Işın Erşen anlatıyor; “1980’li yılların başında - TopicsExpress



          

Işın Erşen anlatıyor; “1980’li yılların başında kardeşim ve eşi, Japonya’da Tokyo’da diplomat olarak görev yapıyorlardı. Annem, kardeşimin yanına Tokyo’ya gitti. Annem, bir süre sonra döndüğünde Japonya anılarını anlatırken, Ertuğrul faciasının yaşandığı 18 Eylül günü Oshima’da yapılan anma törenine kardeşimle birlikte katıldığını ve kendisine de üzerinde Japonca ‘Ertuğrul faciasının anısına’ yazılı bir tabak verildiğini, aradan bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen Japonların bunu unutmadığını ve Türklere büyük saygı duyduğunu anlatmıştı…” Bu aktarım bize bir şeyi hatırlatıyor; Japon milletinin vefakârlığını, ‘dost’ bildiği ülkelere karşı özgün davranışlarla farklı olduklarını göstermektedir. Gazeteci Işın Erşen’in annesi bir şeyden daha bahseder; Tokyo Camii hakkında bilgiler verir. Annenin konuşmaları arasında, Tokyo Camiine de gittiğini öğrenir. İşte Tokyo Camii hakkında aktarılan hatıra: “Tokyo’da cami de mi varmış?” sorusuna muhatap kalan anne gazeteci kızına “Hem de Atatürk yaptırmış” dediğinde bir gazetecinin hayatında yakalayabileceği flaş değerde haber olduğunu herkes kabul eder… Olayın özeti şöyledir; yıl 1931… Japon Elçisi Torijori Yamada, Türkiye’ye gelip Atatürk’ü ziyaret eder… Atatürk’e Tokyo’ya bir cami yaptırması konusunda Japon Kralının ricasının olduğunu iletir… Atatürk’ün mükemmel Fransızcasının yanında az da Japonca bilmektedir. Mustafa Kemal Harp Akademisinde okurken kısa bir süre için Büyükelçi Torijori Yamada Japonca derslerine girdiğinden tanışmaktadırlar. Torijori Yamada’yı karşılayan Mustafa Kemal Atatürk, büyük elçiye şunları söyler; “Daha savaştan yeni çıktık… Ülkem çok fakir… Borç harç içindeyiz, devlet parasıyla cami yaptıramam, ancak bu camiyi ben kendi maaşımdan biriktirdiğim paramla yaptırırım” dediğinde Japon diplomat hayrete düşer…! Mustafa Kemal Atatürk’ün burada gösterdiği üstün liyakat ve feraset, devletini yüceltme ve dinine sahip çıkma düşüncesinin doruktaki yaşanmışlıktır…Arayıp bulun bulabilirseniz; O’nun sadece kılının hissettiği millici ve maneviyatçı ama samimi ruhunu taşıyanı…!!! İşte o günden itibaren Mustafa Kemal Atatürk devletten aldığı maaşıyla Yamada’ya verdiği sözü tutar Tokyo Camii’ni yaptırır… Cami, Atatürk’ün ölüm yılı olan 1938 yılında tamamlanır… Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikal ettiği yılda bu caminin bitirilmiş olması da anlamlıdır. Ve Tokyo Camii ibadete açılır… Gazi Paşa’nın ruhuna de Fatihalar ve Mevlit okunur… Sonuç Din ticaretiyle servet sahibi ‘dinci’ yobaz takımının kendilerine ait çirkeflikleri örtmek için Mustafa Kemal Atatürk’e yaptıkları iftiralar (din düşmanı, kâfir, dinsiz) hiçbir zaman Atatürk’ü anlamadıklarını gösteriyor… Atatürk, yalnız Tokyo camii “Tokyo Jamii Mosque” yaptırmakla yetinmemiş, ayrıca Fransa’daki, Paris Camii de (La Mosque de Paris) Mustafa Kemal’in yardımlarıyla tamamlanmıştır… Varlığımızı borçlu olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk’ü yanlış anlayanları bir tarafa bırakarak artık doğru anlamaya çalışmanın ne kadar önemli olduğu, geldiğimiz “felaket” ortamından anlaşılmaktadır. Ulus devletin kuruluş felsefesiyle uyanışın başlayıp genişlemesi dileğimdir. Gazi Paşam ışıklar içinde mutlu uyusun, dilerim… Yoldaşı, rehberi; Hz. Muhammed olsun dilerim… Ülkemin hızla sürüklenmeye çalışıldığı uçurumun ne denli tehlikeli olduğunu iyi anlamak için mutlaka Mustafa Kemal Atatürk’ün doğru anlaşılması ve anlatılması gerektiği noktasında bir sonucu zihinlere aşılamayı amaç edinmiş bu mütevazı kalem birilerine uyarı, hatırlatma olur umuyorum… Türkiye’nin dört bir yanından çarpan yürekler şimdilik ‘sessiz çoğunluk’” durumundadırlar… Milli bilinç galeyana geldiği zaman Mustafa Kemal Atatürk’ün sevgisi; Türk milletinin gücünü, uyanışını, direncini, coşkusunu gösterir… Milletin oluşturduğu sevgi denizinin derinlerinde vatan ve millet karşıtları boğulacaklardır… Bu denizin dalgaları arasında bir damlacık vefa borcumuzu ödemek için çırpındığımızı, inatla, ısrarla haykırmaya devam ettiğimizi-edeceğimizi tekraren ilan ediyorum… Gazi Paşa’ya olan minnet ve sevgimizle oluşan deryanın içinde sadece bir ‘damla’ varlık olarak; Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete, O’nun fikirlerine, ilke ve inkılâplarına bağlılığımızı korkusuzca haykıracağız… Bu sesimizi duymak isteyen duyacaktır; ‘sağırlar’ ve ‘körler’ olmak isteyenler olmaya devam etsinler… Kölelik asaletten bir paye ise bırakalım kölelikleriyle hainlikleriyle yaşasınlar… Prof. Dr. Ramazan DEMİR (a. serkan)
Posted on: Wed, 19 Jun 2013 14:07:36 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015