BAFRA 21.BÖLÜM - TopicsExpress



          

BAFRA 21.BÖLÜM 1917 BAFRA Sabah kaymakam, büyük ailelere ve küçük aileleri de birleş- tirerek ev verileceğini açıkladı. Fidan kadının eşi de seferberliğe gitmiş, kendisinden bir daha haber alamamıştı. Ama ümidini de yitirmemişti.Kızı Menşure ile oğlu Şevketin elinden tutup Gülsüm- ün yanına geldi. -Gülsüm ne olur seninle birlikte kalalım.Birbirimize destek ol- ur, dertleşiriz. Kimseye söyleyemediklerimi sana söylerim.Ne olur he de. -Fidan abla güzel olur. Çok sevinirim. Ailemle konuşup seni bulurum. -Gülsüm senden haber bekleyeceğim. -Öyleyse anlaştık. Gülsüm şadırvan da elini yüzünü yıkadı,avludan dışarı çıktı.Dışarı- da Nisan meltemi esiyordu, meydandaki çınar ağaçları yeşermeye başlamıştı. Hükümet Konağı önüne geldi. Konak iki katlı, altı bod- rumdu. Merdivenler insanlarla tıka basa doluydu. “Bu kalabalıkta ailemi nasıl bulacağım “ , diye söylendi. Göz ucuyla kalabalıkta ailesini aradı. Sırtlarını merdivenin beton korkuluklarına yaslayıp yere oturan ana ve kardeşini gördü. Güçlükle yanlarına yaklaştı ve; -Ana sana bir şey söyleyeceğim. -Kızım ne deyivereceksen de. Çok yorgunum. Gece gözlerimi uyku tutmadı. -Bana izin verirsen Fidan ablamla kalmak istiyorum. Size çok yük oldum. Sizin derdiniz zaten size yetiyor. -O nasıl söz şimdi kızım?Tövbe!Tövbe!Ne demek yük olmak? Bir daha duymayacağım. -Ana bütün evler aynı sokaktaymış. -Tamam..tamam. Bu kadar ısrar ettiğine göre kalabilirsin. -Haydi oğlum Nuri gidelim. Fidan çocuklarıyla çeşmenin başında oturuyordu. -Gülsüm kız! Gel hele, ne oldu? -Tamamdır abla. Gidelim de isimlerimizi yazdıralım. -Gidelim kız. Meydanın ortasında ve kıyılarında büyük çınar ağaçları, Tayyar Paşa camisi, kenarında tek odalı sığıntı gibi Jandarma Bölük Kom- utanlığı, hemen yanında Hükümet Konağı.Meydan da iki katlı han- lar ve kubbeli hamam vardı. Caddeler geniş, bakımlı ve gösterişli konaklar Bafra’nın zengin olduğunu gösteriyordu. Görevliler önlerinde ancak üç dört yüz metre yürüdüler. Başların- dakiler, isimlerini okuduklarına evlerini gösterdi.Evler tehcire gön-derilen Rumlara aitti. -Gülsüm kız! Bu ev bizim mi ? Saray bu be! -He ya fidan abla, sakın yanlışlık olmasın? -Kız bu konak. Aman Allah’ım gözlerime inanamıyorum. Beni çimdikle. Altı bodrum, iki katlı, pencereleri demirli,çıkma katı beton blok,ça- tısı kiremit,saçakları ağaç oyma motifli. İçeriye sokak kapısından girildiği gibi,bahçedeki çıkartma taş merdivenle de giriliyordu.Gir- işte ahşap tavanlı geniş bir salon vardı. Salonun sokağa bakan atlas perdeli üç penceresi önünde yastık ve işlemeli yaygılarla döşenmiş bir sedirdi bulunuyordu.Salonun ortasında yuvarlak ahşap bir masa duruyordu. Salonun bahçe girişinde kiler ve yanında mutfak vardı. Kilerde bakır kaplar, toprak testiler,çömlekler, balta, küpler ve san- dıklar bulunuyordu.Üst katta misafir odası, kadife koltuk, atlas per- de, aynalı komodin, bakır mangal ve sehpalarla döşenmişti. Bahçe- sinde bir su sarnıcı,incir,elma, vişne, nar ağaçları vardı.Henüz daha eve yeni girmişlerdi ki dış kapının bakır tokmağı “ tak..tak..tak “, diye çaldı. -Menşure kapıya bak kızım. -Bakıyorum ana. Gıcırtıyla kapı açıldı. -Kimmiş? -İzzet ağabey geldi. İzzet döşeme tahtalarını gıcırdatarak içeri girdi. -Benim abla. Nerede yeğenim? Öküz arabasındaki kap kaçaklarını, yatak yorgan, kilimlerini getir- mişti. -Abla Reji (Tekel), evlerde tütün demetlettiriyormuş. Kayma- kam ve diğer ileri gelenler kadınların çalışmalarını istedi.Bu kötü günlerde rızkınızı çıkarırsınız, kimseye muhtaç olmaz- sınız, hiç yoktan iyidir dediler. Büyüklerimiz de “doğru söy- lersiniz “ dediler. Abla çalışırsınız değil mi? -Tabii çalışırız İzzet. Çalışırız değil mi Fidan abla? -Evet..evet. Çalışırız. -Öyleyse isminizi yazdıracağım. Yarın gelir sizi çalışacağınız eve götürürüm. Tamam anlaştık mı? -Anlaştık. -Haydi Allahaısmarladık. -Güle güle.. -Kapınızı sıkıca kilitleyin. Nuri aslanım dayından bir isteğin var mı? Elleri cebinde boynunu büktü, başını iki yana salladı ve ; -Cık, dedi. Akşama doğru Cemiyeti İslamiye-yi Hayriye üyeleri evleri ziyaret ederek, yiyecek, giyecekler dağıttılar. Evin içi eşya ile doluydu.Hiç bir şeylerini almadan evden çıkmışlar. Demek ki aceleleri varmış tıpkı kendileri gibi. Onlarda ellerinde taşıyabilecekleri yükü almış, diğerlerini almadan evden çıkmışlardı.Duvarda oymalı dolap, yata- ğın bitişiğinde çekmeceli komedi….Ayna..Yün yorganlar, halılar, kap kaçaklar, elbiseler evdeydi. Dolapta küflenmiş ekmek, bulaşık tabakları…..Yer döşeklerini serdiler, yabancılık çektikleri yeni ev- lerinde birbirlerine sokularak uyumaya çalıştılar. Gülsüm Nuri’yi kolları arasına aldı, göğsüne bağrına bastırarak yatağa uzandı.Göz- leri yarı açık yarı kapalı uyudu.Sabaha doğru müezzinin sesiyle uy- andı. Tövbe istiğfar ederek yatağın içinden doğruldu. Abdest aldı. İki rekat namazı çabucak kıldı. Çocuklarında ayağa kalkmasıyla, odanın sedirinde serili olan yün yatakları, yorganları toplayıp, yük- lüklere kaldırdılar.Ocakta pişirdikleri sıcak mısır çorbasını yer sof- rasında patıl ekmeğiyle yediler. Fidan kadın ; -Kız Gülsüm sende bir hal var bugün. Yaşlandın desem yaşlı değilsin. Bunadım desem bunamadın. -Ne oldu ki abla? -Ne olacak, akşamdan beri seni takip ediyorum, sofraya bir ka- şık fazla koyuyorsun. Bu dalgınlığın sebebi ne?Yoksa bir mi- safir mi bekliyorsun? Nuri hemen güldü ve lafa karıştı ; -Fidan ana ben biliyom. -Bak hele, söyle kuzum sen ne biliyorsun? -Babam için koyuyor. -Kızım vallahi sen delisin. Hala ümidini kesmedin mi? -Göreceksin gelecek. -Kızım, bir haberini alsan neyse, derim ki bekle. -Ama Fidan ana geceleyin gördük. -Ne gördünüz? Nuri evin çıkmasına doğru koştu, cama yaslanarak gökyüzünü gös- terdi. -Fidan ana oradaydı. -Abla! Geceleri gökyüzünde binlerce yıldız ışıl ışıl parlar. Şu muazzam gök kubbeye gece bir bak. Mustafa’yla yıldızlı gec- elerde sık sık bakardık. Biliyorum gelecek.Yıldızlar yaşadığı- nı söyler bana her gece. -Allah sana akıl fikir versin. Yıllar oldu. Çok da haksız sayıl- mazsın aslında. Ümitsiz insan yaşar mı? Şimdi seni çok daha iyi anlıyorum. -Çok şükür sonunda anlayabildin. Hazırlandılar, İzzet’in gelmesini beklediler.Kapının tokmağı gürül- tüyle çaldı. -Hazırsanız gidelim. -Haydi -Nuri aslanım nasılsın? Ya sen Şevket? -İyiyim. -Menşure kızım sen büyüksün, kardeşlerine göz kulak ol. -Kapıyı arkadan kilitleyin, kimseye açmayın. İzzet dayın gelip sizi anama götürecek. -Tamam. İki katlı yumurta sarısı boyalı, gösterişli evlerin arasından çevrele- rini dikkatlice süzerek biraz daha büyük evin önünde durdular.Ka- dınlar gruplar halinde eve giriyorlardı. Eve yaklaştıklarında ağır tü- tün kokusu burunlarını yaktı. İzzet kapıda bekleyen bekçiye elinde Belediye Başkanı Dursun Bey’in yazdığı kağıdı uzattı.Bekçi kağıdı açtı ve okudu.“Biraz bekleyin” dedi ve içeri girdi.Bir müddet sonra kapıda göründü. -Gülsüm..Fidan siz misiniz? -Evet. -Beni takip edin. -Abla kolay gelsin. Sonradan isminin Nermin olduğunu öğrendikleri oldukça kilolu bir kadın, neler yapmaları,nelere dikkat etmeleri gerektiğini güler yüz- le anlattı. -Abla kolaymış. -He ya şu kötü kokusu da olmasa. Olsun alışırız. ……………………. On gün sonra köyün büyükleri; Molla Salih, Selimin Çavuş,Osman Ağa, Müsün,Koca İmamın oğlu Mehmet,Osman Çavuş, İdir,Abbas Çavuş, Bafra Kaymakamı Garabet Efendi’nin yanına gittiler.Gara- bet Efendi çok sıcak karşıladı.Koltuğuna yaslandı, ellerini masanın üzerine koydu. -Hoş geldiniz Kasnakçılılar. -Hoş bulduk. -Ayakta kalmayın, şöyle oturun. Yeni evlerinize alıştınız mı? -Vallahi ne yalan söyleyelim, alışamadık. Biz topraksız yapa- mayacağız herhalde. Bizim reçberlikten başka elimizden bir şey gelmez. Bize köy verin. Burada paslandık. Köyün büyükleri yalvardı, rica etti ve sonunda ; -Anlaşıldı. Bir köy isteyeceğinizi biliyordum. Çok sıkıntı çek- tiniz. Size yardımcı olacağım. Şu yakın köyleri gezin. Beğen- diğiniz bir yer bulursanız haber verin. Köyler zaten hep boş. -Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Bir gün sonra ekip oluşturdular,akşama kadar Sürmeli, Ledros,Çır- Iklar, Pekseller, Lengerli köylerini dolaştılar. Peksellerde karar kıl- dılar. Güvenlik bakımından şehre yakın oluşu, iki dere arasında yüksekçe, ormanı bol, toprağının verimli oluşu bu kararı almaların- da etkili oldu. Tekrar Kaymakam Bey’in kapısını çaldılar, durumu anlattılar. “Bir değerlendirme yapıp size haber vereceğim “ ,dedi. Bir hafta sonra Kaymakamlıktan müjdeli haber geldi. Yeni köyleri Peksellerdi.
Posted on: Sat, 14 Sep 2013 20:03:06 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015