Melike Zafer İnsanoğlunun yaşadıklarından ve - TopicsExpress



          

Melike Zafer İnsanoğlunun yaşadıklarından ve yaşayacaklarından ve hatta başkalarının yaşadıklarından zaman zaman ders çıkarması gerektiği fikrindeyim. İşte bu sebeple de sizlere olabildiğince güzel ve özlü hikayeler aktarmaya çalışıyorum. Hayatın içinde; o kadar çok yaşanılası olay ve olgu, ve bu olguların içinde duygu birikimi var ki her biri için belki ayrı ayrı hikayeler bulmak zor olur….. ama nihayetinde gerçek şu ki; yaşamımızın her anı aslında bize sunulan özlü birer anı ve ders çıkarılması gereken en güzel hikayedir… Yaşam denilen uzun -belki de kısa olan -yolculuğumuzdaki çıkarılması gerekli dersleri aşağıdaki küçük hikayelerden kendimce örnekleyip yorumladım… Lütfen sizlerde okuduğunuz her hikayeden, yaşadığınız her olaydan ve başkasının yaşadığı önemli hayat geçişlerinden kendinizce dersler çıkarıp yorumlayın…ve hatta bunları bir yerlere not edin …hayatı doyasıya yaşamanın tadını çıkaracağınızdan ve kendinizi daha önemli ve değerli hissedeceğinizden eminim…. Birinci önemli ders... Size hizmet edenleri hep hatırlayın… hangi yaşta ve ne olursanız olun hatırlayın.. onurlandırın.. ve ikinci husus asla önyargılı ve sabırsız yaklaşmayın, bekleyin… Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde, 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu.. Çocuk sordu: "Çukulatalı pasta kaç para?.." "50 cent!.." Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu: "Peki dondurma ne kadar.." "35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla.. Dükkanda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki.. Çocuk parasını bir daha saydı ve "Bir dondurma alabilir miyim lütfen" dedi. Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden. Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 centlik bahşiş duruyordu..kinci önemli ders.. Hayatta en önemli şey vermektir.. vermek felsefesine inandığınız sürece verdiğiniz her ne ise o da size huzur verecektir… insan olduğunuzu hissetmenin huzuru…. Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yasam şansı beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden bağışıklık oluşmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve "Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi. Kan nakli ilerlerken, ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu. Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü de giderek soluyordu.. Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu: "Hemen mi öleceğim?.." Küçük, doktoru yanlış anlamış, ablasına vücudundaki bütün kanı verip, öleceğini sanmıştı. Ve ona rağmen kanını vermeye razıydı……… Üçüncü önemli ders.. Günün koşulları sizi ne kadar katılaştırsa da insan olmanın ayrıcalığını hissettirin....ihtiyacı olana yardım edin!!!! Bir gece vakit gece yarısına doğru Alabama otoyolunun kenarında duran bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırca yağan yağmura rağmen, bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati çekmeye çalışıyordu. Geçen her arabaya el sallıyordu. Yanında durdum. 60 lı yıllarda bir beyazın bir zenciye hem de Alabama da yardıma kalkışması pek olağan şeylerden değildi. Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım. Ayrılırken ille de adresimi istedi. Verdim. Bir hafta sonra kapım çalındı. Muazzam bir konsol televizyon indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda.. "Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür ederim. O korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmişti. Kendime güvenimi yitirmek üzereydim, siz çıka geldiniz. Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının baş ucuna zamanında ulaşmayı başardım. Biraz sonra son nefesini verdi. Tanrı bana yardım eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin yardım eden herkesi kutsasın!.. En iyi dileklerimle, Bayan Nat King Cole." Dördüncü önemli ders.. Yolunuzdaki engellere üzülmek ve geri çekilmek yerine onları yolunuzdan kaldırmaya çalışın….engelin arkasından gelen bir fırsat güneşi doğacaktır yaşamınıza…. Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak?. Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde. "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. "Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır Beşinci önemli ders... Çevrenizde olup bitenleri ve hayatınızda size bişeyler sunan insanları bilin ve hatta onlara şükranlarınızı iletin…. Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?.."Bu herhalde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50 lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki!.. Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını sordu. "Tabii dahil" dedi, hocamız.. "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar bunlar. Onlara sadece gülümsemeniz ve `Merhaba demeniz gerekse bile.."…… Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. O hademenin adını da.. Dorothy idi.' ................ Altıncı önemli ders, yedinci önemli ders, sekizinci, dokuzuncu… önemli ders: insan oğlunun her anından zevk alarak kendisine sunulmuş yaşam denilen hediyeyi güzel ve anlamlı kılabilmesi..vs…vs…vs…. Sevgiyle kalın…
Posted on: Tue, 08 Oct 2013 14:59:02 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015