ASLI AYDINTAŞBAŞ | Milliyet Salı gününden - TopicsExpress



          

ASLI AYDINTAŞBAŞ | Milliyet Salı gününden kareler ____________________________ Salı günü, üşenmeden, 2 saat boyunca Başbakan’ın Ak Parti grubundaki konuşmasını dinledim. Zaten 16 kanalda birden yayınlandığı için, o saatte kadın programları dışında pek bir alternatif de yoktu. İlk dikkatimi çeken, Erdoğan’ın üslubu oldu. Bana sorarsanız Başbakan, birkaç haftadır kendi üslubunu yumuşatmaya çalışıyor. En azından yazılı metinler, eskisinden farklı. Çoğumuz, hala o eski konuşmaların tınısıyla dinlediğimiz için fark etmiyoruz. Ama, CHP ve MHP’ye birkaç salvoyu saymazsanız, geçen yaz Gezi patlamasına da neden olan o suçlayıcı ifadeler yok. Bu durum geçici mi, kalıcı mı bilmiyorum ama bir Cumhurbaşkanlığı adayının başka bir dille konuşması da tuhaf kaçardı herhalde... Yine de Ak Parti grubu, CHP grubu gibi, iyice tribüne dönmüş durumda. Habire arkada, izlemeye gelen partililerden ”Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganının bir versiyonu duyuyoruz. Aslında hükümet, 2011 seçimlerinden kısa bir süre sonra, ”Muhalefet şov yapıyor” gerekçesiyle partilerin Meclis grup konuşmalarını TRT3’ten kaldırmıştı. Ama gel gör ki, özel kanallar Başbakan’ın konuşmasının tümünü, Kılıçdaroğlu’nun belli bir bölümünü veriyor. Olan MHP’ye, BDP’ye ve Anadolu’da ”Ne yapıyor bizim bu vekiller” diyen vatandaşlara oluyor... Dünkü grup konuşmasında, Ak Parti 10 ilde belediye başkanı adayını, birkaç dakikalık video tanıtımlarla açıkladı. Başbakan, elinde mikrofon ve kumanda ile bu gösterinin maestrosu konumundaydı. Ama açık söyleyeyim; bana göre o çekimlerin bir albenisi yoktu. Maalesef Gümüşhane, Maraş, Konya, Kırşehir gibi illerde üst üste bina, bina, adliye, yol, bina, bina gördük. Belediyecilik, hizmet sadece bu mu? Bu şehirlerin ruhu var mı? Doğrusu Ak Partili belediyeler de sadece bina yaptıkları için değil, insana dokunabildikleri için başarılılar. Örneğin Konya Belediye Başkanı Tahir Akyürek, bildiğim kadarıyla alt gelir grubuna ‘kredi kartı’ boyutlarında ve kredi kartı işlevi gören bir sosyal yardım kartı veriyor. Düşünsenize, bakkala, markete o kartla gidiyorsunuz. Üstelik Konya, eskisinden daha yeşil ve belki inanmayacaksınız ama, daha sosyal bir şehir. İçkili lokanta yok; ancak lokanta daha çok. Kuşkusuz belediyecilikte insan her şeyden önemli. Evet o binaları yapıyorsun ama içindeki öğrenciler mutlu mu? Okuldan çıkınca gidebilecekleri, sohbet edebilecekleri, bir iki kafe var mı? AVM tamam da, nişanlılar bankta oturunca rahat iki çift laf edebiliyor mu yoksa rahatsız edici bir mahalle baskısıyla mı karşı karşıyalar? Kentte tiyatro, resim ve sanat adına ne var? Kentin insanları nefes alabiliyor mu? O zoom-in yaparak böbürlendiğiniz üniversite kampusunda, uluslararası standartta makalesi yayınlanan bir öğretim görevlisi var mı? O adalet sarayı, insanlardaki adalet duygusunu pekiştiriyor mu? Peki ya kentle ilgili kararlarını “paydaşlarla” birlikte, gerektiğinde o şehrin vatandaşlarına danışarak alabileceğin mekanizmaları çalıştırıyor musun? Bütün bunlar şehircilikte anlamlı sorular. Ak Parti ilk döneminde yol-bina-altyapı işlerini başarıyla götürdü. Ancak ikinci dönemde demokratikleşmeye, kendisi gibi olmayanların hukukuna, insan-merkezli ve paylaşımcı yönetim biçimleri kullanmaya odaklanmak zorunda. Bu coğrafya, hızla değişiyor. İran bile değişim rüzgarına dayanamadığı için Batı’yla masaya oturuyor; yumuşak yüzünü kullanıyor. Hal böyleyken bizde de yumuşama, diyalog, paylaşımcı karar mekanizmaları şart.
Posted on: Fri, 29 Nov 2013 04:42:30 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015