İnsanlığın vicdanı ender erdemil Başbakan Erdoğan, - TopicsExpress



          

İnsanlığın vicdanı ender erdemil Başbakan Erdoğan, Suriye’nin iç işlerine karışmasını “İnsanlığın vicdanı” adına yapılan bir uyarı biçiminde tanımladı. Başbakan vicdan konusunu daha önce de dile getirmişti. “İnsanlığın vicdanı” adına, İsrail’in Gazze’de yaptığı zulüme karşı çıktı. Suriye’de asayişi ve halkın can güvenliğini yok eden silahlı saldırganlara müdahale eden Suriye askerinin operasyonları “İnsanlığın vicanını” yaraladı. Bu “İnsanlığın vicdanı” nedense Irak’ta, Afganistan’da ABD askerinin kadınlara tecavüz etmesinden, sokakta dolaşan sivilleri açıkça hedef alarak öldürmesinden yara almadan kurtuldu. Başbakan, “İnsanlığın vicdanı” adına mı yaptı bilinmez; bu acımasız saldırganlar için dua etti. Önümüzde iki önemli kavram var. Biri insanlık, diğeri de vicdan. Bir araya geldiklereinde çok nazlı bir yapıya kavuşuyorlar. Nerede, ne zaman yaralanacağı belli olmayan kırılgan bir yapı. İnsanlık, eskiden güzel anlamlar içeren bir kavramdı. Küreselleşen dünyada o da “değişimden” nasibini aldı. İnsanların az sayıda ama zengin bir bölümünün, çok sayıda ama fakir diğer bölümü adamdan saymadığı dünyamızda, insanlık kavramı da bu zengin azınlığın verdiği bir anlamı taşır oldu. Artık insanlık deyince, uluslar arası toplum; onu da deyince bir avuç zengin ülke ve onları yöneten küresel sermaye akla gelir oldu. Yoksul insanlar adamdan sayılmadığından; insanlıkla ilgileri kalmamıştı. Vicdan da sadece zengin ülkelerde vardı. İşte bu vicdan, Irak’taki asılsız kitle imha silahlarından fena halde yaralandı. Ama 1.5 milyon Iraklı’nın ölümünden yara almadan kurtuldu. Yine bu vicdan sahibi insanlık, Libya’da sivilleri öldüren, kentleri kasabaları yağmalayan isyancılara vicdan borcu olarak silah sağladı. Onları besledi. Sırf “İnsanlığın vicdanını” yaralayan Kaddafi’yi devirebilsinler diye. Ganimeti paylaşamayan çapulcu isyancılar da şu sıralar birbirine düştü, dağıldı… “İnsanlığın vicdanı” nasıl oluyor da bazan yaralanıyor, bazan yara almadan kurtuluyor? Bazı olaylara şerbetli mi? Çok merak ediyordum. Araştırdım. Suriye konusu gündemde olduğundan, araştırmam o yönde gelişti. “İnsanlığın vicdanını” asıl yaralayanı galiba buldum. Efendim, Nixon’un başkan olduğu dönemde ABD’de US EPA adlı bir kurum oluşturulmuş.Açılımı: United States Environmental Protection Agency. Türkçesi kabaca ABD Çevre Koruma Ajansı. Adı üstünde, çevreci mi çevreci. US EPA, bir projeye önayak olmuş. Adı: Natural Gas Star. Türkçesi: Doğal Gaz Yıldızı. Kendi tanımlarına göre esnek kuralları olan bir ortaklık. Bütün petrol devleri Natural Gas Star’a ortak. Anlayacağınız dünyada tam bir köpekbalığı sürüsü gibi davranıyorlar. Noble Energy de Natural Gas Star’ın ortağı. Noble Energy kim mi? Hani şu 1 Ekimden önce Kıbrıs-İsrail arasında sondaja başlayacak olan şirket… Noble Energy’nin sondaj yapacağı sahanın adı Levant Basin Bu saha İsrail’den İskenderun körfezine uzanıyor. Noble Energy, Hıristofyas’la (Güney Kıbrıs) anlaşmayı yaptı. İsrail’le de anlaştı. Anlaşamadığı Suriye ve Lübnan kaldı. İşte bu durum “insanlığın vicdanını” derinden yaraladı. Hem ne derinden… USGS (ABD Coğrafya Araştırmaları) ( Assessment of Undiscovered Oil and Gas Resources of theLevant Basin Province, Eastern Mediterranean) raporuna göre, Suriye ve Lübnan kıta sahanlığında tespit yapılmadığından gaz ve petrol rezervinin ne miktarda olduğu bilinmiyor. Ama sahanın tamamnında doğal gaz rezervinin 3.46 trilyon metreküp olduğu çeşitli yöntemlerle saptanmış. Ayrıca sadece İsrail kıta sahanlığında tespit edilen petrol rezervi 23 milyar varil. Bunun ABD rezervlerinin yüzde yirmisine eşdeğer olduğu söyleniyor. Arama yapılmamış bölgede tahmin edilen petrol rezervinin de 1.7 milyar varil olduğu raporda yer alan bilgiler arasında Suriye sahanın kendi payına düşen kısmında arama yapılması konusunda ihale açmıştı. İhalenin sonuçlanma tarihini 15 Eylül’den 1 Ağustosta almıştı. “İnsanlık vicdanının” bu kadar derinden yaralanması, ihalede Natural Gas Star’ın üyelerinin işlerinin iyi gitmediğini; hatta Çin’in ve Rusya’nın devreye gidiğini düşünmemize yol açıyor. Bu bilgilerden, Suriye ve Kıbrıs konularının birbiriyle çok bağlı olduğunu da anlıyoruz. Kıbrıs’ta anlaşmaya varılmamış olması, Levant Basin sahasının işletilmesinde sorun yaratacak konulardan biridir. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, “Çözüm Temmuza kalmasın” derken “insanlığın vicdanı” adına konuştuğunu da anlamış oluyoruz. Ender Erdemil 11 Ağustos 2011
Posted on: Tue, 27 Aug 2013 18:36:20 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015