Yerli Oryantalizm Hortladı! Anar’ın ahiret konusundaki - TopicsExpress



          

Yerli Oryantalizm Hortladı! Anar’ın ahiret konusundaki agnostik yaklaşımı bütün romanlarında mevcuttur. AnarPuslu Kıtalar Atlası’nda; “Eğer varsa, öte dünyada bir tek şey hissedeceğime eminim: Utanç.”(s. 215) cümlelerini kurarken, Yedinci Gün’de kahramanına “Bunca insanın ahret konusunda yanılmasının imkânsız olduğunu düşünür, böylece imânı kuvvetlenirdi.” ve “İşte vaktiyle onlara ölümden sonra da olsa bir cennet vâdeden ilâhlarının…” (s. 165-198) dedirtir. İnanç konusunda gösterdiği sakillikle romancı ahiret kavramına kendince yeni bir anlayış getiriyor; doğrudur ahiret vardır, çünkü herkes buna inanıyor! Anar’ın vahye yaklaşımı Batılılardan da cahil: “Kücüh bey, vahiy geldi mi? Çalteri kapatem mi?” (70) Yazar benzer yaklaşımı başörtüsü için de gösterir ve örtüyü anlamlandıramaz: “Bir Alman âlimin icadı olan ama Paşaoğlu’nun Beykoz’da cam üfleyen işçilere imâl ettirip içindeki havayı tahliye ettirdiği bu tuhaf lamba, karanlıkta ortalığı aydınlatmıyor, fakat neşrettiği esrarengiz şuâ, önünde bulunan şahsın içine nüfûz edip adamın etinden geçerek arka tarafından çıkıyordu. Gel gör ki şahsın bedeninden geçen şuâ ile adamın eti kemiği, midesi, ciğerleri, bağırsakları, arkada bir fotografi âletindeki bromür darjan kaplı cam levha üzerine resmediliyordu. Öyle görünüyor ki ilim ve fen, ziynetlerini gizlemeleri buyurulan mümin hanımlara tehlike arz edebilirdi. Hattâ bu icadı işiten mütedeyyin bir terzi, hayır olsun diye kurşunla zırhlanmış ferâceler dikmeye bile kalkmıştı. (s. 22) Anar Yedinci Gün ile Türkiye’de resmi ideolojinin ve Meşrutiyet’ten sonra ortaya çıkan gayr-i İslami tahkir edici söylemin düzeyini dahi tutturamayacak derecede basitnitelemelerle aslında romanın renklerinden biriymiş gibi kullandığı cümlelerle Türkiye’deki İslam düşmanlığının örneklerini vermektedir. Benzer temalar, benzer alaycı ve küçümseyici dil, modern teknikten postmodern tarza evrilmiştir, hepsi bu! Türk romanında klasikleşmiş dindar kesimin kadın düşkünlüğü konusu da bunlardan biri. Haremle geçmiş algısını deforme etmeye çalışan odakların özellikle imam, şeyh ve dindar esnaf üzerindeki baskısı, bunların bir yandan İslam’ın gereklerini şeklen yapmalarına rağmen gerçekte “kalplerinin kirli olduğu”, “din tüccarlığı” yaptıkları, “dini kullanarak nüfuz ve para temin ettikleri” aslında çok evlilikten de öte “hovardalık”ta usta oldukları Anar’ın en önemli “malzeme”lerinden biridir. Bir farkla, klasik romanlarda bile görülmeyecek hafiflikle: “Sirkeci’de inip köprüye yürürken o dinli diyânetli, o namazında abdestinde, o Hacca gidip Kâbe örtüsüne bir yüz sürmek için yanıp tutuşan, o Hacerü’l Esved’i bir öpmek için can atan kambur Bevval, kendisini erkek yapan sâik olsa gerek, Eminönü Meydanı’nda bir kadının tombul kalçasını mıncıklayıverdi.” (s. 111)
Posted on: Fri, 30 Aug 2013 18:33:19 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015