Nereden başlayayım, size bu ‘Çîyayê Bêzar’ - TopicsExpress



          

Nereden başlayayım, size bu ‘Çîyayê Bêzar’ şarkısının hikayesini nasıl anlatayım... Biz Malatya’da bir grup gençtik. Çoğumuz dershane öğrencisiydik. Sene 1994’tü. Her yer hareketliydi. Dağların tümü... Herkes kendisine dağ seçiyordu. En çok herkes dağların adını biliyordu. Hepimiz daha yeni yeni sararan kaysılar gibiydik. “Çok genç” Gazeteci Evrim Alataş, 1994 yılında Bêzar Dağı’nda kimyasal bombalarla katledilen 28 gençten biri olan yeğeni Fidel Töre’nin anısına yazdığı “Son gördüğüm dağ Bêzar’dı, öldüğüm dağ Bêzar” başlıklı yazısında böyle anlatıyordu Onları. Düğüne gider gibi gittiler Meletî ve ilçelerinden 22 dershane öğrencisi genç 16 Mayıs günü dağ yoluna düştüler. Görgü tanıkları bir minibüsle “Piknik yapmaya gidiyoruz” diye yola çıkan gençlerin düğüne gider gibi neşeli olduklarını anlatıyor. Dağın yamaçlarına geldiklerinde minibüsten inen gençler, Bêzar’a tırmanmaya başladı. Burada 6 PKK’li ile buluşan gençler geceyi dağda geçirdi. Ertesi gün ise kimilerine göre ihbar kimilerine göre ise bir itirafçının ifadeleri doğrultusunda askerler Bêzar Dağı’nı çembere aldı. Kendilerini siper ettiler Ve tarih 17 Mayıs’ın sabah saatlerini gösterdiğinde askeri helikopterler Bêzar üstünden uçarken, binlerce asker 22 silahsız sivil ve 6 PKK’linin etrafını sarmıştı. Anlatıma göre 6 PKK’li, 22 silahsız öğrenciyi yukarılara doğru çıkararak askerlerle karşılaşırlarsa teslim olmaları için ikna etti. PKK’liler gençleri korumak için yolu keserek askerleri beklediler, çıkan çatışmada 6 PKK’li yaşamını yitirdi. Aynı saatlerde çevrede bulunan Şêxbor, Bowık, Qotır köylülerinin gözü önünde çıplak dağın orta yerinde ellerinde tek silah olmayan 22 gencin başına kobra helikopterleri bomba yağdırdı. Alev topuna dönen Bêzar’da ellerini teslim olmak için havaya kaldırmış gençler, 3 saat süren bombardıman sonucunda öldürüldü. Dönemin görgü tanıkları, gençlerin vücudundaki yanıkları ve dağa yayılan ağır kimyasal kokusunu dün gibi hatırlıyor. Zulüm bununla da bitmedi ve cenazeler at ve katırlara bağlanarak karayoluna kadar yerde sürüklendi. Buradan kamyon kasasına atılan 22’si sivil 28 gencin cenazeleri Semsûr’a getirilerek karakol bahçesinde bekletildi. ‘Evi yıkılasılar onlar daha çocuk’ Bêzar katliamına tanıklık edenler, o acıyı hâlâ yüreklerinde yaşadıklarını söylüyor. Bêzar Dağı’nın hemen dibinde bulunan Aleviler için kutsal mekanlardan Şêxbor Ziyareti’nin bekçisi Hüseyin Ergün de yaşananları anlatmakta güçlük çekiyor. “Hepsi daha talebeydi” diyerek sözlerine başlayan Ergün, dağa ilk çıktıkları zaman gençlerin bir düzlükte top oynadıklarını gördüğünü söyledi. Katliamın yaşandığı saatlerde keçilerini otlatmak için Bêzar Dağı’na çıktığını belirten Ergün, “Öğlen saatlerinde bir gümbürtüyle ayağa fırladım, yukarı tırmanmaya başladım. Keçiler kendilerini aşağı doğru bırakırken ben de sırtı aştığım sırada askerlerle karşılaştım. Binlerce asker dağın etrafındaydı ve beni hemen uzaklaştırdılar. Helikopterin biri gidip diğeri geliyordu. Bombalamadan bir gün sonra ben olayın olduğu yere gittim. Her taraf kan olmuş, gençlerin elbiseleri, eldivenleri, boncukları, ayakkabıları hep yanmış. Kendi kendime “hey evleri yıkılasılar bu çocukların ellerinde silah yok teslim olmuşlar” diye ağladım. ‘Cenazelerin parçalarını tenekeye koyup sergilediler’ Dönemin İHD Meletî Şube Başkanı Hasan Buran ise Bêzar Dağı’nda yaşamını yitirenlerin ailelerinin kendisine başvurması üzerine Semsûr’a gittiklerini, orada korkunç bir manzarayla karşılaştıklarını söyledi. Buran, “İrfan Çintay’ın babası Ali Çintay benim yanıma gelerek çocuklarının ve 27 kişinin daha çatışmada öldüklerini söyledi. Savcılığa başvurarak bir heyetle Semsûr’e (Adıyaman) gittik. Adıyaman Komando Birliği’nin olduğu karakolun yanına gittiğimizde düz bir alana dizilmiş biçimde 28 cenazeyi gördük. Cenazelerin birçoğu yanmıştı, iç organları dışarı çıkmıştı, vücutlarının büyük bölümleri parçalanmıştı, bu parçaları tenekelere doldurup insanların teşhis etmesi için dizmişlerdi. Biz ailelerle birlikte 4 cenazeyi aldık. Fidel Töre, İrfan Çintay ve Yusuf Bektaş’ı Gölpınar köyünde, aynı zamanda amcamın oğlu olan Ferhat Buran’ı ise Hisardere köyünde toprağa verdik” diye konuştu. "" Toplu mezar anıta dönüştürüldü Böylece, vücutları tanınmaz hale gelen 17 gencin cenazesi karakol bahçesinde teşhir edilip hiçbir dini vecibe yerine getirilmeden kimsesizler mezarlığına toplu olarak gömüldü. Halk ise toplu mezarı anıta dönüştürerek, kutsal mekan haline getirip çiçeklerle bezedi. Bêzar Dağı’nda kimyasal bombayla son bulan 28 gençten 24’ünün isimleri şöyle; “Ali Elçi, Kamber Yamaç, Kamber Yavuz, Doğan Öter, Fidel (Şükrü) Töre, Hüseyin İlhanlar, İsmail Tümen (Mehmet Emin), İrfan Çintay (Rüstem), Şeyho Çayır, Mustafa Sincer, Bahri Ekinci, Hüseyin Bozkuş, Kamber İlhan, Hüseyin Çintay, Ferhat Kanlıbaş, Yusuf Boztaş, Cemal Bağcı, Ferhat Buran, Hüseyin Sarıtaş, Ergün Bozkuş, Yusuf Turan, Seyit Ahmet Özdemir (Edip), Deniz Güner, Yusuf Pektaş.”
Posted on: Mon, 30 Sep 2013 08:39:28 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015