BENİM İÇİN ÖL! 58.BÖLÜM Dudaklarını şöyle bi - TopicsExpress



          

BENİM İÇİN ÖL! 58.BÖLÜM Dudaklarını şöyle bi yalayıp Muratın dudaklarına değdirdi Zeynep. Yumuşak bir şekilde öpüp geri çekilirken gözlerini Muratın gözlerine dikti. İlkim senin kızın Murat. O, ikimizin parçası. Murat daha ilk cümleyi kavrayamamanın şaşkınlığını atlatamamışken ikinci itiraf cümlesiyle en büyük şoku yaşadı. Kollarının dermanı kesildiğinden kucağında tutamadı Zeynep’i ve ellerini yavaşca Zeynep’in bacaklarından çekip onu yere indirdi. Kahretsin kulakları yanlış mı duymuştu? A..anlamadım? Sen ne dedin? dedi kaşlarını çatıp Zeynep’e bakarak. Zeynep yutkunarak bakarken Murata hala duvara yaslanmış şekilde duruyodu. İlkim bizim kızımız. Seninle benim. İşte şimdi emin olmuştu Murat. Kaşlarını kaldırıp hızla çattı. Sonra tek kaşını kaldırıp gözlerini kıstı. Napıcağınıda bilmiyodu tıpkı ne diceğini bilmediği gibi. B..benim kızım mı? Diyebildi sadece yere doğru bakarken. Hı hı. dedi Zeynep’te başını aşsağı yukarı sallayarak. O an hızla kaldırdı başını Murat. İlkim benim kızım yani? -Benim çocuğum o. -Benden bir parça. diye peş peşe sıraladı soruları Murat. Ama cevap almaktan çok bunlar az sonra kopucak kıyametin alametleri gibiydi. Sert ve kuru... Evet dedim ya Murat. diyip duvardan ayrılıp Murata doğru bi adım attı Zeynep. Peki sen bunu bunca zaman benden nasıl sakladın?! -Dahası bunu benden ne hakla saklarsın?! -Sen beni kızımdan nasıl ayırırsın Zeynep?! Nasıl?! dedi Murat bağırarak. Öyle bi bağırarak Nasıl dedi ki soğuk duvarlarda yankılandıı sesi. M..Murat ben.. Ne sen ya ne sen?! Kendini mi savuncaksın bide? Savunulacak bir yerin var mı Zeynep söylesene! diye yine bağırırken Murat, Zeynep mahçuplukla yere eğmişti başını. Sen.. sen.. bunu bana nasıl yaparsın Zeynep? dedi Murat titreyen sesiyle. -Benden bunu nasıl saklarsın? -Ben burda hergün acı içinde kıvranırken sen böyle bişeyi nasıl saklarsın Zeynep? -Hadi beni düşünmedin. İlkimide mi düşünmedin. Bunca zaman babasız olmasına nasıl müsade ettin he? Murat çatallaşmıs sesi ve yaşlanmış yeşil gözleriyle konuşurken Zeynep yere eğdiği başını hiç kaldırmadı. Oda ağlıyodu usul usul. Murat haklıydı. B..ben özür dilerim Murat. Çok üzgünüm. Üzgünsün öyle mi?! -Üzgün olman neyi değiştirir Zeynep?! diye bağırdı Murat yine. Zeynep korka korka başını kaldırıp yaşlı gözleriyle ona baktı. Üzgün olman geçmişi geri getirir mi Zeynep? -K..kızımın doğduğu anı, ilk adımını, ilk baba yada anne demesinin sevincini, ilk yaş gününü geri getirir mi? -Bana baba değilde Murat abi demesini değiştirir mi Zeynep? derken yere doğru çöküp sırtını soğuk duvara yasladı Murat. Artık tutamamıştı göz yaşlarını. Giden günlerine kaçırdığı o güzel anlara ağlıyodu şimdi. Yavaşca Muratın yanına gelip dizlerini yere dayayarak yanına çöktü Zeynep. Göz yaşlarını şöyle bi silerken ne diceğini toparlamaya çalışıyodu. M..Murat bak- diyip burnunu çekti. -Ben sana çok büyük haksızlık yaptım biliyorum. Ne söylesen haklısın ama o zaman.. yani senin beni terkettiğin zaman ben söyliyemedim sana hamile olduğumu. Susmak zorunda kaldım çünkü sen kendine farklı bir yol çizmiştin. Ben o yüzden sustum. Zeynep içini çeke çeke söylerken bunları Murat yüzüne dahi bakmamıştı. Eğer hamile olduğunu bilseydim tek gecelik hata bedeli sandığım çocuğu sahiplenmektense aşık olduğum kadınla çocuğumuzu büyütmeyi tercih ederdim. Bunu sende gayet iyi biliyosun Zeynep. O yüzden bana hiç bahaneler üretme. Sen sırf gurur yüzünden sakladın benden! diyip öfkeli ve yaşlı gözlerini Zeynep’e çevirdi Murat. İnkar edemiyosun bak. dedi başını aşsağı yukarı sallarken. Ben seni aldattım diye benden çocuğumu saklayarak intikam aldın değil mi? -Ama bak ben seni aldatmadım. Peki sen nasıl düzelticeksin bu durumu? İlkim sana hesap sormuycak mı? Belki banada kızıcak. Bunca zaman onu merak etmediğimi sanıcak. diyerek başını arkasındaki duvara yasladı. Gözlerini kapayıp dudaklarını yalarken Zeynep’in hıçkırıklarını duyuyodu. Bir hiç uğruna maffettik hayatımızı. Bir hiç uğruna geçmişimizide geleceğimizide yok ettin Zeynep. Yok ettin.. diyip hızla kalktı yerden ve kapıya doğru yürüdü. Murat yine kaçıcak mısın benden? Dedi Zeynep titreyen sesiyle. Murat kapının kilidini açıp hiç Zeynep’e bakmadan bişey demeden hızla çıktı lavabodan. Öfkeliydi Zeynep’e. Kırgındı... kızgındı... * Özür dilerim kızım. Senden, babandan çaldığım günler için çok özür dilerim. Diye fısıldadı Zeynep göz yaşlarıyla birlikte uyuyan minik kızının saçlarını okşarken. Kalbi sızım sızım sızlarken vicdanı resmen kıvrandırıyodu Zeynep’i. Eğer hamile olduğunu bilseydim tek gecelik hata bedeli sandığım çocuğa sahip çıkmaktansa aşık olduğum kadınla çocuğumuzu büyütmeyi tercih ederdim. -Sen sırf gurur yüzünden sakladın benden. -Kızımın doğduğu ilk anı ilk adımını ilk yaş gününü geri getirir mi Zeynep? -Belkide bana kızıcak bunca zaman onu merak etmedim sanıcak. -Bir hiç uğruna geçmişimizide geleceğimizide yok ettin Zeynep. Yok ettin. Minik kızını izlerken Muratın bu akşam dediği her kelimede kulağında çınlıyodu Zeynep’in. Haklılık payı çoktu Muratın evet ama o zamanlar için Zeynep’inda başka çaresi yoktu. Hayır hayır o gururundan saklamamıştı İlkimi. Eğer söyleseydi Murat gitmicekti. Peki bu gururuna yedirememe olmuyo muydu? Basbayada oluyodu. Ah Zeynep çok acı çekiyodu! Gerçekten de bir hiç uğruna onca acı çekmişlerdi,onca zaman ayrı kalmışlardı,birbirlerinden mahrum olmuşlardı. Bir hiç uğruna en güzel zamanları uçup gitmişti. Yazık olmuştu... Sinirle dudaklarını yalayıp kalktı yataktan. Son kez minik kızına bakıp yavasca çıktı odasından. Ne uyumak istiyodu ne bişey yapmak. Öyle çaresizdiki Zeynep öyle pişman öyle yorgun... Hiç bişey yapmak istemiyodu bu yüzden. Duvardan tutuna tutuna aşsağı inip oturma odasına girdi. Abajürlerin ve dışardan içeri yayılan ışıkların etkisi hakimdi. Ne karanlık ne aydınlık. Tıpki kendi hayatını yansıtıyodu. Tavandan yere kadar uzanan ve bahçedeki havuzu gören cama doğru yürürken sehpanın üzerindeki resme gitti gözleri. Muratla onun resmiydi... İkisininde üzerinde düz siyah tişört vardı. Zeynep kollarını iki yana açmış Murata doğru eğilmiş gülerken Murat’ta ona gülerek bakıyodu. Bu şekilde ölümsüzleşen resme baktıkça gözleri doldu. Derin bi iç çekip önüne dönüp camın önüne geldi. Başıyla omzunu cama yaslayıp dışarı bakmaya başladı Zeynep. Canı yanıyodu fazlasıyla... * Bitane daha! dedi Murat boş rakı şisesini içerdeki yaşlı adama doğru sallarken. Adam başını sallayınca önüne dönüp yüzüne çarpan soğuk rüzgarla gözlerini kapadı. Seni bu kadar dertlendiren kadın kim evlat? lafıyla gözlerini açıp karşısındaki eskimiş tahta sandalyeye oturan yılların yaşlandırdığı adama baktı Murat. Beni dertlendirseydi keşke sadece. dedi kollarını göğsünde birleştirirken. Ne yaptı ki seni bu kadar üzcek evlat? diye sorunca yaşlı adam Murat bakışlarını hızla adama çevirdi. Sonra tekrar ucu gözükmeyen yola doğru baktı. Benden geçmişimi çaldı Salih baba. Kızımla geçirceğim zamanımızı çaldı. O beni benden aldı... diye fısıldadı son cümleyi kendi kendine Murat. Hayli zorlanıyodu konuşmakta. Başını kaldırıp gökyüzünde ona göz kırpan yıldızlara bakınca yaşlı adamda yalnız bırakması gerektiğini anlayıp kalktı masadan. Murat yaşlı adamın arkasından baktı bi süre. Sonra önündeki içki bardağını dikti kafasına. Ilık ılık esen rüzgarla gözlerini tekrar kapadı. İlkim bizim kızımız. Seninle benim. Ben hala seni seviyorum Murat. Çok seviyorum. Sakinleşmek istiyodu Murat. Bu öfkesi dinsin içinde yanan ateş sönsün istiyodu. Eskisi gibi olmak istiyodu. Harcanmış zamanları olmasın istiyodu. Aslında Murat sadece bunları dilemekle yetiniyodu... Ne kadar sakinleşti bu ev. Efkar diz boyu belli. Ne kadar hercai olsada gönlüm. Bu aralar biraz kederli. Ne kadar sakinleşti bu ev. Efkar diz boyu belli. Ne kadar hercai olsada gönlüm. Bu aralar biraz kederli. Uyandığımda bakan yok yüzüme. Sanki güzelmişim gibi. Mânâsız, zevksiz kin bilir. Beni düşünüp başkalarıyla. Unutma hem sen hem ben. Daha yalnızız daha durgun. Sanma ikimizden biri. Daha güçlü daha olgun. Çoktan küstürdük hatıraları. Kırıldık, tam ortadan. Şimdi acaba hangimiz? Biraz daha yorgun? Uyandığımda bakan yok yüzüme. Sanki güzelmişim gibi... Mânâsız, zevksiz kin bilir. Beni düşünüp başkalarıyla. Unutma hem sen hem ben. Daha yalnızız daha durgun. Sanma ikimizden biri. Daha güçlü daha olgun. Çoktan küstürdük hatıraları. Kırıldık,tam ortadan. Şimdi acaba hangimiz? Biraz daha yorgun? * Arabanın içinden Zeynep’le, İlkimin gidişini izledi Murat. El ele çıkmışlardı bahçeden. Minik kızı hevesle bişeyler anlatıyodu annesine. Zeynep’in yüzünden,solgunluğundan halini anladı Murat. Ama İlkim’in karşısına çıkıcak cesareti bulamadı kendinde. O yüzden sadece uzaktan arabanın içinden bakmakla yetindi. Kızıyla sevdiği kadının gidişini izledi... Kahretsin! Diyerek direksiyona vurdu elini. Sonra hızla çalıştırdı arabayı. Şirkete gitmek en iyisiydi. Sert bir ifadeyle girdi şirketten içeri Murat. Yaşadıklarıda o kadar serttiki mizacını yumuşatmak mümkün değildi. Zeynep hanım odasında mı? dedi kapıdaki sekretere. Hayır efendim.Henüz gelmediler. Tamam. diyip hızla kendi odasına girdi. Sahi Zeynep’e niye gitmişti? Ona kızgındı hala. Görmek konuşmak istemiyodu. Niye gitti oda bilmiyodu. Tek istediği ikisinden bir parça olan kızına doya doya sarılabilmek kaybettikleri zamanı telafi etmekti. Elinde çevirdiği kalemi hızla masaya fırlatıp ayağa kalktı. Şirkette durmakta bunaltmıştı onu. Çıkıp biraz hava almak istiyodu. Odasından çıkıp asansöre doğru yürüdü. Asansörün kapısı açılınca etrafta gezen gözlerini asansöre doğru çevirdi. Çantasını kapatan Zeynep’te başını yukarı kaldırınca en az Murat kadar afallamıştı. Murat bende senin yanına geliyodum. diyerek asansörden çıktı Zeynep. Muratsa hiç umursamamıştı. Ellerini pantolonunun cebine sokarak asansöre bindi. Yine hiç konuşmamıştı Zeynep’le. İneceği katın düğmesine basınca Zeynep’te hızla geri bindi asansöre. Sana dedim duymuyomusun beni Murat? dedi Zeynep kaşlarını çatarak. Murat sadece yere bakıyodu. Zeynep’in yüzüne bile bakmaması genç kadını çok üzüyodu. Böyle mi cezalandırcaksın beni Murat?Yüzüme bakmayarak mı?Beni yok sayarak mı? Senin beni cezalandırma yöntemin yanında benden.. kızımdan çaldığın günler yanında bu ceza bir hiç! dedi Murat öfkeli bakışlarla Zeynep’e bakarak. Sonrada durup kapısı açılan asansörden indi hızla. Arkasında bıraktığı yıkılmış insanı, umursamadan çıkıp gitti şirketten. Özür dilerim Murat.. Çok özür dilerim... * Aynee!Seyn niye geydin? İlkim arabanın arka koltuğuna oturmuş annesine bakarken merakla Zeynep minik kızının yüzüne dahi bakamıyodu. Emniyet kemerini hızla bağlayıp arabanın arka kapısını kapattı ve şoför koltuğuna geçti. Ayne(anne)soyuma(soruma) cevap veymedin (vermedin) ama. Seninle bişeyler yapmak istedim bitanem. Ondan erken geldim. dedi Zeynep göz yaşlarını hızla silip aynadan arka koltuğa bakarak. Oleey! diye el çırpınca İlkim Zeynep burukca gülümsedi. Acaba İlkim daha kendisini isticekmiydi? * Doydun mu annecim? diyerek İlkimin minik ağzını sildi peçeteyle Zeynep. İlkim başını sallayınca peçeteyi katlayıp kenara koydu hemen. Derin derin bakışlarla etrafa merakla bakan kızına bakarken bu konuşmayı nasıl yapıcağınıda düşünmeye başlamıştı. Ama yapmakta zorundaydı. Dudaklarını şöyle bi yalayıp İlkimin sandalyesinin önünde diz çöküp minik kızının minik ellerini avuçladı. İlkim.. Murat abiyi seviyomusun ? Çoyk! O benim kahyamanım! Başını aşsağı yukarı sallayıp tekrar minik kızının gözlerine baktı. Annecim hani biz senle Amerikadayken cezacılık vermiştik birbirimize hatırlıyo musun? Eveyt! Hani beyn senin kolyeni kopaydığımı seynden sakladığım için bende sana oyuncak veyeyek cezalandırmıştık. Evet annecim. O zaman bide söz vermiştik birbirimize bidaha hiç bişey saklamıcaz diye... dediği an gözleri doldu Zeynep’in. Başını yere doğru eğdi hemen. Ama bir fayda etmemişti. Yaşlar çoktan bir bir dökülüvermişti. Ama ben senden bişey sakladım kızım. Yapmamam gereken şeyler yaptım. Dedi göz yasları usul usul akarken. ilkim şaşkınca bakıyodu annesine. Niye ağlıyodu bilmiyodu ama o annesinin ağlamasını bir hiçbir istemiyodu. Minik ellerini annesinin kömür gözlerine doğru götürüp yanagından akan yaşları silmeye başladı. Sende benim oyuncayımımı kıydın ayne? Ama beyn sana kızmaym ki ağlama. Diyince ilkim Zeynep hıçkırıklarını daha fazla tutamadı. Dudaklarının arasından ufak biri birbiri hıçkırık çıkarken sıkıca kızına sarıldı. ilkimde minik kollarını dolarken annesinin boynuna Zeynep o bebeksi kokuyu cekti icine doya doya... Hani ben sana baban öldü demistim ya aslında sana yalan söyledim annecim. Nasıyl yani beniym babam öymedi mi? Beniymde babam vay mı? Diye sordu ilkim kaşlarını kaldırıp Zeynep’e bakarak. Hızla gözündeki yaşları sildi Zeynep’te. Burnunu çekip önüne gelen saçları kulağının arkasına atarken ölmedi annecim. Dedi mahçup bir sesle avcunun icindeki minik elleri okşarken. ilkim hızla ellerini Zeynep’in elleri arasından cekip oturduğu sandalyede ayağa kalkarken Zeynep acıyla gözlerini kapadı. Biliyodu minik kızı ondan nefret edicekti ama bunu yapmak zorundaydı. Daha fazla zamanlarından calamazdı. Yavasca yaşlı gözlerini açarken cafeden iceri giren Muratı gördü. Etrafa baktığını farkedince kendisini aradığını anladı. Nede olsa Muratı buraya o çağırmıştı. Derin bir nefes alıp updudaklarını yalarken Muratdan gözlerini hic ayırmadı. Biliyorum bana cok kızdın.. ama babanla tanışmanı istiyorum artık annecim. Diyip ayağa kalktı ve sag kolunu havaya kaldırarak Muratın onları görmesi için Murat! Diye bagırdı Zeynep. Murat gözlerini hızla sesin geldigi yere dogru cevirince ilkimde sandalyenin üstünden arkasına dogru baktı. Gel... dedi Zeynep elini İlkime doğru uzatırken. İlkim elini annesine doğru uzatıp aşsağı indi hemen. Zeynep’in yanından pıtır pıtır yürürken bi annesine bide karşıdan kendilerine doğru gelen Murata bakıyodu. Murat hızlı hızlı adımlarla Zeynep’le İlkime doğru yürüyünce Zeynep olduğu yerde durdu yavaşca. Yaşlı gözleriyle bi Murata bide yanındaki minik kızına baktı. Sonra usulca İlkimin elini bıraktı. Buruk bi şekilde gülümseyerek minik kızına doğru eğilip, Git hadi meraba de babana... dedi. İlkim annesindeki bakışlarını hızla Murata çevirirken Murat da duyduğu cümleyle olduğu yerde kaldı anında. Minik kızını teşvik etmek için sırtına doğru elini koyup öne doğru ittirip doğruldu Zeynep. İlkim bi adım atarken Murata doğru Murat şaşkınca bi İlkime bide Zeynep’e bakıyodu. Hadi. diyerek tekrar konuştu Zeynep fısıltıyla. Annesindeki bakışlarını karşısında ki bu yeşil gözlü adama çevirdi minik kız sakince. Annesinden alıyodu bu sakinliği belkide. Muratda kendini toparlayıp İlkime doğru bi adım attı yavaşca. Ama İlkim istenileni yapmadı. Minik kalbi kırılmıştı bu insanlara. Hızla arkasına dönüp cafenin tuvaletlerinin olduğu yere doğru koşmaya başladı hızla. İlkim dur! -İlkim!Kızım dur! diyerek peşinden koşar adım yürümeye başladı Zeynep. Giyt!Geyme!Seni istemiyoyum! diye bağırdı İlkim koşarken. Zeynep İlkimin peşinden koştururken garson elindeki tepsiyle birden önüne çıkınca durmak zorunda kaldı. Oflayarak diğer tarafından geçerken İlkim kendini çoktan tuvalete kapatmıştı. İlkim,burdamısın? diyerek içeri girince Zeynep Sana giyt dedim!İstemiyoyum seni! Diye bağırdı İlkim oturduğu klozet kapağının üstünden. Zeynep kızının sesinden ağladığını anlamıştı.O an resmen içi parçalandı. Biliyorum çok kızgınsın bana. Haklısında.. Bende olsam benim gibi bi anneyi sevmezdim. dedi Zeynep kapının önünden ağlayarak. Sevmiyoyum zaten!Aytık sana ayne demicem! diye bağırdı yine İlkim. Zeynep artık tutamamıştı kendini. Hıçkırarak ağlarken yumruk yaptığı eliylede kapıya vuruyodu İlkimin çıkması için. A..aç k..kapıyı İlkim n..nolur. -T..tamam sen s..sevme b..beni ama b..beni kendinden mahrum etme kızım. -S..sen b..benim her şeyimsin. Sen olmadan ben y..yaşayamam ki.. Hadi çık ordan.. Nolur yalvarıyorum sana..Nolur.. Zeynep ağlaya ağlaya konuşurken minik kızıyla omzunda hissettiği elle omzunun üstünden başını arkasına çevirdi. Muratı görünce karşısında dahada çok ağlamaya başladı. S..sende b..benden n..nefret e..ediyosun dimi Murat? diyip Murata doğru döndü yavaşca. Yüzüme bile bakmıyosun. Belki artık nefret bile etmiyosun... Hadi sen biraz dışarı çık Zeynep. İlkim’le baş başa konuşmak istiyorum. dedi Murat gözlerini kaçırarak. Çünkü gözlerini kaçırmadan Zeynep’e baksaydı, hala deli gibi onu sevdiğini anlardı... Zeynep hiç bişey demeden usul usul ağlayarak çıkarken lavabodan Murat yavaşca yere doğru çöküp sırtını soğuk duvarlara dayadı. Anneni tanıdığımda senden bikaç yaş büyüktü biliyomusun İlkim? -Benim annemle babam ölünce Kemal deden beni yalıya getirmişti. Annen başta hiç sevmemişti beni. Anneannenle dedeni ondan çalıcağımı düşünmüştü hep. O yüzden küçükken çok asiydi. Hep huysuzluk ederdi. Aynı senin gibi... Senin inadınında kime çektiği belli oldu şimdi... dedi gözlerini kapıya çevirerek Murat. Ama İlkim’den en ufak bi tepki bile alamadı. Derin bi nefes alıp kafasını duvara yasladı. Biz birlikte büyüdük annenle. küçücüktük birbirimizi tanıdığımızda. İlk zamanlarda anlaşamasakta sonra çok sevdik birbirimizi. Sonra büyüdükce birbirimize karşı hissettiğimiz duygular değişti. Gerçi annen çocukluktan beri seviyomuş beni ama benim sevgim zamanla oluştu. derken yüzüne çarpık bi gülümseme geldi. -O kadar güzeldi ki annen küçükken. Büyüdükce dahada güzelleşti. Masumluğu... Etrafımdaki kadınlardan farklılığı...Güzelliği... Yumuşak kalbi... benim annene olan hislerimi aşka dönüştürdü zamanla. Ama bu seferde kendime kızdım beraber büyüdüğün kıza nasıl farklı gözle bakarsın diye. Bu sefer annenden kaçmaya başladım. Onun olduğu yerlerde olmamaya çalıştım. Ama farkında olmadan hem kendime hem annene çok acı çektirmişim... Çok üzmüşüm onu... Ama baktım ki ben annensiz annen bensiz yapamıycak kaçmaktan vazgeçip aşkıma sahip çıktım. Bu seferde dedenler izin vermedi bize. Annenle beni ayırdılar. Ama nedeyn?Dedem seni çoyk seviyoydu. diyince İlkim tuvaletin içinden Murat masumca gülümsedi. Sevdiği kadınları dize getircek yolları çok iyi biliyodu. Ve bu küçük kızıda iyi tanıyodu. Ona birini anımsatıyodu, hayatının tümü olmuş kadını, Zeynep’i. Biz birlikte büyüdük diye istemediler çünkü. Ama zaten sonra onlarda anladı birbirimizden kopamıycağımızı. Sonra evlendik annenle..Hemde masallardaki gibi bir düğünle. diyip dudaklarını yaladı. Öyle zorduki konuşmak. Boğazındaki düğümlerde bunu kanıtlarcasına zorluyodu genç adamı. Ve biz çok mutluyduk...Herkesin imrendiği çiftlerden olmuştuk... O zamayn niye ayrıldıynız aynemle? Niye bıyaktın aynemi? dedi İlkim yine tuvaletin içinden. Murat duyduğu soruyla gözlerini kapadı yavaşca. Bilmiyorum... Hiç bişey bilmiyorum...Nasıl bu hale geldik nasıl bu kadar kör olduk anlamadım ama ikimizde yaptıklarımızın pişmanlığını çektik, çekiyoruzda. -Senin yanında olamadım evet doğduğun zamanı, ilk adımını göremedim evet... Bunun pişmanlığını o kadar çok yaşıyorum ki... Belki beni anlayamıyosun ama anneninde benimde seni çok sevdiğimi bil k..kızım! Diyip ayağa kalktı ve kapıya doğru dayandı. Sana bunları niye anlattım biliyomusun İlkim? Çocukluğumuzdan evliliğimize kadar annen benim hatalarımı hep affetti. Onu üzmeme rağmen o beni affetti. Şimdi bizde onu affetmeliyiz değil mi? Bikereliğe mahsus yaptığı hatayı görmezden gelmeliyiz. O bunu hakediyo... dedi, Murat büyük bi umutla beklerken tuvaletin kapısı açıldı usulca. Aynem çok üzülmüş müdür baba? diyince İlkim Muratın gözleri büyüdü adeta. Tamam affetmesini bekliyodu ama hemen baba demesini hiç beklemiyodu. Hayatındaki kadınların beklemediği süprizleri yapmasınada alışmalıydı artık. Annene sarılıp öpersen üzülmesi gider bence. diyip göz kırptı Murat, İlkime. İlkim hiç bişey demeden koşarak çıkarken tuvalatten Muratda gülümseyerek çıktı peşinden. Gözleriyle etrafa bakındı hızla. İlkimi Zeynep’e sıkıca sarılmış, Zeynep’ida minik kızının saçlarını okşayıp öptüğünü görünce derin bi nefes verdi. Galiba huzur bu demekti... Baba! diye seslenince İlkim, Murat gülümseyerek yanlarına doğru gitti. Zeynep ağzı açık bi şekilde şaşkınca bir İlkime bide Murata bakıyodu. Ben öpüp affettim aynemi. Hadi şimdi seynde öpüp affet aynemi, baba. diyerek Muratın elinden tutup Zeynep’in yanına doğru getirdi İlkim. Muratla Zeynep şaşkınca bakarlarken birbirlerine Hadiiysenize! diye konuşunca İlkim toparladılar kendilerini. Murat ufak bi adımla Zeynep’e dahada yaklaşıp yavaşca sarıldı ona. Gözleri kapanmıştı usulca. Zeynep’te gözlerini kapayıp kendini huzurun kollarına teslim ederken büyünün bozulmaması için yalvarıyodu Allaha. Ama çabuk bozulmuştu büyü. Murat hiç istemesede hızla ayrıldı Zeynep’ten. Hadi bakalım hanımlar sizi eve bırakayım. diyip gülümseyerek İlkimi kucağına aldı ve yavaşca yanağından öptü. * Uyudu sonunda cimcime. diyerek salona girdi Zeynep. Murat camdan dışarıya bakmayı bırakıp Zeynep’e döndü hemen. İyi ben gidiyorum o zaman. Uyanıp beni sorarsa ararsın. dedi koltuğun üzerindeki deri ceketini alırken. Zeynep kaşlarını çattı hemen. Anlamadım nereye gidiyosun sen? diye sordu şaşkın bi ses tonuyla. Murat ceketini giyip Zeynep’e doğru bi adım attı. Seninle kalmamımı istiyosun yoksa ? dedi çarpık bi gülümsemeyle. Ama Murat sen- Yoksa Seni affettiğimi falan mı düşündün? dedi dik dik Zeynep’in gözlerine bakarak. Zeynep yutkunup bakarken Murata, Murat bi adım daha atarak yaklaştı Zeynep’e. Benden geçmişimi çalan bi kadını hemen affedemem değil mi ? Sen benden kızımı çaldın, onun en güzel zamanlarında yanında olmamı engelledin. Şimdi bişey olmamış gibi yapmamı bekleme benden. Diyip hızla çıktı evden. Çıktığı an sertce saçlarını karıştırdı. Bu kadına karşı koymak oldukca zorlayıcıydı! * Saçlarını kurulayarak çıktı Murat banyodan. Bi yandan saçlarını kurularken bi yandanda etrafa bakınarak telefonunu arıyodu. Öylece etrafa bakarken odasının kapısı çalınca şaşkınca kapıya doğru baktı. Hiç misafir beklemiyoduki! Hemde gecenin bu saatinde! Hızla elindeki havluyu yere atıp kapıya yürüdü. Kapıyı açıp yere doğru bakan gözlerini kaldırınca şok oldu. Z..Zeynep! derken fısıltıyla Zeynep dudaklarını yalayıp Murata doğru bi adım attı yavaşca. Hiç bişey söylemeden dudaklarını Murat’ınkine sürttüp geri çekildi. Direk Muratın gözlerine dikti gözlerini. Sana borcumu ödemeye geldim. Senden çaldığım zamanları geri vermek istiyorum... dedi buğulaşmış sesiyle. Anlamadım. dedi Muratda fısıltılı sesiyle. Zeynep başını yere eğip dudaklarını yaladı. Tekrar başını kaldırıp gülümseyerek sevdiği adama baktı. Bi bebeğimiz daha olsun istiyorum. onu seninle büyütmek istiyorum Murat! Bölüm Sonu* BENİM İÇİN ÖL! 59.BÖLÜM Sana borcumu ödemeye geldim. Senden çaldığım zamanları geri vermek istiyorum... dedi buğulaşmış sesiyle. Anlamadım. dedi Murat’ta fısıltılı sesiyle. Zeynep başını yere eğip dudaklarını yaladı. Tekrar başını kaldırıp gülümseyerek sevdiği adama baktı. Bi bebeğimiz daha olsun istiyorum.. Onu seninle büyütmek istiyorum Murat! Murat resmen afallamış bi şekilde bakıyodu Zeynep’e. Doğru mu duydum, serap mı görüyorum diye soruyodu kendi kendine. Hayal olup olmadığından emin olmak için gözlerini kapayıp baş ve işaret parmaklarıyla iki gözünü ovdu. Tekrar gözlerini açınca Zeynep’in hala karşısında olduğunu gördü. Ah hayal görmüyodu! Zeynep sen ne dediğinin farkındamısın? diye sordu şaşkın bi şekilde. Zeynep’te başını salladı yüzündeki o masum gülümsemeyle. Beni hala istiyosan, eğer hala arzuluyosan al beni Murat. Bak sana gel- diyemeden Murat hızla eliyle Zeynep’in ağzını kapadı. Otelin kat görevlisini Zeynep’in arkasından geçtiğini görünce bunu yapmıştı. Geç içeri geç!Mahremiyet diye bişey bırakmadın iki dakikada! Derken Zeynep’i de çekiştirerek odaya sokmuştu. Ne var ki bunda? dedi Zeynep çantasını rast gele fırlatıp omzunu kaldırırken. Ne demek ne var bunda Zeynep? Allahtan kadın duydu. Adamın teki duysaydı şu dediklerini fazlasıyla sınırları zorlanırdı. Ee el mecbur bende gidip adamın ağzını burnunu dağıtırdım. Diyip iki kolunu yana açarak başınıda yapacaklarını onaylarcasına aşsağı yukarı salladı. O adamlar umrumda değil!Umrumda olan tek şey sensin Murat. dedi Zeynep Murata doğru bir adım atıp ellerini Muratın iki yandan karnına doğru koyarken. Beni baştan çıkarmayamı uğraşıyosun sen? dedi Murat Zeynep’in ellerini geri itip bi adım geri giderken. Zeynepse Muratın hala kendisini istememesine öfkelendi epeyce. Sinirle ayağını yere vururken Sen artık beni istemiyosun değil mi? Sen beni sevmiyosun değil mi?! diye çemkirerek sordu.Murat, şuan kendiyle cebelleşiyodu. Kendini tutmak oldukça zordu ama bunu yapmak zorunda hissediyodu. Çünkü az önce Zeynep’in ona sarılmaya çalıştığında onun içki içtiğini anlamıştı. Eh sarhoş bir kadının dediklerini yapıp ondan faydalanmaksa Muratın lûgatına uymazdı.Zeynep’e doğru bi adım atıp iki eliyle yüzünü avuçladı. Dudaklarını Zeynep’in alnına nazikce dokundurup geri çekilip tatlı bi şekilde gülümsedi. Eğer bunları sarhoş olduğun için demiş olmasaydın sana şurda hala seni isteyip istemediğimi zevkle gösterirdim Zeynep. Emin ol şuanda bile zor tutuyorum kendimi. Tutma o zaman!Kendimdeyim ben Murat. Elbette kendindesin canım. Ama bence bu ikinci çocuk işini azıcık erteleyelim. Sen çok yorgun görünüyosun hem. Gel biraz uyu. diyip elini Zeynep’in beline koydu ve onu yatağa doğru götürdü Murat. Usulca yatağa yatırıp üzerinide örttü örtüyle. Beni seviyosun değil mi Murat? Hala aşıksın bana değil mi? dedi Zeynep yattığı yerden üzerine örten Murata bakarken. Murat yavaşca yatağın kenarına oturup sevdiği kadının önüne düşmüş saçları kulağının arkasına attı. Sonra usulca Zeynep’e yaklaşıp dudaklarına masum bir buse bıraktı. Gözleri arzudan buğulaşmıştı. Ben seni sevmekten hiç vazgeçmedim ki Zeynep. Seni seviyorum. Seni hâlâ deli gibi seviyorum. Hepte sevicem... dedi ve masumca gülümsedi. Bende. dedi Zeynep’te sonra kapadı gözlerini usulca. Zeynep gözlerini kapayınca, Murat’ta ayağa kalktı tekrar. Tekrar telefonuna bakındı ama bulamadı. Anasını satıyım aramasam kesin kendiliğinden çıkar ortaya! diye homurdanırken koltuğun üstündeki Zeynep’in çantası çekti dikkatini. Hızla gidip çantaya elini daldırdı. İki tur içinde döndürdü elini. Sonunda Zeynep’in telefonunu bulup çantayıda tekrar koltuğa fırlattı. Bu ayyaş İlkimi naptı kim bilir. diye mırıldanıp gülümserken bi yandanda İnciyi arıyodu. Efendim kızım. sesini duyunca gülümseyerek Zeynep’i izlemeyi bırakıp camın oraya doğru yürüdü. İnci yenge meraba. Aa Murat sen misin hayatım? Evet.. Evet benim. Ben şey için aramıştım. Şey Zeynep benim yanıma geldide birazda içmiş sızdı şimdi. Ama İlkimi- Murat sözünü tamamlayamadan İnci, İlkimin yanında ben varım Muratcım. Acil işim var anne gel deyince Zeynep’lere geldim. Bende onun gelmesini bekliyodum ama artık gelmesi pek mümkün değil. diye konuşunca Murat sıkıntıyla nefesini dışarı verdi. Ben geliyim o zaman hemen. Zeynep nasılsa uyuyo. Hayır hayatım gerek yok, ben varım zaten burda. Sen Zeynep’in yanında kal. Peki. İyi geceler o zaman. diyip kapattı telefonu Murat. Tekrar yatağa doğru yürüyüp kenarına oturdu. Zeynep’i doya doya izlerken yüzündeki o gülümsemeye engel olamıyodu. * Sabah gözlerini büyük bir baş ağrısıyla açtı Zeynep. Kafasının içinde sanki orkestra konser veriyodu. Ve bu.. bu çok korkunçtu! Günaydın, bugün uyanmazsın sanıyodum. sesini duyunca Zeynep hızla başını sesin geldiği yöne çevirdi. O nerdeydi hala çözememişti. Murat karşısında belden yukarsı çıplak bir şekilde elindeki küçük havluyla saçlarını kuruluyodu. Zeynep’in kafasıda iyce karışıyodu. Neresi burası? dedi etrafa göz gezdirerek. Benim kaldığım otelin bir odası Zeynepcım. dedi Murat’ta hala saçlarını kurularken. Peki ben buraya nasıl geldim? Hatırlamıyomusun yoksa? diyip elindeki havluyu yere fırlatıp sırıtarak Zeynep’e doğru yürüdü N..neyi? diye kekelerken Zeynep yatakta doğrulmuş sırtını yatağın başlığına yaslamıştı. Dün geceyi tabiki. diyip kollarını Zeynep’in iki yanından yatağa dayayıp ona doğru eğildi. Şimdide onun canı oyun istemişti. Ve bu çok zevkliydi! Anlamadım. Ne dün gecesi?Dün gece nolduki Murat? diye sordu Zeynep kaşlarını çatarak. Dün gece buraya gelip, bana olan borcunu ödemek için benden yine bebek istedin. Bebeğimiz olsun Murat diye resmen yalvardın. Saçmalama!Asla öyle bişey demem ben! diye sertce konuştu Zeynep. Hayır, hayır o asla öyle biri olmamıştı. Hala Murat’tan bile utanırken bu arsız laflar onun olamazdı! Olamazdı değilmi...? Bende ilk inanamadım senin söylediklerine ama baktım ki beni baştan çıkarmak için uğraşma girişimlerine kadar girdin. Bende sana istediğini verdim hayatım. diyip sırıttı. Zeynep’in pembeleşmiş yanaklarını gördükce keyifleniyodu. Bu kadının bu huyunu çok ama çok seviyodu! Gerisini teorik mi uygulamalımı anlatmamı istersin? derken Zeynep’in öfke dolu bakışlarına maruz kalınca doğruldu Murat. Korkmana gerek yok. Bişey yapmadık merak etme. Çok uslu bir adamdım dün gece. dedi işaret parmağıyla Zeynep’in üzerini işaret ederek. Zeynep hemen üstüne bakıp kıyafetlerini görünce rahatladı. Derin bi oh çekip yataktan kalkarak hızla ayakkabılarını giydi. Biliyodum zaten. Bu kadar kendimi kaybetmiş olamam. dedi ve Muratın yanından geçip koltuğun üzerindeki çantasını aldı eline. Tekrar Muratın yanından geçip kapıya yönelmek istedi ama Murat buna müsade etmedi. Farkındaysan sadece bişey yapmadık. dedi Murat Zeynep’in kolundan tutup arsızca sırıtarak. Ee yani? diye sordu Zeynep’te umursamaz bir tavırla. Murat dudaklarını diliyle ıslatıp bi adım daha atarken Zeynep’e Yanisi şu ki, dedi ve iyce Zeynep’e yaklaşıp gözlerinin içine baktı. Sen bana dün gece gerçekten o teklifi yaptın Zeynep. Bebeğimiz olsun dedin. Murat ciddi ve mutlu bir yüz ifadesi arasında söylerken bunları Zeynep utançtan kızarmıştı. Kahretsin bu kadar kendini kaybetcek ne vardı? Yavaşca kolunu Muratın elinin arasından çekip bakışlarını yere eğdi. B..ben saçlamışım işte. Umursancak şeyler değil. diyip kapıya doğru yöneldi Zeynep. Ama Murat sertçe kolundan tutup kendine çevirdi yine. Ellerini Zeynep’in omzuna doğru koyup hafifçe sarsarken Zeynep sen beni deli etmek mi istiyosun?! diye sertçe konuşuyodu. Umursancak şeyler değil öyle mi?Daha dün akşam seninle aynı evde kalmamı bekleyen sen, gecesine otelime gelip senden bebek istiyorum diye yalvaran sen ve şimdi umursancak şeyler değil diyen yine sen! diyip sertçe bıraktı Murat, Zeynep’in kollarını. Ona öfke dolu bakışlarıyla bakarken sinirle gözlerini kapayıp sakinleşmeyi bekledi. Bir insanın bi anı bi anına nasıl bu kadar uymaz bir insan nasıl bu kadar dengesiz olur merak ediyorum doğrusu!Çok merak ediyorum! diyip tekrar dolabına yöneldi Murat. İn aşsağı lobide bekle beni, üzerimi değiştirip geliyorum. dedi soğuk bir şekilde. Gerek yok ben gi- Aşsağı in ve beni bekle! derken Murat tek kaşını kaldırmış ve sesine otoriter bi hava katmıştı. Bu otoriterlikten nasibini almamak için Zeynep daha fazla üstelemedi. Tamam. diyip hızla çıktı odadan. Dengesiz bir insan mı oldum diye düşünürken şöyle bir son birkaç günü düşündü. Ah bu çocuğun haklı olmasına sinir oluyodu! Yürü hadi. sesini duyunca çantasının aksesuarlarıyla oynamayı bırakıp başını yukarı doğru kaldırıp tepesinde duran Murata doğru baktı. Hiç bişey demeden ayağa kalkıp Muratın yanından yürümeye başladı. Ağzını konuşmak için açıyo ama doğru kelimeleri bulamadığından üzgünce geri kapatıyodu. İlkimle güzel bi kahvaltı yapıp onu kreşe bıraktından sonra geçeriz şirkete. Onun yanındada karadenizde gemilerin batmış gibi durma Zeynep! Kızımın mutlu bi aile içinde büyümesini istiyorum artık. En azından o öyle sansın! diye soluksuz konuştu Murat. Konuşa konuşa arabanın yanına kadar gelmişlerdi. Murat arabanın anahtarını Zeynep’e doğru yöneltip son cümlelerini tamamlarken, Zeynep şaşkınlıkla Murata baktı. Anlamadım? Ne diyosun? diye kaşlarını çatıp sordu Murata. Rol yap diyorum Zeynep. Yanımda mutlu rolü yap, yanında mutlu rolü yapayım. Dedi Murat’ta bıkkınca. Sonra hızla bindi arabasına. * Sonya İyem(İrem) bana yesim(resim) yaptı baba. Vay canına. İrem çok seviyo sanırım küçük hanım. dedi Murat’ta dikiz aynasından gülümseyip arka koltuğa doğru bakarken. Eveyt. O beniym en yakın aykadaşım. Ona hey(her) sıyyımı(sırrımı) anlatıyoyum beyn. diyince İlkim başını camdan tarafa çevirirken, Murat hızla yan koltuktaki Zeynep’e doğru baktı. Ne sırrı var bunun Zeynep daha bu yaşta? diyip kaşlarını çatarak sordu. Zeynep keyifli bir şekilde gülümserken omuzlarını kaldırıp Bilemicem valla kızına sor. dedi. Zaten kreşede gelmişlerdi. Murat arabayı durdurup arka koltuğa doğru döndü. Neymiş bu sır küçük hanım?Çok merak ettim doğrusu! Baba sıy(sır) iki kişi ayasındadıy.(arasındadır) Bilmiyoy musun seyn? diyip kapısını açan annesinin kollarının arasına atladı. Zeynep, İlkimi öpüp koklayıp kreşe bırakırken Murat’ta arabadan onları izliyodu. Hayatındaki kadınlarla yıldızları hiç barışmıyodu! Heh, hadi gidebiliriz. diyerek arabaya bindi Zeynep. Ama Murat dik dik bakıyodu Zeynep’e. Bişey mi oldu Murat? Niye öyle bakıyosun? Zeynep sana bisey sorucam ama düzgün cevap vericeksin, benimle dalga geçmiceksin. dedi Murat’ta gözlerini kacırarak. Zeynep dalga geçmiceksin lafıyla kesin dalga geçiceğim bişey diye düşünüp gülümsesede hemen toparladı kendini. Sor tamam dalga geçmicem. diyip merakla Murata baktı. Murat’ta şöfor koltuğunda biraz daha dönerek Zeynep’e doğru baktı. İlkimin bu verdiği sırlar... Erkeklerle mi ilgili? diye gayet ciddice sordu. Ama aynı ciddilik Zeynep’te yoktu. Murat soruyu sorunca önce şaşkınca öylece baktı Murata, sonra dudakları yukarı doğru kıvrılmaya başlayınca Murat hemen önüne dönüp arabayı çalıştırdı. Tamam, tamam sormadım farzet. * Kızımız daha dört yaşında Murat. -Dört. -Bak bir iki üç dört. derken Zeynep gülerek, Murat sinirden kuduruyodu. Zeynep arabada sorduğu andan beri onunla dalga geçiyodu. Bazen bu kıskançlık huyundan nefret ediyodu Murat. Hakikatten dört yaşındaki minik kızını yine etrafındaki minik erkeklerden kıskanmıştı. Buda yetmemiş gibi Zeynep’in huyunu bildiği halde ona sorarak bide eline güzel bi koz vermişti. Hay dilime ben! diye homurdanırken asansörede binmişti. Dört Muratcım, bak dört. dedi Zeynep’te asansöre binip yine dalgayla sırıtırken. Zeynep yeter ama! dedi bıkkın bi bakışla Zeynep’e bakarak Murat. Tamam tamam. diyip eliyle ağzına fermuar çekiyomuş gibi yaptı Zeynep. Ama bu esnada bile gülümsemesine mani olamıyodu. Bikaç saniye asansörün 1.kat - 2.kat - 3.kat tabelasına baktı ama yine dayanamadı. Dört! diyip gülerken dört parmağını Muratın gözünün önüne doğru götürmüştü. Murat artık iyce madara olmanın verdiği sinirle Zeynep’in bileğini havada yakalayıp onu sertçe kendine çekti. Bak kaşınıyosun ama! diye konuşurken bir elini Zeynep’in beline koyup onu kendine çekti diğer eliylede Zeynep’in bileğinden tutuyodu. Sende aranıyosun ama. dedi Zeynep’te hiç çekinmeden Muratın gözlerine bakarak. Bu yakınlık fazlasıyla etkisi altına almıştı ikisinide. Öyle ya niye bu hale geldiklerini bile unutmuşlardı bu saniyelerde. Murat, Zeynep’in bi gözlerine bide dudaklarına bakarken Zeynep’inde kendisinin dudaklarına baktığını farketti. Bu keyfini yerine getirmişti. Beni deli ediyosun Zeynep, herşeyinle her hareketinle. diyince Murat, Zeynep’in gözlerine bakarak Zeynep munzurca gülümsemeden edemedi. Ben naptım ki şim- diyemeden sevdiği adamın dudaklarıyla, ağzının içine dalmasıyla susmak zorunda kaldı Zeynep. Gözleri istemsizce kapanırken oda dudaklarını araladı yavaşca. Bu adamı özlemişti fazlasıyla. Zeynep’te kendisine karşılık vermeye başlayınca Murat minik minik adımlarla Zeynep’i asansörün boy aynasına doğru yasladı. Daha ne ara buraya geldiğini anlayamadan Zeynep, ellerini Muratın ensesinde ve saçlarında kışkırtırcasına gezinirken buldu. Bu adam kendisine böyle napıyodu?. Murat resmen baştan çıkarmaya uğraşıyodu kendisini. Asansör içlerinde bu vaziyete geldiklerine göre gayette başarılı olmuştu. Gömleğinin içinde Muratın ellerini hissedince bir dur demesi gerektiğinin farkına vardı Zeynep. Yoksa tüm şirketin diline düşüceklerdi. Hızla elini, Muratın edepsizce vücudunda gezen elinin üzerine koyup zorda olsa dudaklarını geri çekti. Dur... Murat... Yapma. dedi nefes nefese. Murat’ta hızlı hızlı nefes alıp verirken elini yavaşca geri çekti. İkisininde göğüs kafesleri birbirine değerken Zeynep’in gülümsemesiyle oda gülümsedi.Yavaşca dudaklarını Zeynep’in kulaklarına doğru getirdi. Seni seviyorum, istiyorum, arzuluyorum diye affettim sanma Zeynep. Az önce yaşadıklarımız umursanacak şeyler değil. diye fısıltıyla konuşup geri çekildi Murat. Geri çekildiği an asansör kapısıda açılmıştı. Yüzündeki zafer gülümsemesiyle asansörden çıkarken sabah Zeynep’in ona dediği lafları şimdi bir bir yedirmiş olmanın zevkini çıkardı. Şimdi delirme sırası Zeynep’teydı! Allah biliyor ya Zeynep o tutku dolu an ile barıştıklarını sanmıştı. Yanıldığını ise Muratın alay dolu gülüşüyle anladı.Gururu incinmişti. Belki de Muratla artık hiç barışamıycaklardı. Bunu düsündükçe Zeynep’in canı yanmaya başladı. Gözleride dolmaya... Naparsa yapsın ya kendi tabularını yada Muratın tabularını yıkamıyodu. Buda acı çekmesine sebep oluyodu. Asansörden inmeden en son katın düğmesine bastı. Yalnız kalmak istiyodu çünkü. Gözleri dolu dolu asansörün içine bakarken kapının açılmasıyla dışarı çıktı. Asansörün hemen yanındaki yangın merdivenlerine çıkan kapıyı açıp bi kat daha yukarı çıktı. Şirketin çatı katına çıkınca yüzüne çarpan o soğuk rüzgarla gözlerini usulca kapadı. Öyle dakikalarca olduğu yerde dururken telefonu çalınca kendine geldi ve hızla çantasının içinden telefonunu aldı. Efendim. Zeynep merhaba ,Sertaç ben. Gözlerindeki yaşları hızla sildi Zeynep. Aa Sertaç merhaba. Nasılsın bakalım? Ben mi? Ben.. iyiyim... diye halsizce söyledi. İyi miydi? İyiydi işte iyi denilebilirse... Epeydir sana ulaşmaya çalışıyorum Zeynep. Kontrollerini aksatmaya başladın Türkiyeye geldiğinden beri farkındamısın? Ben.. şey.. Sertaç. diye kekelerken Sertaç yine sözünü kesti. Hiç bahaneler üretme bana hanfendi. Hadi hemen kliniğe gel sana söylemem gereken şeyler var. Gelemem. Şimdi söyle ne söyliceksen Sertaç. Telefonda söylencek bişey olsa söylerdim zaten Zeynep. Of Sertaç inan hiç halim yok! Dermanım yok! Konuşcak takatim yok! Ya şimdi söyle yada kapatıyorum! diye bağırdı Zeynep. Muratın hıncını alıyodu bu şekilde. Kahretsin Zeynep! Hayatının önünde tuttuğun şeylerin canına mâl olabileceğinin farkındamısın?!! diye bağrınca telefonun diğer ucundan Sertaç, Zeynep duraksadı. Kötü giden bişeyler mi var? diye sordu sessizce. Var! Evet var! Eğer hastaneye gelseydin zamanında önlemini alabileceğimiz bişey vardı! Ya Zeynep o kadar ilerlemişken, belki kurtulucakken tekrar başa dönderdin bizi sen! Niye yapıyosun bunu kendine he?! Allah kahretsin canından daha kıymetli ne olabilirki?!! dedi Sertaç bağırarak. Bir buçuk senedir Zeynep’in en büyük destekçisi ve doktoruydu. Şimdi, Zeynep’in bu umursamazlığı genç adamı deli ediyodu.Sinirini iyice hoplatan hareketse, Zeynep’in hiç bişey demeden telefonu kapatması oldu.Zeynep, Sertaçtan duyduklarından sonra daha kendinde konuşcak takâti bulamadı. Telefon kulağından usulca kayıp sertçe yere düşerken oda yavaş yavaş adımlarla çatının en ucuna doğru yürüyodu.Ufak tümsekli olan duvarın üzerine çıkıp başını gökyüzüne kaldırdı. Hayat resmen onunla oyun oynuyodu. Muratla kavuşmayı ve ayrılığı aynı anda tadıyodu. Ve bu hep böyle oluyodu. Gözleri doldu. Hatta o yaşlar sel olup bir bir akmaya başladı gözlerinden. Canı yanıyodu hemde en beterinden. Alt Dudağını ısırıp Kollarını iki yana açtı yavaşca. Saçlarıda sert esen rüzgarda savruluyodu. Soğuk rüzgar Zeynep’in yüzüne çarptıkça sanki yanağındaki göz yaşları donuyodu ama her seferinde onları çözücek ılık yaşlar akmaya devam ediyodu. Kahretsin bu kadar yakınken bu ayrılık çok zordu! Buda yetmezmiş gibi hayat yeni tümsekler çıkarıyodu. Zeynep’in bunlarla tek başına mücadele edicek gücü kalmamıştı artık, çok yorulmuştu. Aşk... diye fısıldadı kendi kendine. Sertaçın sorusuna cevabıydı bu elbette. Aşk ve armağanı her şeyden önce gelirdi kesinlikle... Aşk ve armağanı. diye tekrarladı gökyüzüne bakıp burukça gülümserken. Gözyaşları usul usul akarken o diliyle dudaklarını yalayıp gözlerini kapadı yavaşca. Zeynep dur! sesiyle yavaşca gözlerini açtı. Bu gelen Muratdı. Melodi gibi olan sesinden tanıdı. Z..Zeynep nolur yapma! Nolur beni sensiz bırakma..Nolur... derken Murat çatallaşmış sesiyle minik minik adımlarlada Zeynep’e yaklaşıyodu.Zeynep omzunun üstünden şöyle bir arkasında duran Murata baktı. Sonra tekrar önüne dönüp başını gökyüzüne kaldırdı. Gökyüzüne bak Murat. diye fısıldar şekilde konuştu. Z..Zeynep in ordan nolur... Yalvarıyorum sana. diye konuştu Murat’ta. Derler ki, aslında yağmurun her damlası birer gözyaşıymış. Sevenlerin kavuşamamasına gökyüzü bu şekilde ağlarmış. Dedi Zeynep gözlerini kapatıp yüzünü yeni yeni çiğseyeleyerek yağan yağmur tanelerinin ıslatmasına müsaade ederken.. Sonra Murata doğru döndü burukça gülümseyerek. Ne dersin, gökyüzü bu sefer bizim için ağlıyo olabilir mi? Zeynep’in arkasının dönük olmasından faydalanıp adım adım Zeynep’e yaklaşmıştı Murat. Şimdi, Zeynep yüzünden akan yağmur damlalarına karışmış gözyaşlarıyla kendisine bakarken,Murat’ta aynı şekilde hiç gözlerini kırpmadan bakıyodu Zeynep’e. Kalbi yerinden çıkıcak gibi atarken soğuk kanlı olmaya çalışıyodu. Zeynep tekrar başını kaldırıp gökyüzüne bakınca Murat hızla bileğinden tutup sertçe kendine çekti Zeynep’i . Akabinde güçlü kollarıyla sevdiği kadını sıkı sıkı sararken Olamaz. diye fısıldadı. Olamaz... Gökyüzü bizim için ağlayamaz. Derken gözlerini kapamış sevdiği kadının kokusunu içine çekiyodu. Zeynep’inde gözleri kapalıydı şuanlarda. O tattığı huzurun tadını çıkarıyodu adeta. Seni seviyorum Zeynep. Seni bu dünyadaki herşeyden çok seviyorum. Seni canımdan çok seviyorum. diyip yavaşca geri çekildi ve Zeynep’in yüzünü avuçladı Murat. Sonra yavaş yavaş yaklaşarak yağmurdan ıslanmış dudaklarını Zeynep’in dudaklarına değdirdi. Aşk dolu sıcak bir öpücük verip geri çekilirken alnını Zeynep’in alnına dayadı. Seni seviyorum Murat. Seni canımdan çok seviyorum. Çok... diye fısıldadı Zeynep’te ellerini Muratın yanağına koyup.Dakikalarca tenlerine değen soğuk rüzgar ve yağmur tanelerini birbirlerinin sıcak nefesiyle etkisiz hale getirerek o şekilde kaldılar. Ama yağmur kesilip yerine güneş açınca ikiside gözlerini açıp gökyüzüne baktılar. Zeynep’in elleri Muratın göğsünde dururken bakışlarını eğip çarpık bi gülümsemeyle Murata baktı. Bak kavuştuk diye gökyüzü ağlamayı bıraktı. Evrende bizden yana. diyip gülümsedi Murat’ta. Zeynep bi adım geri çekilip etrafa baktı hızla. Sonra tekrar Murata dönüp gülümsedi masumca. Burayı hiç unutma Murat. Burası bizi kavuşturan bi aşk yuvası. Acıyı dindiren huzuru getiren bi yer burası. Unutmam sevgilim. Kavuşmamızı sağlayan yeri asla unutmam, yağmurun hikayesini güneşin bize gülümsemesini hiç unutamam. dedi ve Zeynep’in yanağından öptü Murat usulca. Huzur bu demekti aslında. Bölüm Sonu* aylin karadaş yazanıdır :) ii geceler #ekinist
Posted on: Fri, 18 Oct 2013 21:05:37 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015