Kılıçdaroğlu tuzağı hemen bozmalı Aylardır yazıyor, - TopicsExpress



          

Kılıçdaroğlu tuzağı hemen bozmalı Aylardır yazıyor, çiziyor, söylüyor Mustafa Sarıgül CHPye dönüş için dilekçe vermeyecek diyorduk. Bizim bu iddiamız, nihayet Mustafa Sarıgül tarafından da doğrulandı. Sarıgül, pazar günü yayınlanan Akşam Gazetesine verdiği demeçte, “Ben başvuru yapmayacağım. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez davet sahibi olsunlar” ifadesini kullandı. Meslektaşımız Rezzak Orala konuşan Sarıgül, CHP tüzüğünün ihraç edilenlerin bağışlanmasını içeren 75. maddesinin uygulanmamasını da açıkça istemiş oldu. Kısacası, kendisine imtiyaz talep etti. Hatırlarsanız, bir önceki yazımda medyadaki Sarıgül lobisinin toplumu maniple ettiğini ve gerçekleri anlatmak yerine CHPyi yönlendirmeye çalıştıklarını dile getirmiştim. O yazıda şu ifadeyi kullanmıştım: Sarıgülün yakın çevresine Ben geri dönmek için dilekçe vermem. Kılıçdaroğlu çıkacak TVden beni davet edecek, bana gelecek yakama rozet takacak. Daha sonra ise oturup konuşacağız, duruma bakacağız dediğini herkes biliyor. Ama ne ilginçtir ki; çok bilmiş gazetecilerimizin bundan haberi dahi olmuyor! Belli ki; onlar gerçeğe değil, misyonlarına hizmet etmeyi uygun buluyor... (11 Ekim) Buna benzer ifadeleri, çarşamba gecesi TGRT Haber TVde Ziya Osman Açıkelin programında da dile getirdim. Sarıgülün CHPye zaman kaybettirdiğini, oyaladığını ve AKP karşısında patinaj yaptırdığını anlattım. Kilitlenenin CHP değil, Sarıgül olduğunun altını çizdim. CHPye yaptırılan patinaj, ne yazık ki tam sekiz aydır sürüyor. CHPden 2005 yılının ilk aylarında 57 sayfalık karar ve 1000 sayfalık raporla ihraç edilen Sarıgül, partinin tüm enerjisini tüketiyor. Ve bu bağlamda Sarıgüle ne yazık ki; parti içi ve dışındaki uzantıları da çanak tutuyor. CHPnin Sarıgül üzerinden büyük bir tuzağa çekileceğini ve partinin tüm enerjisinin buna harcanacağını tam sekiz ay önce bu köşede dile getirdik. Kılıçdaroğlunu uyardık... MYK üyelerinin uyanık olması gerektiğini söyledik. Kılıçdaroğlu, ne yazık ki bu tuzağı göremedi ve partisini tekellerin maniplasyonuna açık hale getirdi. Mustafa - Rahmi Koç, Hüsamettin Özkan, Onur Kumbaracıbaşı, Ali Topuz, Zafer Mutlu, Ferit Şahenk, Adnan Keskin ve Oğuz Kaan Salıcı CHPnin yeniden dizayn edilmesi için aynı noktada buluştular. Sarıgülün CHPye getirilebilmesi için medyada ise AKPci - Fethullah Gülen sempatizanı Mahmut Övür, AKPci Sevilay Yükselir, BDPli Koray Çalışkan ve benzer çizgideki birçok gazeteci devreye girdi. Koray Çalışkan, 2011 seçimlerinde Kılıçdaroğluna değil, Sırrı Süreyya Öndere oy verdim demecine rağmen, CHP içinde Sarıgülün adeta gönülü temsilciliğini üstlendi. Keza CHPye oy vermedikleri bilinen birçok AKPci, Fethullahçı, BDPci gazeteci de Sarıgül propagandası yapmaya başladı. Bu ilginç koalisyonun oluşmasını sağlayan motivasyonlar birbirinden çok farklı... BDPci Koray Çalışkan, CHPyi Kürt milliyetçiliğine prim veren bir çizgiye, AKPci Yükselir ve Övür gibi isimler ise CHPyi AKPnin kötü bir kopyası haline getirerek muhalefet yapabilme yeteneğini sıfırlamaya çalışıyorlar. Başını Koç Grubunun çektiği kesimin derdi ise başka: Onlar da Sarıgül üzerinden yaratılacak rüzgarla, AKPye gözdağı vermeye çalışıyorlar. Sarıgülün parti içindeki uzantıları ise Sarıgülü genel başkan yaparak siyasi geleceklerini garanti alma derdindeler... Anlayacağınız, Sarıgüle yönelik beklentiler ve umutlar çok farklı... Ancak; bu kesimin anlayamadığı önemli bir nokta var: Sarıgül bu beklentilerin hiç birini karşılayabilecek donanım, cesaret, siyasi birikim ve politik yeteneğe sahip değil! Ki; böyle bir politik iddiası da yok! Şişlide kalmak ve Şişlide siyasete devam etmek ona yetiyor. AKPyle kavga etmek, iktidar olmak gibi bir derdi de yok, niyeti de! Yani; aranan kişi Sarıgül değil... Yukarıdaki isimlerin tamamı, yanlış bir isim üzerinden yanlış beklenti içine giriyor. Ve bu beklenti, Ben dilekçe vermem diyen Sarıgülün demeciyle birlikte çöpe gidiyor. Tabii bu arada olan CHPye oluyor. Medyadaki AKPci - BDPci koalisyon, CHPyi dışarıdan dizayn etmeye çalışırken, CHP yerel seçimlere bir türlü motive olamıyor. Adnan Keskin - Oğuz Kaan Salıcı ikilisinin yanı sıra, Faruk Loğoğlu ve Aydın Ayaydın da Sarıgülün CHP içindeki lobicilik faaliyetini sürdürüyor. Faruk Loğoğlu ve Aydın Ayaydın bu sırada iki iginç gelişmeye imza atıyor: Uzun yıllar Şişli Belediyesinin iştiraklerinden biri olan KENT - YOL AŞde danışmanlık yapan Loğoğlu, bir hafta önce hiç gereği yokken ve hiç kimse kendisine birşey sormamışken Akşam Gazetesine demeç veriyor. Loğoğlu, Kılıçdaroğlunu ABDde görüştürecek muhatap bulamadık diyor. Bir hafta sonra ise Sarıgülün ABDye gideceği ve çeşitli temaslarda bulunacağı ortaya çıkıyor. Sarıgül böylece ABDde ben muhatap alınıyorum mesajı veriyor. Mustafa Sarıgüle yakınlığı aşikar olan Aydın Ayaydın ise Kılıçdaroğlunu gereksiz bir polemiğin içine itiyor. Kılıçdaroğlunun Bodrumda olduğunu öğrenen Ayaydın hemen Bodrumdaki otele gidiyor. Kılıçdaroğlunu öğlen yemeğine davet eden Ayaydın, masaya büyük bir viski şişesi koydurtuyor. Viski kadehini dolduran ve Kılıçdaroğlunun önüne koyan Ayaydının kendisi ise birşey içmiyor. Biraz sonra Ayaydının cep telefonuyla fotoğraflar çekiliyor. Kurban Bayramının birinci günü Kılıçdaroğlunun önündeki viski dolu kadehin fotoğrafları Ayaydının twitter hesabından paylaşılıyor. Fotoğraflar o gün dikkat çekmiyor. Ayaydın bu kez viski dolu kadehin olduğu fotoğrafın üzerinde oynuyor. Fotoğraf bu kez viski görüntüsü silinmiş şekilde yeniden servis ediliyor. Ve yandaş medya, fotoğraftaki değişikliği nasıl oluyorsa! birden bire fark ederek, Kılıçdaroğluna yönelik hücuma geçiyor. Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin dikkatini bile çekmeyen bir ayrıntı yüzünden adeta linç ediliyor. Loğoğlu ve Ayaydının bu atakları, Kılıçdaroğlunu itibarsızlaştırmak için ciddi bir malzeme haline getiriliyor. CHP tabanı ise olan biteni şaşkınlık ve üzüntüyle izliyor... Taban, 2004 seçimlerinde Şişlide yüzde 64 oy alan, 2009 seçimlerinde ise oyu yüzde 54e düşmesine rağmen kendisine dayatılan Sarıgül balonuna mı partisinin içine düşürüldüğü hale mi üzüleceğine şaşırıyor... CHP, Kılıçdaroğlunun tuzağı fark edememesi ve tavır alamaması yüzünden kan kaybediyor. Neyse ki; AKP ile mücadele etme niyeti olmayan ve bunu Ben Başbakana diktatör demem şeklinde ifade eden Sarıgül bu oyunu artık sürdüremeyeceğini görüyor da sona yaklaşılıyor. AKPci Akşam Gazetesinin kendisi hakkında yaptığı tek bir olumsuz haber sonrası Dilekçe vermeyecek, CHPye gitmeyeceğim diyen Sarıgül, dava ve kavga adamı olmadığını deklare ediyor. Akşam Gazetesindeki haberin devamının gelmesinden çekindiği anlaşılan Sarıgül, ipe un sermek için yeni mazeretler arıyor. Bu kez de Deniz Baykalı bahane eden Sarıgül, Baykal beni istemiyor diyor. Bilmeyen de Baykalı genel başkan, MYK, PM ya da YDK üyesi sanar! Baykal bu titrlerin hiçbirini taşımıyor. Sarıgülün dilekçesinin görüşüleceği hiçbir kurulda görev almıyor. Sarıgülün dönüşüne karşı olduğunu saklamıyor ama harekete de geçmiyor. Sarıgül ise oynamaya niyeti olmayan gelin (yerim dar) dermiş misali yeni gerekçeler üretiyor. Allahtan Baykal bu tuzağı görüyor ve Sarıgülün oyununa gelmiyor. (Gelmeyecek ve Sarıgüle cevap vermeyecek) Mustafa Sarıgül meselesinin CHP için artık bir tuzak haline dönüştüğü tespitini yeniden ve ısrarla yapıyoruz. Türkiye Birleşik Devletleri kavramını savunan Sarıgülün, AKPye karşı mücadele etme gibi bir derdi de yoktur, niyeti de... Sarıgül üzerinden yapılan tartışmalar, CHPye zaman kaybettirmiş, ana muhalefet partisinin enerjisini heba etmesine yol açmıştır. Kılıçdaroğlu, artık bu gerçeği görmeli ve tuzağı boşa çıkarmalıdır. Sarıgülün içerideki ve dışarıdaki uzantıları da bu yüzden hızla etkisiz hale getirilmelidir. Sarıgül aracılığıyla CHP etkisiz / şekilsiz / tekellerin çıkarlarına hizmet etmesi istenilen garip bir yapı haline dönüştürülmek istenmektedir. Bu CHP için büyük bir tuzaktır. CHP ya halkın partisi olacaktır, ya da tekellerin oyuncağı... Kılıçdaroğlu bu gerçeği görmeli, BDPci, Fethullahçı ve AKPcilerin Sarıgülü neden ısrarla istediğini iyi analiz etmelidir. Tekellerin CHP üzerinden AKPye gözdağı vermesine de engel olunmalıdır. Koçların, Şahenklerin, Hüsamettin Özkanların AKP ile bir derdi varsa, gelip CHPye üye olmaları ve meşru mücadele yöntemiyle sahnede yer almaları gerekmektedir. CHP, Koç Grubunun Kalamış Marinasından yönetilecek bir parti değildir. Kalamış Marinaya kimlerin gittiği, hangi belediye başkanlarının yeniden aday olabilmek için Hüsamettin Özkandan icazet dilediği de bilinmektedir. (Hepsini tek tek yazacağız.) Biz CHP Genel Merkezinin Ankara Söğütüzünde olduğunu sanıyoruz... Kılıçdaroğlu Kalamış Marinada kurulmaya çalışılan ve iskelesi Beykoz Konaklarında olan alternatif genel merkeze gözlerini yumuyorsa, bunu deşifre etmeyi de görev biliriz. Kılıçdaroğluna son söz olarak şunu söylüyoruz: Aylardan bu yana partinin Sarıgül üzerinden enerji kaybetmesine, patinaj yapmasına, oyalanmasına ve CHPye yönelik güvensizlik algısının derinleşmesine sessiz kaldınız. Sarıgülün CHPye gelmeyeceği / gelmek istemediği - gelse bile AKPye karşı mücadele etme gibi bir derdinin olmadığını artık siz de gördünüz. Artık ciddi bir adım atın ve CHPyi bu tartışmanın / tuzağın içinden çıkarın! CHP, elinizden alınmaya, garip ve şekilsiz bir yapıya dönüştürülmeye çalışılıyor. CHPye ne idüğü belirsiz bir Mesih dayatılıyor... Adeta bir Mesih gelecek ve CHPyi kurtaracak havası yayılıyor. Bu size de size oy veren milyonlara da büyük bir hakarettir. Bu tuzağı bozun ve yerel seçim için gerekli adımları atın... Bu seçimler Türkiye için bir yol ayrımı anlamına geliyor. Özgücünüze, idelojinize, partinizin birikim ve yeteneğine inanın ve yola çıkın... Kitleler bunu bekliyor.. Sayın Kılıçdaroğlu; AKPden icazet dilenen, icazet bekleyen, medya rüzgarıyla havada tutulmaya çalışılan balonlar, halkın umudu olamaz... Adımız Halktır Bizim deyin ve yola çıkın.. Göreceksiniz, AKPden kurtulmak isteyen milyonlar, sizi yine bağrına basacak... Yeter ki; bu tuzağı bozun... Yeter ki; tuzaktan çıkmaya kararlı olun... twitter/barisyarkadas NOT: Sarıgül hakkında övgü dolu sözler eden bazı gazetecilerin ve kamuoyu araştırmacılarının kendilerinin ya da yakınlarının Şişli Belediyesi ile içine girdikleri mali ilişkiler de CHP yönetimi tarafından mercek altına alınmalıdır.
Posted on: Mon, 21 Oct 2013 20:05:06 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015