“BU ŞEHİR” Rüzgar yalnız esiyor ve güneş yalnız batıyor, bu akşam bu şehirde. Batan güneşle birlikte, yalnızlık da sanki yalnızlaşmış bu akşam bu şehirde. Ağlayan bir yüz var, yüz bir; ben mi göremiyorum? Bu akşam bu şehirde. Bu akşam bu şehirde, her mekan bir hal almış benliğimden, ta özümden. Ta ve ta uzaklardan bir ses duyuyorum bu şehrin ta kederinden ve sesinden. Duydukça bu sesi; bir can bir cana sanki deliler gibi bağlanmış ezelden. Ağlayan bir yüz var, bir yüz; ben mi göremiyorum? Bu akşam bu şehirde. Ve bir bakıyorum ki bu akşam bu şehre, suskun ve derinden derin. Meçhule giden bir yol var; onu anlıyorum ta yuvamdan ta menzilden. Anlamak yetmiyor, kavrıyorum ta candan, ta candan ta gönülden. Varıyorum o menzile, varış o varış ta candan, ta candan ta gönülden. Kalpler ve kalpler bağlanmış birbirine bu akşam bu şehirde. Derken bir an uzaklaştığımı hissediyorum derindeki bu hayalden. Beni soran bir ben var ta candan,ta candan ta gönülden Kıvılcımı hoş geliyordu, bir an içine düştüğüm hayallerimin. Hayallerim birbirinden soluk almış derinden derin. Ağlamak sanki tebessümün içinde devleşen kara bir kederin, Tek düzeleşen bir hayalin sevgisi gibiydi derinden derin. İsmi yoktu onun isimsizdi, ta candan,ta candan ta uzaktan Çiçeklerden bir solmuş derinden derine adı belki; derin El değmemiş bir kekliğin sırdan sırı sırıydı ve süsüydü… belki de İ.DOYUMĞAÇ
Posted on: Wed, 26 Jun 2013 18:59:46 +0000