Aziz Karaca Altın tas içinde zehir sunanlar Sadece tasa - TopicsExpress



          

Aziz Karaca Altın tas içinde zehir sunanlar Sadece tasa bakan bir millet olduk çıktık. Uzatılan tas altın ise mesele bitmiştir, içindeki nedir, faydalı mıdır, zararlı mıdır, ne işe yarar, öldürür mü kandırır mı, yatırır mı kaldırır mı? Hayli zamandan beri bütün bu sorular sorulmaz oldu. Müslüman Türk milleti olarak uzun zamandan beri altın taslar içinde sunulan zehirleri yudumlamaya ne yazık ki devam ediyoruz. Oldukça şaibeli kuruluşundan itibaren mevcut iktidar partisi hem bölge için hem de ülkemiz için meğer bir zehir imiş ama altın tas içinde bal diye takdim ettiler. Oldukça şaibeli kuruluşundan itibaren mevcut iktidar partisinin on bir yıldan beri attığı her adım, attığı her imza meğer hem bölge için hem de ülkemiz için yaman bir zehir imiş ama altın tas içinde bal diye yutturdular millete. İktidara gelir gelmez etrafımızı saran ateş çemberinden, İslam coğrafyasında başlayan işgallerden, ülke içinde yaşanan talanlardan da anlaşıldı ki mevcut iktidar partisi bizzat kendisi bu millet ve bu devlet için zehrin ta kendisi imiş ama altın tas içinde takdim ettiler. PKK terör örgütü ile başlatılan müzakere ve Türk silahlı Kuvvetlerine karşı başlatılan amansız ve planlı mücadele ortaya koydu ki mevcut iktidar partisi istikbalimiz ve istiklalimiz için yaman bir zehir imiş fakat altın tas içinde bal diye pazarladılar millete. Daha önce yaşanan Oslo rezaletinden, Habur rezaletinden sonra en son yaşanan Diyarbakır rezaletinde de altın taslar içinde nice zehirler sundular millete. İlk kez bir Başbakanın ağzından; “Kürdistan bölge başkanı değerli kardeşim Mesut Barzani sevinçlerimizi paylaşmak için Erbil’den kalkıp geldiği için şahsım ve milletim adına teşekkür ederim” cümlesi bir zehir idi ama bal diye takdim ettiler. Hemen hatırlatalım; sayın Başbakan kendi adına kimi isterse selamlayabilir ama millet adına, bizim adımıza eli kanlı teröristleri, terör hamilerini selamlayamaz, buna asla hakkı yoktur. On yıllık iktidar ortağı olan, bu günlerde araları biraz limoni olan Pensilvanya sakini zat da Türk milleti adına Papa’yı selamlama yanlışına düşmüştü ki her ikisi de katmerli yanlış. Başından sonuna kadar, Diyarbakır tiyatrosu bir rezalet idi, karşılamalar, devleti hiçe sayan konuşmalar, Belediye başkanının; “Kuzey kürdistana hoş geldiniz” lakırdıları, atılan kahkahalar, hepsi hepsi birer zehri idi ama altın tas içinde bal diye sundular. Tiyatronun ertesi günü sözde Türk medyasına bir göz atarsanız ne kadar zehir sunucu barındırdığımızı görürsünüz. Sadece bir örnek; hangi taşıdığı nereye ve niçin taşıdığından bi haber sayın Taşgetiren adeta zil takmış oynuyor ve tasından zehir damlıyor: “300 gelin, 300 damat. Bilinmiyor kaç gelin Kürt kaç gelin Türk. Sevmişse Türk Kürt’ü kim engel olabilir ki gönül gönüle buluşmalarına? Cıvıl cıvıl bayramlık-düğünlük elbiselerini giymiş binlerce Kürt-Türk kadını. Babalar, anneler, bacılar, kardeşler... Cıvıl cıvıl çocuklar. Ya da Diyarbakır’da bir meydan. Bayrak bayrak coşuyor. Onların arasında Türkiye’nin Başbakanı. Kuzey Irak Kürt yönetiminin lideri. Yüzler gülüyor…” Bin defa yazıklar olsun hepsine.
Posted on: Fri, 22 Nov 2013 15:19:37 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015