Artık dışarı çıkamaz olduğunda nasıl ya da ne pahasına - TopicsExpress



          

Artık dışarı çıkamaz olduğunda nasıl ya da ne pahasına olursa olsun sonunu getirmek için karanlıkta iki büklüm oturdun. Zamanında neredeyse yirmi beş bin fersah ya da aşağı yukarı dünya çevresinin üç katı yol aldıktan sonra. Hem de evinin çevresinde bir fersahlık bir yarıçapın bir kez bile dışına taşmadan. Evin! Dantenin ilk çeyrek gülücüğünün nedeni yaşlı kopuzcu da günahlarından arınmayı böyle oturup beklemişti ve şimdi sonunda belki kutsanmışların bir bölümüyle birlikte methiyeler döktürüyordur. Her durumda buradan ona elveda. Oda penceresizdir. Zaman zaman yaptığın gibi yaşları boşaltmak için gözlerini açtığında karanlık azalır. Sen şu anda karanlıkta sırtüstü yatan bedenin sana artık dışarı çıkamayacağını gösterdiğinde orada böyle oturmuştun bir zaman. Bundan böyle dışarı o küçük dolaşık arka yollarda ve kah sürülerle cıvıl cıvıl kah ıssız içiçe otlaklarda yürüyüşe çıkamayacağını. Yıllarca dirseğinin dibinde eski yürüyüş giysileri içinde babanın gölgesiyle ve sonra yıllarca yalnız. Daha önce atılmış olanların sürekli kabaran toplamına adım üstüne adım ekleyerek. Sayıyı kesinleştirmek için arasıra başın önde duraklayarak. Sonra sıfırdan yeni baştan yola. Böyle iki büklüm otururken bir de bakarsın ki yalnız olmadığını imgeliyorsun. Hem de bunu olanaklı kılacak hiçbir şey olmadığını bal gibi bildiğin halde. Yine de süreç adeta kendi anlamsızlığına sarınarak sürüp gider. Bunun başarısızlığa mahkum olduğunu biliyorum ama yine de diretiyorum, diye fısıldamazsın belki. Hayır. Çünkü birinci tekil kişi adılıyla bunun çoğulunun asla yeri olmamıştır dağarında. Tek söz etmeksizin Hodgkin hastalığına ya da dilersen dua ederken gafil avlanan Percival Pottunkine tutulmuş bir yabancıyı gözler gibi gözlersin kendini. Zaman zaman umulmadık bir lütuf eseri yatarsın. Bedenin değişik bölümleri eşzamanlı olarak yola koyulurlar. Kollar dizlerden çözülür. Baş kalkar. Bacaklar uzanmaya başlarlar. Gövde geriye bükülür. Böylece bunlar ve sayısız başkaları daha ileri gidemez oluncaya kadar hep birlikte yollarına devam ederler ve hep birlikte dururlar. Sırtüstü uzanınca yatma ediminin kestiği yerden devam edersin masalını uydurmaya. Ve tersi yönde bir eylem onu yine kesene dek inatla devam edersin. İşte karanlıkta böyle kah iki büklüm kah sırtüstü boşu boşuna didinirsin. Ve önceki duruştan sonrakine geçmek zamanla nasıl kolaylaşır tetikleşirse sonrakinden öncekine geçerken bunun tam tersi geçerlidir. Sırtüstü yatmak arasıra tadılan bir rahatlık olmaktan çıkıp süreklilik kazanıncaya ve sonunda değişmez kural oluncaya kadar. Sen şu anda karanlıkta sırt üstü yatan bundan böyle kollarını bacaklarına dolamak ve başını daha fazla eğilmez olana dek eğmek üzere doğrulamayacaksın. Ancak yüzün sonsuzca yukarı dönük boşu boşuna masal uydurmaya çalışacaksın. Sözcüklerin nasıl sona ermekte olduklarını duyana kadar. Herbir anlamsız sözcükle sonuncuya biraz daha yaklaşarak. Ve uydurduğun masalın da. Karanlıkta seninle birlikte olan kişinin masalının. Karanlıkta seninle birlikte olan kişi masalını uyduran kişinin masalı. En sonunda çabanın boşuna gitmesi ve sessizlik çok daha iyi değil mi. Ve senin her zaman olduğun gibi olman. Yalnız. Samuel Beckett
Posted on: Wed, 14 Aug 2013 09:41:39 +0000

© 2015