MATURİDİLİK İLE EŞARİLİĞİN kARŞILAŞTIRILMASI (Ebu - TopicsExpress



          

MATURİDİLİK İLE EŞARİLİĞİN kARŞILAŞTIRILMASI (Ebu Mansur Muhammed el) Maturidi (852?-944) Semerkant’ın Maturid köyünde doğduğundan ve Türk kökenli olduğundan Türkler üzerinde çok etkili oldu. Maturidi, Ebu Hanife’nin nakle ağırlık veren düşüncesine aklı da katarak güzel bir Sunni sistemi kurdu. Fıkıhta Hanefi mezhebine bağlı olanların büyük çoğunluğunun itikadda imamı Maturidi’dir. Türkler ve Müslümanlığı seçmelerinde Türklerin aracı olduğu diğer milletlerin hepsi, Hanefi anlayışını benimsedi. Bugün Müslüman dünyasının yaklaşık üçte ikisi bu anlayıştadır. Ancak Anadolu Türklüğünde Fatih’ten itibaren bazı algılama değişiklikleri oldu. MATURİDİLİK VE EŞARİLİĞİN KARŞILAŞTIRILMASI Eşarilik ile Türklerde çok yaygın olan Maturidilik arasında bir benzerlik görülür. Ancak dikkatle incelendiğinde bazı temel kavramlarda farklılıklar vardır. Maturidilik; Eşarilik ile Mutezile arasında ılımlı bir yoldur. Maturidilik ile Eşariliğin farklarının bazıları şöyledir: İMAN KONUSU: Eşarilik’e göre amel (yapılan işler), imanın ilk şekli şartıdır. Hakikati kavramanın tek yolu iman yoludur. İman kaynağını “vahiy”de bulur. Kesin ve şaşmaz ilkedir. Her şeyin kavranmasını ve aydınlığa çıkmasını sağlayan sonsuz ve yüce “ışık”tır. Maturidilik’de ise iman, “kalp ile tasdik”ten ibarettir. Ameli olmayan insanlar da, gönülden inandıkları taktirde mümin (iman sahibi) sayılırlar. (Türklerin konuyu böyle yorumlamalarının sebebi, o günkü Türklerin özellikleri dikkate alındığında daha iyi anlaşılmaktadır. Çünkü Türkler zaten, İslâmiyet’in insanlardan yapmalarını istediği “salih amel”i yaşantılarında uygulamaya çalışan insandılar. Karşısındakine iyilik etmek, mağdurları korumak, sıkıntılara karşı sabırlı olmak, adaletli davranmak, antlaşmalara uymak gibi konular, Türkler için zaten insan olmanın gereğidir.) KADER KONUSU: Eşarilik’e göre “hayır da, şer de Allah’tandır” ve buna inanmak imanın altı şartından biridir. Maturidilik, insanların kul olduğunu ve bütün hareketlerinin Allah’ın yaratmasıyla gerçekleşebileceğini kabul eder. Çünkü bütün evreni oluşturan Allah; fiziksel, biyolojik, kimyasal vb. bütün kurallarını da koymuştur. İnsanların yapabilecekleri bu tabiat kurallarıyla sınırlıdır. Bununla birlikte Maturidilik; doğa kanunlarının sınırları içerisinde hareket ederken, kulların davranışlarının sonuçlarının Allah’a yüklenemeyeceğini savunur. Her kişi, kendi davranışının değerini sadece kendi iradesiyle gerçekleştirir ve oluşturur. İnsanlar, Allah’ın kendilerine verdiği akıl ve irade ile davranışlarının sonuçlarını kavrayabilirler. Hareketlerini de ayarlayabilirler. Dolayısıyla insanın kaderi, kendi iradesiyle yaptığı davranışlarına bağlıdır. Allah, kulun seçimine göre fiilini yaratır, karşılığını verir. Eşariler cüz’i iradeyi de Allah’ın yarattığını düşünürken Maturidiler, Allah’ın yaratmadığına inanır. KÖTÜLÜK Eşarilik’teki “Kötülük Allah’ın kaza ve kaderidir” anlayışı, Maturidilik’te Allah’a karşı saygısızlık olarak kabul edildi. Allah’ın insanlara durup dururken kötülük etmeyeceğine inanıldı. Maturidiler bunun yerine, “her şey Allah’tandır” demeyi daha uygun buldular. Allah’ın insanlara verdiği kötülüğün, ancak kişilerin kendi davranışlarının bir sonucu olduğunu düşündüler. Eşariler “Allah kullarını güçlerinin yetmeyeceği bir işle yükümlü tutar” anlayışındadırlar. Maturidiler ise, Allah’ın hikmet ve adaletiyle bağdaşmayacağı düşüncesiyle bu görüşe katılmazlar. Zaten Kur’an’ında Allah, “ben zorlaştırmam, insanlar birbirlerine zorlaştırır” diyerek Maturidiliğin anlayışını vurgulamaktadır. Akıl konusu: Eşarilere göre insan aklı sınırlıdır. Her olayı kavrayamaz. Duyular (hisler) insanı yanıltır. Dolayısıyla iman, akıldan üstündür. Maturidilere göre ise bilginin kaynakları üçtür; beş duyu, doğru haber ve aklın tefekkürü. Buradaki haber, zaruri ilim ve vahiy yoluyla Allah’ın kullarına aktardıklarıdır. Maturidi’ye göre dini tebliğ olmasa da, kişi akılla Allah’ı bulabilir. Çünkü Allah, insana aklı verirken böyle bir kurguyu yerleştirmiştir. Ancak, Maturidiliğe göre peygamber gönderilmeden, Allah tarafından yapılması istenilen hükümlerin hepsini insan tek başına bilemez. Aklı kullanırken dikkatli ve ihtiyatlı olmalı ve nakle de dayanılmalıdır. Mucize konusu: Eşarilere göre Allah’ın iradesiyle tabiatta her zaman değişiklikler ve doğa üstü olaylar olur. Mucize ve kerametler böyle açıklanır. Maturidiler ise, bunun mümkün olmadığını düşünür, “mucizeler akıl yoluyla açıklanabilir” derler. Mucizelerin sadece peygamberlere mahsus olduğunu düşünürler. Maturidiliğe göre Kur’an’ın kendisi bir akli mucizedir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) geleceğinin İncil ve Tevrat’ta bildirilmesi hissi mucizedir. (Ar’af suresi 157. ayet). Ayrıca Hz. Muhammed’in (s.a.v.) geçmişe ve geleceğe ait hadiseleri haber vermesi de hissi mucizedir. (çeşitli ayetlerde anlatılanlar) Fatih döneminde, Doğu Türklüğü ile Batı Türklüğü arasında yapılan tartışmalarda Batıdakiler, Gazali tarafını tuttular. Gazali felsefeye karşı çıkıyor, insanların Allah’a ulaşmak için tasavvufa yönelmelerini istiyordu. Gazali, Farabi ve İbn-i Sina’yı felsefeye daldıkları için, kâfirlikle suçluyordu. Maalesef Yavuzdan itibarende Arabşistandan getirilen Eşari kökenli alimler sayesinde aslen Maturidi olan Türkler arasında Eşarilik resmiyette olmasada pratikte hızla yayılmaya başladı.Bunda Eşariliğin güçlü savunucusu Gazalinin olması,Maturidiliğin savunucusu Ömer Nesefinin unutturulması etkili olmuştur Sonuçta Türklerde artık etkili filozof yetişmedi. Ama Gazali, Türklerde tasavvuf anlayışının gelişmesini, derinleşmesini ve dinin bir yaşayış biçimi olarak algılanmasını sağladı. Türkler, tavavuf anlayışını da düzenleyerek mistisizmde aşırılığa sapılmasını önledi. Ancak, Kanuni’den sonra güçlü padişahlar gelmeyince, medreselerden tasavvuf da kaldırıldı. Böylece tasavvuf kontrolden çıktı ehil olmayanların eline düşerek bir sürü tarikat yayildı.
Posted on: Thu, 25 Jul 2013 22:15:28 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015