TKP üyelerinin linç girişimi/saldırısına dair: Dün, - TopicsExpress



          

TKP üyelerinin linç girişimi/saldırısına dair: Dün, İzmir’de, şehrin çeşitli ilçelerinde forumlar düzenleyen Parklar Bizim İzmir platformunun çağrısıyla Konak’tan Gündoğdu Meydanı’na bir yürüyüş ve miting gerçekleştirildi. Yürüyüş öncesinde alınan karar, Parklar Bizim İzmir flaması dışında herhangi bir bayrak taşınmamasıydı. Bu karar doğrultusunda siyasi çevreler de yürüyüşe flamaları olmaksızın kortejlerin en arkasında katıldılar (buluşma noktasına bayrak getirenler de bayraklarını kapattılar). Ben de yürüyüşe, ilk gününden bu yana katılımcısı ve sonrasında sekretaryada yer alan dostların talebi ile sekretarya üyesi olduğum Karşıyaka Halk Forumu pankartı (tüm forumlar ortak pankart arkasında kendi pankartlarıyla yürüyebiliyorlardı) arkasında katıldım. Şunu belirtmeliyim ki, daha önce bazı siyasi çevrelerin foruma ağırlık koyma, gidişatı yönlendirme çabaları olsa da forum katılımcıları ve sekretaryası Gezi Parkı’nda bir arada olanların (siyasetle yeni tanışanlar, ulusalcılar, sosyalistler ve hatta forum başlangıçlarında, son bir ayda yitirdiklerimiz anısına gerçekleştirdiğimiz her saygı duruşumuzda, bizim yumruklarımız havadayken kendisi de bozkurt işareti yapan, ancak hiçbir şekilde forumu sabote girişimine, demokratik işleyişe aykırı, buna engel olan davranışına rastlamadığımız bir MHP üyesi) küçük bir yansımasıdır. Yürüyüşe dönecek olursak; yürüyüşün ortalarına doğru Karşıyaka Halk Forumu pankartı arkasında yaklaşık 40-50 kişilik, üzerlerinde TKP’nin “Boyun Eğme” tişörtleri bulunan, parti sloganları atan bir kitle belirdi. Bunun üzerine kendilerine siyasi çevrelerin en arkada yürüdüğünü ve ana pankartın arkasında sırasıyla ilçe forumlarının yer aldığını belirterek, halk forumlarının hiçbir şekilde bir siyasi çevrenin kendine yedekleme/özel politik rant sağlama çabasının hedefi olmaması gerektiğini ve arkadan yürümeleri gerektiğini belirttim. Bu uyarımın ardından “gençlik şefi” olduğunu sandığım 25 yaşlarında biri üstüme yürürken, forum pankartı arkasında yürüyen dostlarımızın araya girmesi ile olay büyümeden önlendi. Bu olaydan sonra söz konusu partinin üyeleri tarafından yürüyüş sonuna doğru tarafıma yönelik bir taciz daha gerçekleştirildi. Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden iskeleye çıkan sokaktan (ÖSYM bürosu yanı) geçildiği esnada köşede bekleyerek tehditkâr bakışlarla beni süzen TKP üyesi gence (daha sonra saldırıda yer alanlardan) yavaş adımlarla yaklaşarak sert ve saldırgan olmayan bir biçimde “Bir sorun mu var arkadaşım” sorusunu sormamla birlikte “Senin bir sorunun mu var, sen ne yapıyorsun” yanıtını almam ve ilgili güruhtan 5-6 gencin etrafımı sarıp üzerime yürümesi sanırım 15 saniye sürdü. Kendilerine, yaşananın bir halk hareketi olduğunu hatırlatırken, “Hadi ya, senden mi öğreneceğiz” şeklinde bu çevreden alıştığımız ve tarzları haline gelen ukalaca cevaba tepkim “Şu yaptığınızdan beli ki öğrenememişsiniz, bu durumda elbette benden öğreneceksiniz” şeklinde oldu. Tehditleri ve saldırgan tutumları karşısında ben de sinirime hâkim olamayarak –ki bu, siyaseten hatalı olduğumu düşündüğüm tek noktadır- “Akıllı olun, hesabını sorarım” şeklinde, saldırganların “delikanlı” tavırlarıyla eşdeğer düzeysizlikte bir cümle kurdum. Yine forum bileşeni dostlarımızın tepkisi ve araya girmesiyle bu tartışma da bir arbede yaşanmadan sona erdi. Olayın ardından kortej Gündoğdu Meydanı’na ulaştı ve sahne etkinliği devam etti. Biz ise eşim, Halkevleri üyesi bir çalışma arkadaşım ve şehir dışından gelen bir kadın dostumuzla birlikte meydandan ayrılarak bir yerde oturup çay içme kararı aldık. İzmir’i bilenler için söyleyeyim: Gündoğdu Meydanı’ndan Sevinç Pastanesi’ne çıkan (köşesinde Ziraat Bankası ve barlar bulunan) geniş caddede ilerlerken eşim ve diğer arkadaşımız şapka satılan işporta tezgahına göz atmak istedi. Ben de bunu dinlenme fırsatı olarak değerlendirdim ve kendilerini ortadaki çiçeklik etrafında bulunan bankta beklemeye karar verdim. Oturmamın üstünden henüz 1 dakika geçmemişken üzerlerinde “Boyun Eğme” tişörtleri olan 15-20 kişilik (ne daha az, ne daha fazlaydı sanırım) bir grup ortaya çıktı. Doğrudan oturduğum yere yönelen ve içlerinden 22-23 yaşında olanı gelir gelmez “Sen ne artistlik yapıyorsun lan” diyen grup karşısında, çantamı oturduğum yere bıraktım ve ayağa kalkarak provokasyonlarına fırsat vermemek adına ellerimi cebime koyarak (aksi halde gerginliğin artacağını düşünerek) konuşmaya başladım. İşin komik ve rezil taraflarından biri şudur ki, ellerim cebimde olmasına rağmen, ilk anda konuşan tip, elini yüzüme doğrultarak “Ellerini indir lan” şeklinde soytarıca, “delikanlı”ca bir tavırla beni provoke etmeye çalıştı. O sırada arkadan bir başka linççinin “TKP’ye küfrettin, edemezsin” dediğini hatırlıyorum. Şunu belirteyim ki, zaten mevcut siyasi hattıyla devrimci, demokrat, sosyalist çevrelerin gözünde zerre itibara sahip olmayan SİP/TKP’ye her üç noktada da hiçbir şekilde küfretmedim, herhangi bir hakarete başvurmadım. Tüm bunların yanında bir diğer linççi/saldırgan ise sadece 45 saniye-1 dakika gibi bir zaman devam eden tartışmanın sonlarında doğru “Hani, ne için geldik buraya, döveceksek dövelim, saldıralım” dedi ve bu sözlerin üstünden çık kısa bir süre geçmişken tüm grup bir anda saldırıya geçti. Bank ile grup arasında ilk anda aldığım darbelerle yere düştüm ve ardından ayağa kalkarak meydana doğru yaklaşık 5-10 metre ilerledim. Fakat bu sırada da peşimi bırakmayan linççi/saldırgan güruh bir kez daha beni yere düşürmeyi başardı ve yerde tekme tekme atmaya devam etti. Ben de kollarımla özellikle kafa bölgemi korumaya çalıştım. Bu sırada saldırganlardan ya da çevreden gelenlerden “Adam öldü, bırakın” cümlesini işittim. Ancak beni darbelerden/saldırının etkisinden esas koruyan çalışma arkadaşım olarak bahsettiğim yanımdaki arkadaşım A.D. ve eşiyle birlikte olay yerinden geçen ve saldırıyı görüp beni korumaya çalışan 30 yaşlarında bir yurttaş oldu (daha sonra ayağa kalkınca tanıştım kendisiyle). Saldırının hemen ardından KÖZ, ÖDP, DİP, Halkevleri, Devrimci Hareket ve burada ismini hatırlayamadığım (kusura bakmasınlar) gibi siyasi çevrelerden yoldaşlarımız olay yerine gelse de saldırganlar hızla bölgeden uzaklaştılar ve muhtemelen çok yakında bulunan TKP binasına sığındılar. Saldırının sona ermesi ile birlikte, saldırı esnasında yanımda olan ve aynı zamanda Eğitim-Sen üyesi bir akademisyen olan eşime de tepki göstermesi nedeniyle fiili saldırıda bulunulduğunu, ilk saldırı anında kendisinin de ittirilerek yere düşürüldüğünü, daha sonrasında ise elinde bulunan “Parklar Bizim İzmir” flamasının alınması çabasıyla bacağının tekmelendiğini öğrendim (Eşime yönelik fiili bir saldırı olsa da kesinlikle linç boyutuna varmamıştır). Bahsettiğim fedakârca koruma çabaları sonucunda saldırıdan çok büyük yaralar almadan, sağ kaburgamda bir batma hissi, sağ ve sol dizlerimde darbeye bağlı şişlik, her iki kolumda morluk ve sıyrıklar, orta düzey boyun ve sırt ağrısı ile atlattım. Yaşanan saldırıyı yukarıdaki şekilde ayrıntılarıyla özetledim. Ancak bu saldırı hiç de şaşırtıcı olmadı. Daha önce SİP/TKP tarafından, Mustafa Suphilerin TKP’sinin tarihsel geleneğine sahip çıkanlara yönelik ve 60-65 yaşlarında bir emekçiyi hedef alan, onlarca kişinin katıldığı saldırının görüntüleri hafızalarımızda (hafızalarımızda değilse Youtube’da da bulunabilir). O yaştaki bir devrimciye saldıran, onu yaralayanların, alanda Karşıyaka Halk Forumu’nu temsilen bulunan, bu forumların sürekliliğine önem veren, geliştiriciliğine inanan bana, siyasi rant elde etme, forum ruhunu bozma çabalarına tepkim nedeniyle saldırmaları hiç de şaşırtıcı değil. Olayın ardından görüşülen TKP Yöneticisi (sanırım il başkanı) İbrahim Bulut’un saldırının üstünü örtme çabaları da tüm bu halleriyle gayet uyum içinde gerçekleşti. Bundan 30 gün önce böyle bir saldırı gerçekleşse “Eline bayrak alan linççi oluyor” derdim, ancak 31 Mayıs’tan bugüne, eline her bayrak alanın linççi olmadığını yaşayarak öğrendik, önemli dersler çıkardık. Dün Parklar Bizim İzmir yürüyüşünde kitlenin hemen hemen tamamı tarafından atılan “Diren Lice, İzmir seninle” sloganı da 1 ay önceki tüm ezberlerimizi sorgulatır nitelikteydi. Evet, elinde her bayrak olan linççi potansiyeli taşımıyor, ancak görünen o ki içindeki linççi/faşisti daha fazla tutamayanlar, eline ulus devlet bayrağını alarak, kof niceliğine güvenerek devrimcilere saldırarak ilerleme sağlayabileceğini düşünmekte. Tarih ve devrimciler, yoldaşlarımız bunların benzerlerini daha önce mahkûm ettiği gibi yine mahkûm edecektir. Fakat özellikle belirtmek isterim ki, dün alanda partili kimliğim ile bulunmasam da her zaman üyesi olmaktan onur duyduğum partim Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), ilgili çevreden özür istememektedir. Unutulmasın ki, devrimcilerin hukuku bu kalıplara sığmaz. Arayan, soran, yazan tüm dostlara sevgi ve teşekkürlerimle. Erkan Çınar
Posted on: Sun, 30 Jun 2013 12:43:07 +0000

Trending Topics



body" style="min-height:30px;">
True And Sad Love Story pls " READ IT " Ek Ladka Ek Ladki Se,Behad
The couple Halit Ergenc and Berguzar Korel, recently came out
)
Snow will end from west to east across the area this afternoon.

Recently Viewed Topics




© 2015