(…) Zamanın yıkıcı ve yıpratıcı etkileri Cihan anneye - TopicsExpress



          

(…) Zamanın yıkıcı ve yıpratıcı etkileri Cihan anneye hükmetmeye başlamıştı. Bu durum, sürekli uyumak istemesinde, konuşmalarında, bu konuşmaları anlamada zorluk çekmesinde, davranışlarında, duyuşlarında, bakışlarında ve görüşlerinde açıkça belli oluyordu. Fiziksel görünümü çökkün, sırtı daha da kamburumsu ve direnci azaltmıştı. Zayıflamıştı da. Neredeyse hayatının tamamını geride bıraktığı bedensel yok oluşunun başına gelmişti. Gözleri daha da küçülmüş, yanakları tamamen çökmüştü. Bütün bunlara rağmen net olmayan davranışlarıyla etrafa karşı sadece kendi doğruları doğrultusuyla ilgiliydi. Hızla değişen alışkanlıklarında ve görünümünde her şey ilk bakışta belli oluyordu. Bu durumundan şikâyetçi olmadığı gibi, şikâyet edecek kadar kavrama yeteneği de kalmamıştı. Ya da bunu belli etmiyordu. Yaşının nereye yanaştığını bilmeden sadece yaşıyordu. Yine de kendisine koşullandırdığı sözleri ve tutumundan vazgeçemiyordu. Her şeyden memnunmuş gibi bilen bakışlarıyla, ‘’sevinçliyim. Artık sıra bozulmayacak,’’ diye söyleniyordu. Hafızası bulanıklaşsa da, bazı olayları kısa bir düşünmeden sonra net bir şekilde yine hatırlayabiliyordu. Hareketlerini kontrol edebilmesi yaşıyla örtüşüyordu. Bilinci henüz yaşlanmaya başlamış kimselerinki kadardı. Yıllar sonra pişmanlıklarının üzerine biriktirdiklerini umursamıyordu artık. Belki de bu anı bekliyordu. Belki de istediği ana yaklaşmış ve bundan memnundu. Konuşmadan ve yemeden içmeden sürekli uyumak istiyordu. Unutmazlığı da zayıflamaya başlamıştı. Beklenmedik ziyaretçileri gelince önemsemedi. Dahası, karı koca, ‘’anneanne,’’ diye elini öpünce ne yapacağını bilemedi. Tanıyamadı. Öylesine bakındı. Şaşırdı da. ‘’Sen kimsin?’’ ‘’Anneanne adım Nigar. Bu da eşim Erol. Seni Uzunköprü’ye götürmeye geldik.’’ Cihan anne, Nigar ve Erol adını duyunca öylece kalmıştı. ‘’Yandan mı geliyorsunuz?’’ ‘’Yok, anneanne, Uzunköprü’den geliyoruz.’’ ‘’Uzun köprü mü? Orası neresi?’’ ‘’Bilmiyor musun anneanne memleketin, memleketimiz. Ben Zeynep’in torunuyum. Yani Sibel teyzen büyük anneannem olur. Erol enişten de büyük dedem… Seni zor bulduk. Annemi beş yıl önce kaybettik. Büyük anneannem anneme söylemiş. Annem de sık sık bize söylerdi, gidin, ‘Nurcihan’ı bulun, hayattaysa elini öpün, yalnız bırakmayın, o da büyüğünüz sayılır,’ diye. Hatta ölmeden önce daha sık söylemeye başlamıştı.’’ Cihan anne öylece kalakaldı. Yıllar öncesine gitmeye çalıştı, sürekli kafasındaki geçmişini kurcaladı, ama bu durumu netleştiremedi. Geçmiş günlerini kirli bir tülün ardından hatırlamaya çalışsa da, yine netleştiremedi. Sadece,’’ha, öylemi kızım?’’ deyip, uzun uzun baktı ve suskunlaştı.(…) Son Kış –Roman- S/G
Posted on: Thu, 08 Aug 2013 22:52:59 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015