ULUSLARASI İNSAN BİLİMLERİ DERGİSİ ISSN:1303-5134 Cilt:8 - TopicsExpress



          

ULUSLARASI İNSAN BİLİMLERİ DERGİSİ ISSN:1303-5134 Cilt:8 Sayı:1 Yıl:2011 Öfke ve psikolojik belirtiler üzerine müziğin etkisi Dr. Fahri SEZER Özet Bu çalışmada, bireylerin gündelik yaşamda dinlemeyi tercih ettikleri müziğin öfkelerine ve psikolojik durumları üzerine etkisinin olup olmadığı saptanmaya çalışılmıştır. Örneklem grubunu 188’ kız, 100’ü erkek olmak üzere toplam 288 birey oluşturmuştur. Çalışmada Sürekli Öfke ve Öfke Tarz Ölçeği ve Kısa Semptom Envanterinden elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Verilerin analizinde, ortalama ve standart sapma değerleri ve tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) kullanılmıştır. Bu çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular, bireylerin gündelik yaşamda dinlemeyi tercih ettikleri müziğin öfke durumları ve psikolojik belirtileri üzerinde önemli derecede etkisinin olduğunu ortaya koymuştur. Anahtar kelimeler: müzik, öfke, psikolojik belirti. The Effects of Music on Anger and Psychological Symptoms Dr. Fahri SEZER Abstract In this study, individuals who prefer to listen to music in everyday life tried to determine whether the effects on anger and psychological states. The sample group consisted of total 288 individuals who 188 girl and 100 men. The data used in this study obtained from The State Trait Anger Scale and Anger Expression Scale and Brief Symptoms Inventory. Analysis of the data, mean and standard deviation values, and one-way analysis of variance (One Way ANOVA) were used. As a result of the findings of this study, individuals who prefer to listen to music in everyday life situations of anger and psychological symptoms revealed that over a significant effect. Key words: music, anger, psychological symptoms. Giriş Müziğin insanlar üzerinde psikolojik bir etkisinin olduğu sürekli olarak vurgulanmakta, hatta bu etkinin sadece insanlar üzerinde olmadığı diğer canlı türleri üzerinde de olduğu birçok bilimsel çalışmada anlatılmaktadır. Müziğin bu yönü onun bazen bilim adamları tarafından insanlardaki psikolojik bir hastalığın tedavisinde kullanılmasına, bazen de diğer canlılardan (özellikle hayvanlardan) daha iyi verim almak amacıyla kullanılmasına yol açmıştır. Müziğin bu olumlu etkisi insanoğlu tarafından antik dönemden başlayarak tarih boyunca günümüze kadar sürekli merak konusu olmuş ve çoğu zaman tedavi amaçlı kullanılmıştır. İslam Medeniyeti tarihinde özelikle tasavvuf ekolü mensupları (sufiler) müzikle uğraşmış, müziği kullanmış ve müziğin psikolojik etkisinin olduğunu savunmuşlardır. Sufiler, akli ve asabi hastalıkların müzik ile tedavi edildiğinden bahsetmişlerdir. Bu dönemde yaşamış büyük Türk-İslam âlimleri ve hekimleri Zekeriya ErRazi (854–932), Fârâbi (870–950) ve İbni-i Sina (980–1037) müzikle tedavinin bilhassa müziğin psişik hastalıkların tedavisinde nasıl kullanılacağına ilişkin ilmî esaslarını kurmuşlardır. Fârâbi , “Musiki-ul-kebir” adlı eserinde müziğin fizik ve astronomi ile olan ilişkisini açıklamaya çalışmıştır (Çoban, 2005: 38). Büyük İslam bilgini ve filozoflarından İbn Sina (980–1037) Fârâbi’nin eserlerinden çok yaralandığını ve hatta musikiyi de ondan öğrenerek tıp mesleğinde uyguladığını ifade etmiş ve şöyle demiştir: “Tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri hastanın aklî ve ruhî güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele etmek için cesaret vermek, hastanın çevresini sevimli, hoşa gider hâle getirmek, ona en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.” İbni Sina’ya göre, ses tonu değişiklikleri insanın ruh hallerini belirtir ve müzik bestelerini bize hoş gösteren şey işitme gücümüz değil, o besteden çeşitli telkinler çıkaran idrak yeteneğimizdir (Somakçı, 2003:132). Müziğin pozitif etkilerine ilişkin İslam tarihindeki bu çalışmaların devamı olarak Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kurulan hastanelerde müzik akıl hastalıklarının tedavi edilmesi amacıyla kullanılmıştır. Nureddin Hastahanesi, Fatih Darüşşifası, Edirne Darüşşifası (II. Bayezid Külliyesi) ve Gevher Nesibe Şifahanesi müziğin tedavi amaçlı kullanıldığı hastaneler olarak literatürde geçmiştir (Sezer, 2009: 19). Büyük İslam âlimlerinden Farabi Türk musikisindeki her bir makamının ruha farklı şekilde etki ettiğini belirtmiş ve hangi makamın günün hangi zamanında ne şekilde etki ettiğini şu şekilde açıklamıştır; ⦁ Rast makamı: İnsana sefa (neşe-huzur) verir. ⦁ Rehavi makamı: İnsana beka (sonsuzluk fikri) verir. ⦁ Kuçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir. ⦁ Büzürk makamı: İnsana havf (korku) verir. ⦁ Isfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti, güven hissi verir. ⦁ Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir. ⦁ Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir. ⦁ Zirgüle makamı: İnsana uyku verir. ⦁ Saba makamı: İnsana cesaret, kuvvet verir. ⦁ Buselik makamı: İnsana kuvvet verir. ⦁ Hüseyni makamı: İnsana sükûnet, rahatlık verir. ⦁ Hicaz makamı: İnsana tevazu (alçakgönüllülük) verir (Ak, 2006: 132). Fârâbi aynı zamanda Türk musikisindeki makamlarının zamana göre psikolojik etkilerini de şu şekilde göstermiştir: ⦁ Rehavi makamı: Yalancı sabah vaktinde etkili ⦁ Hüseyni makamı: Sabahleyin etkili ⦁ Rast makamı: Güneş iki mızrak boyu iken etkili ⦁ Buselik makamı: Kuşluk vaktinde etkili ⦁ Zirgüle makamı: Öğleye doğru etkili ⦁ Uşşak makamı: Öğle vakti etkili ⦁ Hicaz makamı: İkindi vakti etkili ⦁ Irak makamı: Akşamüstü etkili ⦁ Isfahan makamı: Gün batarken etkili ⦁ Neva makamı: Akşam vakti etkili ⦁ Büzürk makamı: Yatsıdan sonra etkili ⦁ Zirefkend makamı: Uyku zamanı etkilidir (Altınölçek, 1998: 61). Müziğin bu etkileri artık günümüzde de değer kazanmış ve bilimsel olarak bilim insanları tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Sezer (2009) yaptığı çalışmada farklı müzik türlerinin insanlar üzerine etkisini deneysel olarak incelemiş ve terapötik müziğin bireylerin psikolojik durumlarını olumlu yönde etkilediği sonucunu elde etmiştir. Henüz anne karnındayken bile, annenin kalp atışları çocuk için bir müzik niteliği taşımaktadır. Çocuk, kalp seslerinden büyük huzur duyar ve doğduktan sonra da annesinin göğsüne yaslanmak onu rahatlatır. Yapılmış olan bazı deneylerde; ses bandına alınmış olan kalp seslerini dinleyen bebek grubunun, sessiz odada yatanlar ve banttan ninni dinleyen bebeklere oranla daha erken uyudukları gözlenmiştir (Babacan, 1998: 1). Ovayolu, Uçan, Pehlivan, Pehlivan, Büyükhatipoglu, Savaş ve Gülsen (2006) kolonoskopi tedavisi gören hastaların anksiyete, ağrı gibi psikolojik rahatsızlıklarını gidermeye yönelik yaptıkları çalışmada müzikle terapi işlemine aldıkları hastaların kontrol grubundaki hastalara göre hastalıkları ile ilgili daha az ilaç talebinde bulunduklarını, anksiyete düzeylerinin daha az olduğunu, tedaviden memnuniyet düzeyinin daha fazla olduğunu ve son olarak ağrı şikâyetlerinin azaldığını tespit etmişlerdir. Silverman (2003) müziğin madde bağımlılığı üzerine etkili olup olmadığını incelemiş ve müzikle terapinin madde bağımlısı hastalar üzerinde olumlu bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Marshall ve Tomcala (1981) ise farklı müzik türlerinin stres üzerindeki etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemişlerdir. Deneklere caz, rock, dini, klasik müzik ve fon müziğinden oluşan parçalar, gruplara ayırtılarak her gruba ayrı müzik türü olacak şekilde dinlettirilmiştir. Sonuç olarak, farklı müzik dinlettirilen deneklerin stres düzeylerin de aynı oranda azalmanın olduğu, tüm müzik türlerinin aynı psikoterapötik etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Fizyolojik rahatsızlıklarının tedavi edilmesi amacıyla yapılan çalışmada müzik yoluyla hastaların kaygılarının azaltılması amaçlanmıştır. Çalışmada hastaların hangi sesleri duyduklarında daha sakin olacakları incelenmiş ve sonuçta klasik müzik ve kuş seslerinin dinlettirilmesine karar verilmiştir. Yapılan müzik terapi uygulaması sonucunda hastaneye gelen hastaların bu uygulamaya olumlu tepki verdikleri kaygılarının azaltılmasında müziğin etkili olduğu saptanmıştır (Grene, 2006: 3). Yukarıda ifade edilen bilgiler ışığında müzikal uyaranların insanlar üzerinde doğru kullanıldığında olumlu etkiler yaratabilme özelliğine sahip olduğu söylenebilir. Tam tersi durumda müziğin insanlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturma etkisi de olabilmektedir. Özelikle aykırılığı işleyen rock ve metal müziğinin gençler üzerinde yıkıcı etki oluşturduğuna ilişkin bilgilerle karşılaşılabilmektedir. Güner (1998) yaptığı çalışmada arabesk, heavy metal ve klasik batı müziği dinleyen ergenlerin saldırganlık düzeylerinin, heavy metal müzik dinlemeyi tercih edenlerin diğer müzikleri dinlemeyi tercih eden gruplardan anlamlı düzeyde saldırgan ve kaygılı davranışlar gösterdiklerini ortaya koymuştur. Scheel ve Westefeld, (1999), müziğin etkileri konusunda yaptıkları benzer çalışmada heavy metal müziğin gençleri kızgınlığa teşvik edebileceği, yani bir tahrik unsuru olarak rol oynayabileceğini belirtmişlerdir. Ögel, Ermağan, Eke ve Taner (2007) ise yaptıkları çalışmada, birden fazla madde kullanımı ve sık esrar kullanımı olan ergenlerin ise daha çok rap-hip hop-techno-dans müziklerini tercih ettiklerini belirmişlerdir. Yukarıda belirtilen bilimsel araştırmalardan da anlaşılacağı gibi özellikle arabesk tarzı müziklerin insanlar üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Özelikle bu tarz müziklerin yapıldığı konserlerde bireylerin kendilerine zarar verirci davranışlar sergilediklerine ilişkin haberleri çoğumuz görmüşüzdür. Müziğin bu olumlu ve olumsuz etkileri sadece insanlar üzerine değil farklı canlı türleri üzerine de etki etmektedir. Buna ilişkin örnekleri gündelik yaşamda görmek ve bu tip haberlerle karşılaşmak artık sıkça olmaktadır. “Sağımlarında klasik müzik dinletilen ineklerin süt verimi arttı”, “Tavuklara Arabesk Müzik Dinletiliyor - Kırık Yumurtaya Çözüm” vb. buna benzer haber başlıkları sıkça duyulmaktadır. Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere müziğin tüm canlı türleri üzerinde olumlu veya olumsuz bir etkisinin olduğu görülmektedir. Bu araştırmada bireylerin gündelik yaşamlarında dinlemeyi tercih ettikleri müziklerin onların psikolojik durumlarını ne şekilde etkilediği ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla araştırma örneklemine alınan bireylere gündelik yaşamlarında en fazla hangi müzik türünü dinlemeyi tercih ettikleri sorularak onların müzik tercihleri belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda bireyler dinledikleri müzik türüne göre gruplandırılmıştır. Daha sonra bireylerin öfke durumlarını ve psikolojik belirti düzeylerini belirlemek amacıyla psikolojik testler uygulanmış ve elde edilen veriler doğrultusunda bireylerin dinledikleri müzik ile öfke ve psikolojik belirti durumları arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda elde edilecek veriler ile bireylerin gündelik yaşamlarında dinlemeyi tercih ettikleri müziklerin onların öfke durumlarını ne şekilde etkilediği, hangi müzik türünün bireylerin öfke durumlarında olumlu veya olumsuz etkiye sahip olduğu ortaya koyulacaktır. Ayrıca bireylerin dinledikleri müziğin onların psikolojik durumları üzerinde etkisinin olup olmadığı saptanmaya çalışılacaktır. Yapılacak olan bu tespitler sayesinde hangi müzik türünün bireyin psikolojik durumuna etkili olduğu belirlenecektir. Sonuç olarak, müziğin bireyin gündelik yaşamını nasıl etkilediği, öfkesini dışa vurup vurmamasında, öfkesini kontrol edip edememesinde hangi müzik türünün etkili olduğu ve bireyin psikolojik durumları üzerinde dinlediği müziklerin etkili olup olmadığı saptanmaya çalışılacak ve böylece önleyici rehberlik anlayışı çerçevesinde önerilerde bulunulacaktır. Yöntem Araştırma Modeli Araştırmada bireylere gündelik yaşamda en fazla dinlemeyi tercih ettikleri müzik türünün ne olduğu sorulmuş ve bireylerden alınan cevaplar sonucunda aşağıda yazılan müzik türlerini dinledikleri saptanmıştır. “Hepsi (tüm müzik türü), Türk halk müziği, Türk sanat müziği, Pop müziği, Rock müziği, Ney müziği, Özgün müzik, Arabesk müzik, Klasik müzik ve Slov müzik”. Daha sonra bireyler gündelik yaşamlarında en çok dinledikleri müzik türüne göre gruplandırılmıştır. Yapılan bu gruplandırma sonucunda bireylerin öfke ve psikolojik belirtilerinin dinlemeyi tercih ettikleri müzik türüne göre ne şekilde farklılaştığı analiz edilmiştir. Evren Örneklem Araştırmanın örneklemini Erzurum Atatürk Üniversitesinin farklı bölümlerde okuyan öğrenciler ile Erzurum merkez orta öğretim kurumlarında okuyan 188’ kız, 100’ü erkek olmak üzere toplam 288 birey oluşturmuştur. Örneklemeye alınan öğrenciler rastgele (random) örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Veri Toplama Araçları Kısa Semptom Envanteri (KSE) Özgün ismi “Brief Semptom Inventory (BSI)” olan ve L. R. Derogtis (1992) tarafından geliştirilen ölçeğin Türkçe uyarlaması Nesrin Hisli Şahin ve Ayşegül Durak tarafından (1994) yapılmıştır. Kısa Semptom Envanteri SCL–90-R ile yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan SCL–90-r’nin kısa formudur. 53 maddeden ve 9 alt ölçekten oluşan ölçek, 0–4 arası puanlanan Likert tipi ölçektir. Verilen cevaplara 0 ile 4 arasında değişen puanlar verilir ve puan ranjı 0-212’dir. Ölçeğin toplam puanından elde edilen Cronbach Alfa iç tutarlık katsayıları 0.99 ve 0.95, alt ölçeklerden elde edilen katsayılar ise 0.55 ile 0.86 arasında değişmektedir (Savaşır ve Şahin, 1997: 118). Sürekli Öfke ve Öfke Tarz Ölçeği (SÖÖTÖ) Özgün ismi “The State Trait Anger Scale and Anger Expression Scale” olan ve 1983 yılında C. D. Spielberg tarafından geliştirilen ölçeğin Türkiye uyarlaması A. Kadir Özer (1994) tarafından yapılmıştır. Ölçek her bir madde için 1 ile 4 arasında değişen Likert tipi bir puanlamaya sahiptir. Tüm grup verileri üzerinden elde edilen Cronbach Alfa değerleri ayrı ayrı hesaplanmıştır. Bunlar “sürekli öfke” boyutu için 0.79; “kontrol altına alınmış öfke” boyutu için 0.84; “dışa vurulmuş öfke” boyutu için 0.78 ve “bastırılmış öfke” boyutu için ise 0.62 olarak bulunmuştur. Sürekli Öfke ve Öfke Tarz ölçeklerinin, Sürekli Kaygı, Depresif Sıfatlar Listesi ile ve Öfke Envanteri ile korelasyonlarına bakılmış, elde edilen korelasyonlar 0.01 ve 0.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Ayrıca, Sürekli Öfke ve Öfke Dışavurum ölçeği arasında beklendiği yönde ters ve yüksek bir korelasyon saptanmıştır. Veriler Varimax tekniği ile üçlü faktör analizine tabi tutularak, ölçeklerin faktör yapıları incelenmiştir. Öfke tarz ölçeğinin faktör yapısının orijinal ölçeğin faktör yapısını yansıttığı gözlenmiştir (Savaşır ve Şahin, 1997: 74). Verilerin Analizi Verilerin analizinde, ortalama ve standart sapma değerleri ve tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) kullanılmıştır. Bulgular ve yorum Müzik Türü İle Öfke Durumu Arasındaki İlişki Bireylerin günlük yaşamlarında dinlemek için tercih ettikleri müzik türü ile öfke durumları arasında bir fark olup olmadığını test etmek amacıyla tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) uygulanmıştır. Bireylerin öfke durumları sürekli öfke, öfke içte, öfke dışta ve öfke kontrol boyutları olmak üzere dört boyutlu olarak ele alınmış ve her bir boyuta ilişkin bulgulara aşağıda yer verilmiştir. Müzik Türü İle Sürekli Öfke Durumu Arasındaki İlişki Bireylerin günlük yaşamlarında dinlemek için tercih ettikleri farklı müzik türleri ile sürekli öfke puanları arasında fark olup olmadığını test etmek amacıyla tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) uygulanmış ve bulgular Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1. Dinlenilen Müzik Türü İle Sürekli Öfke Puanlarına İlişkin Bulgular Kareler toplamı S.D. Kareler Ortalaması F Önem düzeyi Gruplar arası 815,17 9 90,57 2,53 P
Posted on: Tue, 10 Sep 2013 17:45:23 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015