El-Esad Kadir Gecesinde İftar Yemeğine Katıldı - TopicsExpress



          

El-Esad Kadir Gecesinde İftar Yemeğine Katıldı (inanırsınız ya da inanmazsınız. bu konuşma okunmalı) Cumhurbaşkanı el-Esad, iç alanda boğaz kesen ya da vatandaşların geçim kaynaklarını veya ikisini birden kesen çetelerle mücadele ettiklerini söyleyerek bu kiralık çetelerin dışarıdan ya da içeriden aldıkları ücretler karşılığında bu eylemleri yaptıklarını, bunların bir kısmının kanun kaçağı hırsız veya kökten dinci olduklarını, fakat dinle veya İslam’la hiçbir ilgileri bulunmadığını belirtti. Siyasi alanda ise, siyasi ulusal çalışmaya katılan muhalefet bulunduğunu, buna karşılık tek hedefi kazanç sağlamak olan muhalefetin de var olduğunu belirten Esad, “ krizin başında bize devlet ve hükümette statü vermeniz karşılığında gösterileri durdururuz diye şantaj yapan fakat gösterilerle hiçbir alakası bulunmayan muhalif taraflar da vardı. Bunların bir kısmı körfez ülkelerinden doğrudan ya da dolaylı yollardan Arap ligindeki yetkililerden para aldı. Bir kısmı da silahlı gruplara yarandı ve onları suçlayacağı yerde devleti suçladı. Bu muhalefetin tutumları içerideki ve dışarıdaki siyasi ve askeri gelişmelere göre defalarca değişti. Bir kısmı devletle diyalogu reddederken bir kısmı da başkalarını kızdırmamak için gizli diyalog yürütmek istedi. Bu muhalefetin halk nezdinde hiçbir değeri olmadığı gibi ahlaki değerlerden de yoksun. Çünkü kazanç peşinde olduğu için krizin çözümünde hiçbir rolü yok” dedi. Bu sözleri başkalarına saldırmak amacıyla söylemediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı, hiçbir konuşmasında muhalefete saldırmadığını, fakat iç durumdan söz ederken açık olmak gerektiğinin altını çizdi. El- Esad, “Suriyeli vatandaşa elimizdeki tüm verileri sunmak zorundayız. Saldırmıyorum çünkü isim zikretmedim. Amacım saldırmak olsaydı eğer bu şahısların kimler olduğunu tek tek sayardım. Ben sadece gerçeklerden söz ediyorum” diye konuştu. Sonuç olarak durumlarda hiçbir iyileşme görülmediğini, dışarıdan ve içeriden önerilenlere yönelik esnek ve pragmatik yaklaşıma rağmen sürekli bir tırmandırmanın devam ettiğini, dini, dili, ırkı, etnik kökeni ve siyasi düşüncesi bir yana her Suriyelinin bedel ödediğini, katliamların canlar aldığını ifade etti. El-Esad, temel sorunun Suriye’nin var olması ya da olmamasında yattığını vurgulayarak “Suriye ya özgür ve bağımsız olacak ya da düşmanların elinde oyuncak olacaktı. Ya kanun ve kurumların yönettiği bir devlet ya da hırsız ve eşkıyaların yönettiği bir ülke olacaktı” dedi. Savaş Vatanla Düşman Orduyla Teröristler Devletle Kanun Kaçakları Arasındadır Başlıkların belirgin hale geldiğine değinen el-Esad, savaşın vatanla düşman, ordu ile teröristler, devletle kanun kaçakları arasında olduğunu, bunun dışındaki hiçbir başlığın kabul edilemeyeceğini, gerçekleri göremeyenlerin ya da siyasi ve ulusal bilincini kaybedenlerin alttan alınamayacağını bildirdi. “Alttan almaya devam edersek uygarlık kimliğini, ulusal dokuyu sonsuza kadar yok ederiz. Bu sözler abartılı değil. Bu nedenle bilinçli olmamız gerekiyor. Çünkü bu tür savaşlarda Suriyeli olarak ya hep birlikte kazanacak ya da kaybedeceğiz. Bu konuda spektrumlar olamaz ” diye ekledi. Her yolun denendiğini, geriye kendimizi ve ülkemizi kendi ellerimizle savunma seçeneğinin kaldığını dile getiren el-Esad, bu durumda her kesin doğal olarak gözünü silahlı kuvvetlere çevirdiğini ve ona büyük umutlar bağladığını, bu işi bir an önce bitirmesini, her Suriyelinin teröristleri ezebilecek güçlü bir insan olmasını arzuladığını söyledi. Silahlı Kuvvetler İmkânsızı Başardı Cumhurbaşkanı, “Ben abartıyı ve yapmacılığı sevmeyen doğrularla hareket ederek konuşan bilimsel bir insanım. Dolayısıyla silahlı kuvvetlerimizin imkânsızı başardığını söyleyebilirim. Bu kurum, bağımsızlıktan itibaren ve özellikle İsrail’in ortaya çıkması ardından belirli bir cephe, derinlik ve uzunluğa ve belli bir coğrafi yapıya göre kuruldu. Savaş yapısı, taktikleri, stratejileri ve silahlarını bu düşmanla savaşacak şekilde belirledi. Fakat aniden kendini bildiğinden farklı çağımızda herhangi bir ülke ya da ordudan farklı bir şeyle karşılaştı. Kendisinden savaş koşullarına hemen uyum sağlaması istendi.” Diye konuştu. En zor şeyin savaş koşullarında yapıları değiştirmek olduğuna değinen el-Esad, buna rağmen silahlı kuvvetlerimizin büyük başarı ve beceriyle bunu yaptığını, bu alanda büyük kazanımlar gerçekleştirdiğini kaydetti. Kahramanlıkları her zaman tarihte ya da masallarda okuduğumuza ve birkaç şahıstan söz edildiğine dikkat çeken el-Esad, silahlı kuvvetlerimizin iki yıl ve birkaç ay zarfında yaptığı kahramanlıkların kahraman oranı, cesaret ve fedakârlık düzeyi açısından inanılmaz olduğunun altını çizdi. “Bir kişi ölüme gittiğini bilerek görevini yerine getiriyor. Yaralanabilirde yaralanmayabilir de. Birçok kez yaralanıp hastanede yattıktan sonra azimle tekrar savaş alanına dönen savaşçılar, subaylar ve şahıslar var. Bir kısmı hala mücadeleyi sürdürürken bir kısmı şehit oldu” diye belitti. Sembol sayısının çok olması nedeniyle bulunmasının zorluğuna işaret eden el-Esad, “sembolümüz kimdir? Bu gerçekle bugün, gelecekte ve nesiller boyu gurur duymalıyız. Bunu duyuyor ve hayal ediyorduk ve şüphesiz mevcut fakat bu oranda değil. Bu oran Suriye halkının kahramanlık düzeyini yansıtıyor. Askeri kurum toplumdan ayrı değildir. Silahlı kuvvetlerimizi değerlendirmek gerekirse bu zor koşularda, muhtelif büyük ülkeler işbirlikçileri ve teröristlerle birlikte yaptıkları saldırılara karşı imkânsıza benzer bir şeyi gerçekleştirdi” diye konuştu. Suriye haritasındaki kazanımların bölgeden bölgeye, beşeri unsurlar, mekâna bağlı çevre ve atmosfer, askeri ve teknik unsurlar ve coğrafi koşullara göre değiştiğine dikkat çeken el-Esad, fakat bu kazanımları en fazla etkileyen unsurun halk unsuru olduğuna vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı el-Esad, krizden önce Lübnan direnişinin zafer kazandığından, taktik ve silahtan söz edildiğini belirterek “ ben onlara direniş, direnişin halkıyla zafer kazandı diyordum. Çünkü bu halk haykırdığında direniş de haykıracaktır. Bugün bu gerçeği Suriye’de görüyoruz” dedi. Halk Desteği ve Kucaklaması Geniş Şekilde Mevcut Halk desteği ve kucaklamasının geniş şekilde mevcut olduğunu, silahlı kuvvetlerin teröristlerle mücadele etmeye başladığı ilk günden itibaren görüldüğünü bildiren el-Esad, bu desteğin halkın gerçeklerin farkına varması ve bilincinin artmasıyla orantılı olarak arttığına işaret etti. Bu desteğin çeşitli olduğuna işaret eden el-Esad, manevi desteğin abartısız ve yaklaşık olarak çoğunlukta olduğunu, manevi desteğin ordu açısından savaşın yarısını teşkil ettiğini, daha fazla kazanım elde edilen bölgelere manevi destekle birlikte pratik desteğin eklendiğini, dolayısıyla ordu askerlerinin bu bölgelerde daha büyük kazanımlar elde ettiğini söyledi. Suriye ordusu ve silahlı kuvvetlerinin gerilla savaşlarıyla karşı karşıya olduğunu ve insanların çoğunluğunun gerilla savaşlarının ne kadar güçlü olursa olsun herhangi bir ordu için en zor ve en tehlikeli savaş yöntemi olduğunu bildiklerini belirtti. El-Esad, gerilla savaşlarını alt edecek tek gücün halk savaşı, orduyla vatandaşların birlikte savaşması olduğunu ifade ederek şu ana kadar bu konuda başarı sağlandığına işaret etti. Cumhurbaşkanı, “Düşman güçler 2013 yılında umduğu gibi kesin zafere ulaşamayacağını hissetti. Ramazan ayından önce Şam’ı kurtarmak için 14 çatışma yaşandı. Geçen yıl 3 ya da 4, geçen hafta ise Bedir savaşı vardı. Dün ise Ebabil çatışması yaşandı ve hepsinde başarısız oldular. Bu nedenle devlet aradıkları kesin zaferin imkânsız olduğunu idrak etti. Çözüm olarak krizin ömrünü yıpratma savaşıyla uzatıp devleti yıkmanın ötesinde Suriye’yi tüketmeyi, erozyona uğratmayı ve zayıflatmayı ve aynı sonuca ulaşmayı hedeflediler” dedi. Kriz Ancak Meydanda Çözülebilir Bu konuda tek çözümün bahsettiği halk savaşı olduğunu belirten el-Esad, savaşın medya, sosyal medya ve hatta toplumda verildiğini fakat kesin çözümün meydanlarda olduğunu ifade etti. El-Esad, çekilen ekonomik sıkıntılar, hizmetteki gerileme ve gündelik tüm sorunların güvenliğe bağlı olduğunu, bu sorunların ancak teröre darbe vurularak çözümlenebileceğini belirtti. Bu halk savaşında başarılı olunması ve diğer bölgelerde katılımın artması halinde çözümün kolay olacağını, Suriye’nin yaşadığı krizden birkaç ay içinde çıkabileceğini terörü yok edebileceğini, çünkü birlikten kuvvet doğacağını sözlerine ekledi. “Medya bu sözleri duyduktan sonra Cumhurbaşkanı el-Esad halk savaşına çağırdı diyecek. Biz bu çağrıda bulunmuyoruz. Çünkü bu savaş iki yıldan fazla bir süre önce başladı ve hala devam ediyor. Suriye halkı da bu savaşa çağrılarla değil kendiliğinden katıldı. Fakat ben her şeyin net olması için harflerin üzerine noktaları koyuyorum. Bu savaşı nasıl sona erdirebilir ve masayı diğerlerinin üzerine devirip güvenlik ve istikrarı yeniden sağlayabiliriz?” diye konuşan el-Esad, bunun ordu ve halkın birleşip terörü yok etmesiyle gerçekleşebileceğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı bu sözleri belli bir düşünce, hayal ya da tahminlere göre değil deneyimlere dayanarak söylediğine dikkat çekerek tüm bunların pratikte uygulanıp hayata geçirildiğini, uygulandığı bölgelerde durumların çok iyi olduğunu bildirdi. Hoşgörü ayı olan Ramazan ayının son haftasında Kadir gecesinde konuşurken hoşgörüden söz etmek gerektiğine dikkat çeken el-Esad, bir çok konuşma, röportaj ve münasebette bu konuya değindiğini, devlet olarak teröre darbe indirmekle eş zamanlı olarak bu çizgiyi sürdüreceklerini söylediğini hatırlattı. Kan Döküp Terör Estirenlere Değil Kandırılanlara Karşı Hoşgörülü Olacağız Kan döküp öldüren ve terör estirenlere karşı değil kandırılıp aldatılanlara karşı hoşgörülü davranılacağını bildiren el-Esad, birçok Suriyelinin ve özellikle terörün acısını yaşayanların bu konuyu terörü teşvik ettiği düşüncesiyle desteklemediğini, fakat krizin üzerinden bu kadar uzun süre geçmesinin ardından hoşgörülü tutumun olumlu sonuçlar verdiğinin söylenebileceğine dikkat çekti. Bu sonuçların mutlak olmadığını, bazı şahısların yeniden vatansever olmayan yerlere sapabileceğine işaret ederek çoğunluğun doğru ve doğal yerine döndüğünü belirtti. El-Esad, medyada çıkan bazı şahısların güvenlik güçlerine teslim olduğuna ilişkin haberlere değinerek bunların sayısının şüphe duyulan devletin güvenilirliğini kanıtlamasıyla giderek arttığına, intikam alacağı söylenen devletin siyasi fikirleri ne olursa olsun tüm Suriyelileri kucakladığını ispat ettiğini dile getirdi. El-Esad, “son dönemde kucaklamanın gerilemesiyle bu kara tabloda daha fazla beyazlık veren durumlarla karşılaştık. Bazı bölgelerde gençler devlete silahlarıyla teslim olmakla kalmayıp silahlı kuvvetlerin safında ön cephede teröristlere karşı savaştı. Bir kısmı da şehit düştü. Bir şahsın katil ve suçlu olarak ölmesiyle şehit olması arasındaki farkı düşünün. Bu fark hem dünyada hem ahrette büyüktür” dedi. Diyalog, sosyal ve siyasi girişimlere bağlı hoşgörünün teşvik edilmesi gerektiğine, af ve hoşgörünün başarısında önem taşıdığını söyleyen el-Esad, bir kısmı açıklanmayan birçok af kararı alındığına, çünkü davanın reklam değil pratik kazanım amaçlı olduğunu belirtti. Evlerine, köylerine ve doğal yaşamlarına dönmek isteyip tereddüt ve korku yaşayanları doğal yerlerine dönmeye teşvik ettiğini söyleyen el-Esad, bu savaşın şu anki haliyle sonu olmadığını, biz kaybederken İsrail düşmanının kazandığını ifade etti. Suriye’deki Her Köy ve Kent İçin Endişe Duyan Bazı Arap ve Bölge Ülkelerinden Hayır Gelmeyecek El-Esad, hayır ayında olduğumuzu dolayısıyla hayır aramak gerektiğini, tanrının bize hayır verdiğini fakat ulaşmak için çaba sarf etmek gerektiğini belirtti. El-Esad, bu hayrı yanlış yerde aramamak gerektiğini, Suriye’nin her kent ve köyü için endişe duyan Arap ya da bölge ülkelerinden gelmeyeceğini, onların Kudüs’ün ve evlatlarının geleceğini İsrail’in kucağına attıkları için rahat olduklarını kaydetti. “Hayır, Suriye halkına demokrasi getirme hevesinde olup kendi halklarından en basit insan haklarını esirgeyen, bu halkların ortaçağ ve belki cahiliye dönemi politikalarını benimseyen rejimlere sahip devletlerde yaşamasını isteyen ülkelerden de gelemeyecek” diye ekledi. Bu ülkelerin tarihe geçmek istediğini, fakat tarihe katliam, yıkım, gericilik ve cehalet başlığı altında gireceklerine işaret ederek bu ülkelerin tarihleri boyunca bu sicile sahip olduklarını ve insanlığa başka bir şey veremeyeceklerinin altını çizdi. El-Esad, vahhabilerin kan ve katliam üzerine kurdukları, ihvancıların yalan, aldatma ve nifakla siyasallaştırdıkları karanlık düşünceler taşıyanlardan hayır gelmeyeceğini söyleyerek bunların İslam maskesi altında İslam’ı vurmayı amaçladıklarını, içeriğinden boşaltarak çeliştiği nifak, şiddet ve suçla değiştirdiklerinin altını çizdi. Bu karanlık fikrin Kuran-ı Kerim ve peygamberin birleştirdiği Araplık ve İslam’ın arasına girdiğini, Müslüman’la Müslüman’ın, Müslüman’la Hıristiyan’ın arasına kinci, fitneci ve nefret söylemli mezhepçi yaklaşımlarla takoz koyduğunu, oysa tüm semavi dinlerin insanlar arasında fitneyi yasakladığını söyledi. Cumhurbaşkanı, bu düşüncenin çatışmayı İsrail-Arap çatışmasından Arap-Arap çatışmasına dönüştürdüğüne dikkat çekerek “onlar Araplığın ve sömürgeciliğe karşı direnişin sembollerine saldırdılar. Darbe indirip karşılarında durdular ve Arap ordularına saldırdılar. Şu an Suriye ve Mısır da olduğu gibi. İsrail düşmanının ordusuyla işbirliği yaptılar. Koltuk için Amerika’ya yalakalık yapıp İsrail için fitne çıkardılar” dedi. Bunlara ne ad verilebileceğini soran el-Esad, bunların “Yeni İslamcılar” olduklarını, batının daha önce İsrail’e hizmet amacıyla “Yeni Hıristiyanlar” söylemini kullandığını, şu an İslam’ı İsrail’in yararına kullanmak için “Yeni İslamcılar” söylemini kullandığını kaydetti. El-Esad, “aslında “İslamcılar” sözünü kullanmak yanlış, “Yeni Cahiliyeciler” olarak adlandırılmaları gerekiyor” diye belirtti. Bunlardan hayır gelmeyeceğini ifade eden el-Esad, hayrın dünyanın farklı yerlerinde bize söz ve eylemle destek veren, Suriye bayrağını dalgalandıran, terörle mücadele eden ordunun ve ülkesinin bağımsızlığını savunan halkın yanında duran tüm şerefli ve onurlu insanlardan geleceğini vurguladı. Hayır Vatanına ve Dinine Bağlı Suriyelilerden Gelecek Cumhurbaşkanı el-Esad, “hayır sizden gelecek ey Suriyeliler. Bize, vatanlarına bağlı, İslam ve Hıristiyanlık dinlerine bağlı, bilinçli ve dinlerin hayatımızı daha güzel ve daha iyi kılmak için indiğine inanan Suriyelilerden hayır gelecek.” Diye konuştu. Hayrın, halkını ve vatanını savunan kahramanlardan, savaş sahasında bulunmalarından dolayı yokluklarına sabreden ailelerinden, şehitlerimizin kanları ve ilk oğullarının şehit olduğu haberlerini aldıkları zaman zılgıt çeken ve ikinci oğullarını görevi tamamlamak için gönderen yakınlarından, güçleri ve azimlerinden geleceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı el-Esad konuşmasını sonunda gelecek Ramazan ayında Suriye’nin iyileşmesini, değerli vatanımızın dört bir yanında güven ve huzurun sağlanmasını temenni ederek herkesin Ramazan Bayramını kutladı.
Posted on: Mon, 05 Aug 2013 12:28:00 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015