Uğur Dündar 8 Eylül 2013 Taksim Meydanı’ndaki o ağacın dili olsa da konuşsa!.. 1977 yılı Nisan ayı başlarında güneşli bir gün… Taksim’deki Intercontinental Oteli’nde çiçekçilik yapan Burhan Ortak’a bahçıvanı, çeşit çeşit mevsim çiçekleriyle birlikte bir de fidan getiriyor. Burhan Ortak “Çiçekleri anladık da bunu niçin getirdin?” diye sorunca bahçıvan “Abi benim paramı hiç aksatmadan ödüyorsun. Ama görüyorum ki bu işten mal mülk sahibi olman mümkün değil! Hiç olmazsa dikili bir ağacın olsun diye bu çınar ağacı fidanını sana getirdim! Tam da dikim mevsimi! Hiç durma hemen dik!” diyor. Bahçıvan gittikten sonra çiçekçi Burhan, boyu ancak bir metreyi bulan fidanı nereye dikeceğini düşünmeye başlıyor. Çünkü o yıllarda bir apartmanın 6’ncı katında oturuyor. “Balkonda büyükçe bir saksı içine diksem ağacı hapsetmiş olacağım… Evin bahçesi de yok ki oraya dikeyim” diye düşünürken, aklına bir çözüm geliyor. Otelden çıkılıp sağa doğru, yani Atatürk Kültür Merkezi yönüne doğru ilerlerken hemen sağ tarafta Dünya Sağlık Sokağı vardır. Sokağın meydana çıkan ağzında genellikle otel müşterilerini gezdiren taksiler durur. Sokağın caddeye cepheli köşesinde ise bugün Vakıfbank’ın bulunduğu bina henüz inşa halindedir. Burhan Ortak sağa sola bakınırken gözüne kaldırımda bir metrekare genişliğindeki bir boşluk takılır. İçinden “Tamam!” der. “İşte ağacımı dikeceğim yeri buldum!” Kazma kürekle bir çukur kazar ve çınar fidanını kendi eliyle oraya diker. Toprağını, gübresini ilave ettikten sonra taksicilere dönüp “Bu ağaç büyüdüğünde gölgesinde oturacaksınız. O nedenle gözünüz gibi bakmayı ihmal etmeyin” uyarısında bulunur! * * * Aynı yıl 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı, işçi düşmanlarının yüreklerimizi hâlâ yakan kanlı provokasyonuna sahne olur. Silahların patlamasıyla panik halinde kaçışmaya çalışanlar birbirlerini ezer. Savaş alanına dönen meydandaki kanlı tezgahın bilançosu korkunçtur: 34 ölü, 130 yaralı… Burhan Ortak, cehennemi andıran o atmosferde dükkanını kapatıp meydana fırlar ve çoğu otel müşterisi en az 10 kişiyi ezilerek ölmekten kurtarır. (Bunlar arasında bulunan bir Alman turist kadın ilerlemiş yaşına karşın hâlâ her yıl Türkiye’ye gelir, aynı otelde kalır ve hayatını Burhan Ortak’a borçlu olduğunu söyleyerek teşekkür eder.) Çiçekçi Burhan o gece gözlerini kırpamaz. Yatağında sağa döner, ezilen insanları görür! Sola döner ambulanslara taşınan kanlı bedenler karşısına çıkar! Ve karabasanlar arasında aklına çınar ağacı fidanı gelir. Sabahı beklemeden yatağından fırlar ve doğru meydana gider. Bir de ne görsün… Neredeyse taş taş üstüne kalmayan meydanda diktiği fidan dimdik durmuyor mu? Mucizeye çocuklar gibi sevinir, fidanı okşar ve minicik dallarını öper… O günden sonra onu biricik oğlu Yiğit gibi sever… * * * Çınar fidanı yıllar içinde büyür. Büyüdükçe de tarihin tanığı olur. Neler görmez ki?.. Örneğin CHP Genel Başkanı “Karaoğlan” Bülent Ecevit’in, 1977 Haziran ayındaki genel seçimler öncesinde, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından “Taksim’e gitme. Çünkü seni oradaki otelde üslenen keskin nişancılar vuracaklar” uyarısına meydan okuyarak alanı hıncahınç doldurduğu tarihi mitinge canlı tanıklık yapar. Zamanla otelin adı ve sahibi değişir. Önce “Etap Marmara”, sonra da “The Marmara” olur. Burhan Ortak çiçekçiliği bırakıp, aynı yerde hediyelik eşya satmaya başlar. Personelin ve taksicilerin çoğu ya iş değiştirir, ya da emekli olur ama o ağaç dikildiği yerde dimdik, büyümeye devam eder. * * * Yıllar yılları, olaylar olayları kovalar ve takvimin yaprakları 2013 yılının Mayıs ayını gösterdiğinde Türkiye gündemine “ağaç sevgisiyle” başlayan Gezi Parkı eylemleri damgasını vurur. Eylemler, AKP’nin kendisine oy vermeyenlerin yaşam biçimleri üzerindeki baskısını ve dayatmacı yönetim anlayışını protestoya dönüşür. İktidarın barışçıl ve masum eylemler yapan gençlerin üzerine polisi sürmesiyle 5 gösterici hayatını kaybeder, binlerce insan da yaralanır. Anayasa güvencesi altındaki demokratik haklarını kullanan gençler yitip giderken, yaralıların bazıları gözlerini kaybederken, Başbakan Erdoğan ise “Yeşili bizden daha fazla kimse sevemez!” deyip durur! * * * Eylemler boyunca The Marmara Oteli, çevredeki diğer oteller gibi adeta sinek avlar. Burhan Ortak hediyelik eşya dükkanında haftalarca siftah bile yapamaz! Buna karşın otel kapılarını yaralı eylemcilere bir gün bile kapatmaz! Personel can havliyle kendilerini içeriye atanlara hizmet etmekten asla kaçınmaz. Burhan Ortak’a gelince… 1977 yılında kendisine o fidanı getiren bahçıvanın dediği çıkmış ve mal mülk sahibi olamamıştır. Ama mutlu bir yuvası vardır. Bir de üzerindeki plakette “BU AĞAÇ 1977 YILINDA BURHAN ORTAK TARAFINDAN DİKİLMİŞTİR” yazan 36 yaşındaki “dikili” bir ağacı!
Posted on: Sun, 08 Sep 2013 15:33:44 +0000