemizi yerine getirelim’ mesajları veriyorlar. Türk milleti bu gerçeği görecektir. Ben bu hadiseden milletimizin başarı ile çıkacağına, birliğine ve beraberliğine sağduyusuyla sahip çıkacağına inanıyorum. Bu işin artık AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi, BBP’lisi, SP’lisi kalmamıştır. Türkiye, Kürdüyle, Türkmeniyle, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle her ne mezhep ve meşrepten olursa olsun hepimizin ülkesidir. Bu tezgâhlar daha önce kuruldu. AleviSünni diye insanlarımızı ayırt ettiler. Bu ülkede Kahramanmaraş, Çorum olayları yaşandı. Sağ sol diye insanlar birbirine kırdırıldı, şehirleri, okulları ve sokakları paylaşamadılar. Ama öyle bir gün geldi ki, iki buçuk metre karelik hücreleri yıllarca paylaşmak zorunda kaldılar. Aynı idam sehpalarında can verdiler. Herkesin samimi anlamda sağduyu içinde olması lazımdır. Biz aynı geminin içindeyiz. Bu ülke hepimizindir. Bu ülke batarsa hepimiz batarız. Bunun için herkes aklını başına almalıdır. Çoğu genç ve tecrübesiz, uykusuz 48 saatten fazla görev yapan, psikolojileri allak bullak olmuş Çevik Kuvvet Polisi’ne ana avrat küfür ediliyor. Her tarafı yakıp yıkıyorlar. Milletin huzurunu bozuyorlar. Malına, canına kast ediyorlar. Caddeleri trafiğe kapatıyorlar. Direniş bölgeleri, kurtarılmış bölgeler oluşturuyorlar. Siz bir Çevik Kuvvet Polisi olsanız ne yaparsınız? Vatandaşımızın polis ile empati kurması lazımdır, Siyasi partilerimizin bu olaylarla ilgili kendilerini çok iyi sorgulamaları gerekmektedir. 28 Şubat sürecinde ve 27 Nisan EMuhtırası’ndan sonra da bazı siyasi partilerimiz o süreçten istifade etmek istediler. Belli dönemlerde de azınlık hükümetleri kurdular. Demokrasi dışı güçler ile kol kola girip iş birliği yaptılar. Daha sonra millet onlara öyle bir tokat attı ki, şimdi o partilerin Türk siyasi tarihinde esamesi okunmuyor. Onun için herkes milletin ve milli iradenin yanında durmalıdır. Bu sadece hükümetin meselesi değil, hepimizin meselesidir. Bu olaya hepimizin sahip çıkması lazım. Milyonlarca insan sokaklarda yürüyebilir. Ama bunu yaparken teröre ve şiddete bulaşmamaları gerekir. Dışarı ile direk bağlantılı olan bu marjinal grupları kendi önlerine geçirmemeleri ve onların oyunlarına gelmemeleri gerekmektedir. Gezi Parkı eylemcilerinin temsilcileri ile yapılan görüşmelerden sonra hükümet sözcüsü, İstanbul’da bu konu ile ilgili referandum yapılabileceğini belirtti. Bu gelişmelerden sonra sokaktaki eylemciler eylemlerine son vermeli, taleplerini demokrasi içinde anlatmalı ve nihai çözümü sandıkta aramalıdır.” Özellikle eylem yapılan bölgelerdeki esnafın ve çalışan kesimlerin mağduriyetlerinin had safhaya ulaştığı görülmektedir. Hak talebiyle yola çıktıklarını söyleyenler, başkalarının hakkına tecavüz ettiklerini vicdanlarında hissetmelidirler. Hak ararken hakka tecavüz etmemelidirler. Allah’a emanet olun.
Posted on: Tue, 25 Jun 2013 22:36:12 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015