Palalı, kaçma şüphesi yok diye serbest bırakılınca - TopicsExpress



          

Palalı, kaçma şüphesi yok diye serbest bırakılınca kaçmış; peki bunu okuyun o halde.. Geçen hafta basın toplantısı yapan iki başraportör, kamuoyundaki “yasadaki sınırları aşmayan süredeki tutukluluklara AYM bir şey demeyecek” kanısının aksine, her dosyanın kendi özelliklerine göre inceleneceğini ve makul olmadığı saptanan tutuklulukların sonlandırılacağını bildirdi. Yeterli olmasa da olumlu gördüğüm bu gelişmeyi fırsat bilerek son yıllarda Türkiye’yi bir korku ülkesi yapmak için kullanılan tutuklulukların ne kadar ‘makul’ olduğunu gösteren birkaç örneği hatırlatmak isterim. (Unutulmasın: Ülkemizin uymak zorunda olduğu AİHM ölçütlerince tutukluluk için ‘kaçma riski’ gibi bir şüphenin varlığının mahkemece somut şekilde gösterilmesi gerekli.) - Mustafa Balbay, Temmuz 2008’de tutuklama istemiyle çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. Bir Ergenekon sanığı olacağı o andan itibaren belli olan Balbay, bunu izleyen süre içinde kaçmak bir yana, işine devam etti, ikisi çocuklar için Nasreddin Hoca şiirlerinden oluşan üç kitap yazdı, ta ki Mart 2009’da “kaçabilir” diye tutuklanana dek. - Teker teker sayamayacak kadar çok sayıda sanık, yurtdışında görevde veya tatildeyken arandıklarını duyunca programlarını yarıda kesip ülkeye döndüler, sonra da “kaçabilir” diye tutuklandılar. - “Kaçabilir” diye tutuklu yargılanan bir Ergenekon sanığı, tetkikler için başka mahpuslarla birlikte götürüldüğü İ.Ü. Kardiyoloji Bölümü’nde askerlerce unutulunca taksiyle cezaevine döndü, yanında para olmadığından taksi ücretini jandarmalar ödedi. - “Kaçabilir” diye tutuklu yargılanan emekli SAT komandosunun Silivri’deki tek eğlencesi voleybol oynamaktı. Bir gün topları çatıya kaçıp yukarıdaki tel örgülere takıldı. Gardiyanlara başvuruyla başlayan ‘top iade’ sürecinin uzamasından sıkılan sanık, düz duvara tırmanıp topunu aldı, kameraya el salladı, inip maça başladı. - Sağır sultanın duyduğu bir hukuk katliamı sonucu ağır hapis cezalarına çarptırılan 11 ‘Balyoz’cu’ subay İstanbul’dan Ankara’da bir cezaevine naklediliyorlardı. Cezaevi aracı otobanda bozuldu. Mehmet Ağar’ın aksine Yargıtay aşamasında “kaçabilir” diye tahliye edilmemiş 11 asker, görevlilerin ricası üzerine aşağı inip aracı gişelere kadar ittiler, gelen yeni araca binip hapse gittiler. - İzmir “casusluk” davasında, hiç tanımadıkları birisinin evinde bulunduğu söylenen dijital belgelerde adları geçti diye haklarında bir yıl ceza istenen askerler bir yıldan fazla tutuklu yattılar, “eh, artık çıkarız” derken savcılar “yeni suç unsurları bulduk, herkese 30’ar yıl daha ceza istiyoruz” dediler, tahliyeler reddedildi. Okuyanlara bu tutukluluklar “makul” geliyorsa başka diyecek bir sözüm yok. Prof. Dr. Cem SAY-Boğaziçi Üniversitesi
Posted on: Fri, 12 Jul 2013 08:50:05 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015