KÖŞE YAZIMDIR ARKADAŞLAR PAYLAŞMAK İSTEDİM PEYGAMBER - TopicsExpress



          

KÖŞE YAZIMDIR ARKADAŞLAR PAYLAŞMAK İSTEDİM PEYGAMBER SEVDASI Gönüller sultanı; gittin gideli kainat öksüz, fezalar sükut, çağlar eksik ve zaman kavramı anlamsız, saatlerin kursağında kaldı hasret. Ne olur geri dön En Sevgili! ... Diyarlar ötesinden yolunu gözlüyor insanlık. Hani Medine’ye gelişinde seni karşılayan insanlar vardı. Bugün yüreklerindeki aynı özlemle yolunu gözleyen aynı acıda birleşen bir ümmetin var. Sevdan büyüdükçe büyüdü içimizde cehaletin ortasına lanetler kolay düştü. Haydi gel bekletme yar. Ay Onsuz doğuyor kaç zamandır, gökyüzü manasız yokluğuna hala ağlıyor asırlar. Hani çocukluğunda O birgün yürürken , gökyüzünde başını üstünde Onu takip eden bulutları vardı. Şimdilerde bulutlar yetim, gam taşıyor semada Onsuz ve kimsesiz. Boşalıyor bu gam gökyüzünden tufani bir ağıtla. Afaklar karalarda, tabiat mahzun düştü. Firakıyla yeryüzüne derin bir sükut düştü. Güllerde Onu kokluyor hep gençlik, Onu arıyor koyu bir hüzünde insanlık. Onsuzluk diyarında tarihler yaban düştü. Ebabiller ne kadar mahzunsa zamanında, yusufçuklar başka bir ağlaşıyor şimdilerde yokluğuyla. Güneş Onsuz batıyor. İnsanlığa getirdiği aydınlık bir başka güneş oluyor her batan güneşe merhaba der gibi. Ama O yok, ufukları var bitmeyen yarınlarımızda güneşe merhaba, karanlığa hoşçakal der gibi. Beşeriyet asırlardır yolunu gözlüyor ufuklara nemli gözlerle bakıyor ve gelişini çok özlüyor insanlık. Elinde su tasıyla iftarı bekleyen oruçlu çocuk gibi kapılarda böyle yolunu gözlüyor bu gençlik. Ey Nebi! İnsanlık sana muhtaç gel gör bak! Yürekler, dimağlar sensizlikten bi ilaç , devri alem sana muhtaç. Şehirdin ilmin şehri. Dinmedi bak acılar gel gör ki tüm şehirler virane. Zulmet yağıyor billah bil gönüller hep avare. Gençler! Nerde biliyor musunuz Cafer-i Tayyare ve daha niceleri, sahabenin önden gidenleri. Onlar Hz. Peygamber’e uydu, Ondan kopmadı. Cennete yürüdü Onlar Bedir’de, Uhud’ da ve Hendek’te. Sen de cenneti istiyorsan ey gençlik! Bahaneler arama hiçbir sebebte. Peygamber’i anla, yaşa bütün kalbinle öğütlerini ki cenneti şimdiden yaşa. O der ki “İki günü eşit olan ziyandadır.” Demek ki iki günümüz eşit olmayacak. Bugünümüz bir önceki günden daha verimli olacak ki hakkettiğimiz başarıyı yakalayabilelim. Bu başarılar bizi cennete götürecek ve cennette sonsuz ırmakların kıyısında Kevser Havuzu’nun yanı başında Hz. Peygamberle buluşacağız. Bunun içindir ki En Sevgiliden kopmayalım. Onun yolundan yürüyelim ve şefaatını istiyorsak onu herşeyden çok sevelim. Gençler! Bilir misiniz Onun gidişiyle bizlere, sessizlik kervanından ağır imtihan düştü. Onun dünyaya gelişiyle oysa körleşen iz’an düştü. Karanlıklar onunla yarıldı hep. Sonraları kardeşler arasına heyhat suizan düştü. Fitne, fesat yaman düştü. Çatırdattı insanlık yürekler mahzun düştü. Özünden uzaklaştı herşey, feraset mağlup düştü. Onun çağrılarına kulak vermeyen topluma hezeyan düştü. O Kuran’ı anlatırdı hep. Kopuldukça Kuran’dan yürekler nadan düştü. Garipleşti insanlık; niyetler değişti, ameller ruhsuz düştü. Kalplerde umutlar mahzun düştü. Değerler yozlaştı, vicdanlar karardı insanlık tarihine iz’anlar yenik düştü. Haydi gel ey gençlik! Şimdi yeniden bir uyanalım, yeniden silkelenelim ki insanlık Peygamberi değerlerle yeni bir can bulsun. Gençler bilir misiniz! O gelmeden daha kainat Ona selam durdu. Daha çocukken O, Rabbimin rüyasıyla can buldu. Sarsıldı bütün dağlar, Hira’da insanlık hayat buldu. Hayatta selamı ondan öğrendik, getirdiği esenlik can buldu. Sonra konuştu O “Aranızda selamı yayın.” Dedi. Dalga dalga coştu selamlar gönüller huzur buldu. Selamla sevdik insanları biz, medeniyet mesut oldu. Bize insanları sevmeyi O öğretti, kainat kardeş oldu. Bizler sevmeyi Ondan öğrendik, yeryüzü sürur oldu. Bize kardeşlik için ettiği dua, bir sevdaya dönüştü durdu hep içimizde engin duruşuyla. Bizim kainattakilerle olan kardeşliğimiz ateş böceğinin ışığında saklı bir gizem değil midir? Gençler! Onu anlayabilmek duyguların en yücesi, düşüncelerin en derinidir. Her alacakaranlığında sabah emzirirken şafağı ufukta bekleriz biz Onu yasla, kederle, hele bir Taif’ten çıkışı vardı bin bir elemle. Şimdilerde, “Hayırda yarışın” çağrısına kulak verir , hayır yeşertiriz hep kirli ve puslu bu dünyada iyi bir nesil bırakmak için ümmete. Şimdilerde, Peygamberi değerleri mutlu yusufçuklar taşıyor hep ötelere. Buna “Asrın iyilik hareketi” diyoruz Onun açtığı çığırla. Uzaklarda daha bir can oluyor hayatlar ilim kapısıyla. Dünya kardeşlerimiz Seni bizde tanıdı ne olur geri dön bak! Zamanlar mekanlar sana ağladı. Hicranınla gönüller hep dağlandı. Sensizliğe ağlamadık kurt, kuş, börtü, böcek kalmadı. Gel geri dön ya Resul! İz’anlarda artık takat kalmadı. Gençler! Bilir misiniz ahlak onunla ebedleşti, fazilet onunla timsalleşti. Kur’an Ahlakı onunla kutsallaştı. O bir gün uyurken Yüce Allah Ona “Ey örtüsüne bürünmüş yatan kal da uyar.” Diye seslendi. O günleri bil genç! Ortalık hep zilletti. Yürekler hep illetti. İniltiler geliyordu ötelerden beriden, zulmet karanlığına koyu bir şivan düştü. Ahlaki öğretiler onunla mukkaddesleşti. Uzadıkça uzayan vahşet karanlığına böyle bir volkan düştü. Ebu Cehiller, Müseylemet-ül Kezzablar toprakta viran düştü. Seviniyor insanlık, ahlakından vicdanlara ağır bir darbe düştü. Cereyan eden ahlakıyla, hilmiyle gönüllere büyük erdemlik düştü. Yenildi büyük küffar, saltanat bigan düştü. Yağmalanmış her ruha yeni bir devran düştü. Gençler! O devirleri bilir misiniz? O zamanlar fikir kalıbında çirkefti. Yürekler merhametsiz, kalpler kir pas içinde, tarih sefildi. İnsanlık Putpereslik’ten sarhoş yaşamın adı rezildi. Sineler insanlıktan ruhsuz, kız çocukları toprakta zelildi. Sonra Peygamber öğretileri nida namıyla eğildi, merhamet yüreklere korkunç galeyan düştü. Cehaletti dimağlar, beyinler körleşmişti. Sineler pervasızdı, yamyam insanlar vardı. Ciğerleri çiğnenen Hz. Hamzalardı. Merhametsiz gövdelere korkunç fevaran düştü. Dinlemediler Peygamberi feraset naçar düştü. Hinte kalmadı bunlar, vahşetler talan düştü.Merhamet düştü belleklere kol kanatlar gerildi. Hakların temeline korkunç inkılap düştü. Mazlumda birleşti şefkat, zalimlik suskunluğa dönüştü. Gönüller merkezine merhamet ferman düştü.Tarihler sayfasına bir yerleyeksan düştü.Şimdilerde insanlık Onsuz avaredir. Anlatıyor çınarlar bak! İdrakler yorgun düştü. Eşsiz merhametine yer gökler nalan düştü. Kimsesizler yurduna turnalarla davet var. Sevdalar iklimine ağır imtihan düştü. Susamış gönüllere fermanı zemzem düştü. Onsuzluk içimizi ak kor gibi kaplıyor, küllenmiş yaralar keskin bir merhem düştü. “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” Düsturuyla insanlık, aynı tabloda bak nasıl resimleşti. MEHMET BEDİ YUNUSOĞLU
Posted on: Tue, 16 Jul 2013 08:05:19 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015