21.09.2013 Tarihli 6.Yazım Tatilin Ardından-1 Sayın - TopicsExpress



          

21.09.2013 Tarihli 6.Yazım Tatilin Ardından-1 Sayın Büyüklerim ve Sevgili Gençler, Uzun bir aradan sonra hepinize merhaba demek istiyorum ve yaz tatilini de faydalı bir şekilde geçirdiğinizi umuyorum. Bu süreçte bazı gözlemler yaptım ve bunları da siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Öncelikle yaz boyunca yaptığım okumalardan kısa çıkarımlara değinirsek; başlangıçta toplum bilim ağırlıklı başlayan süreçte farklı bakış açıları kazanmak bu işe başlamaya karar veren çoğu kişiye mükemmel bir tat vereceğinin garantisini verebilirim. Şöyle ki fikirlerini sunan bilim insanlarına karşı tepki, yine kendi meslektaşlarından geliyor ve bunlar tarihsel bir sürecin akışkanlığı içinde devam ediyor. Toplumda insanlığın var oluşundan tarıma geçişine kadar olan dönemi saymazsak sınıfsal çatışmanın olmadığı bir zaman olmamıştır. Örneğin Roma’da aristokrat yani üst sınıf olan patriciler ile halktan plebler arasındaki mücadeleden tutun da Yakın Çağ Avrupa’sındaki proleterya ve burjuvazi arasındaki mücadeleye kadar hep bir karşıtlık süre gelmiştir fakat böyle bir durum, süreç anlamında bakarsak günümüze doğru, Selçuklu’dan itibaren Osmanlı Devleti’nde meydana gelmemiştir çünkü Hindistan’daki gibi yerleşmiş bir kast sistemi yoktur ve sınıflar arası geçiş esnek ve dönem Avrupa’sına göre daha kolaydır çünkü görünürde belirgin olan iki sınıf vardır: Bunlardan biri yöneten yani Askeri sınıftır bu gruba kalemiye dediğimiz okumuş kesimi ve bürokratları da alabiliriz diğer yanda da reaya dediğimiz bir tebaa vardır. En başlarda kişinin yetenek ve bilgisine göre işleyen bu sistem, ilerleyen zamanlarda zafiyet geçirmesi sonucu çökmeye yakın bir vaziyet almıştır. Önemli bir nokta da: Bu yapıya sadece ekonomik anlamda bakılabilir mi? Evet, eğer insanı temel alacaksak tabi ki de yalnız ona bakamayız çünkü her ne kadar günümüzdeki her türlü savaşın temelinde ekonomi vardır desek de ve bu, çok insancıl bir bakış değildir fakat insanı temel aldığımızdan onun yaşadığı toplumla birlikte kültürünün de getirdiği bir siyasal yapısı ve çevresiyle ilişkisi vardır. Bu taraftan baktığımızda yine sonuç alamayız çünkü sosyal bilim, naçizane kanaatimce, bir ağacın dalında uzmanlık değil; ağacın tamamını kapsayabilmektir. Elbette, her şeyi bilemeyiz ama bir küpe sadece bir yüzünden bakmak mı daha iyidir yoksa diğer beş yüzüyle bütün bir şekilde bakmak mı? Bugün bu birliği ve bağlantıyı kuramadığımızdan bilgilerimiz kopuk ya da yerine göre yanlış olabiliyor. Dünyada bir de ülkelerin sınıflandırması yapılıyor ki sormayın! Bunu kimlerin neye göre, kime göre yaptığı malum fakat kimsenin de Tazmanya’yı sırf Avustralya’nın bir parçası diye orayı Birinci Dünya Ülkesi yapıp, ondan daha “güçlü” durumda olan ülkeleri Üçüncü Dünya Ülkesi yapmaya hakkı yoktur. Bu durum da dünyamızın geçmişten beri gelen şekillendiği büyük tarihi olaylarla süregelmiştir. Örneğin, Napolyon Savaşları sonucunda toplanan Viyana Kongresi ya da ilk dünya savaşı sonrasında toplanan Paris Barış Konferansı silsilesi önemli olaylardır. 2.Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmış ve Soğuk Savaş Dönemi’nde kullanılmıştır. Araya bir parantez açmak gerekirse; yeni eğitim-öğretim yılında da bütün değerli öğretmenlerimize ve öğrenci arkadaşlarımıza sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yıl geçirmelerini diliyorum. =) Tatilin ilerleyen sürecinde kültürel ve siyasal anlamdaki küçük gözlemlerim, belki de toplumda oluşan zıtlıklara tahammülsüzlüğü ve dinleyemeyip, diyalog kuramama alışkanlığımızın nedenlerini ve çözümsüzlüğe olan oluşan inancı da açıklayacağını ümit ediyorum. O yüzden de yapabileceğimize olan güvenle katılmıyor olsak bile dinlemeliyiz. Alman Edebiyatı’nın önemli bir temsilcisi olan Wolfgang von Goethe’nin şu sözünü bu aralar kulağımıza küpe etmeliyiz: “Konuşmak bir ihtiyaç ise, dinlemek bir sanattır.” Saygı ve seygilerimle. Küçüktarihadamı
Posted on: Fri, 20 Sep 2013 21:31:18 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015