Bayık: Rojava küllerinden kendini yaratıyor Rojava’nın - TopicsExpress



          

Bayık: Rojava küllerinden kendini yaratıyor Rojava’nın adeta küllerinden kendini yeniden yarattığını söyleyen KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Rojava’da Kürtlerin Ortadoğu halkları ve insanlık için direndiğini belirtti. Rojava halkının ekonomik, askeri, siyasi, dipolmatik kuşatma altında askeri saldırılar altında, yine de büyük bir direniş serilgediğini kaydetti. Bayık, Türkiye ile İran arasındaki ilişkileri de değerlendirdi. Türkiye ile İran arasında gergin olan ilişkilerin birden ısınmaya başladığını hatırlatan Bayık, çözüm sürecinin çöktüğüne ilişkin Kürdistan Özgürlük Hareketinin açıklamalarını İran’ın değerlendirmeye çalıştığını, idamlarla Türkiye’yi yeniden hareketin üzerine sürmeyi amaçladığını da vurguladı. Özgür Gündem Gazetesi’nden Oğuz Ender Birinci’nin sorularını yanıtlayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, çözüm sürecini Türk devleti ve AKP hükümetinin sabote ettiğini kaydetti. Bütün demokratik siyaset yollarının kapatıldığını ve kendilerine sadece savaş kapısının açık bırakıldığını, buraya sürüklenmek istendiklerini kaydeden Bayık, “Buna son vermeyi amaçlayan tutumlar aldık” dedi. ‘ORTADOĞU’DA PKK’SİZ, KÜRTSÜZ SİYASET ARTIK YAPILAMAZ’ Ortadoğu’nun dünyadaki önemine dikkat çeken Bayık, artık Ortadoğu’da PKK’siz, Kürtsüz siyaset yapılamayacağını da söyledi. 3. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ve Kürtlere uluslararası komplo gerçekleştiğini de kaydeden Bayık, uluslararası komplo ardından savaşın Ortaoğu çapında geliştirildiği ve en son Suriye’de tamamlanmak istediğini de vurguladı. Suriye’nin bunun son halkası olduğunu, ortaya çıkacak sonuçlara göre Ortadoğu’nun yeniden düzenleneceğine de dikkat çeken Bayık, “Fakat bu savaş Suriye’de bir türlü sonuçlandırılamıyor. Neden? Çünkü Suriye’de yaşanan diğer ülkelerde yaşananlara benzemiyor da ondan. Çünkü Kürtler Suriye’de belirleyici güç konumundalar da ondan. Savaş Suriye’ye geldi. Suriye’de Halep-Şam’da devam etti. Ve şimdi Rojava’da savaş sürüyor. Savaş uluslararası komployla başlatıldı ve şimdi gerçek zemininde yürütülüyor. Kürdistan üzerinde savaş yürütülüyor. 1. ve 2. Dünya Savaşları da Kürdistan üzerinde yürütüldü. Statü Kürtlerin parçalanması inkar ve imhası üzerinden oluşturuldu. Dünya sistemi bunun üzerine oturtuldu. Şimdi ise yeni statü artık Kürtlersiz oluşamaz” dedi. Artık parçalamaya, inkara, imhaya dayalı bir statünün oluşamayacağını da sözlerine ekleyen Bayık, Kürtlere dayalı bir stratejinin oluşmak zorunda olduğunu da kaydetti. “Statü Ortadoğu’da buna dayandırılacak dünya sistemi bunun üzerine oturtulacak” diyen Bayık, buradaki sorunun “Hangi Kürtle bu statü oluşturulacak” olduğunu belirtti. İşbirlikçi Kürde dayanılarak mı statü oluşturulacak, özgür Kürde dayalı mı statü oluşturulacak, bunun herkesin kaderini belirleyeceğini de vurguladı. Savaşın Kürtler üzerinde, PKK üzerinde yoğunlaşmasının nedeninin de bu olduğunu sözlerine ekledi. Bayık, artık PKK’siz, Kürtlersiz bir statü oluşamayacağını da sözlerine ekledi. “İşte kapitalist modernist sistem onun Ortadoğu’daki işbirlikçi dayanakları bunu kendilerine tehlikeli görüyor ve bu tehlikenin önüne geçmeye çalışıyorlar. Onun için işte Rojava devrimi karşısında bütün güçler birleşiyor. Onun için orayı ezmek istiyorlar” diye devam eden Bayık, Ortadoğu’nun kaderini tayin edecek düğümün orada çüzümleneceğini de sözlerine ekledi. Rojava’daki Kürt özgürlük hareketinin Cephetül El Nusra, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) hariç herkes için temel bir güvence haline geldiğine de işaret eden Bayık, “Diğer İslami kesimler için de, herkes için de bu böyle. Suriye devleti için bir güvencedir. Suriye muhalefeti için bir güvencedir. Bütün muhalif güçler için. Yine Kürtler için bir güvencedir. Amerikası, Rusyası herkes için bir güvencedir” dedi. ‘ŞU ANDA ESAS SAVAŞI IŞİD YÜRÜTÜYOR’ Şu anda esas savaşı IŞİD’in yürüttüğünü, El Nusra’nın da onun küçük bir kolu olduğunu söyleyen Bayık şunlara dikkat çekti: “Ama birliktedirler, esas yöneten diğeridir. Onları da İstanbul’da Türkiye örgütledi. Şimdi Türkiye bu harekete her türlü desteği veriyor. Uluslararası bütün ülkelerden adamlar topluyor İstanbul’a getiriyor. Otellerde barındırıyor. Daha sonra arabalarla Hatay, Antep, Urfa yörelerine getiriyor. Buralarda askeri kamplar var. Türk hükümeti devletinin kurduğu kamplardır. Buralarda bunlar askeri olarak eğitiliyor, donatılıyor ve oradan Suriye’ye gönderiliyor. Yine Fethullah Gülen ekibi cemaati Hüda-Par denen örgüt bunları evlerde örgütlüyor, eğitiyor sonra askeri kamplarda bunlar eğitim görüyor, gönderiliyor. Türkiye umudunu Rojava’daki devrimin boğulmasına bağladı.” ‘ROJAVA HALKI BÜTÜN ORTADOĞU İÇİN DİRENİYOR’ Rojava’daki halkın her şeyi göze alan bir halk olduğunu, adeta küllerinden kendini yarattığını da vurgulayan Bayık, ekonomik, askeri, siyasi, dipolmatik kuşatma altında askeri saldırılar altında, boşaltmalar altına o halkın yine de büyük bir direniş serilgediğini belirtti. Bayık, bu halkın sadece kendisi için direnmediğini, bütün Kürtlerin onuru için direndiğini de kaydetti. Rojava’da yaşananları, 17 Ekim Sovyet devriminde yaşanan duruma bir yönüyle benzeyebileceğini, yine 2’nci Dünya Savaşı’nda Sovyet halkının Hitler faşizmine karşı direnişine ve darbe vurmasına benzetti. Rojava’da da benzer bir durumun yaşandığını kaydeden Bayık, “Büyük bir kuşatma, saldırı altında direniş yürütüyor. Onun için görkemlidir. Onun için insanlık onurunu temsil eden bir direniştir. Bunun herkesce böyle görülmesi gerekiyor. Doğru olan budur” dedi. ‘İRAN, TÜRKİYE İLE PKK’NİN SAVAŞMASINI İSTİYOR’ Bayık, İran’ın en son iki PJAK üyesinin idam edilmesininin tesadüf olmadığına dikkat çekti. Türkiye ile İran arasında gergin olan ilişkilerin birden ısınmaya başladığının altını çizen Bayık, İran’ın yeni yönetiminin dışişleri bakanının ilk yurtdışı gezisini Türkiye’ye yapmasının dikkat çekici olduğunu söyledi. Ve diplomasi trafiğindeki yoğunluğu hatırlattı: “Yine KDP ile Irak görüşmeleri başladı. İşte Irak Türkiye, İran Türkiye, KDP Irak, KDP Türkiye, KDP İran, yine İran Türkiye, ABD, KDP, YNK, GORAN görüşmeleri... Şimdi bu görüşmelerin elbetteki birçok nedeni var. Bir nedeni Kürt sorunudur. Bunun içinde de işte Kürt özgürlük hareketidir. Bir nedeni de Güney seçimleri oldu. Burada ortaya çıkan bir istikrarsızlık var, bunun yarattığı tehlike var. Bunu gidermeye yönelik çabalardır. Bir yönüyle Suriye’deki durumdur. Bu trafik bütün bu sorunları çözmeyi amaçlıyor. Türkiye İran yakınlaşması var. Eğer İran bu süreçte bu idamları yaptıysa bunun Kürdistan’daki gelişmelerle Suriye’deki gelişmelerle yine bağı var. Bu idamlarla İran Türkiye’ye mesaj veriyor.” Çözüm sürecinin çöktüğüne ilişkin Kürdistan Özgürlük Hareketinin açıklamaları olduğunu hatırlatan Bayık, İran’ın bunu değerlendirmeye çalıştığını, bu idamlarla Türkiye’yi yeniden hareketin üzerine sürmeyi amaçladığını söyledi. Bununla savaşın gelişmesini amaçladığını da vurgulayan Bayık, PKK ile Türkiye arasında savaşın gelişmesinin İran’ın yararına olduğunu kaydetti. İran’ın böylece Türkiye’yi daha çok yanına çekebileceğini de ifade etti. Kürt hareketinin, PKK’nin giderek Ortadoğu’nun en belirleyici gücü haline geldiğini de söyleyen Bayık, İran’ın bunu kendisi açısından tehlikeli gördüğünü de belirtti. “Bu tehlikeye karşı yeniden aralarındaki diğer sorunları bir tarafa iterek Kürt meselesinde PKK meselesinde biraraya gelmeyi deniyorlar” diye devam eden Bayık, bunun çabalarını yürüttüklerini de ekledi. ‘ÖNDER APO’NUN İLAN ETTİĞİ STRATEJİNİN ARKASINDAYIZ’ Çözüm sürecinin çöktüğünü söyleyen Bayık, müzakerelere geçilmesi gerektiğini belirtti. Bunun 1 Haziran’da yapılması gerektiğini de hatırlatan Bayık, “Ama 1 Haziran’da bu adım atılmadı ve hala da atılmış değil; süreç onun için çökmüştür. Biz Önder Apo’nun Newroz’da dünyaya ilan ettiği tarihi açıklamaların ve stratejinin arkasındayız” dedi. Bunun uygulanmasını istediklerini de ifade eden Bayık, bunu uygulamayanın, buna gelmeyenin Türk devleti ve hükümeti olduğunu da sözlerine ekledi. “Bunu sabote eden Türk devleti ve hükümetidir. Kamuoyunun bunu bilmesi gerekiyor” diye devam eden Bayık, şu anda uygulanmadığı için, bütün demokratik siyaset yollarının kapatıldığı ve kendilerine sadece savaş kapısının açık bırakıldığını ve buraya sürüklenmek istendikleri, bunu dayattıkları için buna son vermeyi amaçlayan tutumlar aldıklarını belirtti. Bayık “Müzakerelerin yapılabilmesi için de üç temel şartımız var” diyerek o şartları hatırlattı: Birincisi; Önder Apo’nun içinde bulunduğu koşulların kesinlikle değiştirilmesi gerekiyor. Ağır mahkumiyet koşullarının ortadan kaldırılması gerekiyor. O bir ağır mahkum değildir. O bir halkın önderidir, özgür bir kişiliktir. Böyle yaklaşılması gerekiyor. Taktik amaçlı değil, oyalama amaçlı değil, Önder Apo’ya stratejik yaklaşmaları gerekiyor. Eşit şartlarda Önder Apo’yla görüşmeleri gerekiyor. Şimdiye kadar hiçbir zaman Önder Apo’yla eşit şartlarda oturmadılar. Eşitsiz şartlarda siyasetin, ahlakın ilkelerine uymayan tarzda Önder Apo’yla görüşmeler yaptılar. Buna son verilmesi gerekiyor. İkincisi; Türk yasalarında değişiklik yapılması gerekiyor. Hiçbir yasa değilşikliği yapılmadan ve Önder Apo o ağır mahkumiyet koşulları altında tutularak o psikoloji, o ortam içerisinde tutularak hiçbir kimseyle görüştürülmeyerek bu yasadışı tutumlar sürdürülemez... Sadece Önderliğimize yönelik değil, önderliğimize, hareketimize ve Kürt halkına karşı yasalar var. Bu yasaların değiştirilmesi gerekiyor... Üçüncüsü de, bütün görüşmelerin, müzakerelerin, üçüncü bir tarafın gözetimi altında olmasıdır. Bunu da şunun için söylüyoruz. Çünkü Türk hükümetinin adaya gönderdiği heyetle Önder Apo arasında yapılan görüşmeler var. Bu görüşmelerde varılan sonuçlar var. Burada varılan sonuçlar bizim tarafımızdan pratikleştirilirken, Türk devleti ve hükümeti bunlardan hiçbirini pratikleştirmiyor. Üstelik inkar ediyor.” ‘ÜÇÜNCÜ BİR GÖZ GÖZETLEMELİ’ Görüşmelerin şahidi olmadığı için inkar edilebildiğini de vurgulayan Bayık, “Şahidi olsa inkar edilemezdi. Onun için biz üçüncü bir tarafın gözetimi altında müzakerelerin yapılmasını istiyoruz” dedi. Hükümetin, parlamentonun bunu yapabileceğini belirten Bayık, Türkiye’de bu işi yapabilecek çok sayıda insan olduğunu da kaydetti. Bayık, üçüncü bir devlet önerisinde bulunduklarını da hatırlattı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Newroz’da Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa etme staratejisini ilan ettiğini de vurgulayan Bayık, bunun sadece Kürt sorununu çözmeye yönelik olmadığını, toplumun demokratikleşmesini, özgür yaşamın, bireyin geliştirilmesini, Ortadoğu çapında siyasetin demokratikleştirilmesini, toplumun demokratikleşmesini, yine devletin kurumlarının mekanizmalarının demokratikleşmesini hedefleyen bir strateji olduğunu da ifade etti. Öcalan’ın projesinin bir bütünü oluşturduğunu, Kürt sorununun çözümünün de bu stratejinin bir parçası olduğunu da sözlerine ekledi. Devlet ile uzlaşarak, müzakereler yapılarak bu starejinin yaşam bulacağını da söyleyen Bayık, devlet uzlaşmaya gelmeyince bu stratejinin hareket tarafından hayata geçirilmesi gerektiğini de söyledi. Aynı zamanda devletle müzakere ederek, sorunları çözmek istediklerini belirten Bayık, devletin buna kapısını kapatmış durumda olduğunu vurguladı. Şimdi bu kapıyı mücadele ile yeniden açacaklarını da sözlerine ekledi. “Devlet bizi kabul ettiği oranda biz devleti kabul edeceğiz. Eğer devlet bizi kabul etmezse biz de devleti kabul etmeyeceğiz” diye devam eden Bayık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onun hiçbir yasasını kabul etmeyeceğiz. Kendi yasalarımızı uygulayacağız. Kendi kurallarımızı uygulayacağız. Kendi yasa ve kurallarımıza dayanarak mücadelemizi bütün alanlarda yürüteceğiz. Ve bununla sorunları çözmeyi amaçlayacağız.”
Posted on: Fri, 08 Nov 2013 11:39:13 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015