Emin bozkurt bey.ihanet edenler bir tane değilki hangisini - TopicsExpress



          

Emin bozkurt bey.ihanet edenler bir tane değilki hangisini sayalım. Bu millete yapılan bunca hainlikten sonra Allah niye affetsinki... Irak’ta 2 milyon Müslümanı katleden ABD’ye her türlü desteğin verilmesini taahhüt eden gizli bir anlaşma 10 yıl sonra ifşa oldu. 2003 yılında dönemin dışişleri bakanları Gül ve Powell arasında imzalanan anlaşma Türkiye’nin ABD’ye verdiği desteği içeriyor. Anlaşma bir utancın belgesi olarak tarihteki yerini aldı… Allah sizi affetsin RAHMİ YOLCU Takvimler 1 Mart 2003’ü gösterdiğinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinin en kara günlerinden birini yaşıyordu. Emperyalizmin ağa babası ABD’nin Irak işgaline destek vermek adına hazırlanan tezkere, AKP Hükümeti tarafından Meclis’e taşınıyor ve Irak’ta akıtılacak olan Müslüman kanına ortak olmak için izin isteniyordu. Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın çabası sonucu istenilen olmadı ve tezkere Meclis’ten geçmedi. Bu durum karşısında hayal kırıklığına uğrayan Amerika’yı teselli etmeye çalışan Hükümet, yaptığı gizli protokollerle ABD’ye desteğini sürdürdü. ABD ile 2003 yılında yapılan gizli anlaşmanın ortaya çıkan detayları tezkerenin nasıl telafi edildiğini gözler önüne serdi. “onur” duyulan o utanç anlaşmasının metni Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Büyükelçiliği’ne saygılarını iletir ve Dışişleri Bakanı Colin L. Powell ile Ankara’ya 2 Nisan 2003’te gerçekleştirdiği son gezisi sırasında yapılan tartışmalara ve Büyükelçilik’in 31 Mart 2003 tarihli ve 658 numaralı notasına istinaden, Türkiye hükümetinin şu an Irak’ta düzenlenen askeri operasyonlara katılan Amerikan güçlerine yardım etmesi hakkında talep edilen aşağıdaki isteklerin onaylandığını bildirmekten onur duyar: a) İncirlik Hava Üssü’ndeki hastanenin ve Diyarbakır’daki gibi bütün diğer Türk askeri hastanelerinin Irak’ta yaralanan ve buradan tahliye edilen Amerikan askerleri için kullanılması b) Kuzey Gözetleme Arama ve Kurtarma Operasyonu (ONW-SAR) kapsamında Türkiye’de olan varlıkların Irak’a yeniden intikali c) Ticari tedarik güzergahı yaratılarak Amerikan güçleri için gerekli lojistik malzemelerin Türkiye’den Irak’a teslimatı Sırlar Bir Bir Açığa Çıkıyor “Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Büyükelçiliği’ne saygılarını iletir… Türkiye hükümetinin şu an Irak’ta düzenlenen askeri operasyonlara katılan Amerikan güçlerine yardım etmesi hakkında talep edilen aşağıdaki isteklerin onaylandığını bildirmekten onur duyar…” Bu cümleler sözü geçen belgelerde yer alan utanç verici kelimelerden sadece birkaçını içeriyor. Öyle ki bu utancın tarifi yok! Irak’ta şehit edilen yüzbinlerce insan, yetim, öksüz, evsiz barksız bırakılan milyonlarca Müslüman, Ebu Gureyb Hapishanesi’nde tecavüz ve işkencelerden bıkıp ölüm çığlıkları atan Nur Bacılar… “Haçlı İttifakı”Na Direkt Destek Bugün şehit Esmalara ağlayan gözler, şehit Nur Bacıların vebalini nasıl ödeyecek? Söz konusu belgelerde Irak’ta yaralanan ABD askerlerinin Türkiye’deki hastanelerde tedavi edilmesi, ABD için gerekli görülen her türlü malzemenin Türkiye’den Irak’a gönderilmesi, Kuzey Gözetleme Arama ve Kurtarma Operasyonu kapsamında Türkiye’de olan varlıkların Irak’a yeniden intikali gibi Haçlı ittifakına direkt destek teminatlarının verildiği ve bundan ötürü “onur” duyulduğunun belirtildiği akla zarar tavizler yer alıyor. ABD’nin Irak’ı İşgal plânları yaptığı sıralarda meclise sunulan ve 80 bin ABD askerinin, 250 Amerikan savaş uçağının Türkiye konuşlandırılmasını talep eden, ayrıca ABD’nin Müslümanları bombalarken havaalanları ve limanlardan da yararlanmasını içeren 1 Mart Tezkeresi, yoğun tartışmalar sonucu reddedilmişti. Bundan ötürü büyük bir hayal kırıklığı yaşayan ABD’nin gönlünü almak isteyen Hükümetin icraatları aradan 10 yıl gibi bir süre geçmesine rağmen ortaya çıkmaya devam ediyor. Milliyet Gazetesi’nden Fikret Bila’nın yayınladığı belgelerle gizli protokolün maddeleri açığa çıkıyor. Hükümet bu suça ortak! 20 Mart 2003 tarihinde başlayan Irak İşgali sırasında hava sahasını Emperyalistlere açan ve ABD’ye her türlü desteği vermekten çekinmeyen Hükümet’in yaptıkları Müslümanların yüreklerini sızlatmaya devam ediyor. Dönemin Türkiye ve ABD Dış İşleri Bakanları Abdullah Gül ve Colin Powell arasında yapılan ve büyük merak konusu olan anlaşmalar ifşa oldu. O dönem yapılan gizli anlaşmalar ile Iraklı Müslüman kardeşlerimizin kanının akıtılmasına nasıl ortak olunduğu apaçık görülüyor. ABD’nin Hayal Kırıklığı İki ülke Dış İşleri Bakanları tarafından imzalanan anlaşmalar esnasında tutanağa geçirilen konuşmalarda Colin Powell, “1 Mart tezkeresinin TBMM tarafından reddedilmesi ABD Yönetimi ve Kongre’de derin hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu nedene ABD, Irak’ta tehlikeli bir döneme maruz kalmıştır. Kuzey seçeneğinin (ABD askerlerinin Irak’ın kuzeyine Türkiye’den girmesi) değiştirmek zorunda kaldık. Kuzey Irak’a konuşlandırmayı öngördüğümüz 4. Piyade Tümeni (Demir At olarak bilinen ABD tümeni) kuzey yerine güneyden savaşa katıldı. Bu Irak liderliği için savaşı daha da zor kılacak. Kuzeydeki (Kuzey Irak) varlığımız 173. Hava İndirme Tugayı ile özel kuvvetlerden oluşuyor. Kuzeyde kontrolü sağlamak icap ediyor. 173. Hava İndirme Tugayı’nın iyi desteklenmesi için bazı taleplerimiz olacak. Su, gıda, inşaat malzemeleri ve yakıt gibi. Bu tedarikin karayoluyla Türkiye üzerinden ve sivil üstleniciler aracılığıyla ikmal hattı oluşturmak istiyoruz. İncirlik’teki arama-kurtarma unsurlarını da Kuzey Irak’a geçirebiliriz” sözlerini sarf ediyor. Tezkere konusunda iki tarafta hatalıymış! Colin Powell’ın konuşmalarına cevaben Abdullah Gül, “ABD ile ülkemiz arasındaki stratejik ilişkilerin, demokrasi, serbest piyasa gibi ortak değerlere her zaman önem atfediyoruz. İkili ilişkilerimizin önemine gerek 58 gerek 59. hükümet programlarında değinmiş ve kaydetmiş durumdayız. Irak sorununda başından itibaren karşılıklı olarak samimi ve açık olduk. Tezkere (1 Mart tezkeresi) öncesinde hükümetin kolay bir durumda olmadığını takdir edersiniz. Ülkemizde konu hakkında bir oydaşmanın bulunmadığı bir atmosferde tezkereyi geçirmeyi denedik. Ancak başarılı olamadık. Bu başarısızlıkta iki tarafın da hatalı olduğunu düşünüyorum. (Tezkerenin geri çevrilmesini) Her hal ve kârda Türkiye’deki demokrasinin sonucu olarak görmek gerekir. NİLE timlerinin geçirilmesine izin verilmesi ve sağlanan diğer kolaylıklar Türkiye’nin iyi niyetini gösterir” diyor. “ABD’nin verdiği söze güveniyoruz” Abdullah Gül ayrıca, “ABD basınının Türkiye’yi küçük düşürücü hareketlerinden Türk halkı büyük rahatsızlık duymaktadır. Türkiye’nin başkalarının toprağında gözü yoktur. Kerkük ve Musul konusunda kamuoyu hassastır. Türkiye’nin müdahalesini gerektirecek bir ihtiyacın doğmamasını temenni ederim. Musul ve Kerkük’ün güvenliği ve “de facto” durum yaratılmaması hususunda ABD’nin verdiği söze güveniyoruz. Ancak doğal kaynakların tüm Iraklılar için eşit olduğu görüşümüz Başkan Bush tarafından da ifade edildi. Peşmergelerin girişebilecekleri eylemler demografik yapıda değişikliğe yol açabilir, bu konuda dikkatli olunması gerekir. Irak küçük bir Ortadoğu örneğidir. Lübnanlaşma ve Filistinleşme tehlikesi göz ardı edilmemelidir. Ayrıca Irak halkının da medya yoluyla küçük düşürülmemesi gerekir” ifadelerinin de tutanaklara geçirilen konuşmalarda belirtiyor. ABD ile yapılan rezil anlaşmanın maddelerine göre İncirlik üssündeki hastane, Diyarbakır Hastanesi ve diğer hastaneler yaralanan ABD askerlerinin tedavisi için kullanılacak. ABD askerlerine, belirlenen güzergâhlarda lojistik destek sağlanması, ABD’ye ait arama kurtarma ekiplerinin Kuzey Irak’a geçirilmesi kabul ediliyor. Hükümet tarafından c maddesi için bildirilen prensipler listesi: 1. Bu tedarik kanalı sadece insani yardım malzemeleri için kullanılmalıdır. 2. ABD istenilen malzemelerin (su, bireysel malzemeler, tıbbi malzemeler, barikat kurmak için materyal, döküm petrol, paket petrol) olabildiğince Türkiye’den alınması için gayret göstermelidir. Sadece Türk Genelkurmayı tarafından belirlenen firmalarla satış için iletişime geçilmelidir. 3. İthal edilecek malzemelerin onayı için Türk Genelkurmayı’na bildirimde bulunulmalıdır. 4. Sadece Türk Genelkurmayı tarafından sağlanan listede bulunan firmalar ya da döküm petrol dağıtım şirketleriyle, satın alınan malzemelerin nakliyesi ya da Türkiye’ye ithal edilmesi için iletişime geçilmelidir. 5. Türkiye’de hazır bulunmayan ürünler ithal edilebilir. 6. Irak’a ihraç edilmek için Türkiye’den satın alınan ya da Türkiye’ye ithal edilen ürünler Türk ihracat ve gümrük kural ve kontrollerine tabi olmalıdır. 7. Irak’a ihraç edilecek bütün malzemeler Habur Sınır Kapısı’nda kontrol edilmelidir. Eğer bu malzemelerden herhangi birinin Irak’a tekrar ihraç edilmesi için Türkiye’ye ithal edilmesi gerekiyorsa, giriş kapısında kontrolü yapılmalıdır. 8. Irak’a ihraç edilmesi istenen bütün ürünlerin listeleri iki günden daha az bir süre içinde olmamak üzere onay için Türk Genelkurmayı’na sunulmalıdır. 9. Bütün ürünlerin Türk ticari araçlarla taşınması gerektiğinden Türkiye’de var olan güvenlik önlemlerinden başka koruma olmamalıdır. 10. Bu yoldan hiçbir askeri silah ya da savaş malzemesi tedarik edilmemelidir. 11. Gerekli ihracat prosedürlerinin tamamlanmasının ardından Türkiye’ye ithal edilen ve Yumurtalık’ta bulunan döküm petrol Irak’a ihraç edilebilir. 12. Halen Yumurtalık’ta bulunan döküm petrolün bitmesi üzerine ya da bitmesinden önce Amerikan ihtiyaçlarına göre bu amaçla yeni malzeme getirilemez, bundan dolayı döküm petrol sadece Türk ticari tedarikçilerden edinilmelidir. 13. Sürücülerin pasaport prosedürleri dahil olmak üzere bütün ihracat ve gümrük süreçleri iletişime geçilen şirket tarafından yürütülmeli ve tamamlanmalıdır. 14. İhraç edilen malzemeleri Irak’ta alacak askeri alıcının bilgileri Türk Genelkurmayı’na temin edilmelidir. 15. Irak’a Türkiye’den ihraç edilen malzemeler sadece Amerikalı güçler tarafından kullanılmalıdır. 16. Türk araçların ve sürücülerin Irak’ta bulundukları süre içindeki güvenlikleri Amerikan hükümeti tarafından sağlanmalıdır. 17. Konvoylara yapılan Amerikan askeri koruması, Türkiye sınırı dışında gerçekleştirilmelidir. “İsteklerin onaylandığını bildirmekten onur duyuyoruz” İşte 7 Nisan 2003 tarihinde, Irak’ta yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olan ABD’ye büyük bir “onur” ile bildirilen o anlaşmanın maddeleri: Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Büyükelçiliği’ne saygılarını iletir ve Dışişleri Bakanı Colin L. Powell ile Ankara’ya 2 Nisan 2003’te gerçekleştirdiği son gezisi sırasında yapılan tartışmalara ve Büyükelçilik’in 31 Mart 2003 tarihli ve 658 numaralı notasına istinaden, Türkiye hükümetinin şu an Irak’ta düzenlenen askeri operasyonlara katılan Amerikan güçlerine yardım etmesi hakkında talep edilen aşağıdaki isteklerin onaylandığını bildirmekten onur duyar: a)İncirlik Hava Üssü’ndeki hastanenin ve Diyarbakır’daki gibi bütün diğer Türk askeri hastanelerinin Irak’ta yaralanan ve buradan tahliye edilen Amerikan askerleri için kullanılması b) Kuzey Gözetleme Arama ve Kurtarma Operasyonu (ONW-SAR) kapsamında Türkiye’de olan varlıkların Irak’a yeniden intikali c) Ticari tedarik güzergahı yaratılarak Amerikan güçleri için gerekli lojistik malzemelerin Türkiye’den Irak’a teslimatı A ve b maddelerinde belirtilenlere uygulanacak yöntem Türk Genelkurmayı ile tartışılmalı ve karara varılmalı. C maddesinin uygulanması için gerekli olan prensipler ilişikte yer almaktadır. Bakanlık Büyükelçilik’ten ilişikteki prensiplerin ilgili Amerikalı yetkililerin dikkatine sunmasını ve harfi harfine uymalarının sağlanmasını istemektedir. Büyükelçilik’ten bu notanın ve ilişiktekilerin onaylandığına dair bir nota gelmesinden memnuniyet duyulacaktır. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Büyükelçiliği’ne en yüksek derin saygılarını iletmektedir. Lütfü yalman: Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün değil Açıklanan gizli görüşmeleri değerlendiren Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfü Yalman, “Bu TBMM’nin iradesini hiçe saymaktır” dedi. Yalman; “Milli Görüşçü iktidarlar dışında bugünkü ve diğer hükümetler olarak Türkiye’yi yönetenlerin ne kadar büyük yanlışlarla ve Amerikan bağımlılığıyla karşı karşıya olduğunu gösteren bir belgedir bu. Demek ki Hükümet dış politikada kendi başına hareket etmiyor. Sen yabancı askeri unsurları Türkiye’de bulunduracaksın. Türkiye’nin komşu ülkelerinde yaralanan Amerikan askerlerini kendi hastanelerinde tedavi ettireceksin. Belgede ifade edildiği gibi Amerika’nın mühimmatı veya lojistik desteğine ait unsurları Türkiye’deki güzergahlardan geçirirken hiç aramanın yapılmaması talimatı da var orda. Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün değil. Türkiye esir bir ülke değil ki. Bu belgeye, ifadeye, anlaşmaya rağmen Türkiye nasıl bağımsız, hür bir ülke diyeceksin?” açıklamasında bulundu. Bağımsızlık bu değil Açıklanan gizli görüşmeleri değerlendiren Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfü Yalman “Bu TBMM’nin iradesini hiçe saymaktır” dedi. Yalman, “Milli Görüşçü iktidarlar dışında bugünkü ve diğer hükümetler olarak Türkiye’yi yönetenlerin ne kadar büyük yanlışlarla ve Amerikan bağımlılığıyla karşı karşıya olduğunu gösteren bir belgedir bu. Demek ki dış politikada kendi başına hareket etmiyor. Sen yabancı askeri unsurları Türkiye’de bulunduracaksın. Türkiye’nin komşu ülkelerinde yaralanan Amerikan askerlerini kendi hastanelerinde tedavi ettireceksin. Belgede ifade edildiği gibi Amerika’nın mühimmatı veya lojistik desteğine ait unsurları Türkiye’deki güzergâhlardan geçirirken hiç aramanın yapılmaması talimatı da var orda. Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün değil. Türkiye esir bir ülke değil ki. Bu belgeye, ifadeye, anlaşmaya rağmen Türkiye nasıl bağımsız, hür bir ülke diyeceksin? Demek ki Amerika’da birileri yeri geliyor Dışişlerine, yeri geliyor Hükümete, yeri geliyor Silahlı Kuvvetlere ‘Oturun oturduğunuz yerde! Şunları şunları yapacaksınız’ diyorlar. Bunlar da başüstüne diyorlar. Böyle bağımsızlık olmaz. Türkiye’de Milli Görüş camiası dışındaki tam bağımsızlık diyen slogan atan unsurlar da olmak üzere Türkiye’yi şimdiye kadar yönetenler, Amerika’nın, küresel emperyalizmin iradesine göre, yerine göre de Avrupa Birliği’nin iradesine göre Türkiye’ye şekil verdiler. Türkiye’ye bir duruş sağladılar.” açıklamasında bulundu. Hükümet istediklerini yapamıyor istediklerini yaptırıyorlar “Türkiye’nin Irakla ilgili meselelerde Irak halkına rağmen Amerika’nın yanında yer alması, Afganistan halkına rağmen Amerika’nın yanında yer alması ve Libya halkına rağmen Avrupa Birliği’nin ve NATO’nun yanında yer almasını kabullenmek mümkün değildir” diyen Yalman, “Bunların her biri Türkiye’nin bağımsız bir dış politika yürütemediğinin işaretidir. Bu maddelere baktığımız zaman, Meclis, demokrasi, hukuk, milletin, devletin itibarı dikkate alınmadan, Amerika’nın iradesiyle Türkiye’yi yönetenlerin neler yaptığının işaretidir. TC. Hükümeti bazı şeyleri istedikleri halde yapamıyor. Bazı istemedikleri şeyleri de yaptırtıyorlar. ABD ve AB politikaları doğrultusunda T.C. Hükümeti istemediği şeyleri yaptırtıyorlar. İstediği bazı şeyleri de yapamıyor. Bu bağımsızlık değildir.” değerlendirmesinde bulundu.
Posted on: Sun, 22 Sep 2013 05:50:27 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015