GÖRÜŞ Av. Fevzİ ÇAMLI Kışa Dönüşen İslam - TopicsExpress



          

GÖRÜŞ Av. Fevzİ ÇAMLI Kışa Dönüşen İslam Baharı İnsanların iç dünyasını oluşturan kutsal bir değer olan inanç; bu yönüyle “tabu”dur, tartışılmaz, değişmez ama inanca dayalı değerler kötü yorumlanıp uygulandığında uyuşturucudur, afyondur. Oysa, yaşanan tarih hep değişikliklere gebedir. Bu diyalektik süreç; sosyal, siyasal, hukuksal yapıda değişiklikleri zorunlu kılar. İşte; değişmez din kurallarını kişinin iç dünyasına /vicdanına bırakan Batı, bu yüzden günümüz dünyasında bilim ve teknoloji üretirken 600 yıl daha genç ve dinamik bir inanç olan İslam dünyası, bağnazlık ve gericilik çemberinde bölünmekte/sömürülmektedir. Bu yüzden olmalı ki, İslam ülkeleri için tarih, hep kendisini yinelemekten (tekerrür etmekten) ibaretken Batı için hep yenilemeler içerir, yinelemeler değil… Çünkü; Batı, toplumun yaşadığı değişim/gelişim sürecinde yaşadıklarını yinelememiş, yenilemesi gerektiğini algılamış, çağdaşlığa/aydınlığa/uygarlığa yürümüştür. İşte, İslamın kurtulamadığı çıkmaz da buradadır: Bu anlamda; Kurtuluş Savaşı öncesini anımsamamızda yarar var. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılamayacağını söyleyenler Amerikan/İngiliz boyunduruğunu yeğlerken Mustafa Kemal, bir ülkenin kurtuluşunu, bir devletin kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Karşıtları, geçmişte yaşamada, tarihi yinelemede ısrarlı iken Mustafa Kemal Atatürk, çağdaş değerleri ilke edinen Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Aradan 90 yılı aşkın süre geçmesine karşın o günün dincileri, bugün yeniden sahneye çıkmış, yarının aydınlık günlerine değil, geçmişin değişmez kurallarına yürümede ısrar etmektedir. Nitekim, mevcut iktidar, uyguladığı inanca dayalı siyasetle; kültür, mal ve bilgi yoksulu cahile iane dağıtarak, anlamadığı bir dilde ayetler dinleterek, onu kolayca siyasetine araç edebilmekte, iktidarını sürdürebilmektedir. Yüzyıl önce ölen Sultan Abdülhamit’e doktor unvanı verilmesi başka türlü yorumlanamaz. Değişmez kurallarla kilitlenip kalmak, İslam dünyasının karşılaştığı çıkmaz sokaktır. Bu yüzdendir ki; İslam baharı, çok geçmeden İslam kışına döndü. Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta, Sudan’da, Suriye’de Müslüman Kardeşler, El Nusra otoriter/totaliter İslami rejimler kurmak için savaşa giriştiler. Suriye’de Esad rejimi yıkılınca gelecekteki rejimin Müslüman Kardeşler’in şeriatçı rejimi olacağı kuşku götürmemektedir. Esad’ın direnmesi, bir bakıma bu karanlık güçlere karşıdır. Suriye’de Kuzey Irak’la birleşen PKK örgütlenmesi ise Türkiye’ye apaçık bir tehdittir. Ne acıdır ki; İslam âleminin yıldızı konumundaki Türkiye Cumhuriyeti de bu tersine gidişi, yüzyıl öncesine dönüşü yaşamaya itilmektedir. Milli eğitim sisteminin değiştirilerek gençliğin çağdaş kültür ve edebiyattan, bilim ve sanattan uzaklaştırılarak medrese zihniyetine yönlendirilmesi de bu yüzdendir. Ama karanlık kader değildir. “Sabahın da sahibi vardır”. O sahip, tarihin yol göstericiliğini yaptığı diyalektik değişimden güç alarak, geç ve güç de olsa İslam âlemini aydınlığa kavuşturacaktır. Çünkü; tarihi yinelemek olanaksız, ondan dersler çıkarmak, yararlanmak gerekir. Ne yazık ki, İslam âleminin tarihten ders alma notu hep kırık oldu, hiç iyi olmadı.
Posted on: Mon, 29 Jul 2013 06:21:54 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015