Senin Senden Haberin Yok – Hejarê Şamil Elbette ki, - TopicsExpress



          

Senin Senden Haberin Yok – Hejarê Şamil Elbette ki, tetikleyici eylemler, hareketler, sözler, fikirler olmazsa, tek bir aklı başında cümle kuramazsınız, yazamazsınız. Yazmak, iştir. Toprak sürmek, çeliğe su vermek, demir dövmek, çiçek ekmek gibi zulümlü bir iştir. Yazmak, fikir üretmektir; çiçek yetiştirmektir yani. Toprağı sürüp ürün almaktır, su verdiğin çelikten araba üretmektir… Sürdüğün topraktan ürün almadıysan, yazdığın her kelime ve her harf boşuna çaldığın küreğin sayısına denk gelebilir yalnızca. İmla kurallarını, çarpım cetvelini bilmek, sosyal bilgilerden ve felsefenin esaslarından haberdar olmak, yazmak için yeterli olabilir ama fikir üretmeye yetmez. İmla kurallarının, çarpım cetvelinin, sosyal bilgilerin ve felsefenin esaslarının tam ortasından “Ben”iniz zuhur etmezse, kimseyi etkileyemezsiniz – ki hepinizin derdi etkilemektir. Nedeni? Bir milyon yanıtı var; tamamı doğru ve tamamı yanlış. Bu fikir yürütmeyi tadında bırakalım… Yazdığımız her cümle bir öncekinin devamıdır. Sizden önce ve sonra birileri mutlaka vardır. Sizler her zaman ortadasınız. “Bir insan yürüyor bizden ileride / Ancak bir insan da bizden sonra var” (Memmed İsmail). Yani okudukça, dinledikçe düşünebiliyoruz (toprağın kokusunu hissetmek, ağaç yapraklarının titreyişini duymak, suyun yapraksı esintisini sineye çekebilmek de bir ‘okuma’dır). Dinlemesini ve okumasını bilmeyen (kendine yediremeyen) kimse asla düşünemez. Düşünce; sosyalleşmenin, sosyal olmanın kazandırdığı bir keyfiyettir. Okumadan yazmak, düşünmeden konuşmak kadar / gibi vahim bir gayri-insani uğraşıdır. Biz / bizim Kürdler ne yazık ki, herkesten daha fazla böylesi bir hastalığa müpteladır. Neden böyle bir giriş yaptık? Tam bilmiyorum. İçimden geldi, o kadar… Bugünkü yazımızın tetikleyici sözü / fikri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in The New York Times’da yayınlanan makalesine Amerikali senatör John McCain’in Pravda.ru’dan verdiği yanıtın başlığı oldu: “Rusya, Putin’den daha iyisini hak ediyor”. Bizim ABD ve Rusya ile işimiz yok. Bu yazıyı yazmak için “Rusya, Putin’den daha iyisini hak ediyor” sözlerini ödünç aldık sadece. Bizleri hep küçümsediler. Akabinde bizi bize küçümsettiler. Bizleri küçümsediklerinde bizler büyüktük. Kendimizi küçümseyerek küçüldük. Başkalarını küçümsemeyi demeyeyim de, her kes ile eşit olmayı hak ediyorduk. Daha iyisini / fazlasını hak ediyorduk yani. Bendeniz, Kürdün ‘Türkiye sınırları’ içerisinde yaşamasına karşıdır. Çünkü Kürd kendi Kurdistan sınırları içerisinde kardeş halklarla eşit yaşamayı hak ediyor. Bendeniz, “Türk-Kürd kardeşliği” sahte ifadesinden, yalvarışından ikrah duyuyor. Çünkü çoğu Kürdün kendinden haberi yok, çünkü Kürdler icabında “Büyük Kardeş” olmayı hak ediyor. Bendeniz, Kürdün Türk meclisinde temsil edilmesine karşıdır. Çünkü Kürdün türk meclisinde temsili, Kürdün türk’e köle olmasını meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramadı, bundan sonra da yaramaz. Kürdler, Türk meclisinin yarım yamalak Kurdî temsilcisi olmaktan daha fazlasını hak ediyor. Bendeniz, Aysel Tuğluk gibi fikirsiz kafalıların, aracı duruşluların Kürdü temsil etmesine karşıdır. Kürdün Türkiye’de temsiline kökten karşıyız zaten (İstanbul’un ‘en büyük Kürd metropolü’ olduğunu biliyoruz, gözümüze sokmayın, bu işin de bir çaresi var!), Kürdler, İstanbullu olmaktan daha fazlasını hak ediyor. Kurdistana Azad’ımızın kılına zarar gelmesin diye canından geçmeyen namert oğlu namerttir. Kurditana Azad, daha fazlasını hak ediyor ama. Büyük Devletin / devletlerin Güney’e sunduğu özgürlük kredisi iyi kullanılmazsa, çarçur ve suiistimal edilirse – ki bunun emareleri fazlasıyla var – on kat faturayla Kurdistan’ın tamamına mal olabilir. Laf aramızda, yalnız “Öcalancılık” demeyin, “Barzanicilik” de başını almış, gidiyor... Kürdler Öcalancılık ve Barzanicilikten daha fazlasını hak ediyor. Mesud Barzani, Neçirvan Barzani, Mesrur Barzani ile tokalaşma fotoğrafını yayınlayabilmek için 10-50 bin dolar para yatıran Kürdler varmış… (Güvenilir kaynaktan). Kürdler bunu hak etmiyor. Ama Mele Mistefa Barzani’nin mezarının çevresinden bir avuç toprak alıp yaşamları boyunca bu bir avuç toprağa secde eden Kürdler de var. Urfa’nın Amara köyünün taşlarına Mekke’nin kara taşına sitayiş edercesine tapan Kürdler de yadırganmamalı. Kürdler Mekke’ye tapınca, Berzan’a, Amara’ya tapsın! Yadırgamayın. Kürdler bunu hak ediyor. Ama Kürdler daha fazlasını hak ediyor; Amed, Hewlêr, Qamuşlo veya Mahabad’dakî ÖZGÜRLÜK MEYDANI’NDA Qazi Mihemed’e, Mistefa Barzani’ye, Abdullah Öcalan’a değil asla, büyük Kurdistan’a da değil, sadece özgür Kurdistan’a halkça sadakat yemini içmeyi hak ediyor. Hak ediyor ama konjonktür, monjonktür, filan fesmekan … diyeceksiniz. Özgür olmak bir HAKTIR desek, elimizde değil diyeceksiniz. Ya özgür düşünün, desek… Kürdler özgürce düşünmeyi hak ediyor. Gerisi çorap söküğü. Ey Kurd, Rojhilatê Navîn’in asli unsuru sensin. Bağımsız devlet olmayı türk’ten, fars’tan, arap’tan daha fazla sen hak ediyorsun. Öğretilmiş köleliğin girdabından kurtulmak istiyorsun eğer, sabah erken uykudan kalkarken, sabah kahvaltısına otururken, öğlen yemeğini yerken, akşam sofrasına yaklaşırken her iki elini kafandan bir karış yukarı kaldırarak “YA KURDİSTAN” diyeceksin. Dünyamızı ve de devletleri ‘kutsal’ alışkanlıkların yönettiğini bilmiyor muydun? Hejarê Şamil
Posted on: Fri, 20 Sep 2013 23:10:54 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015