HAYAL ÇAĞI BÖLÜM 2 Teğmen askerleri bir günde topladı - TopicsExpress



          

HAYAL ÇAĞI BÖLÜM 2 Teğmen askerleri bir günde topladı ve kalede bin adam kalmıştı sadece diğer üçbin kişi ile sabah erkenden yola çıkmak için kale kapısının önünde bekliyorlardı. Ben beyaz zırhlı atıma atladım `` kapıları açın `` diye bağırdım. Kapılar büyük bir gıcırtı ile açılmaya başladı. Hemen arkamda teğmen ve üç komutanım ile atlalrımızı sürmeye başladık . Kapıdan çıkarken surlardaki askerler kılıçlarını kalkanlarına vuruyor bizi dahada çok mutlu ediyorlardı. Kalenden ben çoktsn çıkmış ormana girmiştim bile. En son bölük ise daha kale kapısından yeni çıkıyordu. Ormana girdiğimde etrafta kan kokusu vardı. Kuşkulanmıştım. Biraz daha gittikten sonra çürümüş ork leşlerini gördüm. Üstünde kargalar uçuşuyordu bir çoğu ise leşleri yiyordu. Çok baskın bir koku idi. Oradan uzaklaşırken bir ork borusunun sesini duydum. Atım bir anda şaha kalktı ve askerlere askerler savaş yerlerinize dediğimde yüzlercd ayak aynanda yere vurdu ve yine yüzlerce kalkanın üstüne koyulan mızrakların sesi ormanda yankılanıyordu. Ben ise hemen askerlerin önünde tam karşıya bakıyordum ki arkadalar diye bir ses duydum. Arkama baktığımda sadece yüz kişilik bir ork taburu üstümüze geliyordu. okçular diye bağırdığımda orklardan biri beyez bayrak çıkardı. Ben hemen okçular ateş kes diye bağırdım. Orklar yanımıza kadar gelmişti,ama askerlerim mızraklarıyla daha ileriye gitmelerine izin vermedi. Bir saniyeliğine bir sessizlik oldu. Bu sessizliği ise bir orkun yardım istemesiyle bozuldu. Lütfen bize yerdım edin köyümüze saldırdılar şeflerimiz ellerinde ne olur yardım edin diyordu. Ben halen atımın üstündeydim. Atım ile bir sağa bir sola doğru dönerek ne oldu kim saldırdı köyünüze dedim. Ama aklıma bunun bir tuzak olduğu geliyordu. Ork diz çöktü ve ellerini birleştirerek ne olur yardım edin bize elfler bize saldırdı. Herkezi kılıçtan geçirdiler. Derken ağlamaya başladı. Ben ise düşünüyordum. Ork çok çaresizdi. elflerle bir ateşkes antlaşmamız var ve ben bunu bozmak istemiyorum. Askerler gidiyoruz Diye bağıdığımda ork koşarak atımın yularını tuttu. ne olur yardım edin çok kalabalık dediller eğer köyü çember içibe alıp saldırırsanız kolayca yenersiniz derken gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerindeki o çeresizliği görebiliyordum. Daha fazla dayanamadım ve bizi köyüne götür ne olacaksa olsun bu saatten sonra dedim ve bizim bborularımız çalmaya başladı. Köy bir kaç kilometre uzakta idi. Bir kaç tepenin ortasına kurulmuş köy doğal bir kale gibiydi. Ama nasıl olduda elfleri yenememişlerdi. O hanım evlatlarıı. Bir süre yürüdük. Ve köye yaklaştığımızı ork bize söyledi. Ben ise teğmene sen benilesin yanına iki bölük süvari al ve gel. Diğer üç komutana döndüm ve sizlerden her biriniz bir tepeye çıkacaksınız. Ve ben işaret verdiğimde ise saldıracaksınız. Komutanlar hazır ol duruşuna geçerek emredersiniz efendim diyerek askerlerle tepeler doğru gitmeye başladılar. Ben teğmenle köyün girişine doğru atlarımız sürdük. Köyün girişine geldiğimde. Alfler evleri yakıyor kadınları çocukları hiç acımadan öldürüyorlardı. Köyün girişinde yerimizi aldık. Tepelere dikkali bir şekilde baktığımda, komutanlar çoktan yerlerini almış işaretimi bekliyorladı. Ben elimi havaya kaldırıp indirdiğimde . Bir anda oklar yağmur gibi yağmaya başladı. Elfler bir bir ölüyor her birine birden fazla ok saplanıyordu. Her yerde çığlık sesleri geliyordu. Tekrar işaret verdiğimde tepelerden askerlerim geliyor evlerin arasından bağıra bağıra elf askerlerini doğru koşarak gidiyorlardı okçular tepelerden hanem ok atmaya devam ediyor ben ise köyün girişinde bekliyordum. Birkaç tane elf eskeri üzerime doğru koşarak geliyordu. hemen atımdan atlayıp kılıcımı çekerek elflerin üzerine gitmeye başladım. Kendilerini savunmak istediler ama nafile ben onlara göre çok daha iyi bir kılıç ustasıydım. Biri bana doğru bir mızrak salladı. Ben hemen mızraktan kurtulup sağ elim ile mızrağı tuttum. Kendime doğru çekmeye başladım. Asker dirensede bana doğru yavaş yavaş geliyor bir yandanda kılıcım ile öbür askerle svaşıyor idim. Mızrağını tuttuğum asker bana iyice yaklamıştı artık ve diğer askerden bir şekilde sıyrılıp onu öldürmeliydim. Asker tam kılıcını savuracakken havaya doğru sıçradım ve askerin tam kafasına kılıcımı sapladım. Hemen elindeki kılıcı alıp mızrağı bırakıp bir hamlede kılıcı diğer askerin kalbinin sol tarafına sapladım. Arkamdan bağırma sesleri geliyordu. Döndüğümde yirmi otuz kişilik bir elf grubu. Askerlere sapladığım kılıçları alıp karşılarında sadece bekliyordum. Koşarak bana geliyorlardı. Avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı. Parlak mavi zırhları ve parlak altın rengi silahları gözümü alsada savaşmalıydım. Tam bana ilk darbeyi vuracaklrı zaman sağ ve sol omzumun iki yanından oklar geçiyor elfler bir bir yere düşüyordu. Arkama bakmaya fırsat kalmadan elfler yanımda belirdi. Ben onlarla savaşıyorken halen oklar benim olduğım yere yağıyordu. Beni aralarına almışlar bana sürekli kılıç ve mızrak darbeleri indirmey çalışıyorlardı. Ben ise tam savunma pozisyonuna geçmiştim sadece gelen sarbeleri savuşturuyordum. Bir süre sonra bağırma sesleri geldi. Ama bu bir kız sesiydi. Yaklaşık bir kaç dakika sonra yanımdaki elfler bir bir ölmeyed başladı. Bunu yapan ben deildim. O zöan kimdi diye düşünürken onu gördüm. Seman kalesinin generali victoria uzun kahverengi saçları ışıl ışıl parlayan mavi gözleri ve çok güzel bir fiziği ile beni kurtarıyordu. Onu gördükten sonra bana bir güç gelmişti ve on kişinin arasından kurtularak bende kesip biçmeye başladım. Çok uzun sürmemiştiki bütün köyü elflerden temizlemiştik. Orklar bize teşekkür ediyordu. Ork şefinin yanına victoria ile giderken bana bunu neden yaptın seni salak ne güzel burası orklardan temizlenecekti ve şimdi sen bir krallık savaşına sebep oldun. Victorianın gözlerinin içine bakarak orkların o çaresizliğine sen görsen sen bile aynısını yapardın ki victoria çok acımasız kinci ve çok cimri biridir. Ama bana karşı asla böyle davranmaz. ahahah ben mi dalga gfeçme lütfen eğer burda senin askerlerini görmeseydim eğer şu anda yerde yatan orklar olacaktı hafif bir tebessüm ettim ve başımı iki yana sallayarak yürümeyed devam ettim orkların şefinin yanına gittik. Bize oturun diye eliyle işerek etti ama oturacak yer yoktu sadece yerde bir kaç tane hayvanın postu vardı. Victoria hemen yumuşak bir post bulup yerini almıştı bile. Ben ise ratsgele bir yere oturdum. Konuşmaya başladık bize minnetlerini bildiriyor teşekkürler ediyordu. Ben hiç önemli olmadığını sizinde aynı şeyi yapacağınızı söylüyordum. Orkların şefinin adını bir türlü söyleyemiyordum cacakma yada cakacama off her neyse bize bir daha hiç saldırmayacağını aksine kardeş olacağımızı ve omuz omuza sırt sırta çarpışacağını söylüyordu. Ben krallıklarımız savaş halinde ve ben ise şu anda doğuya sefere gidiyorum. Eğer isterseniz benim kalemde yaralılarınızı tedavi edebilir ve orada köyünüzü onarana kadar kalabileceklerini söylediğimde sevinçten neredeyse havalara uçacaktı. Aslında pek güvenemiyordum ama kaledeki askerlerim en iyilerinden onların üstesinden kolayca gelirlerdi. Şefle el sıkışıp ordan ayrılırken victori nın askerlerini bir türlü göremiyordum. askerlerin nerde yüce ulu general yoksa sadece tek başına yetermisin kızgın bir şekilde bana bakıyordu ne yalan söyleyim biraz korkmuştum dudağını büzerek bana bak yine benimle dalga geçeceksen bu sefer yumruğumu tadarsın haberin olsun eli hala yumruk halinde bana bakıyordu teğmen ise arkada kikir kikir gülüyordu. Tamam canım kızma ne dedim ki hadi daha çok uzun yolumuz var gitmemiz lazım. Hadi hadi sallanma seni bekleyemem burda dedim ve yavaş yavaş atımı sürmeye başladım bana doğru atı ile hızlıca gelerek şimdi yaktım çıranı gel buraya dedi . Ben gülerek bekliyordum. Yanıma geldi. Ve omzuma yavaşçaa vurdu. bumu yani bütün gücün bumu sen fazla yaşamassnın haberin olsun dedim gülerek. sen dua et çok yakışıklısın yoksa sana yapacağımı biliyorum ben ben hafifçe güldüm hiç bir şey söylemeden ormanı çıkıyorduk. Ormanı çıktığımızda onbinlerce asker kamp kurmuş bekliyorlardı . Ben biraz şaşırmıştım bunlarda kim dedim . Victoria ya dönerek. ne o korktun mu yoksa korkma benim askerlerim bunlar ben biraz alaycı bir tavırla oooo senin kadar cimri biri ve bu kadar asker dünyanın sonu geldi galiba sen gül gül ama son gülen iyi güler dedi ve atını son hızda sürmeye başladı . Ben askerlerimle yavaş yavaş geliyordum .victoria çoktan kampa varmıştı. Bir asker ile uzun uzun konuşmaya başladı. Ben kampa vardığımda victoria bana döndü ve sen büyücümüsün yoksa bir aptal mı neden bahsettiğini anlamamıştım ve ne zaman böyle şifreli konuşmaya başladın sen dedim. Bana utangaç bir şekilde elfler korna şehrini almış ateş kesi iptal etmiş kral bize oraya gidip şehri almadan gelmeyin diyor ben alaycı bir tavırla hangi aptal yapar ki böyle bir şeyi General zero ne general zero mu demek o pislik bu artık son günleri olacak o pisliğin hemen askerlerini topla korna ya gidiyoruz artık ödeşme vakti geldi Victoria bir şeyden haberi yoktu ve sen neden bahsediyorsun yakışıklı Ben kızmıştım. O köpeği öldürmek istiyordum sana yolda anlatırım hadi hiç zaman kaybetmeden gitmemiz lazım tamam yakışıklı acelen ne gideriz ama önce askerlerin dinlensin tamam yarın gün doğumunda yola çıkarız hah şöyle ya. Kendini dizginle biraz ben hemen. Askerlere çadır kurmalarını emretim ama o pisliği eninde sonunda öldürecektim [ ZERO ]
Posted on: Sun, 17 Nov 2013 19:47:06 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015