* Şimdi düğüm noktası şudur: İşbirlikçi Kürde mi özgür - TopicsExpress



          

* Şimdi düğüm noktası şudur: İşbirlikçi Kürde mi özgür Kürde dayalı statü oluşturulacak. Savaşın PKK üzerinde yoğunlaşmasının nedeni budur. Sistem ve yerli dayanakları, PKK şahsında özgür Kürdü tehlikeli görüyor. * Onun için işte Rojava Devrimi’nin ezmek için bütün güçler birleşiyor. Bu Ortadoğu’nun kaderini tayin edecek. Düğüm orada çözümlenecek. İşte Rojava halkı bütün Kürtlerin/halklarının/insanlığın onuru için direniyor. * KDP-Irak, Irak-Türkiye, KDP-Türkiye, KDP-İran, İran-Türkiye, ABD-KDP-YNK-GORAN görüşmelerinin esas konusu Rojava Devrimi’dir. Bölgesel trafiğin arkasında İran vardır. Bu trafiği İran yönetiyor. İran bu siyasette ustadır.” OĞUZ ENDER BİRİNCİ/BEHDİNAN KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, bölgesel ve küresel güçlerin Rojava Devrimi’ni boğarak kendilerine uygun bir düzen oluşturmalarına izin vermeyeceklerini söyledi. Bayık, “Anti-Kürt bölgesel diplomasi trafiğinin başında İran devleti var” dedi. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı ile söyleşinin bugünkü bölümünde Rojava ve Kürtler ekseninde Suriye’nin durumu ve diplomasi trafiği ile KCK’nin pozisyonuna ilişkin soruların yanıtları var. İran’da rejim idamlar gerçekleştirdi. Rojava’da Til Koçer sınır kapısını YPG ele geçirdi. Irak Dışişleri Bakanı Zebari Türkiye’ye gitti. İran Türkiye diplomasisi hız kazandı. KDP, Salih Muslim’e kapıyı kapattı. Bugünlerde bunun gibi bir çok gelişme oluyor. Diplomasi trafiği yoğunlaştı. Neler oluyor, bu olan bitenlerin manası ne? Şimdi dikkat edilirse 1. ve 2. Dünya savaşları sonucunda Ortadoğu’daki statü Kürtlerin parçalanması inkarı ve imhası üzerinde oluşturuldu. Ortadoğu dünyanın belkemiğidir. Bütün ilklerin geliştiği yerdir. Bugünkü dünyanın kökleri temelleri Ortadoğu’dadır. Bugünkü dünya Ortadoğu üzerinden gelişmiş, şekillenmiş ve günümüze varmıştır. Ortadoğu her dönemde önemlidir. Hiçbir dönemde öneminden hiçbir şey kaybetmemiştir. Günümüze kadar dünya çapında hegomanya kurmak isteyen güçler mutlaka Ortadoğu’yu ele geçirmek istemiştir. Ortadoğu’yu ele geçirmek demek dünyayı ele geçirmek demektir. Herşeyi kendisiyle başlatmak demektir. Ortadoğu’da egemen olamayan dünyada hegomonyasını kuramaz. Tarihi iyi incelersek bunu çok net görebiliriz. 1. ve 2. Dünya savaşlarının amaçları nedir? Kapitalist modernitenin dünya hakimiyeti peşinde koşmasıdır. Bu savaşlar bunun için yapılmıştır. Pazarları, halkları ele geçirmek işte sömürü kaynaklarını daha da güçlendirmek. İstikrar kavgası, pazar kavgası, çıkar kavgası dolayısıyla. Ortadoğu üzerinde bu kavga yürütülmüştür. Bunun sonucunda bir statü oluşturulmuştur. Bu statüye dayandırılarak sistem yürütülmüştür. 1. ve 2. Dünya savaşlarında Kürtlere bu statüde yer vermeme, dışında tutma, parçalama, inkar-imhaya tabi tutma söz konusu olmuştur. Statü dolayısıyla da uluslararası sistem bunun üzerine oturtulmuştur. Şimdi ise bir 3. Dünya savaşı yaşanıyor Ortadoğu’da. Belki başkaları böyle adlandırmıyor ama biz böyle adlandırıyoruz. Bu bir dünya savaşıdır. Bu savaşla Ortadoğu’da yeniden bir statü oluşturulmak isteniyor. Dünya kapitalist modernist sistemi bu yaratılacak statü üzerinden yürütülmek isteniyor. Nasıl ki 1. ve 2 . Dünya savaşlarında Kürtler stratejik bir önem ifade ediyorduysa 3. Dünya savaşı döneminde de Kürtler stratejik bir güçtür. Onu ifade ediyor. Ama 3. Dünya savaşındaki koşullarla 1. ve 2. Dünya savaşındaki koşullar Kürtler açısından çok farklı. Savaşın yöntemleri de aynı değil… Bütün yönleriyle değişik. Kürtler bütün parçalarda mücadele yürütüyor. Bilinçlenmiş, örgütlenmiş, Önderlikleri var, stratejileri var, buna uygun taktikleri var. Ve artık Kürtler 1. ve 2. Dünya savaşlarındaki statülerini yaşamayacaklarını mücadeleleriyle açıkça ortaya koydular. Artık Ortadoğu’da yeni statü Kürtlersiz oluşamaz. Kürtlere dayanılarak statü oluşturulacaktır. PKK yürüttüğü mücadele ile Kürtleri Ortadoğu’nun en önemli gücü haline getirmiştir. Belirleyici gücü durumuna getirmiştir. Artık PKK’siz, Kürtlersiz Ortadoğu’da siyaset yapılamaz, yeni statüler oluşturulamaz. Bu artık herkesin bildiği, gördüğü yer yer itiraf ettiği bir gerçektir. Şimdi burada şunu da önemle vurgulamak istiyorum. Herkesin dikkatini şu noktaya çekmek istiyorum. 3. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Önder Apo’ya, PKK’ye ve Kürt halkına karşı uluslararası komplo gerçekleştirildi. ‘Sayın Öcalan’a yaklaşım savaş veya barış sebebidir’ politikanız bu analizden kalkarak mı söyleniyor? Elbette. İşte bu kurulu dengeleri altüst ettiği; istedikleri gibi bir müdahaleyi tehlikeye soktuğu; bu müdahalenin dayanacağı en önemli ayak da Kürt işbirlikçiliği olduğu; Kürt işbirlikçiliği de bu gelişmeler karşısında daraltıldığı ve tehlikeye sokulduğu için, dolayısıyla kapitalist modernitenin Ortadoğu’ya müdahalesi giderek tehlikeye giriyordu. Bu gelişmenin önlenmesi gerekiyordu. Onun için uluslararası komplo geliştirildi. Ve dikkat edilirse ardından bu savaş Ortadoğu çapında geliştirildi ve en son Suriye’de tamamlanmak isteniyor. Suriye bunun son halkası. Suriye’de ortaya çıkacak sonuçlara göre Ortadoğu yeniden düzenlenecektir. Fakat bu savaş Suriye’de bir türlü sonuçlandırılamıyor. Neden? Çünkü Suriye’de yaşanan diğer ülkelerde yaşananlara benzemiyor. Çünkü Kürtler Suriye’de belirleyici güç konumundalar da ondan. Savaş Suriye’ye geldi. Suriye’de Halep-Şam’da devam etti. Ve şimdi Rojava’da savaş sürüyor. Savaş uluslararası komployla başlatıldı ve şimdi gerçek zemininde yürütülüyor. Kürdistan üzerinde savaş yürütülüyor. 1. ve 2. Dünya savaşları da Kürdistan üzerinde yürütüldü. Statü Kürtlerin parçalanması inkar ve imhası üzerinden oluşturuldu dünya sistemi bunun üzerine oturtuldu. Şimdi ise yeni statü artık Kürtlersiz oluşamaz. Artık parçalanmaya inkar imhaya dayalı bir statü oluşamaz. Kürtlere dayalı bir statü oluşturmak zorunda. Statü Ortadoğu’da buna dayandırılacak dünya sistemi bunun üzerine oturtulacak. Şimdi burada şu soruyu sorun; Hangi Kürtle bu statü oluşturulacak. Sorun burada, düğüm noktası budur. İşbirlikçi Kürde dayanılarak mı statü oluşturulacak özgür Kürde dayalı mı statü oluşturulacak. Şimdi bu herkesin kaderini belirleyecek. Eğer işbirlikçi Kürde dayalı bir statü oluşturulursa bunun Ortadoğu açısından insanlık açısından yol açacağı sonuçlar farklı olacaktır. Özgür Kürde dayalı bir statü oluşturulursa bunun Ortadoğu ve uluslararası yol açacağı sonuçlar da farklı olacaktır. Şimdi savaşın Kürtler üzerinde PKK üzerinde yoğunlaşmasının nedeni budur. Önder Apo’ya karşı uluslararası bir komplonun yürütülmesi bu komplo bir çok kez yenilgiye uğratılmasına rağmen yeniden yeniden sürdürülmesindeki ısrarın altında yatan gerçek de budur. Çünkü PKK giderek Ortadoğu’da ağırlığını hissettiren bir hareket haline geldi, inisiyatifi eline alan bir hareket haline geldi. Kendisine yönelik bütün komploları boşa çıkardı. Bir çok siyaseti işlemez kıldı. Ve Kürtleri Ortadoğu’nun en belirleyici gücü haline getirdi. Onun için artık PKK’siz Kürtlersiz bir statü oluşamaz. İşte kapitalist modernist sistem onun Ortadoğu’daki işbirlikçi dayanakları bunu kendilerine tehlikeli görüyor ve bu tehlikenin önüne geçmeye çalışıyorlar. Onun için işte Rojava Devrimi karşısında bütün güçler birleşiyor. Onun için orayı ezmek istiyorlar. Bu işte Suriye’nin kaderini tayin edecek. Bu Ortadoğu’nun kaderini tayin edecek. Düğüm orada çözümlenecek. Şimdi Rojava’daki Kürt Özgürlük Hareketi, aslında Cephetül El Nusra işte Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) akımı hariç herkes için temel bir güvence haline gelmiştir. Diğer İslami kesimler için de herkes için de bu böyle. Suriye devleti için bir güvencedir. Suriye muhalefeti için bir güvencedir. Bütün muhalif güçler için. Yine Kürtler için bir güvencedir. Amerikası, Rusyası herkes için bir güvencedir. Çünkü orada devlet var, Cephetül El Nusra ve IŞİD hareketi var, bir de Kürtler var. Diğer muhalif güçler çok etkisizdir. Muhalefete egemen olan El Nusra ile IŞİD hareketidir. Bunlar tümüyle Suriye muhalefeti denilen muhalefete egemendir. Kürtler hariç. O oluşturulan çatı örgütlerini falan da esasen bunlar yönetiyor öyle mi? Hepsi hepsi. Hepsi bunlara aittir. Birçok sahte örgütler de kurmuşlar. Cephetül El Nusra Suriyeli kişilerden oluşuyor daha çok. IŞİD denen örgüt ise Suriye dışındakilerden oluşuyor. Bu bir nevi bölgesel bir güçtür. Ve uluslararası radikal İslamcı denilen çete dediğimiz güçler burada yer alıyor. El Nusra’da ise Suriyeli radikal İslamcı çeteler yer alıyor. IŞİD örgütü mensuplarının çoğu Iraklıdır. Irak zindanlarından kaçan veya kaçırılan 2 bin kişi onun belkemiğidir. Bir de Çeçenler bunun bel kemiğidir. Bu hareketin yönetimi de İstanbul’da Türkler tarafından oluşturulmuştur. İkisi Çeçen’dir biri Iraklı’dır. Türk Hükümeti/istihbaratı bunları İstanbul’da bir araya getirerek, örgütleyerek bu hareketi yaratmıştır. Bu hareketi yönlendiren bu hareketi savaştıran Türkiye’nin kendisidir. Türkiye devletinin oradaki uzantısı El Nusra’dan ziyade öbürü diyorsunuz. Öbürüdür. Esasen savaşı yürüten diğeri zaten. El Nusra onun bir kolu gibidir. Ve küçüktür. Ama birliktedirler. Ama esas yöneten diğeridir. Onları da İstanbul’da Türkiye örgütledi. Şimdi Türkiye bu harekete her türlü desteği veriyor. Uluslararası bütün ülkelerden adamlar topluyor İstanbul’a getiriyor. Otellerde barındırıyor. Daha sonra arabalarla Hatay, Antep, Urfa yörelerine getiriyor. Buralarda askeri kamplar var. Türk devletinin kurduğu kamplardır. Buralarda bunlar askeri olarak eğitiliyor, donatılıyor ve oradan Suriye’ye gönderiliyor. Yine Fethullah Gülen ekibi cemaati Hüda Par denen örgüt bunları evlerde örgütlüyor eğitiyor sonra askeri kamplarda bunlar eğitim görüyor gönderiliyor. Türkiye umudunu Rojava’daki devrimin boğulmasına bağladı. Rojava halkı herşeyi göze alan bir halktır. Adeta küllerinden kendini yaratıyor. Ekonomik, askeri, siyasi, diplomatik kuşatma altında büyük bir direniş sergiliyor. Ve bu halk sadece kendisi için direnmiyor. Bütün Kürtlerin onuru için direniyor. Bütün Ortadoğu halklarının ve insanlığın onuru için direniyor. Bence oradaki direnişi insan çeşitli dönemlerde yaşanan örneklere benzetebilir. Örneğin 17 Ekim devriminde yaşanan duruma benzetebilir bir yönüyle. Yine nasıl ki 2. Dünya Savaşı’nda Stalingrad kuşatması oldu. İşte Sovyetler orada direndi ve orada Hitler faşizmine esas büyük darbeyi vurdu, yenilgiyi tattırdı. Rojava’da da benzer bir durum yaşanıyor. Büyük bir kuşatma saldırı altında direniş yürütüyor. Onun için görkemlidir. Onun için insanlık onurunu temsil eden bir direniştir. Bunun herkesçe böyle görülmesi gerekiyor. Doğru olan budur. Evet. Bu gelişmeler karşısında İran’ın durumunu sormuştum… Şimdi İran’daki idamlar aslında tesadüf değil. Dikkat edilirse, PJAK’a yönelik idamlar oluyor. Yine işte Irak Dışişleri Bakanı Türkiye’ye gidiyor. Uzun bir süredir ilişkileri gergindi birden ısınmaya başladı. Yine İran’ın yeni yönetiminin Dışişleri Bakanı ilk yurtdışı gezisini Türkiye’ye yaptı. Yine KDP ile Irak görüşmeleri başladı. İşte Irak-Türkiye, İran-Türkiye, KDP-Irak, KDP-Türkiye, KDP-İran, yine İran-Türkiye, ABD-KDP-YNK-GORAN görüşmeleri... Çok yoğun bir görüşme trafiği yaşandığına tanık oluyoruz. Şimdi bu görüşmelerin elbetteki bir çok nedeni var. Bir nedeni Kürt sorunudur. Bunun içinde de işte Kürt Özgürlük Hareketi’dir. Bir nedeni de Güney seçimleri oldu, burada ortaya çıkan bir istikrarsızlık var, bunun yarattığı tehlike var. Bunu gidermeye yönelik çabalardır. Bir yönüyle Suriye’deki durumdur. Bu trafik bütün bu sorunları çözmeyi amaçlıyor. Türkiye-İran yakınlaşması var. Eğer İran bu süreçte bu idamları yaptıysa bunun Kürdistan’daki gelişmelerle Suriye’deki gelişmelerle yine bağı var. Bu idamlarla İran, Türkiye’ye mesaj veriyor. Çünkü hareketimizin açıklamaları oldu Türkiye’deki sürece ilişkin. Sürecin çöktüğüne dair. Müzakerelerin gelişmediğine dair. ‘Eğer müzakereler gelişmezse bu süreç bitmiştir’ biçimde açıklamalar yaptık. İran bunu değerlendirmeye çalışıyor. Bu idamlarla Türkiye’yi yeniden hareketin üzerine sürmeyi amaçlıyor. Çatışmaların savaşın gelişmesini amaçlıyor. Çünkü savaşın PKK ile Türkiye arasında gelişmesinden İran yararlanır. Dolayısıyla Türkiye’yi daha çok yanına çekebilir. Türkiye’nin Amerika’yla İsrail benzeri güçlerle kendisine karşı durmasının önünü alabilir. Türkiye ile daha iyi ilişkiler geliştirebilir. İdamları yapmasının bir nedeni budur. Diğer bir nedeni Kürtlere yönelik eskiden ortak hareket ediyorlardı. Bu parçalandı. Bunu yeniden sağlamanın yolları aranıyor. Çünkü Kürtler hele hele PKK, giderek Ortadoğu’nun en belirleyici gücü haline geldi. Bunu kendileri açısından tehlikeli görüyorlar. Bu tehlikeye karşı yeniden aralarındaki diğer sorunları bir tarafa iterek Kürt meselesinde PKK meselesinde biraraya gelmeyi deniyorlar. Bunun çabalarını yürütüyorlar. Şimdi Suriye’de Rojava’da çatışamalar yoğunlaştı. İşte Rojava Kürtleri Til Koçer kapısını ele geçirdi. Dengeler değişmeye başladı. Çünkü Til Koçer’in ele geçirilmesi orada Kürt hareketini daha da güçlü hale getirdi. Daha belirleyici hale getirdi Suriye sorununun çözümünde. Oradaki devrime öncülük eden hareketi işte Türkiye, KDP, ABD benzeri güçler Cenevre’ye sokmamaya çalışıyor. İşte Til Koçer bu açıdan çok önemli. Bu karşı çabalara darbe vuruyor. Dengeleri yine biraz değiştiriyor. Onun için bu gelişmelerin önü alınmak isteniyor. KDP büyük bir ambargo uyguluyordu. Til Koçer’in işte ele geçirilmesiyle bu ambargo boşa çıkabilir. Çünkü orada kapı açılabilir. Bu kapının açılmamasının çabasını yürütmek istiyorlar. İşte Irak’la görüşmelerinin bir nedeni de budur. Rojava Suriye’nin yeni şekillenmesinde daha da önemli bir güç haline gelebilir. Bu tabi bir çok gücün hesaplarını altüst eder. Onun için bunun önüne geçmek istiyorlar. Bu kadar görüşmenin yoğunlaşması işte bundan ötürüdür. Bütün bu trafiğin arkasında da İran vardır. Bu trafiği İran yönetiyor. İran bu siyasette ustadır. *Yarın: Kürt Ulusal Kongresi neden toplanamıyor?
Posted on: Fri, 08 Nov 2013 11:10:44 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015