TRAFİK KAZASI Oğlu, İskenderun – Dörtyol kara yolunda aniden yola fırlayan bir çocuğa çarpıp ölümüne neden olmuş. Tutuklanmış, Baba ağlamaklı, yalvarıyor, ne olur kurtarın oğlumu diyor. Rapor var mı diyoruz? Evet diyor, Rapora göre; oğlunun kusuru 1/8, ölen çocuk, devlet kara yolunda, kontrolsüz yola fırladığı için 7/8 kusurlu bulunmuş. Ortağım, üstadım, ağabeyim, Av. Hayri TÜTÜNCÜLER, tutuklamaya itiraz için Dörtyol’ a gidiyor. İtiraz reddediliyor. Nöbetçi yargıç, “ ölen çocuğun ailesinin acısı çok taze, güvenliği için duruşma gününe kadar içerde kalması daha iyi, duruşmada salarız” diyor. Hayri ağabey dönüyor, çocuğun babasına durumu anlatıyor, “duruşma 20 gün sonra, duruşmada çıkartırız” diyor. İki gün sonra duyuyoruz ki, çocuk çıkıp eve gelmiş, çağırıyoruz, babası ile birlikte geliyorlar. Nasıl oldu bu iş diyoruz; anlatıyorlar; Baba bizimle görüştükten sonra eve gidiyor, oğlanın duruşmaya kadar içerde kalacağını söylüyor. Bunun üzerine babaanne, “bu avukat işi değil, ben bu gece sabaha kadar namaz kılıp 41 Yasin okuyacağım, çıkacak diyor ve sabaha kadar namaz kılıyor, ertesi gün oğlan çıkıp eve geliyor. Çoğu dinliyoruz; Yeni tayin olan infaz savcısı ceza evini denetlemeye gelmiş, mahkumları avluda içtima etmişler, savcı, tutuklu, mahkum herkese tek tek neden içerde olduğunu soruyor. Sıra bizimkine geldiğinde, “trafik kazası” diyor, savcı kusurun kaç diyor, oğlan “sekizde bir” diyor. Savcı olur mu böyle şey, bir dilekçe yaz bana gönder, ilgileneceğim diyor. Savcı, yargıçla görüşüp tahliye kararı alıyor.
Posted on: Tue, 12 Nov 2013 08:25:36 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015