Emin Çölaşan13 Ağustos 2013 Tayyip Bebek Katliamının - TopicsExpress



          

Emin Çölaşan13 Ağustos 2013 Tayyip Bebek Katliamının başlangıcı 15 Ağustosu Milli Bayram YAPTI Yeni bayram 15 Ağustos! Sevgili okuyucularım, PKK’nın ilk silahlı eylemi 15 Ağustos 1984 günü, bundan 29 yıl önce gerçekleşmişti. Silahlı teröristler Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Şemdinli ilçelerini basıp kamu kurumlarını ele geçirmiş, Ziraat Bankası’na el koymuş, Jandarma karakollarını işgal etmişti. Cami hoparlörlerinden propaganda yayınları yapılmış, bir askerimiz şehit edilmişti. Teröristler sağ salim kaçmıştı! O dönemde Başbakan olan Turgut Özal bu olayı hafife almış, “Bunlar üç beş çapulcunun işidir, ciddiye alınacak bir olay değildir” demişti. “Çapulcu!..” Şu rastlantıya bakın ki aradan bunca yıl geçti, Gezi olayları sonrasında Tayyip aynı sözcüğü kullandı: “Çapulcular!..” *** Türk Devleti PKK terörü ile 29 yıldan beri boğuşuyor. Bu uğurda tam 6.300 şehit verdik, ayrıca binlerce sivil vatandaşımız öldürüldü. Öğretmen, doktor, hemşire, tapu memuru, esnaf, köylü, korucu, aklınıza gelen herkes. Devlet bunlarla kıran kırana mücadeleye girişti. Bizim milletimiz unutkandır, o süreçte neler yaşandı neler… İl ve ilçe merkezlerine PKK saldırıları düzenlendi. Şırnak ve Yüksekova az daha düşüyordu, son anda kurtarıldı. Çok sayıda yerleşim biriminde kıran kırana savaşlar verildi. *** Günün birinde -2002 yılında- AKP isimli bir parti iktidar oldu. “Silahlar sussun” bahanesinin ardına sığınan bu partinin amacı PKK’ya yanaşıp Türk Ordusu’nu tasfiye etmekti. Bu amaçla özel-siyasi mahkemeler kuruldu, yargılamalar yapıldı ve komutanlar hapishanelere tıkıldı. Üstelik PKK ve öteki teröristlere inanılmaz haklar verildi. Onlara şöyle denildi: “Tamam, siz kazandınız. Yeter ki bundan sonra kimseyi öldürmeyin, biz de size göz yumup bütün isteklerinizi yerine getiririz. Kürdistan’ı ilk fırsatta kurarsınız.” Bu çirkin senaryonun yönetmenliğini yapma görevi Tayyip tarafından hem MİT’e, hem de İmralı’da yatmakta olan katile verildi. *** Şımartılan teröristler azdıkça azdı, Türk Devleti’ne ve Türk milletine posta koymalar başladı. Madem iktidar onlardan yana idi, Kürdistan artık kurulabilirdi! Son aylarda inanılmaz gelişmelere tanık olduk. Terör örgütü Diyarbakır ve Cizre’de, kentlerin göbeğinde asayiş birimlerini oluşturdu. Poşulu, üniformalı militanlar askerin ve polisin gözleri önünde yemin törenleri düzenledi, yollarda araç kontrolü yaptı. Yayla şenliklerinde başka militanlar silahlarıyla boy gösterip örgütün paçavralarını astılar, havaya ateş edip gövde gösterileri yaptılar. Hangisini sayayım!.. Bunlar olurken asker ve polis görmezden geliyordu çünkü kendilerine o doğrultuda emirler verilmişti… Çünkü Tayyipgiller iktidarı terör ve teröristle barış çubuğu yakmıştı. Karşılığında Kürdistan kurulacaktı. *** Bu olanların son örneklerine daha iki gün önce tanık olduk. PKK terör örgütü 15 Ağustos gününün ne olduğunu ilan etti: “Kürt halkının diriliş ve direniş bayramı!” Şimdi Diyarbakır’da yeni bir dernek açıldı, Türkçe ve Kürtçe tabelaları devletin, valinin vesairenin gözleri önünde duvarlara ve binalara asıldı: “Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği.” Pazar günkü açılış töreninde bir de bayrak asılıydı: Kuzey Irak Kürt yönetiminin Kürdistan bayrağı. Ülkemizin bu aymaz, sorumsuz ve laçka iktidar tarafından nerelere sürüklenmek istendiğini lütfen artık hepimiz iyi görelim. Uyu Diyarbakır Valisi uyu!.. Şimdi bu sözleri okuyan vali diyecektir ki “Ne uyuması kardeşim, bu olanlar karşısında bizim de içimiz yanıyor ama biz hükümetin emirlerini uyguluyoruz!..” Şimdi sıra yavaş yavaş, AKP’nin bunlara vereceği yeni “Özgürlüklere” geliyor: En başta Kürtçe eğitim. Bekleyin, neler olacağını yakında hep birlikte göreceğiz. *** Son günlerin bir başka olayından örnek vereyim: Kato Dağı Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde. Hafta sonunda burada da büyük törenler ve gösteriler düzenlendi. Terör örgütünün ilk baskınlarının, yani Eruh ve Şemdinli baskınlarının yıldönümü olan 15 Ağustos, yine silahlı teröristler tarafından kutlanıyordu! Birkaç gün öncesinden binlerce kişi dağa çıktı, ateşler yaktı. Gecenin karanlığında dağın tepelerine meşalelerle “Apo” yazılmıştı. Havai fişekler atılıyordu. Asker yine ortada yoktu. Kışlasında yatıyordu! Polis hiç yoktu. Soranlara “Orası askerin bölgesi, biz karışamayız” deniliyordu. *** İmralı’da krallar gibi yaşatılan, bir dediği iki edilmeyen, son olarak süit odaya alınan Apo bu gelişmeleri zevkten dört köşe bir biçimde, ellerini ovuşturarak izliyor. Balyoz, Ergenekon gibi davalarda rehin alınan, ağır hapis cezalarına çarptırılan komutanların pek çoğu, PKK mücadelesini karargahlardan yöneten, dağ başlarında bu örgütle bire bir vuruşan, bazıları da yakalandığında o katili sorgulayan kimselerdi. Apo’ya şimdi kesin sözler verildi: “Biraz daha sabırlı ol. Tahliye edilmene az kaldı. Kitabına uydurup bir formül bulacağız, komutanlar, gazeteciler ve üniversite hocalarıyla birlikte seni de salıvereceğiz…” Apo isimli katil, Türk Ordusu’nun komutanlarının artık kendisi için rehin alındığını iyi biliyor, arada sırada ağlaşma numarası yapsa da çok mutlu. Kaçın kurası o!.. ------------- Hesaplaşma, TSK’nın şahsında, Türkiye ile yapılıyor; Atatürk ile yapılıyor, Türk tarihi ile yapılıyor! Hani, AB temsilcisi Karen Fogg, “Türk tarihi ile hesaplaşmak lazım” diyordu ya, işte o yapılıyor. Davanın ve varlığı iddia edilen “Ergenekon terör örgütü” adının, Türk tarihini karalamak üzere seçilmiş olması da bunun en büyük delilidir. Oğlunu askere yollamayan bir 'BAŞBAKAN' vatan sevgisinden, __._,_.___
Posted on: Wed, 14 Aug 2013 02:00:31 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015