milletvekili Ruhsar Demirelin konuşması damga vurmuş sosyal - TopicsExpress



          

milletvekili Ruhsar Demirelin konuşması damga vurmuş sosyal medyada çok paylaşılmıştı.MHP Grup Başkanvekili Ruhsar Demirer konuşmasında, günün olağan bir gün olduğunu ve Meclise giren başörtülü vekiller üzerinden tüm kadınlara mobing yapıldığını belirtmişti.Konuşmada en önemli başlık AKPye verdiği haklı tepkiydi: 2008de MHPnin verdiği teklifi reddedenler, 2011de tekrar görmezden gelenler ve bugün aynısını yapanlar, hala özgürlük yok diyorlarsa vicdanlarına bir baksınlar. Başörtüsü konusunda AKPnin bugüne değin neden çözüm teklifleri reddettiğini soran vekilin konuşmasından sonra konuyu ayrıntılı ele alalım dedik.Zira vekilin dediği gibi bu konunun öncelikli olmadığını düşünüyor,vatandaşın bu konuda aydınlanırsa hayati mevzulara daha fazla eğileceğini ümit ediyoruz. MHPnin başörtüsü önergesi kabul edilmedi başlığı ile sunulan haberlerden biri ile başlayalım. En yakın tarihte 30 mart 2012 de Meclis Genel Kurulunda, 4+4+4 teklifinin görüşüldüğü oturumda MHP grubu 2 ayrı önerge ile yeni maddeler ihdas edilmesini istemişti. İlk önergede Hiç kimse başının örtülü olması sebebiyle yüksek öğrenim hakkından mahrum bırakılamaz ve bu yönde uygulama ve düzenleme yapılamaz hükmü önerilirken, ikincisinde Erciyes Üniversitesinin adının Alparslan Türkeş Üniversitesi olarak değiştirilmesi idi. Ancak komisyonun salt çoğunluğu sağlayamadığı gerekçesiyle önergeler reddedilerek yeni madde ihdası yapılamadı. Oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum dedi.AKP Eğitim Komisyonu üyeleri mecliste olduğu halde komisyon sıralarına oturmayıp başörtüsüne çoğunluk yoktur dedi.Tablet ihalesine kalkan eller başörtüsüne kalkmadı.Oktay Vural da, Bravo, nerede imzanın namusu, yürek olacak diyerek tepki göstermişti. Başörtüsü ‘yasağının’ temelini teşkil ettiği söylenen kararların kaynağı, Anayasa Mahkemesi’nce 1989 ve 1991’de alınmıştı.Sorunun çözümüne dair siyasi tartışmalar hep olsa da bu yönelik adım atmayı CHP tehlikeli sayıyor AKP sürekli erteliyordu.Yine başbakan Erdoğan 14 ocak 2008de İspanya gezisi sırasında Siyasi simge olarak türban takmak suç mu? gibi gezisiyle ve gündemle ilgisi olmayan talihsiz bir açıklama yaparak başörtüsü hakkında ne denli hassas olduğunu gösterdi.AKPli üst düzey bir yetkili söz söylenmiş oldu. açıklamasını yaparak kendilerinin dahi beklemediği bu sözün arkasında durmuştu(!).Çünkü bu söz üzerine Dr. Devlet Bahçeli başörtüsünü sorunun çözümüne davet etti iktidarı.Yani başbakanın başörtülü vatandaşlara şöyle bir göz kırpıp, çözüme yanaşmayacağı sorunu Bahçeli çözelim deyince olan oldu yorumları yapıldı.Erdoğan 16 Ocakta havalimanında Sorunun çözümü için Anayasayı beklemeye gerek yok,mutabık olduğumuz bir cümleyle çözeriz. sözleri ile siyasi adım atmak zorunda olduğunu gösteriyordu.Bunun üzerine Dr. Devlet Bahçeli 17 Ocakta yazılı açıklama yaparak Anayasanın 10. maddesinin 4. fıkrasının değiştirilmesini önerdi. Dr. Devlet Bahçeli bu öneriyi aslında 13 Aralık 2007 perşembe günü basının Ankara temsilcileriyle buluştuğu toplantıda yapmıştı.Yani başbakanın ara sıra hatırlayıp birkaç gurur okşayıcı ve ümit verici çıkışlarıyla çözüm için hiç de niyetli olmadığını gösterdiği zamanlardı.Başörtüsünün serbest bırakılması konusunda MHPnin tavrının ne olduğu sorusuna toplumun kolektif ihtiyaçlarının karşılanmasının devletin asil görevi olduğunu cevabını veren Bahçeli devletten hizmet alan apartman sakinleri örneğini vermişti: Siz devlet olarak apartmandakilerin adalet ve sağlık ihtiyaçlarını karşılıyorsunuz;ancak apartmanın baş örtülü kızının üniversiteye gitmesine hayır diyorsunuz.Böyle şey olmaz! Sonra da Anayasanın 10. maddesine işaret ederek türban, tesettür, başörtüsü siyasi simge, irticai unsur diyerek Türkiye’de türbanlı-türbansız, laik-anti laik çatışmasıyla boğulmaması gerektiğini söylemişti. AKP ise bu sorunu daha çok ‘Yeni Anayasa’ çalışmaları kapsamında çözmek istediğini söylüyordu. Erdoğan’ın İspanyadaki hesapsız çıkışı, Bahçeli’nin destek açıklamasıyla bu çözüm erkene alınmış oldu.Çalışmalar neticesinde iktidarın düzenlemeleri gözden geçirildi ve MHP, 13. maddede değişiklik önergesini reddetti. Erdoğan da uzlaşmanın sağlandığı 10. ve 42. maddede yola devam edilmesi talimatını verdi. Başörtüsünün çözümü için düğmeye basıldığı günlerde yaşanan ilginç telefon diyalogları da oldukça çarpıcıdır. Örneğin MHP’nin başörtüsü ile ilgili yazılı açıklama yaptığı saatlerde AKPli grup başkanvekillerinin telefonları çalıyordu. Karşıdaki MHP üst düzey ekibinin sesi heyecanlı ve netti: “Yahu yazılı açıklama yaptık başörtüsüyle ilgili, bir an önce cevap versenize!” Hazırlanan tekliflerin tartışıldığı 24 Ocak Perşembe günü Başbakan Erdoğan’ın TBMM’deki makam odasında gerçekleşen AKP-MHP zirvesinde de ilginç diyaloglar yaşandı. AKP’den Cemil Çiçek, Sadullah Ergin, Bekir Bozdağ, Burhan Kuzu ile MHP’den Cihan Paçacı, Faruk Bal, Oktay Vural ve Deniz Bölükbaşı 2 saat süren toplantı sonunda 10. ve 42. maddede değişiklik yapılması konusunda mutabık kalındığını açıklandı.Bu düzenlemeler esnasında MHP 10. madde görüşmelerinde doğrudan başörtüsü ifadesinin yazılmasını istemiş AKP ısrarla bundan kaçmıştı.MHP doğrudan üniversitelerde başörtüsü yasağı kalkmalıdır ifadesinin yer alması isteği ile iktidardan daha cesur ve samimi olduğunu göstermişti.AKP yine kaçmıştı. Başörtüsünü bir tehlike değil de Türk vatandaşının inancının bir gereği ve özgür seçimi olarak gören MHPnin çözüm odaklı olduğu seçmeninin gözünden kaçmadı.Defalarca bu sorunun çözümü için iktidar davet edildi.En ufak bir adımda ise destek oluncağı hep belirtildi.Lakin her seçim döneminde vaat edilen çözüm AKPnin bahaneleriyle hep ertelendi.Peki bu sorunun çözümü neden bugüne bırakıldı?2002den bugüne sarkması neden? Bildiğiniz gibi 30 Eylülde sözde demokratikleşme paketi açıklandı.İçerisinde akıl almaz maddeler vardı.Andımızın kalkması,kürtçe eğitim,yer isimlerinin değişmesi,klavyelerin değişmesi,roman konutları,manastır düzenlemeleri,siyasi parti üyeliği ve oy verenin seçilme yolunun açılması...Maddeler açıklandığı günden sonra siyasilerce,akademisyenlerce ve araştırmacı yazarlar tarafınan teker teker ele alındı ve sonuçları tartışıldı.Mutabık kalınan nokta bu maddelerin Türkiyenin bölünmesi için AKP tarafından atılan zemine birkaç kat çıkmak demek oluyordu.AKP yine zor zamanlara sakladığı silahı;baş örtüsünü de pakete almasaydı tepkilerin yoğunluğundan korkabilirdi.Fakat başbakan paketi açıklarken durun,hepinizi kandıracak şeyleri de düşündük der gibi rahattı.Bölücü olan tüm diğer maddelerin baş örtüsü müjdesiyle resmen üzeri örtüldü. Bunu ancak şu durum açıklar: Çarşamba günü Siirtin Aydınlar ilçesinin adı Tillo olarak değiştirildi.TBMM Genel Kurulunda Bir Üniversite Adı ile Bir İlçe Adının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi kabul edilerek, yasalaştı.Ve Nevşehir Ünivertisitesinin adı Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi oldu.Lakin paketteki hiçbir değişikliğin görüşülmesi ve yasalaşması meclise baş örtüsü ile giren vekiller kadar çok konuşulmadı. Bugün gelinen noktada meclise başörtülü giren vekillere AKP büyüklüğü etiketiyle bakılıyor. Bu şekilde yansıtılan durum MHP seçmenine ve çözüm için uğraşan MHP yetkililerine karşı büyük bir ayıptır. AKP yine siyasi ahlaktan uzak davranmış, BDP ile bölücü olan çizgisini sözde baş örtüsü hassasiyeti ile farklılaştırmıştır. CHP kendi içerisinde başörtüsü olayını çözememiş farklı çıkışlar yaparak AKPnin ekmeğine yağ sürmekle meşguldür.Halbuki daha birkaç hafta öncesinde Ankara Çankaya belediye başkanı CHPli Bülent Tanık baş örtülü seçmenle fotograf çektirmiş biz uzak değiliz diyerek gönderme yapmıştı.Seçim yatırımı olduğunu düşünmeden yorumladık tabi. Mecliste CHPli erkek vekillerin bayan vekillere sözleri gündemi meşgul ederken seviyesiz ve üslubu bozuk bu saçma konuşmalar halkı doğru ve nitelikli haberlerle değil bu çeşit gündem saptırma hareketleri ile meşgul ediyor.Yazık ki siyasi rantı düşünmek vatandaş gerçeğinin üzerine gitmeye engel teşkil ediyor. SonKale Kaynak : sonkale.org
Posted on: Fri, 01 Nov 2013 17:28:33 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015