Günahlar sevap, sevaplar günah olmuş!- ŞULE - TopicsExpress



          

Günahlar sevap, sevaplar günah olmuş!- ŞULE PERİNÇEK İstanbul’a yaz geldi. Sıcak mı sıcak. Silivri cezaevi dört duvar beton. Yanıyordur. Cumartesi, Can sınava girdi. Onu eve bıraktım. Koşa koşa Beşiktaş pazarına gittim, tişört ve kısa pantolon alacağım baba oğula. İkişerden dört; değiştirmeli. Oktay Yıldırım’ın eşi Ayşegül kardeşim davaların birleştirildiğini duyunca çok sevinmiş, “oh oh iyi, baba oğul doyasıya görüşürler” diye... “Gugukî” gelişimlerden payımıza düşen küçük sevinçler!! Bunu bile kaybettirip buldurana okkalı selamlar!! Gitmişken ucuz ve taze meyve sebze de yüklendik, oflaya puflaya attık kendimizi taksiye... Radyo açık. Vaaz veriliyor. Mütevazi yaşamak ve tutumlu olmak üzere öğütler. Zaten canım burnumda, başladım söylenmeye: -Nedense bu öğütler, oldum bittim böyle yaşayan bizler için geçerli, tepedekilerin aldırdığı yok... Sürücü belli ki sezdi lafın nereye varacağını, biraz kızgınlıkla yanıt verdi: -Abla sen de zengin değil misin... -Bak benim parmağımda başbakanın eşi gibi bilmem kaç liralık yüzük yok... (Şunun fiyatını da bir türlü ezberleyemedim gitti. Okuyorum, okuyorum; aklımda tutamıyorum... Yaşamımızda öyle bir kavram yok çünkü. 1978 Aydınlık çıkarken altın alyanslarımızı gazeteye bağışlamıştık. Kapalıçarşı’ya gidip bir kuyumcuyla anlaşmıştım. Toptan fiyatına, pazarlık da tamam. Gazeteye çeşitli boyda gümüş alyanslar getirmiştim. Hepimiz parmağımıza uyanları alıp takmıştık. Gümüş yüzüklü birini yolda, otobüste filan görünce “a aa Aydınlıkçı mısın” diye sorulduğu günler... Dayadım genç delikanlının burnuna, onurla yıllardır taşıdığım hem Aydınlık’la hem eşimle evlilik yüzüğümü.) Aman efendim, bir celallenme bir öfke... Tutmasa kendini, atacak beni arabadan. -Başbakan başbakan..! Hepiniz uğraşıyorsunuz adamla. Söyleme öyle günah günah! Günaha giriyorsun! “Oğlum” diyorum “nesi günah bunun. İnsan söylediği gibi yaşamalı...bak dinimiz...” filan ama duyduğu yok. “Günah, sus!” diye tutturdu. O hışımla indim arabadan evin önünde. Parmağımı bir sallayışım var camından içeri, Erdoğan görse ödü kopardı: -Bir gün esas o, günahlarının hesabını verecek! Bizim evin altındaki dükkan komşularım beni sakinleştirmeye çalışıyorlar: -Abla, söyleseydin döverdik. Ne olacak, benim mezun olduğum lisenin adı da Ergenekon zaten... Acı acı gülümsüyorum. Şu AKP’nin düzeninin haline bakın, günahlar sevap, sevaplar günah oldu. Yoksulun hakkını, rızkını savunmak günah hanesine yazılıyor. Bu arada elbette Ergenekon’la da bir bağlantısı oluyor. Gariban yoksul da kör edilmiş, hakkını savunana kızıyor... Tez değiştirme zamanı! Tepe taklak!
Posted on: Sat, 13 Jul 2013 01:57:59 +0000

Trending Topics




© 2015