YILMAZ ERDOĞANIN KİM OLDUĞUNU ÖĞRENMEK İÇİN MUTLAKA - TopicsExpress



          

YILMAZ ERDOĞANIN KİM OLDUĞUNU ÖĞRENMEK İÇİN MUTLAKA OKUYUN.... Bir Film Birkaç Portre ve Bir İhanetin Anotomisi “Sıfır Kilometre” Iraklı Kürt yönetmen Hiner Saleem’in filmi. Film Kürtçülüğü savunuyor, PKK terörünü meşru gösteriyor. Filmin kadın başrol oyuncusu Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Belçim Bilgin Belçim Bilgin, Türk vatanına ve Cumhuriyet Devrimi’ne ihanetten idam edilen Şeyh Sait’in torunu. Ve “Sıfır Kilometre” filmine her türlü maddi ve teknik desteği veren kişi Türk milletinin ödediği “tiyatro tutkusu” paralarıyla zengin olmuş Yılmaz Erdoğan diye bir “Mükremin”. Ağustos 2006da Yılmaz Erdoğan ile Şeyh Sait’in torunu Belçim Bilgin evlendiler. 1865te Diyarbakırın Palu ilçesinde doğan Şeyh Said, tarihimizde “Şeyh Said Ayaklanması”nın elebaşısıdır. 1925 yılında İngiliz emperyalistlerinin desteği ile Genç Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve Mustafa Kemal Atatürk’ü yok etmek için Doğu Anadolu’da çıkarılan isyanın örgütleyicisi ve önderidir. Şeyh Said’in emri ile tüm telefon ve telgraf hatları kesildi. Şeyh Sait kendisine katılan aşiretlerle Hani’de Türk süvari alayını pusuya düşürüp esir aldı. Şeyh Said, “Kadınlar çıplaktır. Şimdiki hükümet (Atatürk ve arkadaşlarının hükümetini kastediyor.) dinsizlik neşretmektedir” şeklinde bildirilerle halkı kendi yanına çekmeye çalıştı. 9 Mart 1925’te Diyarbakır’da toplanan hükümet kuvvetleri, isyanı bastırdı, Şeyh Said maiyetiyle birlikte yakalandı. 45 kişilik İstiklal Mahkemesi tarafından idama mâhkum edildi. Karar, 29 Haziran 1925’te Diyarbakır’da Siverek kapısında yerine getirildi. “Şeyh Said ve Rüfakası Hakiki şehiddirler. Ben Onun intikamını almışım.” Bediüzzaman Said Nursi ( Said-i Kürdi) Yine hepiniz bilirsiniz, “Kuşkanadına Mektuplar” yazmıştı Mükremin bey… Sloganı Türkiye Türklerindir olan Hürriyet gazetesinde tam sayfa yer bulmuştu bu mektup ile kendine! Bugünlerde anlaşılıyor ki bu mektubun amacı PKKya af ve hatta devamında APO’ya affın yumuşatıcı temellerini atıyormuş. “Meşhur mektubuyla gündemde olduğu bir dönemde, Şeyh Sait’in soyundan gelen Belçim Bilgin’le evlenmesi tesadüf olabilir mi acaba?” Yılmaz Erdoğan içinden çıktığı feodal toplumu bir türlü aşamamış belli ki. Ve bütün yaşadığı aşklardan sonra ona en çok anlam ifade eden de Şeyh Sait’in soyundan çocuk sahibi olma ihtimali. Çünkü bu paye onun için öylesine anlamlı ki. “Şeyh Sait’e torun vermek onun bugüne kadar yaptığı bütün işlerin, bütün adımların ötesinde bir önem taşıyor Yılmaz Erdoğan için.” Yılmaz Erdoğan’ın Gülben Ergen ile evlenen kardeşi Mustafa Erdoğan da, bir zamanlar PKK’nin sözcüsü durumundaki Özgür Gündem’in Ankara temsilcisiydi. Geçenlerde yeğeni PKK’dan kaçarak teslim oldu. Türkiye Cumhuriyetine teslim olduğunda ; “PKK yöneticilerinin samimiyetine inanmadığım için kaçtım ve teslim oldum” demiş. Yani adam pişmanlıktan geri gelmemiş. Bir de samimiyetlerine inansaydı. CANNES’A KATILDI Iraklı Kürt yönetmen Hiner Saleemin filmi “Sıfır Kilometre”de başrol oynayan Belçim Bilgin, Cannes Film Festivaline katıldı. Geçen yıl Uluslararası 58. Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye için yarışan “Sıfır Kilometre”nin kamera ve negatifleri ise Yılmaz Erdoğan ile BKM metin yazarı Muhsin Kızılkaya tarafından sağlanmıştı. Belçim Bilgin, film gösterime girdikten sonra verdiği bir röportajda ise, “Ben Türkiye’de yaşayan bir Kürt olarak, böyle bir filmde oynayarak orada yaşananların dünyaya, Türkiye’ye aktarılmasında bir rol oynadıysam bu beni çok mutlu ediyor. Bu filmin hikâyesinin gerçek yaşamdan alınması, orada yaşayan insanların acılarını anlatıyor olması, benim ve ailem için yeterli sebepti. Tabi ki bunun yanında Kürt değerleri ile büyümüş olmam yeterince etkili. Zaten sanatı, temaları evrenselleştiren bir unsur olarak görüyorum” demişti. Belçim Bilgin bir röportajında şunları söyledi: “Şeyh Said benim babamın dedesi, daha doğrusu dedesinin büyük abisi. Anne tarafımdan ise bütün örf ve adetleri ile tam bir aşiret kültürü aldım. Hayal kırıklığı yaşayan insanların hikayelerini dinledim. Hayal kırıklığı yaşayan insanlar derken Kürtleri kastediyorum” demişti. Cannes’da sinemanın ünlü isimleri ile aynı festivalde yer almaktan çok büyük bir mutluluk duyduğunu dile getiren Kürt kızı “Filmimize çok inanıyorum çok güveniyorum. Zaten güvenimiz bizi buraya kadar getirdi. Garip bir duygu, nasıl oldu bilmiyorum ama, daha sinemaya yeni başlamış olsam bile, ben kendimi buralarda görüyordum. Belki de dedemin ruhu şeyhlik falan, bilmiyorum ama gerçekten çok büyük bir inancım vardı” “İlk filmimin bir Kürt filmi olması benim sinema rüyamı gerçekleştirdi diyebilirim.” “Tabii ki bu filmin bir Kürt filmi olması ve KÜRDİSTAN’DA (Nerdeyse bu Kürdistan) çekiliyor olması ailem için ve benim için onur verici bir şey. Bu yüzden beni desteklediler.” “Kimliğimizin etkisinden tabii ki. Ben Türkiye’de yaşayan bir Kürt olarak, böyle bir filmde oynayarak orada yaşanan şeyleri dünyaya, Türkiye’ye aktarılmasında bir rol oynadıysam bu beni çok mutlu ediyor. Bu filmin hikâyesinin gerçek yaşamdan alınması, KÜRDİSTAN’DA (Israrla Kürdistan demeye devam ediyor) yaşayan insanların acılarını anlatıyor olması benim ve ailem için yeterli sebepti. Tabi ki bunun yanında Kürt değerleri ile büyümüş olmam yeterince etkili. Zaten sanatı temaları evrenselleştiren bir unsur olarak görüyorum.” “Kürt değerleri derken neyi kastediyorsunuz? Kürt isyanlarımı?” “Şeyh Said benim babamın dedesi, daha doğrusu dedesinin büyük abisi. Ordan gelen bir misyona (Dikkat! Şeyh Sait’in tek misyonu; Ülkesine ve halkına ihanet etme misyonudur) sahibiz. Anne tarafımdan ise tam olarak yaşayageldikleri, bütün örf ve adetleri ile yaşadıkları tam bir aşiret kültürü aldım. Hayal kırıklığı yaşayan insanların hikâyelerini dinledim. Hayal kırıklığı yaşayan insanlar derken Kürtleri kastediyorum.” “Savaşın acılarını Kürt trajedisini yakından yaşayan bir Kürt annesi olan Selma’yı düşünürken, oynarken neler hissediyordunuz? Selma sizi değiştirdi mi hiç?” “Selma mı beni değiştirdi yoksa KÜRDİSTAN MI beni değiştirdi, Hiner Salem mi beni değiştirdi, yalnızlık mı beni değiştirdi, bir sürü şey bir arada.” “Çekimleri anlatır mısınız biraz bir iki anınız vardır mutlaka?” “Filmin çekimleri boyunca her gün bir başka şey yaşıyorduk. Zaten benim az rolüm olduğu için sabahları arabada geçiriyordum. Üç bine yakın PEŞMERGE (Teröristte peşmerge oldu en sonunda) vardı orda.” Gazete Sayfalarından Başlıklar: Kürtler Cannes’ın gözdesi Kürtler Cannes Film Festivali’nde Hollywooda karşı yarışıyor. Hani olur da bugünlerde sinema ödülü, Nobel falan alırlar ya. Bunlarda aklınızın bir köşesinde bulunsun!
Posted on: Mon, 02 Dec 2013 22:11:51 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015