Heykelcilik Canlıları veya eşyayı, maden, tahta gibi çeşitli - TopicsExpress



          

Heykelcilik Canlıları veya eşyayı, maden, tahta gibi çeşitli malzemeyle temsil etme sanatıdır. Heykelcilik, üç boyutlu (yükseklik, genişlik, derinlik) biçim yaratma sanatıdır. Bu iş, kesim, biçimleme, kalıplama gibi özel tekniklerle hazırlanan çeşitli malzemeyle yapılır. Elde edilen biçimler de değişik tiplerde olur.Kabartmalar, düz bir yüzey üzerinde engebeler meydana getirir: bunlar az veya çok çıkıntı yapmalarına göre, alçak kabartma veya yüksek kabartma diye adlandırılır. Bir de. tam oyma, yani bir Heykelcilik, canlıları veya eşyayı, maden, tahta gibi çeşitli malzemeyle temsil etme sanatıdır. Heykelcilik, üç boyutlu (yükseklik, genişlik, derinlik) biçim yaratma sanatıdır. Bu iş, kesim, biçimleme, kalıplama gibi özel tekniklerle hazırlanan çeşitli malzemeyle yapılır. Elde edilen biçimler de değişik tiplerde olur. Kabartmalar, düz bir yüzey üzerinde engebeler meydana getirir: bunlar az veya çok çıkıntı yapmalarına göre, alçak kabartma veya yüksek kabartma diye adlandırılır. Bir de. tam oyma, yani bir kaidenin üstünde duran heykeller vardır. İlk heykeller Milattan önce 35,000 ve 8,000 yılları arasında ortaya çıkmış, kadınlar ve hayvanlar, yüzeyden ayrılmış biçimde veya ayrılmadan, taşa, fildişine, kemiğe oyulmuş veya kille biçimlendirilmişti. Heykel sanatının en eski örnekleri Akdeniz kıyısındaki ülkelerde bulunmuştur. Eski Mısır´da heykeller genellikle dinsel bir nitelik taşıyordu: insanların ka´sını (insanın dayanağı olan hayatî güç) ölümden sonra da barındırsın diye, firavunlarla hizmetkârlarının (yazıcılar, zanaatçılar) heykelleri yapılıyordu, bunlara insanın «kopya»sı anlamında, «suret» denirdi. Asurlular alçak kabartmalarda savaş sahnelerini´´ tasvir etmiş; hayvan sanatını da geliştirerek bize hayalî bir hayvanlar âlemi (insan başlı boğalar, kartal başlı aslanlar, kanatlı atlar) miras bırakmıştır. Persler ise, emaye tuğladan alçak kabartmalar yapmıştır. Eski Yunan heykelciliği, kutsallık anlayışının izlerini taşır: delikanlılarla genç kızları, ayin duruşlarında tasvir eder. Klasik dönem heykeltıraşları insan vücudunu en güzel biçimleriyle ve hareket halinde tasvir ettiler. M.Ö. IV. yy.da, Skopas, Praksiteles ve Lysippos, insanın tutkularını, acılarını ifadeye çalıştılar. Bu gerçekçilik eğilimi, Helenistik dönemde daha da önem kazandı. İtalya´da İtalya Cumhuriyeti ya da kısaca İtalya (İtalyanca:Repubblica Italiana) Avrupa´nın güneyinde, çizme biçimli bir yarımadanın ve Akdeniz´de Sicilya ve Sardinya adalarının üzerine kurulmuş bir ülkedir. Kuzeyinde Fransa, İsviçre, Avusturya ve Slovenya ile komşudur. San Marino ve Vatikan şehir-devletleri de bütünüyle İtalyan topraklarıyla çevrilidir. İtalya devleti vatandaşı olanlar ya da soyu İtalya ile bağlantılı olan kişilere İtalyan denir. ...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Etrüskler, büyük bir gerçekçilik ifade eden heykellerini, çok renkli pişmiş topraktan veya bronzdan yaptılar. Romalılara gelince, işe Yunan sanatını kopya etmekle başlamışlardı, sonra da portrede (pek gerçekçi büstler bıraktılar) ve binalarını kapladıkları, tarihsel veya dinsel kabartmalarda kendilerim gösterdiler. İtalyada Romalılardan önce yaşamış bir kavim. Romalılar bunlara Etrüskler veya Tuskiler derken, onlar kendilerine Rasena derlerdi. İtalya Yarımadasına göç ederek Arno ve Tiberis ırmakları arasında yerleştiler. Buraya nereden göç ettikleri, ırkî husûsiyetleri ve dilleri hâlâ tartışma konusu olan Etrüskler; merkeziyetçi büyük bir devlet kurup, medeniyet ve güzel sanatlarda kendi asrındaki kavimlerden çok ileriydiler. ...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Roman ve GotikBatıda kısmen büyük istilâlardan ileri gelen bir gerileme döneminden sonra, heykelcilik Karolenjler zamanında yeniden canlandı. Fildişi ve madenler, en çok kullanılan malzemeydi: doğanın ve insan vücudunun biçimlerini yansıtmağa çalışılıyordu. XI. ve XII. yy.da, yani roman sanatı döneminde heykelcilik, aslında dinsel olmakla birlikte, mimarlığa bağlanmış alın tablalarıyla, atkı taşlarıyla, sütun başlıklarıyla birleşip kaynaştı. Buna karşılık gotik sanat (XIII. yy.) mimarlıktan kendini kurtardı. O zaman yüzeyden ayrılmış kabartmalar önem kazandı: kilise kapılarını sütun-heykeller süsledi. Bu heykeller giderek doğala yaklaşıyor ve insanı ele alıyordu. İtalya´da, Pisano ailesi, sonra da Arnolfo di Cambio, bu araştırmanın Pisa´da, Floransa´da ve Perugia´da öncüleri oldular. Hareket ve İfade Rönesans İtalya´da yeni bir anlayıştan doğdu: insan, dünyanın merkezi haline geldi. Artık din dışına çıkan heykelcilik, insan vücudunun güzelliğini gözler önüne serdi. Ghiberti, Donatello, Della Robbia, Verrocchio, Michelangelo, bu sanat dalının en ünlü temsilcileridir. Fransa´da heykel sanatı, Michel Colombe, Jean Goujon, Germain Pilon ile temsil edilmekteydi. Bu akım, bütün Avrupa sanatını etkileyecekti. İtalyanlar, özellikle Bernini ve Algardi, XVII. yy.da, barok sanatın öncüleri oldular ve bu tarz, ertesi yüzyıl rokoko tarzının aşırılıklarına götürdü. Bir yandan klasikçilik, öte yandan barok akım, XVIII. yy.da Adam, Slodtz ve Lemoyne gibi klasiklerle Bouchardon, Pigalle, Falconet ve Houdon gibi barokların öncülüğünde çatıştı. Öteki Avrupa ülkeleriyle İtalya ve Fransa´nın etkisinde kaldı. XVIII. yy. sonu ve XIX. yy. başlangıcı, neoklasikçiliğin bütün Avrupa´ya yayılmasına sahne oldu. En ünlü temsilcileri İtalyan Canova ile Danimarkalı Thorvaldsen´di. Hayal Gücünün Bütün Kaynakları Romantikler de, natüralistler de, neoklasikçiliğin soğukluğuna karşı bir tür hayata dönüş ile tepki gösterdiler; artık duyguların açığa vurulmasından korkulmuyordu. Rude, Barye, Daumier, Carpeaux, sonra da Rodin ve Maillol, bu yeni akımın öncüleridir. XX. yy. yetenekler yönünden pek zengindir ve çok yönlü araştırmalara sahne olmuştur. Archipenko, Duchamp-Villon, Lipchitz, Zadkine, natüralizmi reddederek eşyayı çözümlediler ve hacimler halinde yeniden kurdular (kübizm). Fütüristler (Boccioni), dinamizmi dile getirdiler. Figüratif heykelcilik (Brancusi, Richier, Giacometti) soyut sanatla (Pevsner, Gabo, Arp) birlikte yaşarken, kimi zaman belirli sınırların dışına çıktı (Moore). Artık hacimi tasvir etmek yetmiyor. Eserler, hava hareketleri (Calder) veya motorlar (Gabo, Schöffer) sayesinde, hareket kazanıyor. Işık saçıyor, ses çıkartıyor. Modern sanayinin kaynaklarından yararlanan teknikler de (Cesar´ın Sıkıştırmaları; elektronik akımlar), malzeme de giderek çeşitlilik kazanıyor: sanatçılar (Picasso, Oldenburg), günümüzde, geleneksel veya modern malzeme kadar, sanayi artıkları veya günlük eşyayı da kullanmışlardır. Biçimleme ve Kalıplama Biçimleme, heykelciliğin alfabesidir: balmumu veya ıslak toprakla elde bir biçim yapılıp küçük malalar veya taslak kalemleriyle düzeltilir. Kalıp, bir eseri çoğaltmaya olanak verir: bir cismin izini veya negatifini almaktan ibarettir, sonradan kalıp ödevi görecek ve içine alçı veya eritilmiş maden dökülecektir. Bütün Dünyanın Malı Olan Sanat Afrika sanatı, özellikle Benin yöresinde, ilgi çekici bronz heykeller vermiştir; Okyanusya, tahtadan, pişmiş topraktan veya bitki liflerinden maskeler yaratmıştır. Amerika Kıtası´nda Aztekler ve Mayalar taştan ve pişmiş topraktan dev heykeller yapmışlardır; Mohikanlar ve İnkalar özellikle çömlekçilik ve kuyumculuk sanatında ileriydiler. Çin´de Çang Hanedanı zamanında, bronzdan ve pişmiş topraktan heykeller yapıldı. Han Hanedanı´nda ise, kilden yapılmış günlük kullanma eşyası, seramik veya bronz vazoların yanı sıra, kilden, günlük kullanıma yarayan eşyalar yapıldı. Guptalar döneminde (IV.-VI. yy.) doruğuna erişen Hint sanatı, Khmer ülkesini, Angkor´u, hattâ Cava ´yi etkiledi. Malzeme Heykelcinin elinde çeşitli malzeme vardır. Taş (kireçtaşı, mermer), tahta, fildişi, kemik, yontulmağa elverişlidir. Kil, balmumu, alçı, yalancı mermer (mermertozu katılmış alçı), alçıyla telden oluşan staff, çimento, kaba mukavva (kartonpat), biçimlenmeğe veya kalıplanmağa elverişlidir. Madenler eritilir, dökülür, dövülür, kaynatılır, üzerlerine bir kazı kalemiyle motifler kazılır veya kaplanır. Malzeme Satın Alabileceginiz Birkaç Site Adresi ozankarakirtasiye.tr/kategoriler/kil-camur_49 ustasanat/?kategori-58-KiL---CAMUR---MODELAJ-HAMURU.html uckunlarresimcerceve.tr/vmchk/heykel-ve-seramik-malzemeleri/heykel-camuru.html Not : Plastilin : Üst baş ve eli kirletmeden heykel çalışmalarında kullanılan bir madde olan plastilin 13 kısım süzülmüş kil ya da kaolin, 31 kısım balmumu, 5 kısım çinko üstübeci, 28 kısım kükürt, 14 kısım zeytinyağı birbirleriyle eritilerek ve içine bir miktar suda eriyen toz boya konularak elde edilir. Şamot Çamuru :İçine daha önceden pişmiş kırmızı çamur partikülleri konmak sureti ilen güçlendirilmiş seramik çamuru. büyük şeyler çalışmak için kullanılır genelde. vede çok elastik olmadıı için pekte ayrıntı verilemez küçük çalışılması pek önerilmez. Kil:Genel olarak kil, tanecik büyüklüğü iki mikrondan küçük olan tanelerin çoğunlukta olduğu, ıslatıldığında plastik, pişirildiğinde sürekli sert kalan hidrate alüminyum silikat minerallerinden oluşan bir sistem olarak tanımlanabilir. Kil mineralleri temelde silika, alümina ve suyun oluşturduğu sulu silikatlardır. Ayrıca demir, alkali ve toprak alkalileri farkedilebilir derecede içerirler. Killer genelde altı gruba ayrılırlar. Bunlar; 1. Kaolin, 2. Bağlama kili, 3. Ateş killeri (şamot), 4. Bentonit, 5. Fuller toprağı, 6. Diğer killer ve şeyl. Kaolinler tortul ve artık yataklar olarak oluşurlar. Artık kaolin yatakları ana kayacın yerinde altere olması ile oluşurlar. Bununla birlikte refrakter malzeme olarak kullanılanlar genellikle tortul kökenlidirler. Ergime dereceleri 1760oC olup, refrakter malzeme olarak kullanılmaktadırlar (Apaydın, 1981). Bağlama killeri, sedimanter kökenlidirler. Organik malzemeler, serisit mikalar ve kaolinit içerirler. Genellikle kaolinitten daha ince tane boyuna sahiptirler. Bağlama killeri 1500oCden daha yüksek sıcaklıklara kadar dayanırlar. Refrakter tuğla yapımında bağlayıcı olarak kullanılırlar. Yurdumuzda şiferton olarak bilinen ateş killeri, detrital bir kil olarak tanımlanırlar. Düşük miktarda demir oksit, kireç, magnezyum ve alkalileri içerirler. 1500oC ve daha yüksek sıcaklıklarda bozunmadan kalabilirler. Kömür damarlarının altında bulunurlar. Refrakter Killerin Oluşumu: Feldspatça zengin bazik ve andezitik piroklastik kayaçların aşınması ve Neojen lagüner havzalarına taşınması ve depolanması sonucu bağlama kili yatakları teşekkül etmiştir. Lagüner havzaya aynı zamanda ağaç ve bitki artıklarının taşınması ile de linyit seviyeleri oluşmuştur. Kil yataklarındaki ve yataklanma durumundaki düzensizlikler, taşınma esnasındaki mevsimlik tabiat şartları arasındaki değişikliklerden ve lagüner havzalardaki çapraz tabakalanma şartlarından meydana gelmiştir. Havzalara aynı zamanda değişik istikametlerden değişik karakterde malzeme taşınması, havzalarda teşekkül eden killerin yanal ve dikey yönde farklı kalitede olmasına ve kil-kum gibi tedrici geçişli malzemelerin yataklanmasına yol açmıştır. Şamot kili yatakları ise yerinde (rezidüel) teşekkül etmiş olup ince taneli yeşil renkli volkanik tüflerin üst kısımlarında mercekler halinde meydana gelmiştir. Cevherleşmeyi kontrol eden faktörler aşağıda sıralanmıştır: - Feldspatça zengin andezitik kayaçların mevcudiyeti, - Ayrışma, aşınma ve taşıma olaylarını meydana getiren olaylar, - Uygun bir neojen göl havzasının mevcudiyeti, - Havzada uygun pH ortamını doğuran nedenler, - Hümüs asidinin varlığı, bu asidin killerin ateşe dayanıklılığını düşüren oksitlerin (Fe2O3, K2O, Na2O, CaO v.b) ortamdan uzaklaştırılmasında etkili olması, - Havza içerisinde gölsel ortamda meydana gelen çalkantılı ve durgun ortamlar. Üst seviyede mevcut olan sedimanter menşeli plastik bağlama kili ve kömür yataklarında tabakalanma bariz bir şekilde görüldüğü halde mevzii merceksi olarak teşekkül etmiş olan şamot kili yataklarında hiçbir tabakalanma görülmez; alttaki ana kayaç olan volkanik tüflere tedrici olarak geçiş gözlenir. Feldspatça zengin kayaçların sıcaklık, yüksek basınç ve karbondioksit etkisi ile meydana gelen olaya Kaolinleşme adı verilir. Heykel Nasıl Yapılır? Heykel, taş, tahta, maden, kil, alçı gibi çeşitli maddelerden yontularak,veya bakır, tunç, kalay, kurşun altın gibi metaller kalıba dökülerek, ağaç, taş, fildişi gibi malzemeleri oyarak, ya da çeşitli meteryalleri birbirine ekleyerek yapılan bir sanattır. Yani heykel yapımında kullanılan başlıca teknikler oyma, biçimlendirme, inşa ve birleştirmedir. Heykelci hem tasarımcı, hem de uygulayıcıdır. Ama özellikle büyük tasarımlarda her işlevi tek bir heykelcinin yerine getirmesi zor olabilir. Bazı tasarımlarda heykelci, yalnızca mimar ya da endüstri tasanmcısı gibi çalışır; heykelin gerçekleştirilmesini bütünüyle uygulamacı (örn. döküm ustası) yerine getirir. Hatta büyük boyutlu heykellerin yerleştirilmesinde (örn. New York kentindeki Özgürlük Anıtı) mühendislere de gerek duyulabilir. Heykelcilikte başlıca üç yöntem kullanılır: Oyma, döküm ve biçimlendirme. Uygulanacak yöntem kullanılan gerece göre değişir. Eskiçağdan bu yana kullanıldığı bilinen en eski yöntem oymadır. Ülkemizdeki tarihsel kalıntılarda ve müzelerde yer alan Eski Yunan ya da Roma heykelleri bu yöntemle yapılmıştır. Heykelci bir taş kütleyi keski, çekiç, törpü, eğe ve matkap gibi kesici araçlarla oyup yontarak istediği biçimi verir. Tahtadan yapılan heykellerde de aynı yöntem kullanılır. Heykel Teknikleri ; Heykelci hem tasarımcı, hem de uygulayıcıdır. Ama özellikle büyük tasarımlarda her iki işlevi birden heykelcinin yerine getirmesi zor olabilir. Bazı tasarımlarda heykelci, yalnızca mimar ya da endüstri tasanmcısı gibi çalışır; heykelin gerçekleştirilmesini bütünüyle uygulamacı (örn. döküm ustası) yerine getirir. Hatta büyük boyutlu heykellerin yerleştirilmesinde (örn. New York kentindeki Özgürlük Anıtı) mühendislere de gerek duyulabilir. Heykel yapımında kullanılan başlıca teknikler oyma, biçimlendirme, inşa ve birleştirmedir. Oyma. Kullanılan malzeme ne olursa olsun, doğrudan oyma tekniğinin temel özellikleri değişmez: Heykelci tek parça bir kütleyi, belirli bir düzen içinde işleyip küçülterek istediği biçime dönüştürür. En eski çağlardan beri birçok ünlü heykelci bu tekniği kullanmıştır. Ama 19. ve 20. yüzyıllarda Batı´da, taş ve bazen de ahşap heykellerde dolaylı oyma yöntemi kullanılır olmuştur. Bu yöntemle heykelin önce kilden yapılan modelinden alçı kalıp alınıp döküm yapılır, daha sonra da nokta makinesi kullanılarak bu örnekten asıl taş ya da ahşap heykel elde edilir. Taş oyma heykellerde çelikten çeşitli kalemler kullanılır. Ayrıca keskilerden, noktalardan, özel matkaplardan, dişli çekiç ve tokmaklardan ve özellikle günümüzde motorlu pnömatik araçlardan yararlanılır. Ahşap oyma heykellerde kullanılan araçlar arasındaysa balta ve testerenin yanı sıra çeşitli keskiler, ıskarpelalar, törpü ve eğeler yer alır. Biçimlendirme. Heykel sanatında, yoğrula-bilir malzemelere elle biçim verilmesine biçimlendirme denir. Bu yöntemde kullanılan başlıca malzemeler kil, balmumu ve alçıdır. Metal ve ahşap araçlardan da yararlanılmakla birlikte, malzemeye asıl biçim veren sanatçının elleridir. Mısır ve Yakındoğu´da bulunan tarihöncesi çağlardan kalma kil heykelcikler, biçimlendirmenin çok eski bir teknik olduğunu gösterir. Bu teknik oyma tekniğinin tersine, malzemenin eksiltilerek değil, artırılarak biçimlendirilmesine dayanır. Gene oymadan farklı olarak, biçimlendirme sırasında yapıtta bazı düzeltmeler yapılabilir. Yoğrulabilir malzemeyle oluşturulan bir tasanm metal, alçı, beton gibi daha sert ve dayanıklı malzemelerden yapılacak heykeller için model olarak kullanılabilir, nokta makinesiyle aslı taşa geçirilebilir. Biçimlendirme için kil gibi yumuşak gereçler kullanılır. Elle yoğrularak biçim verilen kil bir süre kendi kendine kurumaya bırakılır. Daha sonra yüksek ısılı bir fırında pişirilerek sertleştirilir. Pişirilen nesnenin içinin boş olması gerekir. Yoksa kilde bulunan hava kabarcıkları pişirme sırasında genleşerek heykelin çatlamasına yol açar. Biçimlendirme işleminde heykele asıl biçimini veren heykelcinin elleridir. Kilden çanak çömlek gibi modeller yapmanın geleneksel yöntemlerinden biri de kangal (sarmal) tekniğidir. Kil önce avuç içinde yılan gibi upuzun yuvarlanır. Sonra bu yuvarlak şeritler halkalar oluşturacak gibi üst üste konarak model aşağıdan yukarıya doğru biçimlendirilir {bak. Çanak Çömlek). Yuvarlak bir çukur kap ya da kavanoz türünden nesnelerin yapımında başvurulan bu yöntem baş ya da gövde yapımına uygun değildir. Çünkü kil bu biçimde kullanıldığında çok çabuk sertleşir ve düzeltmeler ya da değişiklikler için fazla zaman tanımaz. Metal çubuklar, borular, cam, kumaş, tel ya da ip gibi çok çeşitli gereçlerin bir arada kullanıldığı heykeller de vardır. Bunları bir araya getirmek için lehimleme, dövme gibi teknikler uygulanır. Çağdaş heykel sanatında yaygın olarak kullanılan bu yönteme birleştirmeyöntemi denir. Birleştirme. Bu yöntemde, önceden biçimlendirilmiş malzeme parçalan bir araya getirilir. Tek bir malzeme kütlesinin kullanıldığı oyma ve biçimlendirme yöntemlerinden farklı olarak, birleştirme yönteminde metal borular, çubuklar, levhalar ya da sac, çıta, kalas, formika, cam, kumaş, tel ya da ip gibi çok çeşitli malzemeler kullanılabilir. Birleştirme terimi daha çok, buluntu nesnele-rin ya da hazır nesnelerin bir araya getirilmesiyle yapılan heykeller için kullanılır. Oksijen kaynağının heykel yapımında kullanılması, günümüz metal heykelciliğine büyük bir yenilik getirmiştir. Metal heykellerde, kaynağın yanı sıra lehimleme ve dövme gibi teknikler de kullanılır. Döküm. Bu yöntemle özgün heykeller oluşturulabileceği gibi, var olan heykellerin kopyalan da yapılabilir. Metal heykellerde döküm yöntemi uygulanır. En çok kullanılan metaller demir, bakır, kurşun ile pirinç ve tunç gibi alaşımlardır. Çağdaş heykelciler çoğunlukla alüminyum ve paslanmaz çelik kullanırlar. Bu yöntemde önce yapılmak istenen heykelin kilden bir modeli hazırlanır. Model sıvı alçı ile kaplanır. Alçı kil modelin biçimini alarak donar ve katılaşır. Sonra kil model alçı kalıbın içinden çıkarılır. Boşaltılan kalıba içindeki boşluğu dolduracak biçimde sıvı alçı dökülür. O da donup katılaşınca dış kalıp düzgün bir biçimde kesilerek modelden ayrılır. Kalıbın içindeki boşluğa bu kez de sıvı durumdaki metal dökülerek soğumaya bırakılır. Metal katılaşınca dış kalıp eklem yerlerinden ayrılarak çıkarılır. Böylece son ürün ortaya çıkmış olur. Büyük boyutlu heykellerde kilin ağırlığını taşıması için Önceden bir heykel iskeleti yapmak gerekir.Armatür adı verilen bu iskelet sağlam, bükülebilir, neme dayanıklı bir gereçten yapılmalıdır. Bu iş için en uygun gereçler kurşun, tahta ya da çelik çubuklardır. Heykelin türüne göre bunların birkaçı bir arada da kullanılabilir. Bu yöntemde armatürün dışına kil sıvanarak model hazırlanır.Döküm yapmak için genellikle kilden yapılmış özgün model, sıvı alçıyla kaplanır. Alçı donunca, kesilerek kil modelden ayrılır. Bu kalıp temizlenip yeniden birleştirildikten sonra alçı ya da beton gibi donma özelliği taşıyan bir maddeyle doldurulur. Son olarak kalıp yontularak döküm heykelin çevresinden alınır. Birden fazla döküm yapılmak istendiğinde, jelatin, vinil ya da kauçuk gibi esnek malzemelerden kalıp kullanılır. Döküm metal heykellerde ise ya yitik mum yöntemine başvurulur ya da kumla kalıplama yapılır. Bitirme işlemi. Heykelleri bitmiş hale getirmek için perdahlama, cilalama, boyama, yaldızlama, altın ya da gümüşle kaplama gibi işlemler uygulanır. Taş, özellikle de mermer heykellere perdahlama ve cilalama; ahşap heykellere ise cilalama, boyama ve yaldızlama uygulanır. Eski Yunan´da mermer heykellerin boyandığı bilinmektedir. Metal heykellerin yüzeyinde kimyasal yollardan pas etkisi elde edilebilir. Ayrıca metalden ya da özel olarak hazırlanmış başka malzemelerden yapılmış heykeller elektroliz yoluyla krom, gümüş, altın, bakır ve nikel gibi metallerle kaplanabilir. Metal heykellerin bezenmesinde aside yedirme baskı, oyma, mine işi, kakma gibi teknikler de kullanılabilir.. HEYKEL YAPIM TEKNİK VE AŞAMALARI 1-Yapılmak istenen obje veya figür büyük bir yapıya sahipse metalden veya ahşaptan iskeleti kurulur.Bu yapı insan iskeletine benzer bir kuruluma sahiptir. Vücudu ayakta tutan onun dik durmasını sağlayan sistem benzer şekilde heykel yapımında da kullanılmaktadır. 2-Çamurunun çökmesini engelleyen iskelete kil yığıldıktan sonra, kilin çatlayıp kurumaması için her çalışma sonrasında üzerine su püskürtülerek bir örtüyle (naylonla) etrafı sarılır. 3-İskelete yığılan çamurlar ebeşuar denilen şekillendirme araçlarıyla biçimlendirilir , detaylar ortaya çıkartılır. Heykelde belli birmalzeme sınırlaması yoktur.Taştan ahşaptan yapılabileceği gibi strafordan veya herhangi bir malzeden de yapılabilmektedir. 4-Biçimlendirme çalışmaları tamamlanan modelajın kalıp işlemlerine geçilir...Bu aşamada birsefere mahsus alçıdan patlatma kalıp veya çoklu üretimlerde sıklıkla fiberglastan kalıplar alınmaktadır.Biblo tarzı küçük heykellerde ise daha çok silikon kalıplar tercih edilmektedir. 5-Modelajın kalıp sınırları belirlenerek aşağıdan yukarı doğru kalıbı alınmaya başlanılır.Çoklu dökümler yapılacaksa kalıplarda mutlaka iç ve dış bükeyler hesaplanarak ve tepe noktaları belirlendikten sonra kalıp alınmalıdır. 6-Kalıp alma işlemleri tamamlandiktan sonra döküm işine geçilir.Döküm;Alçı,beton gibi malzemelerden yapılabieceği gibi fiberglastan da olabiür .Dayanıklı bir malzeme olması nedeniyle genel olarak fiberglas tercih edilmektedir ancak aynı kalıptan elde edilen döküm kullanılarak bronz,pig veya her hangi bir malzemeden de döküm yapılabilmektedir. 7-Döküm alındıktan sonra zımparalanır,kalıp izleri çelik macunla rütujlanarak tekrardan zımpara atılır...Bütün eklem izleri kapatıldıktan sonra heykel astarla boyanır ve patina denen bir boya tekniğiyle heykele istenen bir doku verilerek çalışmatamamlanır... 8-Hazır hale getirilen çalışma, heykele uygun bir kaide izerine otutturularak sanat severlerin beğenisine sunulur... Rölyef Nedir? Rölyef,Fransızca bir kelime olup kabartma bir figür veya bir süsleme unsurunun, düz zemin üzerindeki çıkıntısı anlamına gelir.Yüzey üzerine yapılan yükseltme ya da çökertmelere rölyef (kabartma) denir. Alçak ve yüksek rölyef olmak üzere ikiye ayrılır. Yüzey üzerine yükseltilerek yapılıyorsa yüksek rölyef; çökertilerek yapılıyorsa alçak rölyef adını alır.
Posted on: Thu, 04 Jul 2013 20:09:35 +0000

Trending Topics



iv>

Recently Viewed Topics




© 2015