ISMAIL METIN,den Taksim destani ! (adini ben uydurdum) HER YER - TopicsExpress



          

ISMAIL METIN,den Taksim destani ! (adini ben uydurdum) HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ! İsyan-devrim-öz-gür-lük! Bu sloganla yürüyor gençler. Türkiye, tarihinde görülmemiş bir halk isyanıyla sarsılıyor! Bir meydan, özgürlük ve despotizmin, emek ve sermayenin, devrim ve karşıdevrimin karşı karşıya geldiği bir sembole dönüşebilir mi? Dönüşür! Adı Taksim ise dönüşür! Taksim ezilenlerin ve Türkiye devrimciliğinin kutsalıdır. Türkiye devrimciliği inanılmaz bir bellek, haysiyet ve iradeyle 1977 1 Mayıs’ında Taksim’de katledilen 37 canını unutmadı. 1989 1 Mayıs’ında katledilen M. Akif dalcıyı, 1990’da Taksim kapılarında sakat bırakılan Gülay Beceren’i unutmadı. 68’ Kuşağının Kanlı Pazar’ında katledilen 3 işçiyi unutmadı! Türkiye ezilenleri ve devrimciliği sayısız yenilgiler aldı; ama bir an olsun Taksimde sembolize olan cinayeti unutmadı. Taksim adında cisimleşen ahde vefaya, umuda, onura canını dişine takarak sahip çıktı. İşte bu nedenledir ki Taksim Türkiye devrimciliğinin kutsalıdır. Dünyanın her yerinde insanlar kutsalları ne ise, O’nun için ölümü göze alarak dövüşürler! “Tayyip! Cami duvarına işedin!” Taksim’de bir duvara yazılan bu slogan ideoloji ve politikanın şahikasıdır. Hiçbir örgütte cisimleşmeyen ve fakat Türkiye devrimciliğinin tüm tarihsel birikimine yaslanan “sol kol”; tüm Türkiye’yi arkasına alarak kendi kutsalı, haysiyeti ve özgürlüğü için ayağa kalktı! 1977’de kırıldığı yerden ayağa kalkması tarihin muhteşem ironisidir. Taksim budur; Taksime yakışan budur. Devrim ve karşıdevrimin kutsallarının meydan muharebesi için Taksim’in seçilmesi “tarihin zorunluluğudur”. Taksimde iki dünya; iki dünyanın kutsalları ve değerleri çarpışıyor. Tayyip’in dünyasının kutsal bayrakları üzerinde kocaman harflerle A-V-M yazıyor. Onlar için ağacın yeşili değil, doların yeşili kutsaldır. Gezi parkına dikilecek AVM, kapitalizmin burçlarına dikilecek bir zafer anıtı olarak tasarlanıyor. Ölülerimiz, değerlerimiz ve belleğimiz AVM ile betonlanıp gömülecek; üzerinde de ticaret yapılacak: “Al-sat Türkiye kazansın”! Hangi Türkiye? Tayyip’in Türkiye’si; tekellerin Türkiye’si, Kabe’si Washington, Allah’ı para olanların Türkiye’si. Tayyip bütün maliyet hesaplarını kırılan camlar, esnafın kaybı, ekonominin büyüme-küçülme rakamları üzerinden yaptı TV ekranlarında. Ey Allahsız Tayyip! Sen paradan başka Allah tanımaz mısın ki, maliyet hesabına bir halkın isyanı ve haysiyetine dair tek kelam girmiyor? Eğer AVM bekçisi olmak dışında kıl kadar bir vasfın olsaydı; “Mülk Allah’ındır- Allah’ın mülkü halkındır!” diyen Anti-kapitalist Müslüman yoldaşlarımızın sesine kulak verirdin. “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser” diyen Karl Marks’ın izleyicisi Allahsız komünistlerin haykırışına kulak verirdin! Ve düşünürdün: Allahsız komünistlerle Müslüman devrimciler neden ve nasıl bir araya geliyor diye. İktidar kibriyle, sırtını sıvazlayan muktedirlerin, medya borazanlarının gazıyla burnun öyle büyümüş ki, bir halkın onuruyla, “insanın tabiatıyla” oynanamayacağını unutmuşsun. Öyleyse hatırlatacağız, o burun sürtülecek; öğreneceksin! Tarih Taksimdir; ve Taksim artık Taksim değildir ey Tayyip! Taksim Roboski’dir. Taksim yakılan üç bin Kürt köyü, katledilen 40 bin Kürt yoksuludur. Taksim Maraş’tır, Madımak’tır, Gazi’dir. Taksim, Yavuz Sultan Selim köprüsünün henüz dikilmeyen ayaklarının kanalistanbul kanalına ya da başkaca münasip kanallara havale edilmesidir. Taksim Reyhanlı’nın, Suriye’nin, üç kuruşa satıp sırtından hançerlediğin Kaddafi’nin ahıdır! Taksim, Gezi parkındaki Ermeni mezarlığında yatan ölülerin ruhlarının dozerlerinin, panzerlerinin karşısına dikilmesidir. Sayıları iki binlere düşen Rum azınlığın son çığlığıdır. Karadeniz derelerinin, Munzur’un, Hasankeyf’in, Kaz dağlarının ağacının kuşunun, börtü böceğinin isyan olup karşına dikilmesidir! Taksim akşamcının “yumruk mezesinin”, etekleri uçuşan bahar dalı gibi genç kızlarımızın, mahallenin Fahriye ablasının hayat tarzına sahip çıkışıdır. Taksim, Tekel çadırında direnen, Tuzla tersanelerinden kocası kefenle eve gelen türbanlı işçi Emine ile; İmelda Markos misali saltanat süren Emine Hanım’ın karşı karşıya gelişidir. İşte tüm bu nedenlerledir ki; “Cami duvarına işedin ey Tayyip!” Taksim ellerini Sintagma’dan Tahrir’e, Madrit’e, Paris’e, Caracas’a, Manila’ya uzatmıştır ey Tayyip! Taksim şu anda global kapitalizme ve emperyalizme isyanın atan nabzı, çarpan yüreğidir! Dikkat ey Tayyip! İşler biraz daha sarpa sararsa efendilerin seni gözden çıkaracak. Muazzam bir yaratıcılıkla bunu haykırıyor sokaklar farkında mısın? “Tayyip sonun ‘Mübarek’ olsun” sloganlarını duyuyor musun? ABD’den, Avrupa’dan sana ayar çeken mesajlar gelmeye başladı farkında mısın? Hiçbir şey anlamıyorsan TV’lerde penguen yürüyüşlerinin neden durduğunu –el hak bu sevimli hayvanları Taksim durdurdu- sana cepleriyle bağlı TV’lerin neden okyanus ötesi sinyallere göre şakımaya başladığını sor kendine. Azıcık espri yeteneği kalan son hükümet üyesi Nabi Avcı’ya kulak ver: “Biz o kadar başarılı bir hükümetiz ki, asla bir araya gelemeyecekleri birkaç günde birleştirmeyi başardık”. Başarın mübarek olsun ey Tayyip; durmak yok yola devam! Kibrin aklının ne kadar önünde, sokaklar şimdi bunu test ediyor. Bak saat gecenin üçü. Halk Beşiktaş’ta bir iş makinesini ele geçirdi, senin TOMA’larını önüne kattı kovalıyor. Adını da POMA koymuşlar makinenin: Polis Araçlarına Müdahale Aracı! Bu cesaretle, bu yaratıcılıkla baş edebilir misin ey Tayyip? İş makinesi senin elindeyken, sen Gezi parkını yıktın. Şimdi makine halkın elinde senin zulüm duvarını yıkıyor. Korku duvarını yıkıyor. Makine elinizdeyken siz 19 Aralıklarda hapishane duvarlarını yıktınız üzerimize, Veli Saçılıkların kollarını kopardınız; şimdi halkın elindeki makine Başbakanlık ofisinin duvarlarına dayandı ey Tayyip, duyuyor musun!? “Balta esirin elinde parlıyor” ey Tayyip, farkında mısın? Halk senin kibrini paspas etti çiğniyor. Gün gelecek sıra diktatörlüğün bedenine de gelecek. Elbet bizim sokağımıza da bayram gelecek! Kemalist seçkinlerin toplum mühendisliğine karşı mücadele ettin, öyle mi? Öyle. “Egemenlerin Allah”ı, ABD-AB, yürü ya kulum dedi, rüzgar yelkenlerini şişirdi, sermaye hem ağlarım hem giderim misali seninle gerdeğe girdi; sen de “demokrasi kahramanı” oldun. Sen cumhuriyet tarihi boyunca hüküm süren Kemalist despotizmin; özellikle de 1990’lı yılların Kürt ve halk düşmanı iktidarlarının günahlarının kefaretisin. Denize düşen halk sana sarıldı. Ve sen, kurtuluş vaat ettiğin halkın ırzına geçtin! Hem de uluslar arası sermaye, emperyalizm ve yerli işbirlikçileriyle birlikte toplu tecavüze uğrattın halklarımızı! Ve şimdi; tecavüz mağdurları utançlarını, ezikliklerini yenip topluca ayağa kalkıyorlar! “Balta esirin elinde parlıyor” ey Tayyip, farkında mısın? Çapulcular ayakta, milyonlarca marjinal ayakta, duyuyor musun? İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Hatay, Adana, Artvin, Antalya, Konya ellerini Diyarbakır’a, Tahrir’e , Sintagma’ya uzatıyor. Zulm ile abat olunmaz! Mazlumun ahı devirir şahı! Senin kavuğun da devrilecek ey Tayyip. Tarihin, coğrafyanın ve ezilenlerin kavli budur. Tayyip, sen inanılmaz şeyler başardın. Derelerimize zincir vurdun. Domatesimizin, biberimizin tadını unutturup Cargil kapılarında GDO dilencisi yaptın halkı, bedenlerimize, ruhlarımıza hormon şırınga etmeye kalkıştın. Üniversite kapılarındaki çocuklarımızı intihara sürükledin, Sulukule’yi gariban Romanların, Tarlabaşı’nı savaştan kaçan Kürtlerin başına yıktın. Nerede bir gariban kulübesi görsen “ya Allah” deyip salladın kazmayı. Darda kalan yoksulun sığınacağı Allah’ını bile elinden alıp, beş yıldızlı otel iftarlarına tutsak etmeye kalkıştın. Roboski’yi bombaladın, Reyhanlı’nın bombalanmasına çanak tuttun. Yediğimize, içtiğimize, sıçtığımıza narh ve şerh koydun! Yatak odalarımıza girdin, kaç çocuk yapacağımıza, “bas gaza” diyerek en ayarsız lümpenin bile yüzünü kızartacak el hareketleriyle racon kestin. Taksim camiine gaz bombası attın, yoksulun yakarışını gaza boğdun. Bilesin ki senin gazın zehirliyor bu memleketi Tayyip; Taksimde başlayan bir “nefes alma” başkaldırısıdır. Bu müthiş yeteneğin sayesindedir ki; secdeye duran Müslüman yoksulla, akşamcıyı; biji serok Apo diyen Kürt’le, Mustafa Kemal dinine henüz masumiyet dairesinde inananı bir araya getirdin: Taksim’de Kürtlerin gerilla halayına Türk bayraklarıyla katılan genç kızlar işte bu masumiyet dairesinde duranlardır. ADD’sine, İP’ine, itine sıkılmış yumruk dışında selam vermeyenler, henüz masumiyet dairesinde duran gençlere uzayacak el, söyleyecek iki çift söz bulabiliyorlar. İşte bu yollardan yürüyerek “faşizme karşı omuz omuza” duranlar, saflarını gün geçtikçe arı-duru, gün geçtikçe daha güçlü kılacaklar: Halk hareketi budur, başka türlüsü de olamaz. Şimdi sen Türk devlet geleneğinden öğrendiğin –ne de olsa on yıldır iktidarsın, bir şeyler öğrendin- toplum mühendisliğini Taksim isyanını tuzaklamak için kullanıyorsun: Yaşananlar Ergenekon’un, ulusalcıların, CHP’nin, barış karşıtlarının tertibiymiş! Bunlar Sırrı Süreyya yoldaşın deyimiyle, “ambulansın açtığı yolda arkaya kaynak yapan fırsatçı arabalara benziyorlar.” Farkında değil misin ki, bu ülkenin devrimcileri şu “mühendislik” işlerine şerbetli hale geldiler? Muradın odur ki, hareketi Ergenekon’un hanesine yazarak lanetleyip, tecrit edeceksin. Ya da kendi içinde birbirine düşürüp tüketeceksin. Yemezler! Ye-mez-ler! Bir bak bakalım 2007’nin Cumhuriyet mitinglerine benziyor mu alanlar? 2007’de “höt” dedin, anlı şanlı generaller yırtmak için sağlık raporu kuyruğuna girdiler, kof kalabalıklar toz oldu. Onlarla kolayca baş edebildin ve edebilirsin. Şimdi de o kolay zaferlerin hayaliyle Ergenekon vs. sayıklayıp duruyorsun. Sen şimdi bırak bunları; Beşiktaş’ta iş makinesini ele geçirip polisin ve düzenin barikatlarını yerle bir eden ezilenlerin isyanıyla nasıl baş edeceksin, bunu düşün. Ezilenlerin isyanı general mızmızlanmasına benzemez ey Tayyip, hesabını buna göre yap! Biraz daha derinleştirirsen bu işleri, çok muhtemeldir ki, ulusalcı militarizmin ipine sarılıp, “aynı gemideyiz, n’olur kurtarın beni” diye yalvaracaksın. Ve biz Türkiye devrimcileri, isyanın öğrencisi olmayı başarabilirsek, önderi olmayı da başaracağız: İkincisinin koşulu birincisidir. İsyan nesnel olarak diktatörlüğe ve küresel kapitalizme karşı; özgürlük, eşitlik ve adalet ruhuyla yürüyor. Şimdi; 1.Somut, birleştirici ve hareketin sürekliliğini sağlayacak asgari talepler. (Kışlanın yapılmayacağı güvencesi, sorumluların görevden alınması vb), 2.Halkların eşitlik ve özgürlüğü temelinde kardeşleşmesi, barışa sahip çıkılması, 3.Bu talepler ekseninde direnişin sürdüğü her yerde ve ülke çapında halk inisiyatiflerinin oluşması, 4.Yakalanan muazzam meşruiyet ve beraberliği titizlikle koruyarak eylemin; sonuç alana kadar sürmesini sağlayacak eylem ve örgüt biçimlerinin kolektif halk iradesiyle açığa çıkarılması, uygulanması. Bunların sağlanabilmesi durumunda, gelişimine bağlı olarak halk hareketinin gittikçe belirginleşmeye başlayan bir seçenek olarak öne çıkması olasılık dahilindedir. Bunlar başarılamazsa –ki mümkündür- süngün düşüktür ey Tayyip, bir daha asla eskisi gibi yönetemezsin. Bu salt senin mutlak iktidarının sarsılması nedeniyle değildir; böylesi bir tecrübeden geçen halk, bir daha asla eskisi gibi yönetilemez. Bizler Türkiye devrimci ve komünistleri, gözyaşları içinde yürüyoruz meydanlara, gözyaşları içinde hapishanelerde, sürgün ellerinde duvarlara çarpıyor, isyanın ruhundan damıtılan cümleler düşürmeye çalışıyoruz ak kağıtların üzerine. Acıdan ağlıyoruz; çünkü gençlerimizin ciğerleri gaz dolu, Taksim’de uzanan genç kızın kafatası kırıkları ruhumuzu kanatıyor. Sevinçten ağlıyoruz; çünkü bir ömür boyu bu günleri bekledik. Binlerce arkadaşımızı bu günler için toprağa verdik. Ezilenlerin onuru için, kölelik zincirleri kırılsın diye… On binlerce yeniğimiz, yaralımız, gönlü kırığımız bu günlerin saklı özlemiyle köşesine çekildi, kahrederek yaşadı… Şimdi gözyaşlarımız ateş gibi akıyor yanaklarımızdan! Bu ateşten korkun ey despotlar! Bu ateş sizin anketlerinizde görülmez! Şirket bilançolarında esamisi okunmaz! Fakat bu ateş sizi yakar! Bu ateş senin ve efendilerinin düzenini kül eder ey Tayyip! 2 Haziran, sabaha karşı 05.00 İsmail Metin
Posted on: Wed, 26 Jun 2013 17:56:43 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015