AYDIN DOĞAN VEHBİ KOÇ’UN ÖZ BE ÖZ OĞLUDUR… Bana ne - TopicsExpress



          

AYDIN DOĞAN VEHBİ KOÇ’UN ÖZ BE ÖZ OĞLUDUR… Bana ne Doğan’dan Koç’tan! Nisan 5, 2012 - 2012 Makaleleri, Genel, Yazılarım - 10 comments Araştırmacı ve karıştırmacı yazar Serdar Kuru, Aydın Doğan’ın Vehbi Koç’un özoğlu olduğunu yeni keşfetmiş ve sansasyon sandığı bir yazı yazmış. Oysa İstanbul sosyetesini sallayan ‘Bana ne Doğan’dan Koç’tan! başlıklı ilk makaleyi Kanada’da aylık yayımlanan Canadatürk adlı Türk gazetesinde 01.08.2008 tarihinde yazan gazeteci ve yazar Esra Coşkun idi… İşte o yazı: Bana ne Doğan’dan Koç’tan! Yazdım bir kitap aşktan sevdadan, tuttum Cağaloğlu yokuşunu. Eminönüne vapur çıkışı, inerken ‘Kıro’nun biri tuttu popomu. ‘Ay’ demişim, ‘oh’ demişim, ‘yuh’ demişim, hayri yok ‘Hanzo’ya. Üzerine de hiç almaz zaten, toz oldu ortadan, yakalayana aşk olsun! Yokuşu çıktım, buldum yayınevini, kan ter içinde soluklamışım. ‘Esmer bomba’, ‘yesinler seni’, ‘ Üf anam!’, ‘hepsi senin mi’ diye sesler. Döndüm baktım arkama, kaytan bıyıklı bir kaç serseri pis pis sırıtıyor. Hiç alınmadım üstüme, benden başka esmer bomba mı kalmamış! Randevuma tam vaktinde gelmişim, ama editör bey meşgul. Biri girip biri çıkıyor ofise, iki kişide karşımda şapır şupur yiyor. Ne nezaket kaldı bu İstanbulda, ne kibarlık, hepsi göçebe ayılar sanki. Editör de geldi, bana yemek söylemiş sağolsun beyefendi adam canım. Yemek masasında üç kişiyiz, diğer beyde yazarmış, yeni bir kitap yazmış. Anlatmaya başladı konusunu, şekerim ağzı dolu ama hiç susmuyor ki. Heyecanlı heyecanlı, söyle bakalım Aydın Doğan’ın babası kim demez mi? ‘Bana ne yahu!’ demişim içimden, bozmakta olmaz ki yazar nede olsa ayıptır. Ben ‘aşktan meşkten’ yazarım, ama Doğan bey Gümüşhaneli değil miydi? ‘Bravo!’ dedi gürleyerek, besbelli entellektüel kadınmışım, herkes bilmezmiş. İşaret parmağını sallayarak sıkı bir geğirdi, ‘bildiğiniz gibi değil abla’ deyiverdi. Meğersem Aydın Doğan rahmetli Vehbi Koç’un öz oğluymuş, hemde sevgilisinden. 40 yıllık sekreteri karısı gibiymiş Koç’un, Doğan doğunca göndermiş uzaklara. Güya evlatlık olarak bir süreliğine CHP’li zengin bir ağaya vermiş. Lise çağında getirmiş İstanbul’a, ticarete atılması için sermaye yollamış, büyütmüş. Suna Kıraç ile kocası biliyormuş bu sırrı, diğer evlatlarından saklamış yıllarca. Topkapı’da Tofaş’ın bayiliğinin vermiş, Milliyet’in satışı için para göndermiş Koç. Bana ne Doğan’dan Koç’tan, ben anlarım sevgiden aşktan diyorum, dinlemiyor. İki Karslı Vehbi Koç’un kemiklerini kaçırana kadar Koçların haberi olmamış sırdan. Meğerse Doğanmış Karslılara DNA testi için kemikleri çaldıran, miras istiyormuş. Rahmi Koç, Karslılara kızğınlığından ceza olarak hepsini kovmuş Koç Holdingden. Eee demişim merakla, ilgi gösterdiğimi belli etmek için sonra ne olmuş bu masalda! Miras almış tabi Doğan, Hürriyet gazetesini zımnen devralmış Koç’tan, yüklüce de emlak. Editor tırstı, ‘abi yakarsın valla beni sus, var mı ispatın bunları kanıtlamak için, varsa söyle’. ‘DNA raporu kitabımda abi, bomba olacak, Türkiye yerinden sarsılacak, meşhur olacağım’. Editör akıllı adam, döndü bana sordu: Siz hanımefendi bu kitap hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu yazar kardeşimiz mezarda yerini hazırlasın, sizde iflasınızı şimdiden ilan edin, kaçın. ‘Ama delilim var, hepsi doğru’ diye yerinden hopladı yazar bey, ne çare editörün gözü bende. ‘Zeki hanımsınız valla, sekretere de ihtiyacım var, yanımda çalışmak istermisiniz’ diye fısıldadı. Ortam fazla elektiriklendi, yerimden zıpladım kalktım kapıya koştum, bu işin sonu iyi değil. Baktım yazar bağırıyor: Doğan, Ceyhan’da rafineri, Hilton’da ek inşaat, nükleer ihalesini istiyor. Pes bu kadar hayal ürününe, yeter bilmek istemiyorum, daha gencim genç çiçeği burnunda. Pencereden el sallıyor: Abla, Kurtlar Vadisi’nde Polat Alemdar aslında Aydın Doğan’dı. Yok Deve! O halde hançerle öldürülen baron efendi Vehbi Koç ise, Rahmi bey’e ne oldu? Kimseye bastıramadığım ‘Savaşmayın, Sevişin’ kitabı elimde kalsın, bu erkeklerden adam olmaz! Buyrun Kurtlar sofrasına… Şimdi Serdar Kuru’nun yazısını okuyabilirsiniz… AYDIN DOĞAN VEHBİ KOÇ’UN ÖZ BE ÖZ OĞLUDUR. *Yıllar önce Vehbi Koç’un Anadolu’da bir yerde bir oğlu daha olur. Vehbi Koç uzun yıllar bu çocuğu kabul etmez. Soyadını vermeyi asla düşünmez. *Yıllar sonra bir şekilde mecburen kabullenmek zorunda kalır ama ailesinden gizler. Bu kabulleniş Aydın Doğan’ın palazlandığı dönemdir. *Yine bir şekilde bir dönem sonra ailesine de söylemek zorundadır artık. Koç ailesi yıkılır, kırılır. Kızları üzüntüden hastalanır. Rahmi Koç elini işlerden çeker. Aile çok kırgındır. *Ama yapılacak bir şey yoktur. Bu yeni kardeşi kabul etmek istemezler, etmezlerde. *Aydın Doğan istemesine rağmen bu evlatlığı resmen asla belgeleyemez. Vehbi Koç ailesine söylediğini, maddi destek verdiğini ve bununla yetinmesini söyler. *Vehbi Koç ölür ve düşünün bu güne kadar bu kadar siyasetçi, devlet adamı, sanatçı, işadamı öldüğünde yaşanmayan bir ilk yaşanır. Mezardan ceset çalınır. *Aydın Doğan aldırır DNA testinde kullanır ve bıraktırır. Artık o çok istediği belge elindedir. Koç ailesi için ikinci bir yıkım olmuştur bu durum kimseyle paylaşamazlar, susarlar. *Koç ailesi için yıkım olan bu durum. *Aydın Doğan ve ailesi için zaferdir ama buruk bir zafer. Doğan ailesi Koç ailesine söz vermesine rağmen yine de bilinsin istemektedir ve bilinçli olarak 1-2 kişiye fısıldanmıştır bu durum. Dedikodular alır başını gider. Koç ailesi eli kolu bağlıdır. Manevi anlamda her türlü desteği istemeyerek de olsa Aydın Doğan’a vermektedirler. *Yani kimse sıfırdan zengin olmaz olamaz. *Sıfırdan başla ve Aydın Doğan gibi ol ne mümkün. *Ya Vehbi Koç gibi birinin çocuğu olmak lazım ya da kirli işler yapmak. *Aslında onun gerçek kimliği Aydın Doğan değil Aydın Koç.* PEKALA AYDIN DOĞAN HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ? Sevgili Dostlar;–Türkiye’nin en güçlü medya baronlarından biri olan Aydın Doğan hakkında uzun zamandır yazmayı düşünüyordum. Kısmet bugüneymiş. Kelkitli bir toprak ağasının oğlu olan (?) ve çok genç yaşta İstanbul’da zahirecilik ve ecza deposu sahipliğiyle iş hayatına başlayan Aydın Doğan bugünkü yerine nasıl yükselebildi acaba. Bunun cevapları geçmişte gizlidir. İşin gerçeği, Aydın Doğan’ın arkasındaki esas güç Koç Ailesi’dir. Vehbi Koç’un rahatlıkla kullanabileceği ve dikkat çekmeden rakiplerine çelme takabileceği bir örtüye ihtiyacı vardı, bunu da kendisinin otomobil bayilerinden birisi olan Doğan’ı önce zengin edip sonra da medya dünyasına sokarak yaptı. Doğan’ın zengin edilmesi operasyonu, diğer otomobil bayilerine üretim kısıtlı diye günde 3 araba gönderilirken Doğan’ın bayisine günde 300 araba gönderilmesiyle yapıldı. Zaten çok büyük olan araç talebini İstanbul’da tek karşılayabilen bayi haline getirilen Doğan kısa zamanda zenginleşti. Bunun ardından Milliyet’i o zamanki sahibi Ercüment Karacan’dan almak için teklif yaptı. Bu teklif gazetenin esas gücü Abdi İpekçi ve ekibi tarafından ret edildi. Bunun sebebi Abdi İpekçi’ nin Doğan’ın arkasındaki gücün kim olduğunu bilmesi ve bunun peşinden neyin geleceğini tahmin etmesiydi. Abdi İpekçi ‘nin direnişi yüzünden akamete uğrayan medyayı ele geçirme planı, İpekçi’ nin daha sonra zavallı bir delinin üstlendiği son derece profesyonelce bir suikastla ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşti. Bugüne kadar kendilerini çok solcu görerek İpekçi suikastını “her zamanki şüphelilere” yamayanlar nedense hiçbir zaman bu suikasttan ticari yarar sağlayan odakları göremediler. Ya da görmek istemediler. Doğan’ın, Türkiye’nin bir otomotiv üretim üssü olmasını nasıl engellediğini bilir misiniz peki… Bundan yıllar önce Japon Mazda firması Türkiye’de bir fabrika açmaya niyetlendi. Bize tam bir teknoloji aktarımı yapacak ve bir süre sonra üretimi tamamen bize bırakacaktı. O dönemde Koç’lar tenekeden İtalyan arabalarına kuş isimleri verip bizlere satmakla meşguldü. Bu proje için Halis Toprak seçildi. Bir Japon heyeti gerekli görüşmeleri yapmak için Türkiye’ye geldi. Bu sırada Doğan’ın ekipleri haberi almış ve Japonların peşine düşmüştü. Türkiye’de Toprak Holding’in Japonlarla fabrika kuracağı haberini hemen Koç’lara yetiştirdiler. Sonra bir anda Milliyet gazetesinde Toprak Holding’in bir firması hakkında vergi yolsuzluğu iddiaları başladı ve devlet göreve davet edildi. Piyasaya da birileri Toprak’ın firmasının zor durumda olduğu haberini yayıyordu. Kısa sürede panikleyen müşteriler alacaklarını hemen isteyince firma cidden krize girdi ve anında görev başına koşan maliye tarafından el konuldu. Bu olaylardan sonra Toprak Japonlarla ilişkisini kesti ve aynı anda Milliyet’in haberleri de duruverdi. Bizlerde tenekeden yapılma arabalara binmeye devam ettik. Japonların ikinci bir girişimi de ( Toyoto’nun Özdemir Sabancı ile ortak fabrika kurma planı, suikast ile engellenmişti. FA) ünlü bir işadamımızın (Sakıp Sabancı) kardeşinin öldürülmesiyle kesilmiştir bilenler bilir. Sayın Aydın Doğan’ın eski “iyiliklerini” anlattıktan sonra gelelim son iyiliğine. Aydın Doğan bu günlerde de Avrupa Birliğiyle ortak olarak Kıbrıs, Amerika ve İsrail’le birlikte de Güneydoğu Anadolu projesi üzerinde çalışıyor. Bu operasyonlarla ilgili olarak Doğan Vakfı kullanılmakta. Doğan Vakfı bu iş için Amerika Washington’da “Hasna” isimli bir dernek kurdu. Bu derneğin Internet adresi hasna.org/. Bu derneğin başında Nevzer Gülümser Stacey adında karışık bir şahsiyet bulunuyor. Derneğin ilk amacı Kıbrıs’ta Avrupa Birliği politikasına uygun bir şekilde iki kesimli ve Rum hâkimiyetine dayalı bir devlet kurmak. Bu amaçla her ay onlarca Kıbrıs Türkü gazeteci ve yazar Amerika’ya gönderilerek burada yağlı ballı geziler ve Rum tezlerini anlatan kurslara tabii tutuluyorlar. Derneğin çıkardığı “Hasna Journal” isimli gazete de her sayısında Denktaş ve Kıbrıslı Türk milliyetçileri aleyhine türlü karalama ve küfür kampanyaları düzenliyor. Hasna’nın diğer bir ilgi alanı da GAP bölgesi. Burada sulama projeleri kapsamında İsrail’le işbirlği içinde Kibutzlar açılması ve bölge halkının kendi kendini yönetmesi kapsamlı çalışmalar var. Doğan Vakfı’nın destek olarak avuç dolusu para verdiği bir diğer dernek de Technology for Peace (Barış için teknoloji) kuruluşu. Internet adresi tech4peace.org olan bu kurumun başında nöroloji doktoru Yannis Lauris isimli Rum istihbaratıyla ilişkili bir Rum bulunmakta. Sayın Doğan’ın vakıf ve hayır faaliyeti adına giriştiği işler ne kadar ilginç değil mi? Sayın Doğan’ın ülkemize “geçmişte” yaptığı iyilikler için 1999 senesinde Devlet üstün hizmet madalyası aldğını göz önüne alırsak. Bu son faaliyetleri içinde Avrupa’dan “Legion de Honeur” ve Amerika’dan “Medal of Freedom” alacağını da tahmin edebiliriz. Keyifleri biraz bozduysam kusura bakmayın. Sevgilerimle, Serdar Kuru –Araştırmacı-Yazar
Posted on: Wed, 18 Sep 2013 11:18:51 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015