Allah birgün dünyayı ve insanlığı yaratmayı murad etti. - TopicsExpress



          

Allah birgün dünyayı ve insanlığı yaratmayı murad etti. Dünya ve insanları yaratarak onlara bir ömür biçti. Habibim (Sevgilim) dediği en sevdiği peygamberini; en tehlikeli, günahlara en yakın, ve en sıkıntılı bir dönem olan ahirzamanda gönderdi. Adına da "Rahmet Peygamberi" dedi. Ve onu Kur’an’ında "Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok a...ğır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir." diyerek tasvir etti. (Tevbe süresi 128) O’nu şanına yakışır bir sevgi ve merhamet ile donattı. Hazreti Muhammed (sas), bu özellikleriyle beşeriyet tarihinin en merhametli ve en sevgi dolu insanı oldu. Bu itibarla bir ihtiyaç için kapısına gelen hiç kimseyi kapısından boş döndürmedi. Hatta bir defasında muhtaç insanlara yardım dağıtmış, alanlar sevinçle evlerine dönmüşlerdi. Tam bu sırada bir başka yoksul adam da uzaklardan koşarak gelip kendisine verilecek bir şey kalmadığını anlayınca boynunu büküp geri dönmek istedi. Efendimiz, bu insanın ümitsiz halini görünce onu teselli etti ve: -Burası ümitsizlik kapısı değil. Kimse bu kapıda boynu bükük olmasın. Şimdi sen buradan doğru çarşıya git, karşına çıkan ilk dükkana gir, ne lazımsa al, sonra dükkan sahibine söyle ki; “Mal benim, borç Resulullah’ındır!.” diyerek elinde olanları yoksullara dağıttığı gibi yardım edemediği zaman da borçlarını üzerine alacak kadar merhametli davranmıştır. Yanında bulunanlar "Ya Rasulallah elinizde bulunan şeyleri ihtiyaç sahiplerine verdiniz. Elinizde olmayan şeyler konusunda kendinizi yıpratmasanız." dediğinde: "Ümmetimden kim benden birşey isterse bu kapıdan boş dönmeyecek" diyerek kıyamete kadar gelecek bütün müslümanlara yardım elini uzatmaktadır. İşte biz bu şefkat elinden ayrı düştük, "Ben sizi babalarınızdan daha çok severim" diyen sevgiliden uzak kaldık "Ben kıyamete kadar gelecek bütün müminlerin sığınağıyım“ diyen korumadan mahrum olduk. O’nun örnek hayatı tarihte kaldı zannederek O’nu yaşadığı döneme hapsettik. Bize uzattığı eli ve şefkatini göremedik. Günahlara en yakın olduğumuz şu asırda nefsimize ve neslimize Peygamberimizi tanıtamadık. Sevgiden, merhametten, şefkatten ve korunmadan mahrum olarak öksüz ve yetim kaldık. Öksüz ve yetim olmakla da kalmayıp o sevgiyi ve şefkati başka şeylerde arar olduk. İşte bizim hüzünlü hikayemiz bu.. Ancak bu hikaye böyle bitmemeli, bu beste yarım kalmamalı. Seni gereği gibi tanımaya çalışmadık, seni herkesten daha çok sevemedik diyerek suçumuzu itiraf etmeli ve bir kere daha gücümüzü toplayarak sevgili, ey sevgili, uzat elini, uzat ki; edemem sensiz demeli Aşıkın sevgilisine koştuğu gibi bizde Rahmet Peygamberine koşmalıyız. Bundan böyle Onu herkesten daha çok tanımaya ve sevmeye çalışmalı, onu sevmeyi, ona benzemeyi gaye edinmeliyiz. Bundan sonraki hayatımızda da O’nu tanımayan nesillere, yolda kalmışlara, gariplere, öksüz ve yetimlere merhamet elini uzatmalı ve hayatımızı bu uğurda harcamalıyız, harcamalıyız ki yaşayacağımız bu hayat onsuz geçen günlerimize kefaret olsun.
Posted on: Tue, 20 Aug 2013 13:41:28 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015