Umutlar denizinin ortasında bir adaya doğarız. Yakamızı - TopicsExpress



          

Umutlar denizinin ortasında bir adaya doğarız. Yakamızı bırakmayan bir hisle yaşar gideriz: Bir şey eksik. Ama ne? Bir tamamlanmamışlık hissiyle yaşarız. Bizi ne tamamlayacak? Ne olursa her şey tamam olacak, eksiğimiz gediğimiz kalmayacak. İpin iki ucu birbirine bağlanacak. Şimdi ile geçmiş, şimdi ile gelecek birbirine bağlanacak. Sonra.. sonra bir daire kuracağız. Adadan umutlar denizine dalar dalar çıkarız. Hep eksik olan şeyi bulup çıkarmak için. Sonra.. her dalıştan vurgun yiyerek çıkarız. Önce ipin bir ucu çocukluktur diğer ucu büyüme umutlarıdır. İpin diğer ucunu yakalamak için gece gündüz düşler kurarız. Ah bir şu okulu bitirsek. Sınavların telaşı bitse. İstediğimiz liseyi bir kazansak her şey tamam olacaktır. Kazanamayan, ipin ucunu kaçırdığını düşünür. İstediği liseyi kazanan içinse ipin ucu bu sefer üniversite olur. İpin iki ucu yine bir araya gelememiştir. Lisedeyken iyi bir üniversite kazanınca her şey tamam olacak zannederiz. Her şey tamam olmaz. Hep bir eksiklik duygusu. Sanki hiç bitmeyen bir sonbaharın ortasındaymış gibi. Ne zaman geziye çıksak, vedalaşmak için sanki. Arzularımız, isteklerimiz kadar umut da bizi bırakmaz. İyi bir işimiz olursa hayat tamamlanacaktır sanki. İyi bir gelirimiz olursa tüm isteklerimizi karşılayacağımız düşüyle düşer kalkarız. Hep bir boşluğu doldurmakla geçecektir hayat. Bu yüzden yorucu olacaktır. İnsan yüreğinin ölümsüz arzuları doymayacaktır. Ne çok şey isteğimizi gördükçe şaşkınlaşırız. Ne çok arzu, tabii ki ne çok da acı. Parçalanan, kopan yaşamın sancısı. Şimdiye ne geçmişi ne geleceği bağlayabiliriz. Ne de geçmişi geleceğe. Belki de daha aşkın yaşantılara ihtiyacımız var diye düşünmeye başlarız. Sevmek ve sevilmek, en anlamlı, en derin aşkı bulmak. Severiz, âşık oluruz. O da bizi severse hayat tamamlanacaktır. Ruh ikizi düşüncesinin çıkış noktası bu olsa gerek. Severiz ve çok seviliriz. Âşık oluruz, âşık olunuruz. Adımıza şiirler bile yazılır. Birilerinin adına şiirler bile yazarız. Neredeyse şair olacağızdır. Bilmeyiz ki şairlerin sonsuz derin kalpleri en eksik kalplerdir. En saf haliyle sevilsek de hâlâ bir tuhaflık vardır. Hâlâ hayat eksiktir. Birlikteyken dahi özlediğimizi fark ederiz şaşkınlıkla. En çok birlikteyken korkuya kapılırız. Bu dünyada birleşen, ayrılabilir de. İlkbaharın sonbaharı vardır. Gündüzün gecesi. Aydınlığın karanlığı. Hayatın önünde ölüm dikilir. Bağlanmanın önünde ayrılık. Koca bir dağ gibi dikilir. Sevdiğimiz dağlar bu sefer bizi ayırır. İpin iki ucu birbirine bağlanmalıdır. Bu bizim olmazsa olmazımızdır. Ufukta bir umut belirir. Evlenirsek tamamlanacak, eksiğimiz giderilecektir. Bize ait bir ev, bize ait bir yaşantı yegâne kurtuluşumuzdur. Dört duvara bakakalırız. Bir şey eksiktir ama ne? Yakınlarımız bu evde eksik olan şey çocuk derler. Çocuksuz ev olur mu? Umutlanırız. İpin diğer ucu bulunmuştur. Birinci çocuğumuz olur. Niye hâlâ bir şeyler eksik? İkinci çocuk bizi kesin tamamlayacaktır. Hele ikinci çocuk oğlan olursa. Hâlâ bir şeyler eksiktir. Eksik olan şey kendimize bir türlü zaman bulamayışımızdır. Emekli olunca eksik gedik kalmayacaktır. Büyük bir boşluğun içinde buluruz kendimizi. Belki de bir deniz kenarında, ormanın içinde bir köyde ya da bir dağın eteklerinde temiz havada tertemiz pınarlar arasında yaşarsak her şey tamam olacaktır. Sonra? Sonra, ölürüz. Hâlâ bir şeyler eksiktir.. Bu dünyada ipin iki ucunu birbirine bağlayamamış, iki yakamızı bir araya getirememişizdir. Çünkü...
Posted on: Sun, 25 Aug 2013 19:52:57 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015