srail, BM’nin hangi kararına uydu ki,biz Kıbrıs’ta - TopicsExpress



          

srail, BM’nin hangi kararına uydu ki,biz Kıbrıs’ta uyalım! 23 Temmuz 2013 Salı 04:55 Hemen şunu söyleyeyim. Milli Selamet Partisi, Kıbrıs Barış Harekatının fiilen başlamasında en önemli tarihi rolü oynamıştır. Share on facebookShare on twitterShare on emailShare on printMore Sharing Services1 Tarihi röportajın 2. bölümü Ahmet YAVUZ Msp’nin Tarihi Rolü Bir yerde MSP’nin harekatın yapılmasındaki ağırlığını bir defa daha tekrar eder misiniz? Hemen şunu söyleyeyim. Milli Selamet Partisi, Kıbrıs Barış Harekatının fiilen başlamasında en önemli tarihi rolü oynamıştır. Çünkü Ecevit, Londra’dan döndükten sonra biz Başbakanlık’ta Kuvvet Komutanları ile kendisini bekliyorduk. O havaalanından Oğuzhan Asiltürk Bey ve Hasan Esat Işık Bey ile beraber döndüler, geldiler. O’nu uğurladığımız zaman kendilerine yani Kuvvet Komutanları’na “Yükleyin askerleri, bindirin, toplayın. Harekat bir nevi fiilen başlasın” dedik. Onlar da bunu yaptılar. Ecevit geldiği zaman gemiler yüklenmişti. Ve artık ertesi gün sabahleyin limandan ayrılacakları noktadaydık. Şimdi bir daha eski hükümetlerin durumuna düşmemek için kumandanlarla Ecevit’i bu işe ikna edelim. Bundan dolayıdır ki hep beraber artık dönüş olmayacağını savunalım diye bir hazırlık yaptık. Geldi kendisi Londra’daki görüşmelerini anlattı. Biz de Türkiye’de neler yapıldı onu anlattık. Ve sonunda da dedik ki, işte şu anda gemiler yüklenmiştir. Ok yaydan çıkmıştır. Bunun dönüşü yoktur. Eğer dönülecek olursa bak işte askerler burada “Bir daha bu harekatı yapamayız” diyorlar dedik. Birden bire telaşlandı. Bunu belki arzu ediyordu ama böyle bir karar verilmiş olması onu o anda telaşlandırdı. “Ben karadeniz çocuğuyum, bir kayıkla bile kıbrıs’a çıkarım!” Tereddütler var mıydı yani? O anda başlatmakta tereddüdü vardı. Ama baktı ki bu iş başlamış. Kendisini buna hazırladı ve o şekilde meseleyi düşünmeye çalıştı. Sayın Ecevit, Kuvvet Komutanları’na, “Harekata gidersek muhabereyi yürütecek gücümüz var mıdır, yok mudur?” diye tekrar sualler sorduğu zaman Deniz Kuvvetleri Komutanımız Oramiral Kemal Kayacan “Ben Karedeniz çocuğuyum. Bir kayıkla bile gider oraya çıkarım” dedi. Onun bu sözü çok memnuniyet verici, güven verici bir söz oldu. Diğer komutanlar da başta Semih Sancar Paşa olmak üzere “Bunun yürütülmesi lazımdır” noktasında ısrarla durunca o halde Bakanlar Kurulunu toplayalım orada konuşalım dedik. Asker ve msp’den ecevit’e harekat emrivakisi! Sayın Ecevit, Londra dönüşü bir nevi bir emrivaki ile karşılaştı. O yüklemelerin planların yapılmış olacağını tahmin etmiyordu. Ve böyle bir durumla karşılaştı. Bakanlar Kurulu’nu topladık. Şimdi Bakanlar Kurulu’nda bu sefer Halk Partili bir takım bakanlar baktılar ki bu iş çok ciddileşmiş bunun üzerine kırk dereden su getirmeye başladılar. “İşte üzerimize şu da gelir, bu da gelir, bütün dünyaya karşı harp açıyorsunuz, nasıl olur? Bunun önü var, sonu var..” diye saatlerce konuşmalar yaptık. Ama konuşmalar esnasında kendilerini tekrar tekrar ikna ettik. Diyanet’ten Gemide Kıbrıs Askerine Dua “Bakınız bu harekatı yapmaya mecburuz. Bu yılların birikimidir. Ve yapacaksak şimdi yapmaya mecburuz” diye bunları tekrar tekrar izah edilince o gece o harekatın yapılmasına Bakanlar Kurulu olarak karar verdik. İşte Bakanlar Kurulu kararı böyle alınmıştır. Karar alındıktan sonra yine tarihi bir olaydır. Hatta arkadaşlarımızdan birisi Halk Partili bir Bakana “Bak tarihi bir karar aldık. Şimdi de işte bugün Cuma günü gelmiştir. Hep beraber gelin Cuma namazını Kocatepe Camii’nde kılalım. Kimseye bir şey hissettirmeyiz ama Cenabı Hakk’tan zafer nasip etmesi için dua ederiz” dedi. Ama ertesi gün Kocatepe’ye sadece MSP’li Bakanlar geldi. Halk Partili Bakanlar ya başka camiye gittiler ya da gelmeyi uygun görmediler. Bir teklifimiz daha oldu: Şimdi Diyanet İşleri Başkanımız gitsin, sabahleyin gemiler harekat edecek. Bir an evvel haber verelim ve gemiler hareket etmeden bir dua yapsın dedik. O zaman Devlet Bakanı Arif Emre Bey Diyanet İşleri Başkanı’nı buldu. Mersin’e gidip bu duayı yaptırdı. Diyanet İşleri Başkanı gemiler sahilden ayrılmadan önce gitmiş orada dua yapmıştır. Liderler Tereddütlüydü, Baykal Şahit Liderler toplantısında kim ne dedi? Tabi bu çok önemli bir konudur. Liderler toplantısında yaşadıklarımızın şu kadarının bilinmesinde fayda görüyorum. Bir kısım liderlerimiz, bu harekatın yapılmasını arzu ediyorlardı ama kendilerini bizim istediğimiz kararlılıkta görmüyorduk. Hepsi tereddütler izhar ediyordu. Belki isimlerini açıklamak doğru olmaz ama Deniz Baykal Bey de müzakerede beraberdi. Ana Muhalefet Lideri (Süleyman Demirel) ne dedi mesela? Efendim şimdi tabi macera olur diyorlar şimdi bunlar. Onların şeyi bu. Bir tanesi de “Amerika’dan yazılı muvafakat almadan bu harekata kalkışmayın” diyecek kadar tekliflerde bulunmuştur. Bunları yaşadık. Ama biz içimizden bendeniz harekatı başlatmış idim. O hüsnü niyetle dinliyorduk siyasi parti liderlerimizi. Konuşmalardaki amacımız, gerçekten teklifleri nedir görelim ve bunları böyle bir harekata hazırlayalım şeklinde idi. Bunları hep müdahaleye çekmeye çalışıyorduk. Onlar da hep tereddüt gösteriyorlardı. Bize ihtiyatlı olun sakın haa diye tavsiyelerde bulunuyorlardı. Bm Ve Sisko, Ateşkes Dedi, Biz Bakanlar Kurulu’ndan Ateş Çıkardık Harekat başladı, ateşkesi nasıl karşıladınız? Kıbrıs Barış Harekatı emrini verdiğimiz zaman Allah’a şükürler olsun bizim askeri kuvvetlerimiz beş günlük noktaya üç günde ulaştılar. Şimdi tabii efendim bu olayın çok önemli kısmı da budur. Harekatın başladığı ve o gün daha hemen akşamleyin Sisco(ABD Dışişleri Bakan (Kissenger) Yardımcısı), harekat başlarken hemen doğruca havaalanına koşup Atina’ya gitmişti. Orada bir muhatap bulamamış akşamüzeri tekrar Türkiye’ye dönmüş gelmişti. Dönünce tabii Ecevit ile görüşmüştü. O gün de Birleşmiş Milletler karar almış saat 5’te ateşkes olacak diye. Şimdi Sisko da o karara dayanarak ve Amerikan emirlerini bildirerek bir ara da “Ateşi kesin, olduğunuz yerde durun, daha ileriye gitmeyin” diyerek Ecevit’i sıkıştırmış. Biz orada yoktuk onlar konuştuklarında ama Ecevit bunun üzerine Bakanlar Kurulu’nu topladı. Biz geldik Birleşmiş Milletler’in bu kararı üzerine asıl o zaman biz başlattık ateşi Bakanlar Kurulu’nun içinde. “Nasıl olur? Biz daha Ada’da yerleşmiş değiliz?” Gelen haberler o kadar tereddütlüydü ki. Ve o gece Yunan alayının bir mukabil taarruza geçtiği haberi geldi bize. Acaba topyekün denize mi dökülüyoruz diye tereddüt geçirdik. Bize gelen haberlere göre bu şartlar altında yani Ada’ya kesin olarak yerleşmemiz belli olmayan bir noktada “Ateşi kesin sizi denize döksünler!” demek mümkün müdür? Askerin durumunu bizzat askerlerimizden dinleyelim Harekatın seyri ile ilgili biz hararetle kati bir karar aldık. Nedir o kararımız? Önce G-5 hattına kadar geleceğiz. Yani büyük bir harekat ilk önce yapılacak sonra ikinci kısım devam edecek idi. Şu anda biz G-5 hattına geleceğiz diye karar almadık mı? Bu karar daha önce niçin alındı? Şimdi bu gün gelmişsiniz -beş gün bu harekat devam edecek – ateşkes: “Efendim Birleşmiş Milletler karar aldı!” “Birleşmiş Milletler’in aldığı hangi karara bu İsrail bugüne kadar uydu. Yani karar alınıyor biz uyacağız başkası uymayacak. Böylesine önemli bir hayati meselede bu kararlar gözetilmez. Mutlaka yerine gelecek dedik ve Ecevit’i ikna ettik. Ecevit hatta MSP kanadına “Teşekkür ederim. Bizi bir yanılgıdan kurtardılar” dediler ve bir gazetedeki açıklamalarında bu olayı tekrar ettiler. Fakat ateşkes işi bununla bitmedi. Sabahleyin tekrar Bakanlar Kurulu toplandı bu haberler üzerine. Sabahki Bakanlar Kurulu’nda Halk Partili Bakanların bir kısmı susuyor fakat diğer bir kısmı görmek gerekir, MSP olarak bizim üzerimize nasıl geliyorlar. Diyorlar ki; “Gördünüz mü bakın şimdi. Taşucu’ndaki telsizimiz çalışmıyor. Eee işte şimdi gördünüz mü; füzeler tükeniyor.” Biz o zaman kendilerine dedik ki, “Sizin verdiğiniz bilgilere inanmıyoruz. Askerin durumunu bizzat askerlerimizden dinleyelim.” Bunun üzerine o zaman Plan ve Prensipler Dairesi Başkanı olan Necdet Uruğ Paşa, diğer bir general ile beraber Bakanlar Kurulu’na geldiler. Bakanlar Kurulu’nda, durum nedir? Yani büyük bir harekat yapılmış, bize malumat verdiler. Biz buradayız, onlar burada, sonra kendilerine sualler sorduk. Dedik ki, arkadaşlarımız Şevket Kazan Bey diğer Halk Partili bakanların söylediği sözleri bir şey söyledi.Taşucu’ndaki telsizimiz bozulmuş doğru mu? diye. “Hayır kim söyledi bunu?” diye yanıtladı. “Füzelerimiz tükeniyormuş doğru mu?” diye sorunca, “Bunun gibi 5 tane harekatı yapacak füzemiz var” dendi. Bu esnada ismini açıklamayı uygun görmediğim bir bakan, askerlere politik sual soruyorsunuz? Ben bu toplantıda bulunamam dedi. Biraz önce bu haberleri getiren bakan arkadaşımız içeride oturamadı, dışarıya çıktı. Fakat bu hiç bir şeyi değiştirmedi. “G-5 hattı, ordumuza zayiat verdirir” Müzakere devam etti ve bu müzakerenin sonunda bendeniz sadece bu ateşkes için değil, bilahare mutlaka harekat sonuna kadar gitmesi gerektiğini istediğim ve inandığım için o müzakerede en son askerlere şu suali sordum: Dedim ki; “Şu bulunduğunuz yerde veya G-5’te bizim kendimizi savunmamız mümkün mü?” O zaman askerlerin verdiği cevap şu oldu: “Biz oraya götürdüğümüz birlikleri yerleştirmek isteseydik bu bahçe kadarlık yere zaten yerleştiremeyiz. Burada durmak mümkün değildir. Kaldı ki bir muhaberedeyiz. Böyle yoğun bir yerleşme halinde yoğun bir bombardımana maruz kalacak olursak çok büyük zayiat veririz. Askeri bakımdan buralarda durmak hiç mümkün değil.” Peki teşekkür ederiz dedik. Ondan sonra bizim işimiz kolaylaştı ve o gün ikinci defa Pazar sabahı ateşkesi önledik. Ve Ecevit gitti Sisko’ya hedeflere ulaşıncaya kadar yapılacak bir şey yoktur dedi. Ancak iş gene de bitmedi.
Posted on: Tue, 23 Jul 2013 06:46:18 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015