BAĞIMSIZ DENETİM ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER Öncelikle işe - TopicsExpress



          

BAĞIMSIZ DENETİM ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER Öncelikle işe Bağımsız Denetim süreciyle ortaya çıkan durumu analiz ederek başlayalım. TÜRMOB’un yapısını incelersek 91.762 üyesi bulunduğu bu üyelerin 11.856’sının SM olduğu ve kapsam dışı kaldığını görüyoruz. Kapsam dışı kalan bir diğer kesim ise lisans mezunu olmayan SMMM’ler onların sayısı da 11.025 kişidir. KGM tarafından yayınlanan yönetmeliğin ağır ve kısmen haksız hükümlerine göre bu belgeyi almaya aday meslek mensubu sayısı 68.881 kişi olup bunların 4.160’ının YMM olduğunu göz önüne alırsak 64.721 SMMM denetçi adayı bulunduğu sonucu ortaya çıkar. Bağımsız Denetim Yönetmeliğine göre 15 yıl deneyimi olan Meslek Mensuplarının sayısı 18.000 kişidir. Buradan 15 yıl deneyimi (lisans eğitimleri ve staj süreleri dahil) olmayan 45.000 meslek mensubunun denetçi adayı olarak beklediği sonucuna ulaşırız. KGK’undan alınan 02.10.2013 tarihli verilere göre denetçilik için başvuran meslek mensubu sayısı 2.517 kişidir. Bunlardan 1761’i (1.185’i SMMM, 576’sı YMM) olmak üzere yetkilendirilmiştir. Yetkilendirilmeyi bekleyen 244’ü YMM, 512’si SMMM 756 meslek mensubunun da işlemleri devam etmektedir. Yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşu sayısı 101’dir.(92’si yönetmeliğin geçici 2. Maddesi , 9’u yönetmelik gereği) Burada Denetçi olmaya hak kazanmış 15 yıl mesleki tecrübesi olan 18.000 meslek mensubunun ancak %10’unun başvuruda bulunduğunu göz önüne alırsak meslek mensuplarının denetçilik görevine sıcak bakmadıkları sonucuna varabiliriz. Buna yönetmelikteki ağır hükümler ve yaptırımlar sebep olmuş olabilir. Tabi en önemli etken Denetçilerin defter tutma hizmeti verememesi ve ülkemizde şu anda zorunlu denetime tabi sadece 10.000 civarında şirketin faaliyette olmasıdır. Burada Meslek Mensuplarımızın ve Mesleki Örgütlerimizin denetçilik müessesesine bakışında da bazı eksiklikler ve problemler olduğunu düşünüyorum, süreci tam okuyamıyoruz. Mali Müşavir olan herkesin Denetçi olması gibi bir izlenim veriliyor. Bu düşünce reel ve Dünyadaki örnekleri ile bağdaşmayan bir tutumdur. Muhasebecilik ve Denetçilik bir birinden beslenen ama bir birinden ayrı kulvarlarda yol alan yapılardır. Burada meslek mensuplarına düşen tercihte bulunmaktır. Eleştirilecek konu bu tercihin yapılması sırasında haksız ve eşitlikten uzak uygulamaların ortadan kaldırılmasıdır. Denetçilikte en temel ilke bağımsızlık ilkesidir. Peki, bu ilkenin prensipleri nelerdir hiç düşündünüz mü? ABD’de mesleğin ahlaki kurallarını belirleyen ve sermaye piyasalarını düzenleyen kuruluş olarak da bilinen Securities and Exchange Commissıon (SEC), denetçinin müşterilerine sunacağı yeni hizmetlerde bağımsızlık ilkesinin ihlal edilip edilmediğine aşağıdaki 4 ana prensip çerçevesinde bakmaktadır. 1. Müşteri ile ortak veya çelişen bir çıkar ilişkisi yaratıyor mu? 2. Kendi işini denetler bir pozisyonda kalıyor mu? 3. Müşterinin yöneticisi veya çalışanı gibi hareket etmesine sebep oluyor mu? 4. Müşterinin tarafını tutmak zorunda bırakıyor mu? SEC’e göre bağımsızlığın bozulabileceği özel durumlar ana başlık olarak şunlardır. • Finansal İlişkiler • İstihdam İlişkileri • İş İlişkileri • Denetim dışı hizmetler Denetçilik müessesesinin bu süreç sonunda varacağı yer yeni bir örgütlenme yapısıdır. Yani yakında Denetçi odalarının açıldığını ve bu mesleği tercih eden meslektaşlarımızın halen bağlı bulundukları odalardan ilişkisini keserek bu odalarda faaliyetine devam etmek zorunda kalacaklarını ön görebiliriz. Burada TÜRMOB’un durumu ve örgütlenme modeli ayrı bir tartışma konusu olacaktır. Ahmet Eroğlu S.M. Mali Müşavir, Antalya
Posted on: Fri, 04 Oct 2013 10:43:27 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015