DOĞRU NEFES TEKNİĞİ Eğer yeni doğmuş bebeği izlerseniz - TopicsExpress



          

DOĞRU NEFES TEKNİĞİ Eğer yeni doğmuş bebeği izlerseniz onun karnını şişirerek nefes aldığını göreceksiniz. Bu en doğru ve doğal solunumdur. Zamanla bu doğru solunum bozulmakta, insan ağızdan nefes alıp vermeye başlamakta, solunum sırasında akciğerlerini tam olarak kullanmamakta ve nefesin doğal biyoritmini bozmaktadır. Bu tür yetersiz solunum sırasında akciğerlerin yalnız orta kısmı çalışmakta, kan damarları daralmakta, dolaşım yavaşlamakta, kana daha az oksijen geçmekte, beden ve beyin yeterince oksijen almamaktadır. Oksijen açlığı, sempatik sinir sistemini germektedir. Bu yüzden kalp atışları hızlanmakta ve düzensiz olmaktadır. Birey unutkan, şaşkın, tedirgin, korkulu, endişeli, gergin ve alıngan olmaktadır. Böylece beden yorgun, cansız ve bitkin olmakta ve hastalıklara karşı direnci azalmaktadır. Yeni doğmuş bir bebek içgüdüsel olarak solumaktadır. Onun nefes almayı öğrenmesine gerek yoktur. Bebek doğal bir refleks olarak bunu bilir. Bebek büyüyüp geliştikçe yaşam ortamı da değişmekte ve birey bu doğal nefesi unutmaktadır. Özellikle büyük kentlerdeki stresli ve gergin yaşam koşulları doğal solunumu bozmaktadır. Buna büyük kentlerdeki kirli hava da eklenince insan devamlı olarak solunum rahatsızlıklarından sıkıntı çekmektedir. Bu uygarlığın insana ödettiği bedeldir. Sağlıksız koşullardaki organizmanın hastalıklara karşı direncini arttırmak için insan yeniden doğru solumayı öğrenmek zorundadır. Birçok insanın nefes alış verişleri yüzeysel ve çabuk olduğu için akciğerleri tam çalışmamaktadır. Yüzeysel solunum, beden hücrelerinin oksijenden mahrum olduğu ve akciğerlerin solunum sırasında ortaya çıkan toksinlerden kurtulmadığı anlamını taşır. Böyle bir solunum sırasında diyafram hareketsiz kaldığından böbrekler, bağırsaklar ve tüm vücut sistemi pasifleşir, bu yüzden kalp gerilir ve yıpranır. SOLUNUMUN EN ÖNEMLİ KURALI : “nefes burunla alınıp verilmelidir”. Bedendeki her organın kendine mahsus fonksiyonları vardır. Burun nefes, ağız ise yemek için kullanılmalıdır. Burundan yemek yemediğimiz gibi ağızdan da nefes almamalıyız. Burun kanalları havayı süzmekte, temizlemekte, nemlendirmekte ve havanın ısı derecesini ayarlamaktadır. Burun nefesi doğal olarak solunumu yavaşlatmakta, havadan maksimal miktarda oksijen ve enerji almak için akciğerlere yeterli zaman tanımaktadır. Bedendeki oksijen ile karbondioksitin doğru oranı kan damarlarını genişletmekte ve dolaşımı kolaylaştırmaktadır. Bunun dışında, burun kanallarında göğüs kafesinin genişlemesini sağlayan sinir uçları bulunmaktadır. Burun deliklerinden giren hava bu sinir uçlarını tahrik ederek göğüs kafesinin genişlemesine yardım etmektedir. Öte yandan, biyoenerji kanalları burundan başlamaktadır. Burunla nefes alındığında bu biyoenerji kanalları Prana ile dolmakta sonra da havayla birlikte alınan Prana vücudun her yerine yayılarak bedeni canlandırmaktadır. Evrensel enerjiyi en yüksek oranda bedene kavuşturan organ burundur. İnsanın sinirsel durumu zihin ile nefes arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Sinirlendiği zaman insanın nefesi hızlı ve düzensizdir, rahat olduğunda ise nefesi sakindir. Böylece insanın sinirsel/zihinsel durumu nefese yansımaktadır. Eğer insan doğru ve derin nefes alırsa, sinir sistemini ve zihnini iyice kontrol edebilir. Yoga Nefesini bilen ve uygulayan insan öfkesini, korkularını kolaylıkla yenebilmekte ve her zaman sakin, mutlu ve dengeli olmaktadır. Büyük Yoga Üstadı Prof. Dr. Akif Manaf’ın Pranayama-Nefes ve Enerji Kontrolü Kitabından Alıntıdır.
Posted on: Tue, 20 Aug 2013 10:14:50 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015