Suriye’ye müdahale kozmetik mi? Artık önümüzdeki günler, - TopicsExpress



          

Suriye’ye müdahale kozmetik mi? Artık önümüzdeki günler, haftalar ya da aylardan birinde, akşam çok geç ya da sabah çok erken bir saatte, ABD liderliğindeki bir koalisyonun Suriye’de bazı askeri tesisleri hedef alacağına çok şüphe kalmadı. Kaderin cilvesi! Guta’daki kimyasal silah saldırısında ibrenin Şam’dan yana dönmesiyle, ABD Başkanı Barack Obama, başından beri bulaşmak istemediği Suriye meselesinde, kendi çizdiği kırmızı çizgilerin kurbanı oldu. Oysa ABD Başkanı, daha düne kadar, en yakın müttefiklerini hayal kırıklığına uğratmak pahasına, Suriye meselesine uzak durmaya kararlıydı. Washington Suriye’yi bir ‘dipsiz kuyu’ gibi görüyor, El Kaide’nin ağırlığından çekiniyor ve en önemlisi, Esad sonrası dönem için sağlıklı bir yapı öngöremiyordu. Ancak Guta’daki kimyasal saldırı, Washington açısından Bosna’daki meşhur ‘pazaryeri katliamı’ etkisi yarattı. Daha 24 saat geçmeden, hem yönetim içinde, hem de Kongre’de ”Koskoca ABD kendi çizdiği kırmızı çizgileri hiçe mi sayacak?” sesleri yükselmeye başladı. Bu yüzden önümüzdeki dönemde Esad rejimine askeri bir cevap verilmesi, Türkiye gibi ülkelerin de desteğiyle bazı hava üslerinin hedef alınması, kaçınılmaz gözüküyor. Burada Ankara açısından kritik olan, bu müdahalenin kozmetik mi sahici mi olacağı? Yani Washington, kendi kamuoyunu tatmin etmek ya da zayıf gözükmemek uğruna, birkaç havaalanı ve limana cruise füzeleri mi sallayacak, yoksa sahiden savaşın akıbetini değiştirecek mi? Planlanan, Esad rejimine ölümcül bir darbe mi yoksa göstermelik mi? ABD’nin planladığı operasyon, ‘savaşı bitirecek’ bir müdahale mi, yoksa diplomasi öncesi bir cilveleşme mi? İşte başından beri Esad rejimine yönelik sert bir askeri duruş isteyen Ankara’nın yanıtını aradığı sorular, tam da bunlar olacak... Obama yönetimi, henüz ne tür bir müdahale yapacağının kararını vermiş değil. Türkiye açısından en büyük risk, Washington’un yapacağı müdahalenin sadece kozmetik olması halinde, savaşın daha da uzaması, üstelik Suriye rejiminin İran ve Hizbullah’ın da desteğiyle, savaşı ülke dışına ihraç etmek için daha agresif bir stratejiye yönelmesi. Washington’un niyetini kestirmek şu aşamada güç. Henüz ne ölçüde bir müdahalede bulunacaklarının kararı alınmadı. Ancak bu zamana kadar her fırsatta ABD’nin küresel jandarmalığına inanmadığını gösteren Obama’nın, bu saatten sonra da Suriye’deki savaşa baş koymaya hazır olduğuna dair bir veri yok. Guta olmasaydı, Washington bütün planlarını Suriye meselesinin dışında kalmak, uzun vadede Ortadoğu’ya olan bağımlılığını azaltmak üzere yapmıştı. Şimdi bu vizyonun tepe taklak olmasını beklemek, AK Parti açısından hayalperestlik olur. Ankara’nın dikkate alması gereken bir diğer senaryo, yarım yamalak bir operasyonun iç dengelere etkisi. Bu ölçüde kutuplaşmış bir Türkiye’de, olası bir ABD operasyonuna yönelik tepkiler, ülkedeki muhalif dinamikleri ve Alevi hassasiyetlerini, savaş karşıtı bir hareket etrafından birleştirecektir. Hükümet, bunu demokratik reflekslerle ve soğukkanlı bir biçimde göğüsleyebilir mi? Yoksa sonbaharla ilgili zaten depreşmiş olan güvenlik paranoyalarının esiri mi olur? Gösterilere izin mi verir, yoksa yerel seçim öncesi biber gazına mı abanır? Masada zor bir denklem var. Kuşkusuz Suriye’deki iç savaş Ankara açısından ciddi bir ulusal güvenlik tehdidine dönüşmüştür. Bir an önce bitmesi, Türkiye’nin hayrınadır. Ayrıca Ankara, bu savaşın bitmesi için uluslararası camianın devreye girmesini istemekte haklıdır. Ancak rejimi devirmekten ziyade birkaç medyatik salvoyla yaralı bırakan bir operasyonun bedelini de, yine Türkiye öder. Bu yüzden önümüzdeki günlerde Suudi Arabistan, Avrupa ve Washington’la yapılacak askeri pazarlıklar, çok önemli olacaktır. Burada mesele, Suriye’ye nasıl müdahale edileceği değil, ne amaca yönelik bir müdahale yapılacağıdır. Aslı Aydıntaşbaş (Milliyet)
Posted on: Wed, 28 Aug 2013 06:48:28 +0000

Trending Topics




© 2015