Saygı Öztürk / Hedef: Fethullah Gülen’in ışık evleri 8 Kasım 2013 Terör, uyuşturucu, silah kaçakçılığı, dilencilik, fuhuş almış başını gidiyor. Suriye’den ve bazı Afrika ülkelerinden gelenler ülkemizi mesken tutmuş durumda. Kontrol dışında olan, nerede, ne yaptıkları bilinmeyen yabancılar yüzünden ülkemiz “mayınlı alan”a dönmüş durumda. Türkiye üzerinden, Suriye’de dinci örgütlere silah, mühimmat gittiği sürekli gündemde. Daha geçen hafta Reyhanlı’da kimyasallar, dün Adana’da roketatarlar yakalandı. Bunlar nereden geliyor, kim gönderiyor? Ülkemizde derin acılar bırakan patlamalar oluyor, bunların yabancı ülke kaynaklı olduğuna ilişkin iddialar gündeme getiriliyor. Suriyeliler ‘ikinci eş’ oluyor Gaziantep’te, Şanlıurfa’da, Kilis’te, Hatay’da yabancı kadın ticareti almış başını gidiyor. Suriye’den gelen ve ortada kalan kadınların düşürüldüğü durum utanç verici. Kamplarda bulunan 200 bin Suriyeli’ye karşın, kamp dışında olan ve Türkiye’nin birçok iline giden Suriyeli sayısının da 600 bin civarında olduğu belirtiliyor. Bu durum güvenlik ve asayiş sorununu da birlikte getiriyor. Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz’ın endişeleri hep gerçek oluyor. Bugün yardım edilen El Kaide’nin, politika değişikliği sonucu silahlarını Türkiye’ye çevirmeyeceğini kim garanti edecek? Peki onca silah, mühimmat bu örgüte nasıl ulaştırılıyor? Araştırdığımda 5 bine yakın Suriyeli kadının ülkemizde evlendiğini öğreniyorum. Evlendikleri de kim? 60-70 yaşındaki vatandaşlarımızla, 18-20 yaşındaki Suriyeli kadınlar. Çoğu “ikinci eş” olarak alınıyor. 3 bin 700 Suriyeli, Türk vatandaşlığına alındı. 30 binine “geçici vatandaşlık” statüsü verildi. Yani işlemleri bittikten sonra onlar da vatandaşımız olacak. Işık evleriyle sıkıştıracak Başbakan, AKP’li bazı bakanlar, milletvekilleri üniversite öğrencilerinin evlerine taktı. Bazı evlerde “kız-erkek birlikte kalıyorlar” iddiası gündeme getirildi. Anlaşılan, öğrencilerin bulunduğu evlerle ilgili hükümetin siyaseten yeni bir planı var. Bu planda, “Işık evleri” öne çıkıyor. Fethullah Gülen cemaati, özellikle üniversite öğrencilerinin yurt sorunu yaşadığı illerde, onlar için evler açıyor. Kızlar için ayrı, erkekler için ayrı evlerde çok sayıda öğrenci barınıyor. Yemekleri cemaat tarafından karşılanıyor, hatta harçlıkları da verildiği belirtiliyor. Dershanelerde olduğu gibi, hükümet Fethullah Gülen cemaatini bu kez “ışık evleri”yle sıkıştıracak. Öğrencilerin bulunduğu yerleri kontrol altına almak adı altında “gerekirse yasa çıkarılabileceği” belirtiliyor. Öğrencilerin kaldığı evler kamuoyuna öyle bir anlatıldı ki, her biri batakhane, örgüt evi… Ayıp beyler ayıp… Belki üç-beş olumsuz örnek var diye ailelere, öğrencileri bu şekilde göstermek yakıştı mı? Öğrencinin, evine gelen her arkadaşına ya örgüt mensubu, ya “kötü kadın” gözüyle bakılmasına neden olacaklar, yaptıklarından hiç pişmanlık duymayacak mı? Onların kızı-oğlu yok mu? 113 bin öğrenciden sorumlu Bu yıl, Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarına girebilmek için başvuran 200 bin adaydan, ancak 87 bini yurtlara alınırken, 113 bin öğrenciye “başınızın çaresine bakın” diyen, bu devletin yetkilileri değil mi? İşin garibi, öğrenciler yurda girebilmek için uğraşırken, devlet yurtlarında hâlâ boş kontenjanlar bulunuyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun 81 il, 144 ilçede toplam 345 yurdu bulunuyor. Yurtların yatak kapasitesi 310 binken, ranza sisteminden yatak sistemine geçilmesiyle, odalardaki yatak sayısının azaltılması sonucu kapasite 301 bine indi. Bu yıla kadar yurtlarda yerleştirilemeyen öğrenciler için “yedek liste” çıkarılıp, boş kapasite bulundukça yerleştirmeler yapılıyordu. “Misafir öğrenci” adı altında öncelikle kız öğrenciler yurda alınıyordu. Ayrıca, kapasite dikkate alınıp bina kiralanıp yurt olarak düzenleniyordu. 11 yıldır iktidarda olan hükümet, yurt sorununu çözememiş. Çözemiyorsa kiralama yoluna gidersiniz. Onu da yapmadılar. Peki ne yapacaktı çocukları ortada kalan anneler, babalar? Ya çoğu cemaatlerin, tarikatların kontrolü altında olan özel yurtlara, bulabilirlerse hemşerileriyle birlikte kiralık eve… Devlet her türlü evi bilir İçişleri Bakanı, öğrencilerin bulunduğu evleri “terör örgütünün eğitim merkezi” gibi gösterdi. Bazı evlerde fuhuş yapıldığını öne sürdü. Aslında Muammer Güler’in dikkat çektiği, saatlik, günlük olarak kiraya verilen ve fuhuş yapıldığı bilinen evlerdi. Yani bunlar üniversite öğrencisinin kaldığı evler değil. Aynı şekilde örgüt evlerinde de bomba, molotof kokteyli yapımı öğretilir. Bunda da şaşıracak bir durum yok. Devlet, örgüt evini de, fuhuş yapılan yeri de çok iyi bilir…Yapanın üzerine git. Ama bu söylenirken evlerde kalan öğrencileri zan altında bırakmaya da kimsenin hakkı olmamalı. Öğrenci üzerinden bir takım hesaplar içine girenler, onları, ailelerini üzdüklerini, bazılarının çocuklarına kuşkuyla bakmasına neden olduklarının farkında değiller mi?
Posted on: Fri, 08 Nov 2013 08:24:12 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015