Bir Vahşi Madencilik Örneği GÖRDES NİKEL PROJESİ - TopicsExpress



          

Bir Vahşi Madencilik Örneği GÖRDES NİKEL PROJESİ Serdar MUTLU Makine Mühendisi Gördes, İç Ege Bölgesinde, ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı, kamu ve özel sektör sanayi yatırımları bakımından oldukça fakir, ayvası ve halıları ile ün salmış Manisa İline bağlı küçük bir kasabadır. Dünyada var olan iki halı dokuma tekniğinden biri olan Türk Düğümü, ayni zamanda Gördes Düğümü olarak anılmaktadır. Tütüncülüğün ve el halısı dokumacılığının değer yitirmesiyle Gördes, ekonomik ve toplumsal yönden her geçen gün kötüye gitmektedir. 2003 yılından beri Gördes’te nikel cevheri üretimi yaparak ihraç eden bir firma, bölgede yeni nikel rezervlerinin bulunması ve sermaye yapısında meydana gelen değişiklik sonunda bölgede metalik nikel üretimine yönelik bir proje hazırlayarak 2011 yılından itibaren yatırıma başlamış bulunmaktadır. Proje; 25 yıllık bir süreyi kapsamakta olup, Manisa’nın Gördes ve Akhisar, Balıkesir’in Sındırgı İlçelerine bağlı 2 belde ve 5 köyün sınırları içinde uygulanacaktır. Belirtilen yerleşim alanlarında 7 800 kişi yaşamaktadır. Proje 3918 hektar alan içersinde 37.3 milyon m3 ekonomik anlamda cevher taşımayan ve pasa diye adlandırılan kaya kütlelerinin kazınarak belirli yerlerde depolanması ardından, 60-70m. de rinliğinde açılacak ocaklardan çıkarılacak 31.3 milyon ton cevherin işlenmesini öngörmektedir. Proje için 225 milyon dolar yatırım gerçekleştirilecektir. Ayrıca her yıl 191 milyon dolar işletme gelirine karşılık 96 milyon dolar harcama yapılarak proje sonunda 250 000 ton metalik nikel ve 20 000 ton kobalt tuzu üretimi gerçekleştirilecektir. Proje için Yüksek Basınçta Asit Liçi Metodu adı verilen yöntemin uygulanması öngörülmektedir. Özet olarak bu yöntem; ocaklardan çıkarılan cevherin 600 m3 hacimli bir otoklav içersinde sülfürik asit ve diğer kimyasallarla muamele edilip 270 0C’ye kadar ısıtılarak çökeltilmesini sağlamak ve asitli atıkların kireç taşı ile karıştırılarak nötralize edilmesi ve % 35 katı madde ihtiva eden karışımın hazırlanacak Atık Depolama Tesisine pompalanmasıdır. Proje bitiminde depo alanında toplanacak katı atık miktarı 37.2 milyon tona ulaşacaktır. Üretim aşamasında toplam 20 değişik kimyasal kullanılacaktır. Kimyasallar içersinde günde 1 000 ton, yılda 350 000 ton 25 yıllık sürede 8.75 milyon ton sülfürik asit ve 8 milyon ton kireç taşı kullanılacaktır. Kurulacak ısı santralinde yılda 70 000 ton linyit kömürü yakılacak, ayrıca yörede kurulacak göletten yılda 1.5 milyon ton su borularla tesis alanına nakledilecektir. Üretici firma işletmede 250 si idari ve teknik personel olmak üzere toplam 300 kişi istihdam edecek, 25 yıl sonunda 4.5 milyar dolar döviz geliri elde edilecek, şirket 2.4 milyar dolar kar edecektir. PROJENİN ÇEVRESEL ETKİLERİ Topografya: Üretim aşamalarında 37.3 milyon m3 pasa yani taş toprak ve 31.3 milyon ton cevher, 2.4 milyon m3 üst toprak kazılarak başka yerlere taşınacak, kireç taşı ocaklarından yaklaşık 8.0 milyon ton malzeme çıkarılacaktır. Tesis inşaatları, yol, gölet v.s. yapımları da hesaba katıldığında 100 milyon m3’e yaklaşan miktarda materyal yer değiştirecek, adeta dağlar tepeler ortadan kaldırılacak, vadiler doldurulacak, topoğrafya tamamen değişecektir. Topoğrafyada oluşacak değişikliklerin işletme süresi sonunda bile artık geriye dönüşü olmayacaktır. Yeşil örtünün tamamen ortadan kalkması sonucu bölgenin tamamında hakim olacak boz renk sürekli bir görüntü kirliliği oluşturacaktır. Su ve rüzgar erozyonunda büyük artış gözlenecektir. Ekosistem: Maden işletmeciliği esnasında arazide bulunan tüm ağaçlar kesilerek, üst tarım toprağı kaldırılacağı için bitki örtüsü yok olacaktır. Bitki örtüsünden yoksun, kirliliğe maruz kalmış, çeşitli araçların yaratacağı gürültülü ortam nedeniyle hayvan varlığı bölgeyi terk edecektir. 25 yıl sürecek işletme faaliyetleri sonunda ekosistem tamamen bozulacak, yapılacağı belirtilen rehabilitasyon çalışmaları ile tahrip olan ekosistemi tekrar yerine koymak mümkün olmayacaktır. Saptanan 3’ü bölgesel toplam 11 adet endemik bitki türü projeden büyük ölçüde zarar görecektir. Gürültü Kirliliği: İşletme aşamasında açık ocaklarda sürekli olarak çalışacak, onlarca kazıcı yükleyici makina, dozer ve kamyonun, kireç taşı ocaklarında kullanılacak patlayıcıların, sülfürik asit, diğer kimyasallar ve üretilen ürünleri taşıyan araçların yaratacağı gürültü bazı yerlerde sınır değerleri aşmaktadır. Sınırı aşan veya sınır değerlerdeki gürültünün 25 yıl süreyle devam etmesi söz konusudur. Toprak Kirliliği: Toprağın kirlenmesi, yapısına doğal olmayan maddelerin katılması, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin verimsizliğe neden olacak şekilde değişime uğraması demektir. Toprak tarımsal üretim için başta gelen vazgeçilmez faktörlerden birisidir. Madenin işletme dönemi süresince yağış ve yüzeysel akışlarla toprak kirlenecektir. Kirlilik toprak verimliliği ve çevre sağlığı bakımından olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Hava Kirliliği: Tesis içi yollarda her gün 600’ün üzerinde, tesis dışına 60 sefer yapılması, toz kaldırılması, egzoz dumanı salınması, atık yağlar dökülmesi ve benzeri pek çok kirletici demektir. Bir yıl içinde nakil araçlarında kullanılacak 1.785.000 ton motorin ve ısı santralinde yakıt olarak kullanılacak 70.000 ton kömürün yaratacağı kirlilik, bitki örtüsünden yoksun kalmış arazide oluşacak rüzgar erozyonunun neden olacağı toz emisyonu gibi nedenlerle hava kirliliği oluşacak ve yeşil örtünün yok edilmesiyle havanın temizlenme olasılığı da ortadan kalkacaktır. Su Kirliliği İşletme faaliyetleri sırasında ocaklar, taşıma ve depolama yerleri ile öğütme tesisinden yayılacak tozların yağışlarla yüzey ve yeraltı sularına karışması; atık barajından sızacak sularla yüzey ve yeraltı sularına kimyasal atıkların ulaşması kirlenmeye yol açacaktır. Su kirliliği, Gördes Projesi için özel bir önem taşımaktadır. Zira kirlilik yakın çevredeki küçük yerleşim birimleri yanında su havzalarında bulunan Akhisar, Gördes ve Sındırgı İlçelerinin içme sularını da etkiler durumdadır. Daha da önemlisi üretim tesislerinin, İzmir’e yılda 60 milyon m3 içme suyu sağlayacak olan ve bu yıl su verilmeye başlanmış bulunan Gördes Barajı ile proje aşamasında bulunan Çağlayan ve Başlamış Barajlarının da su toplama havzaları içersinde olması ve 3 milyon kişinin içme suyunun kirlilik riski altında bulunmasıdır. Atıklar: Atık depolama alanında en büyük risk deprem ve hortum gibi doğal afetlerin meydana gelmesidir. Bölgenin I. Derece deprem bölgesi olduğu ve küresel ısınma nedeniyle son yıllarda bölgede hortum oluşumlarının görülmesi de dikkate alındığında set inşaatının güvenilirliği ve zeminde alınacak sızdırmazlık önlemleri her zaman tartışma konusudur. Bu konuda son yıllarda görülen en yakın örnekler Macaristan Alüminyum ve Kütahya Eti Gümüş Madeni atık depolama alanlarında meydana gelen set yıkılmaları ve yol açtığı çevre zararlarıdır. Macaristan Alüminyum Fabrikası Kütahya Eti Gümüş Fabrikası 2011 Kayacık Hortumu Etkisi 2011 Kayacık Hortumu Etkisi Asit Yağmurları: Hava kirleticiler içinde bulunan kükürt ve azot oksitlerin havadaki suyla birlikteliği asit yağmurlarını oluşturur. Oluşan nitrik asit ve sülfürik asit bitkilerde kısa ve uzun vadeli etkilere neden olarak maden işletmesinin yakın ve uzak çevresinde değişik boyutlarda zararlara yol açar. İnsan, bitki ve hayvan sağlığını olumsuz yönde etkiler. EKONOMİK ETKİLERİ: Projenin alanının % 42 sini oluşturan ormanlardan 130.000 ağaç kesileceği belirtilmiştir. Ancak yenilenen orman amenajman planlarındaki verilere göre ve projede sayıya katılmayan göğüs çapı 8 cm den daha ince olan fidanlık çağındaki bireylerin de hesaba dahil edilmesiyle kesilecek ağaç sayısı 700.000 den fazladır. Orman alanlarının yeniden kazanımı için ağaçlandırma yapılsa bile bugünkü durumuna erişmeleri için en az 100 yıl geçmesi gerekecektir. Arazide ağaç kesim çalışmaları Projenin uygulanması ile 19.500 dekar tarım arazisi ve 2730 dekar mera alanı tamamen üretim dışı kalacaktır. Son ürünlerin ülke ekonomisi ve döviz girdisi bakımından olumlu sonuçları olacağı kuşkusuzdur. İşletmede işe alınacak yaklaşık 50 vasıfsız işçi ile yöreden yapılacak mal ve hizmet alımları yöre ekonomisine olumlu etki yapacaktır. Ancak üretim dışı kalacak orman, tarım ve mera alanları nedeniyle yüzlerce kişi işlerini kaybedeceklerdir. İşletmeye su sağlayacak olan göletin yapılmasıyla toplanacak su, yörede yeraltı su miktarı, içme ve sulama sularının azalmasına yol açacak, su sıkıntısı baş gösterecektir. Madencilik faaliyetleri sonucu oluşan toz emisyonları, tarım topraklarının, suların kirlenmesi tarım ve hayvancılıkta gelir kayıplarına yol açacak diğer bir etkendir. Tesisin yol açacağı tarımsal gelir kayıpları yörede olduğu kadar faaliyet alanı dışında da kendisini gösterecektir. Sağlık: Maden İşletmeciliğinin en önemli sonuçlarından biri çevre ve toplum sağlığı üzerindeki olumsuz etkileridir. Havanın toprağın kirlenmesi, başta arsenik olmak üzere ağır metallerin yeraltı sularına karışması çok çeşitli sağlık sorunlarına yol açar. Solunum yolu hastalıkları, çeşitli kanser türleri, karaciğer, böbrek hastalıkları, alerjiler bunların başlıcalarıdır. Çevresel etkiler ve insan sağlığı ekonomik endişelere feda edilmeyecek kadar önemlidir. Toplum sağlığını tehdit eden en önemli bileşen (As) arseniktir. Tam bir zehir olan arseniğin sağlığa olumsuz etkileri 200 yıldır bilinmektedir. Arseniği, sağlık açısından özel kılan ise sürekli alındığında çok değişik türlerde kanser hastalıklarının temel nedeni oluşudur. SONUÇ: Kullanılacak 31.3 milyon ton cevher, 37.3 milyon m3 ekonomik olmayan pasa, 8.75 milyon ton sülfürik asit, 8 milyon ton kireç taşı, 37.5 milyon ton suya karşılık elde edilecek son ürünün toplam miktarı 270 000 tondur. Üretimi yapılan 36 kg uç ürüne karşılık geriye 9964 kg. yerinden oynatılmış toprak, kaya ve kimyasal atık kalacaktır. Çok düşük tenörlü metallerin üretiminde materyalin % 99.6 lık kısmının parçalanarak, kirletilerek yeniden doğaya iade edilmesi, doğaya karşı yapılmış bir saygısızlık olarak nitelendirmekte ve bu tür uygulamalar Vahşi Madencilik olarak vasıflandırılmaktadır. Sonunda geriye talan edilmiş, kirletilmiş doğal çevre, gelirleri önemli ölçüde azalmış ve göç etmek durumunda kalmış yöre halkı, içme suları kirlenme tehdidi altındaki milyonlarca kentli ve en önemlisi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmış, başta kanser olmak üzere yüksek oranlara ulaşmış çok çeşitli hastalıklarla boğuşan, yaşam kalitesi bozulmuş kuşaklar kalacaktır. Sadece sağlanacağı öne sürülen ekonomik gelişmeler uğruna, döviz gelirlerini arttırma adına veya şirketlerin elde edeceği tatlı karlar pahasına doğanın hoyratça katledilmesine izin verilmemeli, T.C. Anayasasının güvence altına aldığı, toplumun sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Kaynaklar: 1 - Meta Madencilik A.Ş. İnternet Sayfası: metanikel.tr/tr 2 – Encon Çevre Danışmanlık Ltd. Şti. Gördes Nikel Kobalt Projesi Nihai Çed Raporu Ankara 2009 3 - Öztan A.K. Or. Yük. Müh. Gördes Nikel Kobalt Projesi Rapor 2011 4 – Karababa A.O. Prof Dr. Nikel Madeni ve Sağlık Rapor 2011 5 - Öngür T. Jeo.Yük.Müh. Çed Raporu Eleştiri Notları Rapor 2011 6 – Turgutlu Çaldağ İnternet Sitesi: caldagi/?Lang=TR&SyfNmb=1 7 - Gökşen Y. Doğal Kaynakların Stratejik Yönetiminde Sistem Odaklı Yaklaşım İzmir 2008
Posted on: Tue, 18 Jun 2013 11:10:46 +0000

Recently Viewed Topics




© 2015