Silivri ye halkın toplanmasını istememişlerdi. Çünkü - TopicsExpress



          

Silivri ye halkın toplanmasını istememişlerdi. Çünkü kararların büyük bir infiale ve önü alına­mayacak bir halk hareketine döneceğinden kor­turker-erturkkuyorlardı. Ergenekon denen operasyonel dava daha başlarken sonucu kurgulanmıştı. Bu nedenle gayri hukukilik, masumiyet karinesi, delil, kanıt ve adalet kimsenin umurunda değildi. O gün orada gözlemledim, bunlar halkın üze­rine ateş bile açabilirler! Ne yazık ki, bugün ül­kemiz, kindar, dinci, faşist, acıma duygusu ol­mayan, Cumhuriyetimize ve Aydınlanmaya düş­man olan, yaşamı bir getirim paylaşımı olarak gö­ren, demokrasiden zerre kadar nasibini almamış ve iktidarda kalmak için her türlü melaneti yapa­bilecek insanlar tarafından yönetilmektedir. “Oh olsun” demişlerdir Sanıyorum gözlerinizden kaçmıyordur, kom­şumuz Suriye’de kutsal ay Ramazanda bile bom­balar patlıyor, yüzlerce masum canlar yok oluyor ama bizden bir üzüntü mesajı bile gitmiyor. Bili­yorsunuz, daha önce Suriye’de bir terör saldırısı sonucunda bu ülkenin bakan seviyesinde üst dü­zey dört temsilcisi havaya uçurulmuştu. Fakat ne Başbakan Erdoğan, ne de başka bir yöneticimiz terörden çok çekmiş ülke olarak komşumuza bu nedenle de baş sağlığı dilemedi ve geride kalan­lar için Allah sabır versin demedi. Ne dersiniz bel­ki de “Oh olsun” demişlerdir. Bu ruh halinin Türk’ün ve ecdadımız diye övün­dükleri Osmanlı’nın savaşta düşmanına bile reva görmediği ruh hali ile benzeşir durumu var mıdır? “Ergenekon davası Cumhuriyet tarihinin en bü­yük hukuki hesaplaşmasının adıdır” diyen Baş­bakan Danışmanı Yalçın Akdoğan, “Bu dava ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Ni­san’dan süzülüp gelen müdahale ruhundan hesap sorulmuştur. Bu, Türk demokrasisinin geleceği açı­sından önemli bir dönüm noktasıdır” açıklama­sında bulunmuştur. Asker istedi diye darbe olmamıştır Bu açıklamanın en büyük çelişkisi, demokra­siyi arzu edilen durakta inilecek tramvay olarak gö­ren zihniyetin demokrasiye referans yapmasıdır. Geçmişte yapılan askeri darbelerin demokra­tik bir ülke olma yolunda ilerlemeye çalışan Tür­kiye’de acılar çektirdiği ve bu süreci olumsuz et­kilediği bir vakadır. Ama şu da bilinmelidir ki, bu ülkede asker istedi diye darbe olmamıştır. Dış ve iç dinamikler Türkiye’yi belli hedeflere doğru yön­lendirmek için darbelerin altyapısı hazırlanmıştır. Ayrıca demokrasi ve iktidarın darbe yolu ile de­ğil normal yollarla el değiştirmesi uzun süreli bir birikimin ve kültürün işidir. Türkiye Cumhuriyeti aydınlanma ve demokrasi projesidir ama teslim al­dığı miras bunun tam zıddıdır. Tecavüz etmek bile var Osmanlı tarihi neredeyse bir darbeler tarihidir. Üvey ananın oğula, kardeşin kardeşe, oğulun ba­baya, babanın oğula darbesi vaka-i adiyedendir. Darbelerden sonra Padişah ve Halife konumun­daki insanı katletmek, hatta tecavüz etmek bile var­dır Osmanlı’da. Bu açıdan bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti çok masum kalır. Peki, Yalçın Akdoğan ın dediği gibi Ergenekon davası darbeler ile bir hesaplaşmadır denebilir mi? Kesinlikle hayır! Ergenekon, Türkiye Cumhuri­yetini kurucu ilkelerinden, ideolojisinden, kırmızıçizgilerinden uzaklaştırmak ve rejim değişikliği yapmak için planlanan darbe sürecine yönelik mu­halif siyaseti baskı altına almak ve sindirmek ge­rekçesiyle emperyalizm tarafından planlanmış ve işbirlikçisi AKP ve Cemaat vasıtası ile kotarıl­mıştır. Balyoz ve Casusluk gibi davalar ise bu sü­rece itirazı olacak Türk Silahlı Kuvvetleri için sah­neye konulmuştur. Bugün ülkemiz, darbecilerle hukuken mücadele ediyoruz diyen, gerçekte kendileri darbeci olan em­peryalist işbirlikçilerle karşı karşıyadır ve gerçek darbe süreci devam etmektedir. Bu darbenin as­keri darbeler gibi kısa sürede tamamlanmaması­nın ve uzun sürmesinin nedeni, demokratik gö­rünümlü ve ana operasyonel silahının hukuk ol­masıdır. AKP ve Cemaat İkilisi Bu darbenin arkasında esas güç, emperya­lizmdir. Nedeni ise ülkemize ve bölgemize yöne­lik çıkarları ve planlarıdır. Bu dış dinamiği gör­meden, olayın sorumluluğunu AKP ve Cemaat İki­lisine indirgemek saflık veya en hafif deyimi ile bü­yük analiz hatası olur. O zaman bu kötüye gidiş nasıl durdurulur? Bu­nun için iki çözüm var. Birincisi, emperyalizmle anlaşmak, “Aynı projeleri ben de yaparım, me­rak etme” demek. Adlarını şimdilik vermeyeyim ama bu seçeneğe oynayanlar var. ABD’nin onayı var İkincisi ise, Ekim den sonra yükselecek halk ha­reketini de arkasına alan geniş cepheli bir siyasi hareketle AKP ye sandıkta hasar aldırmak ve sü­reç içinde iktidara gelmek. Ben bu seçeneğin ge­çer akçe olduğunu değerlendirmekteyim. Aksi, em­peryalist projenin ekmeğine yağ sürer! Halen yaşadığımız bölünme ve iç savaş süre­cini durdurmak için Mısır’da yaşananlar, Türkiye için farklı koşullan, tarihi geçmişi ve deneyimle­ri nedeniyle iyi bir örnek olamaz. Ayrıca Mursi’nin devrilmesinde bir şekilde de olsa ABD’nin onayı olduğunu kıymetlendirmek lazım. Hiç değilse bugün size daha iyi şeyler yaza- bilseydim. Ama olmadı! Bulunduğumuz coğrafyada yaşamanın maliyeti ne yazık ki, çok yüksek. İyi bayramlar diler, saygılar sunarım.
Posted on: Fri, 09 Aug 2013 14:15:30 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015