YOLCU Bugün gene her zamanki gibi göklerde bir başka mutluluk, - TopicsExpress



          

YOLCU Bugün gene her zamanki gibi göklerde bir başka mutluluk, başka sevinç… Yeni bir kardeş daha katılıyor yolculuk kervanına. Gönlünü vermiş, bağlamış Rabbine… İçinde bir his ki mutluluktan uçuyor gibi sanki… Bir davet işitmiş ahir zamanın müjdecisi Mehdi (A.s)’dan. Yıllardır aradığı, Ona, Allah sevgisine, mutluluğa ve kurtuluşa götüren… Kuran ışığında hak bir davet. Hemen işitir işitmez gönlünü Rabbine açmış, Şu biçare kalbinden Rabbine karşı bir dilek dilemiş de, Alelacele koşmuş Mehdi (A.s)’ın sevgi kapısına. Artık kendini Rabbine adamış. İsteği ona dost olmak. Bütün Allah dostları gibi, bir Yunus gibi onun evliyası olmak. Biliyor önünde daha çok uzun bir yolculuk var. Uzun bir yolculuk var Rabbinin cemaline doğru. Öncelikle başarması gereken en büyük hedefi, Ruhunu, veçhini ve nefsini Allah’a teslim edip daimî zikre ulaşmak. …Ve bir an önce başlamak istiyor “Seyr-ü sülûk” adlı yolculuğa, Onun için bugün başka bir gün. Âlemlerin efendisi, Muhammed (A.s)’ın varisi devrin imamı Mehdi (A.s)’a tâbi oluyor. Tıpkı sahabenin Peygamberimiz ahrete göçtükten sonra Hz. Ebû Bekir (Ra), Hz. Ömer (Ra), Hz. Osman (Ra), Hz. Ali (Ra)’a tâbi oldukları gibi. O büyük şanlı sahabe… Onlar da Allah’ın ilahi davetini işitmiş, Allah resulüne tâbi olmuşlardı. Hem de önünde tövbe ederek, o mübarek ellerini öptüler. Çünkü Rabbimizin tecellisi peygamberler sultanının üzerindeydi. Ve her yanında Allah’ın feyz ırmağı akıyordu. Evet. Yeni bir kardeş daha katılıyor mutluluk kervanına. Gönlünün ta derininden bir dilekle, Rabbine firarı göze almış… Artık aklı fikri Rabbine ulaşmakta… Derdinin dermanı ona kavuşmakta. İçinde de bir heyecan ki sanki onu göklere uçurmakta… Artık aradığını ve dertlerine çare olacak dermanını bulmuş bu kapıda. Çünkü gönlü Rabbini arzuluyor. Ruhu ona en kısa sürede koşsun da ulaşsın diye çırpınıyor. Evet o an… Mürşidinin önünde Allah’a ulaşmak üzere tövbe ederek tâbi olmak. Gene bir ayet yaşanıyor, Her şey ayet ayet siniyor insanlığın içine. Melekler inmiş yerlere saf saf o aziz ruhla birlikte… Evet. Hepsi de görev başında. Kervana katılacak bu yolcu için mafiret dileyecekler Etrafı bir koku sarmış ki deme gitsin… Sanki güller saçılıyor … Her yanı asırlardır bekletilmiş sonbahar gülleri… Nasılda seviniyor Mehdi (A.s), melekler… Onlar böyle sevinirken peygamberler sultanı Muhammed (A.s) nasıl da sevinmesin ki… On dört asır önce bir hadisinde ahir zamanda kardeşlerim diye müjdelediği, İkinci ashap bir kardeş daha katılıyor sonsuzluk yolculuğuna İşte o ki, en çok sevinen…en çok sevinen…en çok sevinen! İçini bir heyecan sarmış gene, Nasıl da mutlu ümmetinden! Bir kişi daha katıldı sonsuz saadete diye… Evet. O an mürşidinin önünde gözyaşlarıyla günahların örtülüp sevaba çevrilme anı. Saf saf melekler… O aziz ruh görev başında. Her yanı baş gözlerle görünmeyen bir nur sarmış ki deme gitsin… Her şey çok güzel… İstenilen hak gün. Her şey hak… Her şey hak için… Bir ayet daha sarıyor her yanı. Emir Allah’tan! Artık o zaman ruhun vücuttan ayrılıp Allah’a ulaşmak üzere, “Seyr-ü sülûk” isimli yolculuğa katılma anı. Ruh ayrılıyor bir emirle âcizane bedenden. Sanki ona göre hemen bugün kavuşuverecek Rabbine. Sanki hemen koşuverecek Peygamberine. Öpecek ellerini hürmetle, sevgiyle… Peygamberler sultanı bir sevinç içinde. Açmış kollarını bekliyor, Görüyor trilyonlarca ötelerde. Önüne açılmış pencereden görüyor o kervana katılan yolcuyu… Nasıl da gönlüne giriverdi Alemlerin Efendisinin bu mü’min. Nasıl da giriverdi Peygamberler Efendisinin kalbine bu kardeş. Nasıl da sevindirdi onu bir bilse. Bir bilse Mehdi (A.s)’a tâbi olmakla ona tâbi olduğunu. Nasıl da coşuyor Alemlerin Efendisi. Sanki bir kişinin kurtuluşu ile bütün kâinat kurtuluvermişti onun için. Fakat içinde hâlâ bir burukluk, hüzün… Boynu bükük, gözleri yaşlı hüzünleniyor. Keşke herkes katılsa da bu hak kervanına, Hepimiz kardeş olsak diye. Hani ümmeti kıyamette ondan şefâat bekliyor ya, Hani insanlığın içini Kuran’a ters düşen yanlış bir ümit kaplamış ya! Çünkü o yürüyen Kuran, Çünkü o yaşayan Kuran, Her şeyi en iyi bilen… Ah bir bilse bu insanlık şefâatın bu dünyada olduğunu, Ölümden sonra her şey artık çok geç olduğunu, Ancak tıpkı sahabenin, onun önünde tövbe edip günahlarının sevaba çevrildiği gibi, Ancak Allah’a dost olmak ve bir mürşide tâbi olmak cihetiyle kişiye şefâat edildiğini. Bütün sahabe bunu yerine getirmemiş miydi? Bütün Allah dostları da aynı şekilde bir mürşid kapısında köle olmamış mıydı? Aslında bu kapı Allah’ın, Muhammed (A.s)’ın kapısı değil mi? Açmış ellerine Rabbine Alemlerin Efendisi Makam-ı Mahmud’dan, Ölmeden önce Allah’a ulaşacak bu kardeşe dua ediyor. İçindeki hüzünle yalvarıyor Rabbine. Allah’ım, kıyamete yakın bu devrede kalmasın kimse hidayetten mahrum diye. Merhametli nazarları sürekli varisi Hz. Mehdi (A.s)’da. Tek umudu onda gururlanıyor onunla… Tek istediği herkes kurtuluşa ulaşsın, Kavuşsun ölmeden önce, Allah’a daldırsın kendini… Sahabe gibi sevgi deryasına… Rabbimizin müjdelediği yeni bir asr-ı saadet yaşansın. Kardeşlik, tevhid kaplasın yeryüzünü. Artık zulmün yerini sevgi alsın. Çünkü aşkın sultanı! Çünkü o sevginin can damarı! Çünkü o sevgiyi en iyi bilen sevgili! Nice zamanlar geçti on dört asırdır. Nice zulümlere şahit oldu bu merhametli, mahsun gözleri. Nice gözyaşlarıyla yalvardı Rabbine… Allah’ım onlara yardım et! Allah’ım onlara yardım et! Allah’ım onlara yardım et! Diye secdelerde… Evet. Bir kardeş daha katıldı hak kervanına. O an tövbe anı, Kalbin derinliklerinden gelen bir ses çınlatıyor cihanı… Sözlerin en güzelinin söylendiği an. Tıpkı sahabenin Allah Resulü’nün önünde diz çöküpte söylediği gibi. Lâ ilâhe illallah Muhammeden resûlullâh An günahlardan sıyrılıp özgürlüğe koşma anı. Açılacak yedi kat sema! Onun için gökler onu bekliyor. Rabbi onu bekliyor. Koşuyor ruhu özgürlüğe, yedi kat göklere… Rabbine doğru “Seyr-ü sülûk” adlı yolculuğa… Ey yolcu! Yolun açık olsun! Sevginle öyle yol al ki bastığın topraklar titresin. Kupkuru ağaçlar bir anda yeşersin de, Çiçekler güller açsın da, Her yana misk kokuları dağılsın… Kelebekler uçuşsun gönlünde… Rüzgarlar sevgi şarkıları okusun… Herkes neşelensin, sevinsin. Seni gören, seni bulan sende dirilsin. Ellerin hep öksüzlerin başını okşasın. Onlara şefkatli gözlerle bak. Onlara tebessüm et. Dualar Allah katında makbuldür. Onlara yardım et. Unutma ki Peygamberimiz (S.a.v) öksüzleri çok sever, Onlara hep şefkat ederdi. Bir öksüzü bile sevindirirsen, Melekler bu haberi Peygamberimize götürür de onu sevindirirsin. Peygamberimizin gönlüne girersin. Peygamberimiz (S.a.v) öksüzlük kapısının en büyük önderiydi. Çünkü sen! Çünkü sen onun ümmeti! Kardeşlerim gelecek dediği müjdesisin. Çünkü sen Peygamberimiz (S.a.v)’in on dört asır önce müjdelediği Mehdi (A.s)’a tâbisin!
Posted on: Tue, 06 Aug 2013 18:25:07 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015